• Sonuç bulunamadı

Gönüllülerin Sivil Savunma Hizmetlerine Katılma Esasları

3.1 Türkiye’deki Afet Yönetiminin Tarihsel Gelişimi

3.1.4.7 Gönüllülerin Sivil Savunma Hizmetlerine Katılma Esasları

17 Ağustos 1999 depreminden gönüllülerin yaraların sarılmasındaki gösterdikleri gayretten dolayı gelecek olası afetlerde, bu güçten daha sistemli ve koordinasyon içerisinde yararlanabilmek amacıyla 05.05.2000 tarihinde “Gönüllülerin Sivil Savunma Hizmetlerine Katılma Esasları Yönergesi” yayımlanmıştır. Yönergenin amacı, sivil toplum örgütleri, özel ve tüzel kişiliğe sahip kurum ve kuruluşlar ile gerçek kişilerin sivil savunma hizmetlerinin yürütülmesine gönüllü olarak katılmalarının sağlanması, gerekli organizasyonların yapılması ve eğitimlerini sağlamaktır. Bu yönergenin uygulanmasından Sivil Savunma Müdürlükleri sorumludur.

Bu kapsamda Sivil Savunma Genel Müdürlüğünde “Merkez Gönüllü Hizmetleri Komisyonu”, il düzeyinde “Đl Gönüllü Hizmetleri Komisyonu”, ilçe düzeyinde de “Đlçe Gönüllü Hizmetleri Komisyonu”nun kurulacağı yasada yer almaktadır. Komisyonların görevi, ülke çapında sivil savunma gönüllülüğünün yaygınlaştırılması, gönüllü teşkilatın kurulması, planlanması ve çalıştırılması için özendirici hususları belirlemektir.

3.1.4.8 601 Sayılı 3458 No’lu Mühendislik ve Mimarlık Kanunu ile 6235 No’lu Türk Mühendisler ve Mimarlar Odaları Birliği Kanunu’nun Düzenlemesine Dair KHK, (2000)

Mühendislik ve mimarlığın uygulanması ile mühendislerle mimarların odalar ve değişik odaları kapsayan birlikler çerçevesinde bir araya gelmeleri için verilen yetki, 3458 sayılı Mühendislik ve Mimarlık Kanunu ile 6235 sayılı Türk Mühendisler ve Mimarlar Odaları Birliği Kanunuyla düzenlenmektedir. Yapı denetim sürecine “uzman” mühendislerin ve mimarların dahil olmasıyla birlikte, ana yasalara tekabül eden değişiklikler gerekmiştir. 28 Haziran 2000 tarih ve 601 sayılı KHK bu hedefi başarmaktadır. Ancak, 601 sayılı KHK ile getirilen meslek içi eğitimin meslek odaları tarafından yürütülmesi hükmü 4708 sayılı yasa ile gündemden çıkarılmış bulunmaktadır. Bu konu tekrar düzenlenerek meslek odaları meslek içi eğitim ve yetkinlik konularını düzenlemede görevli ve yetkili kılınmalıdır.

Kamu sektöründe bir ‘ön yeterlik’ sistemi olarak ‘müteahhitlik karnesi’ sistemi, kendi içindeki bazı sorunları olmakla birlikte, uzun bir süredir uygulanmaktadır. Ne var ki, özel sektör inşaatlarını ve özellikle konut inşaatını gerçekleştiren müteahhitler için herhangi bir ‘mesleki-kurumsal yeterlik’ sistemi bulunmamaktadır. Đnşaat müteahhitliği, kendine özgü bir meslek alanı olarak değerlendirilmemekte ve müteahhitler, TOBB bünyesindeki Ticaret Odaları’nda bir alt meslek grubu olarak temsil edilmektedir. Bu durum, mesleki ve kurumsal bakımdan yetersiz ve niteliksiz kişi ve kuruluşların inşaat müteahhitliği alanına girmesine olanak tanımakta ve ‘taahhüt sektörü’ tamamen ticari bir faaliyet alanı olarak denetimsiz bir biçimde yürütülmektedir. Bu nedenle, inşaat müteahhitliği sistemi için bağımsız bir Đnşaat Müteahhitleri Odasının kurulması, ‘kamu-özel inşaat’ ayrımı yapılmaksızın, tüm müteahhitlerin ‘mesleki-kurumsal yeterlikleri Oda tarafından değerlendirilmeli, yeterlik belgesine sahip olmayan müteahhitlerin ve hatta ‘küçük müteahhit’ olarak nitelendirilebilecek inşaat kalfalarının ‘mesleki-kurumsal yeterlikleri olmaksızın inşaat sektöründe etkinlik göstermeleri yasal olarak önlenmelidir (Anonim, 2002c).

3.1.4.9 609 Sayılı Đçişleri Bakanlığı Teşkilat Ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname(2000)

Bakanlar Kurulu 29 Ağustos 1999 tarihli yetkiye dayanarak Đçişleri Bakanlığı’nın teşkilat ve görevleri hakkında kanuna ilave getirmiş Afet Bölgeleri Koordinatörlüğü ile Đl Koordinatörlüğü yapılanmasını kurmuştur. Bu görevler, Đçişleri Bakanlığı’nca atanan koordinatör Valilerce yürütülmüştür. 23 Ağustos 2000 tarihli 24149 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 609 sayılı KHK ile Đçişleri Bakanlığı teşkilat ve görevleri hakkında kanunda değişiklik yapılmasına dair kanun hükmünde kararname ile Đl Koordinatörlüğü yürürlükten kaldırılmış ve afet ve il koordinatörlüğü valilerince yürütülen görevler, il valiliklerince sürdürülmesine karar verilmiştir.

3.1.4.10 4708 Sayılı Yapı Denetimi Yasası (2001)

Türkiye’de deprem yönetmeliklerinin uygulanması zorunluluğu ilk kez, 1944 yılında, 4623 sayılı yasa ile uygulanmaya başlanmış ve ilk yönetmelik 1945 yılında yürürlüğe girmiştir. 1947, 1949, 1953 ve 1961 yıllarında çeşitli değişiklikler yapılmış olmasına rağmen bu yönetmeliklerde, hesap ve uygulama esasları açılarından, deprem güvenliği sağlayacak yeterli hükümler bulunmamaktadır. Đlk kez 1975 tarihinde yürürlüğe giren deprem yönetmeliği ile depreme dayanıklı hesap esasları, betonarme yapıların projelendirme ve yapım esaslarına detaylı kurallar getirilmiştir. Deprem yönetmeliği, son olarak da 1998 yılında yapılan değişiklikle daha çağdaş hale getirilmiş ve deprem güvenliği anlayışı geliştirilmiştir (Gülkan, 2007).

1999 depremlerinden sonra, Bayındırlık ve Đskan Bakanlığı’nca 1999 yılı içerisinde 595 sayılı “Yapı Denetimi Hakkında Kanun Hükmünde Kararname” yürürlüğe konulmuştur. Pilot olarak 27 ilde uygulanan yeni yapı denetim sistemi, 24 Mayıs 2001 tarihinde Anayasa Mahkemesi’nce iptal edilmiştir. Bunun üzerine Bayındırlık ve Đskan Bakanlığınca, 13.07.2001 tarih ve 24461 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan ve 19 ilde uygulanacak olan 4708 sayılı “Yapı Denetimi” yasası, yürürlüğe konulmuştur.

Bu yasa ile 595 sayılı KHK ile yürürlüğe konulmuş olan, yapı denetim kuruluşlarınca yaptırılması zorunlu olan, mesleki sorumluluk sigortası, mühendis ve mimarlar odalarına verilen yetki ve sorumluluklar, yer seçimi etütleri yaptırma zorunluluğu, il ve ilçe yapı denetimi komisyonlarının kurulması vb gibi maddeler, yasadan çıkarılmış ve yasanın uygulama alanı daraltılmıştır.

Bu Kanun, “Can ve mal güvenliğini sağlamak üzere, imar planına, fen, sanat ve sağlık kurallarına, standartlara uygun kaliteli yapı yapılması için proje ve yapı denetimini sağlamak ve yapı denetimine ilişkin usul ve esasları düzenlemeyi” amaçlamaktadır. Yasa, 3194 sayılı Đmar Kanunu’nun 26.maddesinde belirtilen kamuya ait yapı ve tesisler ile 27.maddesinde belirtilen ruhsata tabi olmayan yapılar hariç, belediye ve mücavir alan sınırları içinde ve dışında kalan tüm özel yapıların denetimini kapsamaktadır.

4708 sayılı Kanuna göre yapı denetim kuruluşlarının görevleri arasında, yapının inşa edileceği arsa veya arazinin zemin ve temel raporları ile uygulama projelerini ilgili mevzuata göre incelemek uygulama projesi ve hesaplarını kontrol etmek, ilgili idareler dışında başka bir kurum veya kuruluşun vize veya onayına tabi tutulmadan, ilgili idareye uygunluk görüşünü bildirmek yer almaktadır.

Yapı denetim kuruluşlarının inşaat aşamasındaki görevleri de; yapının mevzuata uygun olarak yapılmasını denetlemek kullanılan malzemeler ile imalatın proje, teknik şartname ve standartlara uygunluğunu kontrol etmek standartlara aykırı olduklarını belirledikleri takdirde, durumu bir rapor ile ilgili idarelere bildirmek, Zemin, malzeme ve imalata ilişkin deneyleri, şartname ve standartlara uygun olarak laboratuarlarda yaptırmak şeklinde sıralanmıştır.

Yasanın 10. Maddesinde " Bayındırlık ve Đskan Bakanlığı, bu kanunun uygulanmasında yapı denetim kuruluşlarının işlem ve faaliyetlerini denetleme yetkisine sahiptir" denilmektedir. Bu maddeden anlaşılan yerinde denetim ilkesi yok edilerek yerel yönetimlerin etkin olduğu ve imar yasasına bağlı uygulamalar içinde yer alması gereken mekanizmalar, dağıtılmaktadır. Yerel kamu yetkisi, özel

şirketlerin eline bırakılmaktadır. Doğacak sorunlar, Đl Bayındırlık Müdürlükleri kanalıyla Bayındırlık ve Đskan Bakanlığı'na bağlı çalışan ve bu Bakanlık mensuplarından oluşmuş "Yapı Denetim Komisyonu" tarafından çözümlenmesi öngörmüştür.

Buradan da anlaşılacağı gibi 4708 sayılı yasa çerçevesinde bu güne kadar yapılan uygulama, hem ülkenin tamamını kapsamaması ve hem de yasa ile oluşturulan sistemin içerdiği hata ve yetersizlikler nedeniyle ihtiyaca cevap verememiştir.

3.1.4.11 2863- 3386 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yasaları (2004)

Taşınmaz Kültür Varlıkları ile ilgili her türlü koruma yetki ve sorumluluğu Kültür ve Turizm Bakanlığına aittir. 09.02.2007 tarih ve 26429 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 3386 sayılı Kanun ile getirilen değişiklik ile Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Bölge Kurullarının bazı yetkileri ilgili ilçe veya Büyükşehir Belediyelerine devredilmektedir. Yasa, Valilik, Büyükşehir Belediyesi ve Đlçe Belediyelerinin, Kültür ve Tabiat varlıklarının korunması ve restorasyonu uygulama ve kontrollüğü faaliyetlerini sürdürmek için gerekli donanım ve elemana haiz birimleri kurmasını öngörmektedir. Belediyeler bünyesinde kurulacak birimlerde, koruma ile ilgili alanlardan sanat tarihçisi, mimar, şehir planlama, arkeololog, mühendislik ve restorasyon vb. uzmanların istihdam edilmesi gerekmektedir. Belediyeler, kendi alan sınırları dahilinde sorumludurlar, bunların dışındaki alanlarda sorumluluk valiliğindir.

Söz konusu yasa çerçevesinde, 11.06.2005 tarih ve 25842 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Korunması Gerekli Taşınmaz Kültür Varlıklarının Yapı Esasları ve Denetimine Dair Yönetmeliğin amacı, korunması gerekli taşınmaz kültür varlıklarının gruplarının belirlenmesi, bakımı, onarımı, yapı esasları ile yapıya ilişkin proje ve uygulamaların denetim esaslarını düzenlemektir. Yönetmeliğin 6. maddesi gereğince, taşınmaz kültür varlıklarının bakım, onarım ve yapı esasları ile proje uygulamaları Koruma Yüksek Kurulunun ilke kararları ve koruma bölge kurulunun aldığı kararlar doğrultusunda yürütülmesi olarak tanımlanmıştır.

Yönetmeliğin 8. Maddesi uyarınca, tadilat ve tamiratlar özgün biçim ve malzemeye uygun olarak, bünyesinde Koruma, Uygulama ve Denetim Büroları (KUDEB) kurulmuş idarelerin, ilgili idarelerin bünyesinde, KUDEB bulunmaması halinde ise koruma bölge kurulunun izin ve denetiminde Koruma, Uygulama ve Denetim Büroları, Proje Büroları ile Eğitim Birimlerinin Kuruluş, Đzin, Çalışma Usul ve Esaslarına Dair Yönetmeliğe göre gerçekleştirileceği öngörülmektedir. Esaslı onarımlarda ise, tescilli yapı için hazırlanacak rölöve, restitüsyon, restorasyon projelerinin ve diğer belgelerin koruma bölge kuruluna sunulması ve bu kurulunun onayladığı proje ve koşullarda uygulamanın gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Uygulamalara ilişkin denetleme ise; Koruma, Uygulama ve Denetim Büroları, Proje Büroları ile Eğitim Birimlerinin Kuruluş, Đzin, Çalışma Usul ve Esaslarına Dair Yönetmeliğe göre yapılır denilmektedir.

Depreme maruz kalan yapılara ilişkin, “taşınmaz kültür varlıklarından depreme maruz kalan yapılarla ilgili uygulamalar Koruma Yüksek Kurulunun ilke kararları ile konuya ilişkin diğer mevzuat hükümleri dikkate alınarak yerine getirilir” hükmü getirilmiştir.

3.1.4.12 5216 (3030) Sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu (2004)

23. 07. 2004 tarih ve 25531 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 5216 sayılı “Büyükşehir Belediyesi Kanunu”nun yürürlüğe girmesiyle birlikte 3030 sayılı yasa yürürlükten kalkmıştır. 5216 sayılı yasanın 31.maddesine getirilen bir ek fıkra [(Ek fıkra: 30/12/2004 – 5281/40 md.) Kanunlarda ve diğer mevzuatta, 27.6.1984 tarihli ve 3030 sayılı Büyük Şehir Belediyelerinin Yönetimi Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun ile değişikliklerine yapılan atıflar bu Kanuna yapılmış sayılır.] hükmü uyarınca, 3030 sayılı yasaya tabii yönetmelikler şu anda geçerliliğini korumaktadırlar.

5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununda il düzeyinde yapılan planlara uygun olarak, doğal afetlerle ilgili planlamaları ve diğer hazırlıkları yapmak, gerektiğinde diğer afet bölgelerine araç, gereç ve malzeme desteği vermek, itfaiye ve

acil yardım hizmetlerini yürütmek, patlayıcı ve yanıcı madde üretim ve depolama yerlerini tespit etmek, konut, işyeri, eğlence yeri, fabrika ve sanayi kuruluşları ile kamu kuruluşlarını yangına ve diğer afetlere karşı alınacak önlemler yönünden denetlemek ve bu konuda mevzuatın gerektirdiği izin ve ruhsatları vermekle yetkili kılınmıştır. Ayrıca afet riski taşıyan veya can ve mal güvenliği açısından tehlike oluşturan binaları tahliye etmek ve yıkmakla görevlendirilmiştir.

Öte yandan, 3030 sayılı Büyükşehir Belediyeleri Kanuna tabi olan 16 Büyükşehir belediyesi dışında kalan 3200 civarındaki belediyelerin imar uygulamalarını düzenlemek, yol göstermek, yaptıracakları imar planlarının genel esaslarını belirlemek amacıyla, Temmuz 2000’de “5216 (3030) Sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu Dışında Kalan Belediyelerin Uygulayacakları Tip Đmar Yönetmeliği” yürürlüğe girmiştir. Bu yeni yönetmelikle, bir önceki yönetmelikte mevcut olmayan, deprem yönetmeliklerinin etkin olarak uygulanması, Bayındırlık ve Đskan Bakanlığı’nca yeniden düzenlenen “Isı Yalıtımı ve Yangın” yönetmeliğinin uygulama ve denetim esasları düzenlenmiştir. Ayrıca, önceki yönetmeliklerde üzerinde pek durulmayan, jeoteknik zemin araştırmalarının yapılması zorunluluğu getirilmiştir. 4708 sayılı yasa dışında kalan belediyelerde uygulanacak olan teknik uygulama sorumluluğu esasları ile ilgili meslek odalarının bu konudaki yetki ve sorumlulukları da bu yönetmelikle yeniden düzenlenmiştir.

3.1.4.13 5393 Sayılı Belediye Kanunu (2005)

13.07.2005 tarih ve 25874 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak 5393 sayılı Belediye Kanunu yürürlüğe girmiştir. Yürürlüğe giren 5393 sayılı yeni yasada, belediyenin görev ve sorumluluklarını; “Đmar, su ve kanalizasyon, ulaşım gibi kentsel alt yapı; coğrafî ve kent bilgi sistemleri; çevre ve çevre sağlığı, temizlik ve katı atık; zabıta, itfaiye, acil yardım, kurtarma ve ambulans; şehir içi trafik; defin ve mezarlıklar; ağaçlandırma, park ve yeşil alanlar; konut; kültür ve sanat, turizm ve tanıtım, gençlik ve spor; sosyal hizmet ve yardım, nikâh, meslek ve beceri kazandırma; ekonomi ve ticaretin geliştirilmesi hizmetlerini yürüten ve çocuklar için koruma evlerini açar” şeklinde hükme bağlamıştır.

Acil Durum Planlaması kapsamında ise; Belediye afetlere karşı önlem alma veya bunların zararlarını azaltmak amacıyla beldenin özelliklerini de dikkate alarak gerekli afet ve acil durum planlarını yapmak ve ekip ve donanımı hazırlamakla yükümlüdür. Bunun yanında acil durum planlarının hazırlanmasında varsa il ölçeğindeki diğer acil durum planlarıyla da koordinasyon sağlanmasını ve ilgili bakanlık, kamu kuruluşları, meslek teşekkülleriyle üniversitelerin ve diğer mahalli idarelerin görüşünün alınmasını öngörmüştür. Yasada ayrıca, hazırlanan planlar doğrultusunda halkın eğitimi için gerekli önlemler alınması ve ilgili idareler, kurumlar ve örgütlerle ortak programlar yapması hükme bağlanmıştır. Belediye, belediye sınırları dışında yangın ve doğal afetler meydana gelmesi durumunda, bu bölgelere gerekli yardım ve destek sağlayabilecektir.

Yasada bu kapsamda belediyelerin, kentin gelişimine uygun olarak eskiyen kent kısımlarını yeniden inşa ve restore etmek; konut alanları, sanayi ve ticaret alanları, teknoloji parkları ve sosyal donatılar oluşturmak, deprem riskine karşı tedbirler almak veya kentin tarihî ve kültürel dokusunu korumak amacıyla kentsel dönüşüm ve gelişim projeleri uygulayabileceği de belirtilmektedir.

3.1.4.14 5302 Sayılı Đl Özel Đdaresi Kanunu (2005)

04.03.2005 tarih ve 25745 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Đl Özel Đdaresi’nin görev ve sorumlulukları 6. maddesinde belirtilmiştir. Buna göre; Đl özel idaresi mahalli müşterek nitelikte olmak şartıyla;

a) Sağlık, Gençlik ve Spor, tarım, sanayi ve ticaret;(Ek ibare: 01.07.2006- 5538 S.K/26/a.mad) Belediye sınırları il sınırları olan Büyükşehir Belediyeleri hariç ilin çevre düzeni planı, bayındırlık ve iskan, toprağın korunması, erozyonun önlenmesi, kültür, sanat, turizm, sosyal hizmet ve yardımlar, yoksullara mikro kredi verilmesi, çocuk yuvaları ve yetiştirme yurtları; ilk ve orta öğretim kurumlarının arsa temini, binalarının yapım, bakım ve onarımı ile diğer ihtiyaçlarının karşılanmasına ilişkin hizmetleri il sınırları içinde,

b) Đmar, yol, su, kanalizasyon, katı atık, çevre, acil yardım ve kurtarma,…; orman köylerinin desteklenmesi, ağaçlandırma, park ve bahçe tesisine ilişkin hizmetleri belediye sınırları dışında, yapmakla görevli ve yetkilidir.

“Acil Durum Planlaması” başlıklı 69.maddesinde, Đl özel idarelerine, “yangın, sanayi kazaları, deprem ve diğer doğal afetlerden korunmak veya bunların zararlarını azaltmak amacıyla ilin özelliklerini de dikkate alarak gerekli afet acil durum plânlarını yapma, ekip ve donanımı hazırlama” yetkisi verilmiştir. Acil durum plânlarının hazırlanmasında varsa il ölçeğindeki diğer acil durum plânlarıyla da koordinasyon sağlama ve ilgili bakanlık, kamu kuruluşları, meslek teşekkülleriyle üniversitelerin görüşlerinin alma görevleri de bulunmaktadır. Yasada ayrıca hazırlanacak planlar doğrultusunda halkın eğitimi için gerekli önlemlerin alınması ve diğer idareler, kurumlar ve örgütlerle ortak programlar yapılması öngörülmektedir. Ayrıca Đl Özel Đdaresinin, il dışında yangın ve doğal afetler meydana gelmesi durumunda bu bölgelere gerekli yardımı ve desteği sağlayabileceği belirtilmiştir.

3.1.4.15 5366 Sayılı Yıpranan Tarihi ve Kültürel Taşınmaz Varlıklarının Yenilenerek Korunmasına ve Yaşatılarak Kullanılması Hakkında Kanun (2005)

05.07.2005 tarih ve 25866 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak 16.06.2005 tarihinde 5366 sayılı “Yıpranan Tarihi ve Kültürel Taşınmaz Varlıklarının Yenilenerek Korunmasına ve Yaşatılarak Kullanılması Hakkında Kanun” yürürlüğe girmiştir. Bu kanunun amacı, yıpranan ve özelliğini kaybetmeye yüz tutmuş; kültür ve tabiat varlıklarını koruma kurullarınca sit alanı olarak tescil ve ilan edilen bölgeler ile bu bölgelere ait koruma alanlarının, bölgenin gelişimine uygun olarak yeniden inşa ve restore edilerek, bu bölgelerde konut, ticaret, kültür, turizm ve sosyal donatı alanları oluşturması, tabii afet risklerine karşı tedbirler alınması, tarihi ve kültürel taşınmaz varlıkların yenilenerek korunması ve yaşatılarak kullanılması olarak belirlenmiştir.

Söz konusu kanunun uygulaması ile ilgili olarak 14.12.2005 tarih ve 26023 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 2005/9668 karar sayılı “Yıpranan

Tarihi ve Kültürel Taşınmaz Varlıkların Yenilenerek Korunması ve Yaşatılarak Kullanılması Hakkında Kanunun Uygulama Yönetmeliği” ile sit ve koruma alanı olarak tescil ve ilan edilen bölgeler ile bu bölgelere ait koruma alanlarının içinde, sınırları yetkili idarenin teklifi üzerine Bakanlar Kurulu’nca kabul edilerek belirlenen “Yenileme Alanları” içerisinde bulunan tarihi ve kültürel taşınmaz varlıkların, yenileme projelerinin hazırlık ve uygulama sürecini yürütmek, yönlendirmek, denetim ve koordinasyonunu sağlamak, gelir ve giderlerini takip etmek, planlamasını yapmak amacıyla uygulama birimi oluşturulması öngörülmektedir.

Öte yandan, yetkili idarelerde (belediye sınırları dışında ve nüfusu 50.000’in altındaki belde belediye sınırlarında il özel idaresi; bunların dışında kendi yetki sınırlarında Büyükşehir, il, ilçe veya ilk kademe belediyeleri), 11/6/2005 tarihli ve 25842 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Koruma, Uygulama ve Denetim Büroları, Proje Büroları ile Eğitim Birimlerinin Kuruluş, Đzin, Çalışma Usul ve Esaslarına Dair Yönetmelik” hükümlerine göre oluşturulmuş bir birim varsa, bu birim aynı zamanda uygulama birimi olarak da görevlendirilebilecektir.

Yönetmeliğin 8. maddesi, yenileme alanının tespitinde, tarihi ve kültürel özellikler ile afet risklerinin dikkate alınmasını getirmekte olup yenileme alanı kararının, yetkili idarenin meclis üye tam sayının salt çoğunluğunun kararı ile alınmasını öngörmektedir. Yetkili idarelerin kesinleşen kararları Bakanlar Kurulu onayına sunulmak üzere Bakanlığa gönderilir.

Madde 28’de ise, yenileme projelerinin uygulanması sırasında tabii afet riski taşıdığı Bayındırlık ve Đskan Bakanlığınca belirlenen bölgelerde gerekli tedbirleri almak üzere yetkili idareler, yenileme alanlarında tasfiye de dahil olmak üzere gerekli düzenlemeleri yapabileceği veya yasaklar koyabileceği, bu amaca yönelik olarak uygulama sırasında varsa Bayındırlık ve Đskan Bakanlığı tarafından hazırlanmış olan afet etütlerinin esas alınacağı, bulunmaması halinde yetkili idare tarafından yapılacağı hükme bağlanmış ve hazırlanan etütlerin bir örneğinin Bayındırlık ve Đskan Bakanlığına gönderilmesi gerektiği belirtilmiştir.

Ortaya çıkan afet riskinin yenileme projelerinin uygulanmasını imkansız hale getirmesi halinde yetkili idare yenileme alanındaki uygulamanın tamamını veya bir kısmını tasfiye edebileceği”, afet riski nedeniyle tam veya kısmi tasfiye yoluna gidilmesi halinde de yetkili idare riskin bulunduğu bölgelerde riskin niteliğine uygun önlemleri alacağı, gerek görülmesi halinde yapılaşma, kullanım ve işletmeyi sınırlayabileceği veya yasaklayabileceği yönetmeliğin 29. Maddesinde belirtilmiştir. Tasfiye esas ve usulleri yetkili idarelerin meclis kararıyla belirleneceği hükme bağlanmıştır.

Yönetmeliğin, kontrol ve denetime ilişkin 31. Maddesinde “Uygulama esnasında her türlü kontrol, denetim ve takip işlemleri, ilgili mevzuat uyarınca yetkili idarelerce yapılır veya uzman kamu kurum ve kuruluşları ile özel kişi veya kuruluşlara yaptırılır” şeklinde düzenlenmiştir.

3.1.4.16 5711 Sayılı Kat Mülkiyeti Kanununda Değişiklik Yapılmasına Đlişkin Kanun.

5711 Sayılı Kat Mülkiyeti Kanununda Değişiklik Yapılmasına Đlişkin Kanun 28.11.2007 tarih ve 26714 sayılı Resmi Gazete ile yürürlüğe girmiştir. 5711 sayılı kanunda “ortak yerler” e ilişkin olarak yapının tamamlanmasından sonra proje ya da yapım hatalarından kaynaklanan ya da bir afetin neden olduğu hasarların giderilmesi, yapının güçlendirilmesi gibi konularla doğrudan bağlantılı olmasından dolayı 1965 tarihinde yürürlüğe giren 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunda ortak yerler tanımında yer alan “Temeller ve ana duvarlar,” ibaresinden sonra gelmek üzere” taşıyıcı sistemi oluşturan kiriş, kolon ve perde duvarlar ile taşıyıcı sistemin parçası diğer elemanlar,”