• Sonuç bulunamadı

II. BÖLÜM: BİÇİM BİLGİSİ

9. FİİLİMSİ EKLERİ

İblìs Ádem ve ÓavvÀ úaşıàa barıb ùarìú-ı nevóa ve yıàlamaú aàÀz úıldı “İblis, Âdem ve Havvâ’nın yanına gidip yüksek sesle ağlamaya başladı.” 11b/2-3, Óaøret-i İdrìs taèlìm ve şerìèat birle bir ayda rÿze dutmaú ve zekÀt-ı mÀl virmaú üzerlerine vÀcìb ve lÀzım kördiler

“İdris’in öğretmesi ve yol göstermesi ile bir ay oruç tutmayı ve malın zekâtını vermeyi kendilerine zorunlu ve gerekli gördüler.” 21a/4-5, anasıàa mundaú iş úılmaú ni yirde bar

“Anasına böyle bir iş yapmak nerede var?” (Görülmüş şey mi?) 74b/11-12; yapışàur eyitmek bu turur “‘Yapışan’ demek budur.” 39a/2, anıng maènÀsı Türkke oòşar timek bolur “Onun anlamı, ‘Türk’e benzer’ demektir.” 67a/11-12, andın song sinsiz bu dünyÀda yörümek minge óarÀm turur “Bundan sonra sensiz bu dünyada yaşamak bana haramdır.”

77a/10-11

Şu özellikleri ile kullanımda olduğu görülmektedir:

a. Durum ekleri alabilmektedir:

namÀz úılmaúı òalÀ’iúa emr úıldı “Namaz kılmayı insanlara emretti.” 21a/8, işim köp avlamaúàa úolum yetişmey turur “İşim çok. Avla(n)maya elim yetişmiyor (zamanım kalmıyor).” 48a/3; andın song ùÀèÀmàa duz salmaàı Fevdek iòtirÀè úıldı “Ondan sonra yemeğe tuz atmayı Fevdek keşfetti.” 29b/9-10, zenbÿr maàarasıdın èasel alıb óelvÀ úılmaàı Rus evlÀd iòtirÀè úıldı “Arı kovanından bal alıp helva yapmayı Rus’un çocukları keşfetti.” 30a/4-5, Nÿó èAleyhi’s-selÀm ve üç oàlı ve yana bir kişi birlen keştì terrÀslamaàa muúayyed boldı “Nûh Aleyhiselam, (onun) üç oğlu ve başka bir adam birlikte gemi kalkanlamaya kendi(leri)ni verdi(ler).” 26a/4; sözleşmekàa şerm úılıb ÀşikÀre bolur

101 tib úorútı “Konuşmaktan sakınıp açığa çıkar diye korktu.” 37b/7-8

b. -mAK + üçün yapısında sebep zarfı olarak kullanılmaktadır:

imdi sini bir yirde úoymaú üçün turub min “Şimdi seni bir yere gömmek için durmuşum/duruyorum.” 77a/9-10, bigler óaúìúatin bilmek üçün özümni ölük úılıb irdim

“Beyler (hakkındaki) hakikati öğrenmek için kendimi ölü yapmış idim.” 77b/1-2, bizdin berü ötkenler ol pÀdişÀhlarnıng neseblerini beyÀn úılmaú üçün çendÀn kitÀb aytıb tururlar anıng óesÀbını yaòşı ÒudÀ bilür “Bizden önce yaşayanlar o padişahların soylarını anlatmak için ne kadar kitap yazmışlar onun hesabını doğru (olarak) Allah bilir.” 82a/11-12-82b/1

c. -mAK + kerek yapısında gereklilik kipinin bir işaretleyicisidir (bk. 2.4.5 Gereklilik Kipi).

d. Metinde yalnız bir örneği bulunan -mAk bol- yapısında “niyet etmek, karar vermek, belirlemek” anlamı taşımaktadır (başka örnekler için bk. Eckmann 2003:102):

Afşar iliniŋ òÀnı bar irdi Áyine adlı bu úıznı oàlıàa ayturub irdi Köl İrki úabÿl úılıb bermek bolub irdi “Afşarların (bir) hanı vardı. Âyine adlı. Bu kızı oğluna istetmişti. Köl İrki (de) kabul edip (kızı) verecek olmuştu (vermeye niyetlenmişti).” 70a/5-6-7

e. -lıú ile genişletilen, ancak anlamı büyük oranda değiştirmeyen biçimleri ile de kullanılmıştır:

postìn úılmaúlıú Óazar neslidin yÀdigÀr úaldı “Deri işlemek Hazar neslinden yadigâr kaldı.” 30a/2, nöker tutmaúlıú ve mevÀcib virmeklıú ve ming bigi ve yüz bigi ve on bigi úılmaklıú Oàuz ÒÀndın yÀdigÀr úaldı “Köle/hizmetçi almak, maaş vermek ve bin başı, yüz başı, on başı tayin etmek Oğuz Han’dan yadigâr kaldı.” 40a/10- 11-12, yaènì cemè bolmaúlıú daàı bu turur “Yani bir araya gelmek de budur.” 54b/5, yaènì èazìz dimeklıú daàı bu turur

“Yani ‘saygıdeğer’ demek budur.” 55a/8-9 9.2. -GAn / -An

a. Şu bağlamlarda isim yapmıştır:

müselmÀn bolàanını kişige aytmadı “Müslüman olduğunu kimseye söylemedi.” 36a/7, kim atúanın bilmediler “Kimin attığını bilmediler.” 39a/5, úaçıb úurtulàanları Tatar òÀnıàa

102 barıb sıàındılar “Kaçıp kurtulanları Tatar hanına gidip sığındılar.” 40b/8-9; körgenge köz ve işitkenge úulaú bolàay “Görene göz, işitene kulak olsun.” 55b/7, Ulaş hem bilgenlerini aytı “Ulaş da bildiklerini anlattı.” 57b/1- 2, bir yaşar oàlannıng mundaú sözüni sözligenini hìç zamÀnda hìç işitken ve körgen yoú turur “Bir yaşındaki çocuğun böyle konuştuğunu hiçbir zamanda duyan ve gören yoktur.” 36b/11-12

b. Şu bağlamlarda sıfat görevindedir:

Oàuz ÒÀn bu aytılàan vilÀyetlerning barçasıàa daruàa úoyub Semerúand sarı yöridi

“Oğuz Han bu söylenen şehirlerin tamamına idareci koyup Semerkand’a doğru sefere çıktı.” 44a/11-12, songda úoyàan kişileringiz yoluúub alıb kildiler “Arkada bıraktığınız adamlarınız (bizimle) karşılaşıp (bizi) alıp geldiler.” 45b/4-5, Belòàa taèalluú áurı tigen şehrde olturàan Úalaçlardın atı Muóammed laúabı BaòtiyÀr bir pehlevÀn yigit bar irdi

“Belh’e bağlı Gurı denen şehirde oturan Kalaçlardan adı Muhammed, lakabı Bahtiyar (olan) pehlivan bir genç vardı.” 45b/9-10, Kün ÒÀnıng sol yanında oturub ülüş alàan òalú bu turur

“Kün Han’ın sol yanında oturup pay alan halk(lar) bu(nlar)dır.” 53b/9; Salur Úazan tigen alp ol turur “Salur Kazan denen yiğit odur.” 85b/1-2, atasınıng öngine barıb kören vÀúıèasın iôhÀr eyledi “Babasının huzuruna varıp gördüğü rüyasını anlattı.” 92a/8; yapışúan yirdin ayrılmas min “Yapışmış (olduğum) yerden ayrılmam.” 38b/12-39a/1

c. Kendisinden sonra +DIn song edatı geldiğinde asıl hareketten önceki ya da asıl hareketle aynı zamanı bildiren bir zarf olmuştur:

òÀn úarı bolàandın song pÀdişÀhlıúı Úozı Teginàa birdi “Han, yaşlandıktan sonra/yaşlanınca padişahlığı Kozı Tegin’e verdi.” 73a/8-9, Berdi Big ÒÀn ölàandın song Özbekning içi bozuú boldı “Berdi Bey Han öldükten sonra/ölünce Özbek (halkının) içi(nde) kargaşa oldu.” 89b/9; bu vaúıèadın bir il ötkendin song üç uluà oàlı Kün ve Ay ve Yılduznı çarlab aydı “Bu olaydan bir yıl geçtikten sonra üç büyük oğlu Kün, Ay ve Yılduz’ı çağırıp (şöyle) dedi.” 48a/1-2-3, bir niçe yıl ötkendin song Úara Alp Arslan aúası Mur Yavı birle yaàı boldı “Birkaç yıl geçtikten sonra Kara Alp Arslan, ağabeyi Mur Yavı ile düşman oldu.” 72b/4-5, Serenk yigit bolgandın song aúası Kökem Baúuyàa kişi yiberdi

“Serenk büyüyünce ağabeyi Kökem Bakuy’a adam gönderdi.” 81b/7; ùÿfÀn-ı Nÿó teskìn

103 olandın sonú bir kün şeyùÀn Nÿó èAleyhi’s-selÀm úaşıàa kildi “Nûh tufanı durduktan sonra bir gün şeytan Nûh Aleyhiselam’ın yanına geldi.” 24a/11-12, ol vezìr vefÀt úılandın song pÀdişÀh Selçuúı vezìr ornına keçürdi “O vezir vefat edince padişah Selçuk’u vezir makamına geçirdi.” 64b/4-5, èAbdullÀh ÒÀn şehìd olandın song sene ming yüz yegirme irdi “Abdullah Han, şehit olduğunda sene 1120 idi.” 97b/4-5

9.3. -GX

Metinde tek bir örneği bulunmaktadır; bu örnekte de gelecek zamanlı bir sıfat fiildir:l

Ögürcıúnıng äalÀóa’d-dìn ili birle u[r]uşúı tek úuvveti yoú irdi “Ögürcük’ ün Selâhaddin halkı ile savaşacak kadar gücü yoktu.”84a/8-9

9.4. -GUçI

-GUçI da metinde yalnız bir kez tanıklanan bir sıfat fiil ekidir:

MerdÀn yıldam ve atúucı kişi i rdi “Merdân, çevik ve nişancı (bir) kişiydi.”

9.5. -r, -Ar, -Ur

a. Aşağıdaki bağlamlarda isim yapmıştır ve geleceğe dönük, henüz gerçekleşmemiş hareketleri bildirmektedir:

òÀnnıŋ ölügini úaçan çıúarurunı anı yirde úoyarunı èazÀnıng barça teklifini òÀnım birle sin úılàıl “Hanın ölüsünü ne zaman çıkaracağını, onu toprağa gömeceğini (ve) yasın bütün gerektirdiklerini hanımınla sen yap (değerlendir).” 77a/3-4-5, Suvarnıng àıybetini òÀnàa niçük ayturların bilmedi yörüb irdiler “Suvar’ın dedikodusunu hana nasıl yapacaklarını bilmiyorlardı.” 76a/9-10; her úaçan Tuman yigit bolsa anàa ni berüringni özüng yaòşı bilür sin “Tuman ne zaman büyü(r)se ona ne vereceğini kendin (daha) iyi bilirsin.” 69a/3-4

Aşağıdaki bağlamda da ad görevindedir; ancak bu defa gerçekleşmiş bir eylemi bildirmektedir:

oàlan turur tili kilmesdin ni ayturın bilmey turur “Çocuktur, dili dönmediğinden (konuş(a)madığından) ne söylediğini bilmiyor.” 37a/2-3-4

104 b. Aşağıdaki bağlamlarda sıfat görevindedir:

anıng toúsan yaşar pÀdişÀhı bar irdi “Onun doksan yaşayan (doksan yaşında) padişahı vardı.” 46a/4, Úara Alb Arslan öler bolàanında yurtnı iki böldi “Kara Alb Arslan ölecek olduğunda (öleceği zaman) yurdı iki(ye) böldü.” 72b/2; biglerniŋ kilür küni òÀn öldi

“Beylerin geldiği gün han öldü.” 77a/1; Bügdüz ilindin Úozıcı Big tigen yüz yaşar kişi bar irdi “Bügdüz halkından Kozıcı Bey denen yüz yaşında (bir) kişi vardı.” 78a/11-12

c. Bu sıfat fiil ekinin olumsuz biçimi olan -mAs da aynı kullanışlara sahiptir; ancak bununla ilgili metinde fazla veri yoktur.

-Şu cümlede +dın burun yapısı ile birleşerek zaman zarfı olmuştur:

Úozı Tegin bu sözni òÀnàa òalúàa aymasdın burun aytmaú kerek “Kozı Tegin bu konuyu hana (ve) halka duyurmadan önce (harekete geçip) duyurmak gerek.” 74a/10-11

-Şu cümlede ayrılma durumu eki ile birleşerek sebep zarfı olmuştur:

oàlan turur tili kilmesdin ni ayturın bilmey turur “Çocuktur, dili dönmediğinden (konuşamadığı için) ne söylediğini bilmiyor.” 37a/3-4

-Şu örneklerde -mAs ekinin -lik ile genişletildiği görülmektedir:

oàlıŋız köçini sivmey-dür sivmesligindin alàan künidin beri bir yiride yatmay turur

“Oğlunuz, hanımını sevmiyor. Sevmediğinden aldığı günden beri (onunla) aynı yerde yatmıyor.” 37b/1-2, úara òalúnıng tili kilmesligindin úafnı cim oúuy turur “Alt tabakanın dili dönmediğinden kaf (harfini) cim okuyor.” 42a/10

9.6. -dXK

Yalnız üç veri bulunmaktadır, üçünde de geçmiş zaman sıfat-fiilidir:

bu yamanlıúnı kılàan sin imes irding oàlung irdi úıldıúı irse tapdı “Bu kötülüğü yapan sen değildin, oğlundu. Yaptığı (ne) ise (karşılığını) buldu.” 70a/12- 70b/1, Oàuz ili köçin çekib yö[r]imedük yol bar mu öyün tutub olturmaduú yurt bar mu “Oğuz halkının göçünü taşıyıp yürümediği yol var mı? Evini kurup oturmadığı yurt var mı?” 80b/12-81a/1

105 9.7. -A, -y

Ünsüzle biten fiil tabanları -A; ünlüyle bitenler ise -y ekini almaktadır. Dikkati çeken özellikleri şöyledir:

a. Çịşitli birleşik fiil yapıları oluşturmaktadır:

- Yetersizlik kategorisinde fiil+ -A/-y+bil- kalıbıyla karşımıza çıkmaktadır:

sevdÀger úorúanıdın söz ayta bilmedi “Tacir korktuğundan (bir) söz söyleyemedi.”

47b/12-47a/1, anıŋ zamÀnıda böri úoyàa ve bars keyikke zor úıla bilmezdi “Onun zamanında kurt, koyuna ve kaplan geyiğe rahatsızlık veremezdi.” 72a/8-9, onlar òÀnlıú úıla bilmediler “Onlar hanlık yapamadılar.” 81b/3; Ayaz úorúusındın kite bilmedi “Ayaz, korkusundan gidemedi.” 89a/5-6; andın song yöriy bilmey uşol yirde yat[d]uú “Ondan sonra yürüyemeyip orada yattık.” 44b/8, bir atlıú yörür iki atlıú yanaşıb yöriy bilmes “Bir atlı yürür, iki atlı yan yana gelip yürüyemez.” 46a/11-12

- başla- fiili ile kullanıldığında “-maya başlamak” anlamı vermektedir:

yana bir devr ötendin sonú ol ùÀife nÀ-fermÀnlıú úıla başladı “Bir devir daha geçtikten sonra o kavim, emir dinlememeye başladı.” 4b/8-9, çeŋeleri úısıú ve közleri uluà ve yüzleri kiçik ve [burunları] uluà bola başladı “Çeneleri dar, gözleri iri, yüzleri küçük ve burunları büyük olmaya başladı.” 67a/8-9, Türkmen yurtıàa kilib olturàan illerdin esìr ve sevdÀger MÀverÀü’n-nehràa kile başladı “Türkmen yurduna gelip yaşayan halklardan esir ve tacir(ler) Mâverâünnehir’e gelmeye başladı.” 67a/9-10, Úozı Tegin könglidin bu anam ornınàa bolub minge mihr-bÀnlıú úıla başladı tidi “Kozı Tegin içinden ‘Bu anam sayıldığı için bana sevgi göstermeye başladı.’ dedi.” 74a/3-4

- Tezlik/çabukluk bildiren fiil+ -A + ber- yapısını oluşturmaktadır:

min úıçúıra birdim “Ben bağırıverdim.” 74b/11, ŞÀh Melikning leşkeri yigirme ming kişi irdi yarımı öte birgende iki ùarafındın at saldılar “Şâh Melik’in askeri(nin sayısı) yirmi bin kişi idi. Yarısı geçiverdiğinde iki tarafından at(lıları) gönderdiler.” 79b/11-12

- Tezlik/çabukluk bildiren fiil+ -A +kör- yapısını oluşturmaktadır:

min úaça bilmey min aàam mini kelib ala körsün “Ben kaçamıyorum. Ağabeyim beni

106 gelip alıversin.” 81b/8; öyde úalàan bigler avàa kitken bigleràa ve Suvaràa kişi yiberdiler òÀnnıŋ óÀli yaman boldı yetişe körsünler “Evde kalan beyler, ava giden beylere ve Suvar’a adam gönderdiler: -Hanın hâli kötüleşti, yetişiversinler (çabuk yetişsinler)!” 76b/11-12-77a/1

- Devamlılık/süreklilik bildiren fiil+ -A +tur- yapısını oluşturmaktadır:

uruşúan yirining bir yüzinde aúıb bara turàan iki uluà su bar irdi “Vuruşma(savaş) yerinin bir tarafında akıp gide duran ( akmakta olan) iki büyük su var idi.” 41b/9-10, imdi Úalaçlaràa bolub ayta turàan sözimizni úoyàalı munçaúlı eytdük yeter “Şimdi Kalaçlar’a (dair) söylemekte olduğumuz sözlerimizi (burada) keselim. Bu kadar anlattık(ımız) yeter(li).”

47a/11-12; tuman uzaú turmas tìz kite turàan nimerse bolur “Duman çok kalmaz, çabuk kaybolmakta olan bir şeydir.” 68b/5-6, her yolàa yörümekni bile turàan ve òÀnàa ınaú yigit boldı “Her yola yürümeyi bilmekte olan ve han için güvenilir bir genç oldu.” 76a/7-8, Türkmenlerning tÀrihini bile turàan kişileri Ögürcıú Alpnı on alt arúada Oàuz ÒÀnàa yetkürüb mundaú aytıb tururlar “Türkmenlerin tarihini bilmekte olan kişileri Ögürcük Alp’ı on altıncı göbekte Oğuz Han’a dayandırıp şöyle demektedirler.” 83a/2-3-4

b . Aşağıdaki bağlamlarda iki kez kullanılarak eylemin devamlılığını ve tekrarını bildirmektedir:

Úalaç òalúınıng yaòşı kişilerin bì-günÀh öltüre öltüre başladı “Kalaç halkının önde gelen kişilerini günahsız yere (durmadan) öldürmeye başladı.” 47a/6-7, tolay tolay òÀtÿnnı biş pÀre úılıb her úaysısı bir endÀmı öz ögürine alıb kitdi “Döndüre döndüre kadını beş parça etti (ve) her birisi bir parçayı kendi sürüsü için alıp gitti.” 75b/8-9

c. Aşağıdaki cümlede amaç bildirmektedir:

Úozı Tegin atasın körey kildi “Kozı Tegin babasını görmeye/görmek için geldi.”

73b/12

d. Ekin olumsuz biçimleri, -mA+y ile yapılmaktadır:

òÀnnıŋ mÀlların alıb ölükàa úaramay taşlab kitken biglerni tutub közlerin kÿr úılıb ve úolların kestürdi “Hanın mallarını alıp ölü(sü)ne bakmayarak bırakıp giden beyleri yakalayıp gözlerini kör etti ve kollarını/ellerini kestirdi.” 77b/3-4, Oàuz ilining resmlerin ve

107 úÀèidelerin ber-ùaraf úılmay on sekiz yıl pÀdişÀhlıú úılıb vefÀt tapdı “Oğuz halkının törelerini ve kurallarını göz ardı etmeden on sekiz yıl padişahlık yapıp vefat etti.” 78a/4-5-6; Çingiz ÒÀn birle uruşa bilmey úaçıb MÀzenderÀn kitdi “Çingiz Han’la savaşamayarak kaçıp Mâzenderân’a gitti.” 42b/9, andın song yöriy bilmey uşol yirde yat[d]uú “Ondan sonra yürüyemeyerek orada yattık.” 44b/8, Mirgen KÀhin bir sÀèat sözlemey olturdı

“Mirgen Kâhin bir saat (boyunca) konuşmadan oturdu.” 78b/12-79a/1 9.8. -GAç

Yalnız bir veri bulunmaktadır. Burada da asıl eylemden önceki hareketi bildirmektedir:

bir yaòşı çeber kişi bar i rdi ol fikr úılıb arabanı yasadı andın körgeç barça araba yasab olcalarını yükleb úaytdılar “İyi, akıllı bir kişi vardı. O tasarlayıp arabayı yaptı (icat etti). Ondan görünce herkes araba yapıp eşyalarını yükleyip döndü.” 41a/3-4

9.9. -GAlI

a. Şu cümlede eylemin başlama noktasını bildirmektedir:

atang ölüb min bu taòtda olturub ilni sürey turàalı otuz biş yıl turur “Baban ölüp (de) ben bu tahtta oturup memleketi yöneteli otuz beş yıl oluyor.” 71b/5-6

b. Şu cümlelerde amaç bildirmektedir:

atam çerik tartıb miniŋ öltürgeli kile turur “Babam asker toplamış, beni öldürmek için geliyor.” 38b/4, Ebÿ’l-òÀn taàı tive öskeli èacÀyib yaóşı yir turur

“Ebûlhân Dağı deve yetiştirmek için çok iyi bir yerdir.” 89b/1 9.10. -GUnçA / -XncA

Bu ek, metinde kullanıldığı bütün bağlamlarda zamanı sınırlama işleviyle dikkati çekmektedir:

henüz ol åemere miède-yi Ádemde úarÀr tapmaàunça óulel-i behiştì anlarnıng bedenidin tökülüb èüryÀn boldı “Henüz o meyve Âdem’in midesinde yer bulmamışken cennet elbiseleri onların bedeninden döküldü (ve onlar) çıplak kaldı.” 12a/9-10-11, üç oú

108 kiltürgen üç kiçik oàlını ve andın bolàanları bu kündin tÀ dünyÀ aòir bolàunça Üç Oú tisünler “Üç ok getiren üç küçük oğluna ve ondan olanlara bu günden ta dünya son buluncaya kadar Üç Ok desinler.” 49a/7-8-9, pÀdişÀh bolàunça Türkmeniŋ Úınıú uruàıdın biz tediler “Padişah oluncaya kadar ‘Türkmen’in Kınık boyundanız.’ dediler.” 82b/2-3;

oàlan bir yaşıàa yetmegünçe anàa at koymaslar irdi “Oğlan bir yaşına basmayana kadar ona ad koymazlardı.” 36b/1, tÀ Canı Big ÒÀn ölgünçe Ebÿ’l-òÀnda oturdılar “Ta Canı Big Han ölünceye kadar Ebûlhân’da oturdular.” 89b/6-7; (…) pÀdişÀhları Yengi Kentde olturub özleri Sirniŋ iki ùarafın yaylab ve kışlab on arúaları ötkünçe olturdılar “Padişahları Yeni Kent’te oturup kendileri Sir’in iki tarafını yaylayıp kışlayarak on nesil boyunca oturdular.”

67a/4-5-6, tÀ vaút-ı ŞÀh èAbbas òurÿc idince anda oturur irdiler “Ta Şâh Abbas ortaya çıkıncaya kadar orada oturuyorlardı.” 103b/9

9.11. -(X)b

a. -(X)b eki genellikle zaman bakımından öncelik bildirmekte; kendisinden sonraki fiilden daha önce gerçekleşen iş ve hareketleri anlatmaktadır:

Oàuz ÒÀnnıŋ nebìreleri ve il yaòşıları yıàılıb Úayı ÒÀn òÀn köterdiler “Oğuz Han’ın torunları ve halkın önde gelenleri toplanıp Kayı Han’ı han kaldırdılar/yaptılar.” 57a/2-3;

Fevdek ol loúmanı yirdin köterib tenÀvül úıldı “Fevdek o lokmayı yerden alıp yedi.”

29b/8-9, her kiçe oàlan anasınıng tüşige kirib aytur irdi “Her gece oğlan anasının rüyasına girip (şöyle) diyordu.” 36a/3-4, birige úara yelim birige aú yelim eritib úuyar irdi “Birine kara tutkal, birine ak tutkal eritip dökerdi.” 41b/6; Nÿó ol ismi bir daşa naúş úılub YÀfeåe birdi “Nûh, o ismi bir taşa işleyip Yâfes’e verdi.” 28b/9-10, barça òalú uluú kiçik yıàılub Selçuú pÀdişÀh eylediler “Bütün halk, büyük küçük toplanıp Selçuk’u padişah yaptılar.”

64b/8-9; toy küni oàlanı maèreke içiàa kiltürüb Úara ÒÀn biglerige aytdı “Kara Han şölen günü oğlanı meydana getirip beylerine (şöyle) dedi.” 36b/3, anıng úatıàa kilüb niçe yıllar olturdılar “Onun yanına gelip uzun yıllar (orada) yaşadılar.” 84b/4-5, alt aydın song şahÀdet şerbetin içüb èÀlemidin köçdi “Altı aydan sonra şahadet şerbetini içip dünyadan göçtü (öldü).” 96a/10-11; anıŋ maãlaóat birlen ilning yaòşılarını çarlab toy úıldı “Onun yönlendirmesiyle halkın önde gelenlerini çağırıp toy verdi.” 69a/11, Suvarnı úucaúlab

109 yüzindin öpdi “Suvar’ı kucaklayıp yüzünden öptü.” 77a/12-77b/1; andın körgeç barça araba yasab olcalarını yükleb úaytdılar “Ondan görünce herkes araba yapıp mallarını yükleyerek döndü.” 41a/4

b. Bazen asıl fiille aynı zaman diliminde gerçekleşen olayları anlatmaktadır:

Köl İrkige baúıb aytdı “Köl İrki’ye bakıp dedi (ki)” 71a/6-7, Köl İrki ÒÀn başını úuyı salıb köp olturdı “Köl İrki Han başını eğip epeyce bekledi.” 71a/9, közin açıb kördi

“Gözünü açıp/açınca gördü (ki)” 81a/8; Ádem èAleyhi’s-selÀm bu müjdedin òoş-vaút bolub anıng adını Şeyã úoydı “Âdem Aleyhiselam, bu müjdeden mutlu olup onun adını Şeys koydu.” 17b/2-3

c. Hareket ve zaman yakınlığı bakımından bazı verilerde kendisinden sonraki fiille kaynaşmış olarak bulunmakta, tasviri fiillerdeki gibi bir görüntü sergilemektedir:

iy èAzrÀil mining behişt seyrine alıb bar “Ey Azrail, beni cennet gezintisine al götür.” 23b/8-9, Oàuz ÒÀn avàa çıúıb úaytıb kile irdi “Oğuz Han ava çıkmış, dönüp geliyordu.” 37b/5, úaçıb úurtulàanları Tatar òÀnıàa barıb sıàındılar “Kaçıp kurtulanları Tatar hanına gidip sığındılar.” 40b/8-9, uluà pÀdişÀhlarıng èÀdetleri turur uzaà seferàa baràanda köçlerin alıb barurlar “Büyük padişahların alışkanlığıdır, uzun sefer(ler)e çıkınca eşlerini alıp götürürler.” 41b/12-42a/1, miniŋ hÀlimàa úaramas bolsang ni üçün úarı kişige alıb kilding “Benim hâlime bakmıyor isen ne için yaşlı (bir) adama alıp geldin?” 74a/6-7, mindin bu sözni işitkendin song kaçıb kit[d]i “Benden bu sözü duyduktan sonra kaçıp gitti.”

74b/12, ol òalú Canınıŋ úatıàa úaytıb kildiler “O halk Canı’nın yanına dönüp geldi.” 89a/5;

Oàuznı avàa yörigende tutub öltürgeyler “Oğuz’u ava çıktığında yakalayıp öldürecekler.”

38a/11-12; ötükni yirinde úoyub kildi “Çizmeyi yerine bırakıp geldi.” 74b/2

d. -(X)b zarf fiil eki, -(X)b + kişi zamiri ve -(X)b + tUr / turur yapıları içinde öğrenilen geçmiş zaman çekimlerinden ikisini oluşturmaktadır (bk. 9.4.10 ve 9.4.11).

e. te-/de- fiiline eklendiği birçok bağlamda, sözcüğü edat kategorisine sokmuştur:

ni yirning ferzendisin tib sordı “Hangi toprağın çocuğusun diye sordu.” 46b/9-10, kün toàuşı ùarafında filÀn çölning avı köp irmiş tib işitdim “Doğu tarafında filan arazinin

110 avı çok imiş diye duydum.” 48a/3-4, iy úızım oàlı úızdın bolàannıŋ dost bolmas tib işitib irdim “Ey kızımın oğlu! Kızdan olanı dost olmaz diye işitmiştim.” 71b/11-12, ol sebebdin úarındaşarı kilib alıb barsunlar deyüb òaber yiberdi “O yüzden kardeşleri gelip alıp götürsünler diye haber gönderdi.” 87a/11-12, deyüb cevÀb birdiler “…diye cevap verdiler.”

87b/11

9.12 . -DIgIncA

Metinde üç örneği bulunan bu yapı, “-dığı sürece” anlamı vermekte; zamanda kesintisizliği, devamlılığı ifade etmektedir:

Ádem oàlı yir yüzinde var oldıàınca taòrìr ü taúrìr ve beyÀn olsun “İnsanoğlu yeryüzünde var olduğu sürece yazılsın ve anlatılsın.” 2a/6-7; bu çarò-ı çenberì devr itdigince / sebÀ-yı seyyÀresi seyr itdigince “Bu çember biçimli felek döndüğü sürece / Yedi gezegen hareket ettiği sürece” 1b/5

9.13. -GAndA / -AndA

“-dığı sırada, -dığı zaman, -ken, -maktayken, -ıyorken, -ınca, -dıktan sonra”

anlamları vererek hareketin zamanını bildirmektedir. Metinde bulunan veriler, şu anlam ayrılıkları taşımaktadır:

a. Aşağıdaki verilerde, zarf fiildeki hareket başlamış devam ediyorken asıl fiildeki hareketler gerçekleşmiş veya gerçekleşecektir:

Oàuznıng tili çıúıb yörigende AllÀh AllÀh dib hemìşe aytur irdi “Oğuz’un dili dönmeye başladığında Allah Allah diye devamlı söyleniyordu.” 37a/2-3, taúı sözleşib olturàanda òÀtÿnındın sordı kim munıng sebebi ni turur “Ve sohbet etmekteyken hanımından sordı ki: -Bunun sebebi nedir? ” 38a/4-5, Oàuznı avàa yörigende tutub öltürgeyler “Oğuz’u ava çıktığında yakalayıp öldürecekler.” 38a/11-12, bir kün körünüşde olturàanda biglerine baúıb aytdı “Bir gün makam(ın)da oturmaktayken beylerine bakıp (şöyle) dedi.” 46b/4, Oàuz ÒÀnnıŋ yurtıda turàanda ni iş úıla turàanın ve çerige baràanda niçük yörüy turàanın bir bir sordu “Oğuz Han’ın yurdunda kaldığında ne iş yaptığını ve orduyu yönettiğinde nasıl hareket ettiğini bir bir sordu.” 57a/11-12, òÀn bir kün ava avlab yöri turàanda atdın

111 yıúılıb yan başınıng süŋegi sındı “Han bir gün av avlamaktayken attan düştü, kalça kemiği kırıldı.” 57b/4-5, arúa ùarafında leşker tartıb bara turàanda bir kün òÀn aytdı

111 yıúılıb yan başınıng süŋegi sındı “Han bir gün av avlamaktayken attan düştü, kalça kemiği kırıldı.” 57b/4-5, arúa ùarafında leşker tartıb bara turàanda bir kün òÀn aytdı