• Sonuç bulunamadı

Feinberg uzayı Wheeler'in ünlü Super Space'idir = Sonsuz ihtimalin yer aldığı üst uzaylar

Sohbet n° 011b - Tarih: 21 ekim 2001

Böylece 6. dereceden 11. dereceye kadar denklemler kurarak, PARAMETRELERĠ külliyen silebilirsin

6. Feinberg uzayı Wheeler'in ünlü Super Space'idir = Sonsuz ihtimalin yer aldığı üst uzaylar

Bunların tam kümesidir. Yani AġAĞI misal alemi diye bildirilen, ya da Geon Geometrodinamik uzay diye bildirilen bölge...

7. Bunun üstünde Hyper Space var. Bu Ģu demektir: sonsuz yüzlü bir zarı sonsuz kez atıyorsunuz. Yani Elif noktalarını buluyorsunuz. Hyper Space'i bize bulan ve kanıtlayan Sarfatti‟dir. Bu sonsuz yüzeyli sonsuz tane zardan sonsuz kez atarsanız (Bir kez değil, sonsuz kez. Bir kez olan HyperSpace). Bu kez Ģu formülü beceriyorsunuz.: Elif kez Elif noktası+1=ALLAH determinizmi. Yani Allah sonsuz kez sonsuz kez sonsuz+1'dir.

“Karadelikler”

Karadelikte zamanın akmasını engelleyen mekanizmalar var:

1. Tekillik denen karadelik kuyusu uzay+zaman ayrılmazlarını birlikte YUTAR VE TERSĠNE ÇEVĠRĠR. YANĠ UZAY 90 AÇI DERECESĠ DĠKLEġĠNCE VE çap ĠÇĠNE GEÇĠNCE, BĠZĠM BĠLDĠĞĠMĠZ

“yüzeyden” kopar ve baĢka bir yüzeye (evrene, elsewhere'e) ait olur.

Tekillikteki noktada uzay boyutlarının üçü de BĠR TEK boyut olurlar. Ama zaman yine kendibaĢınadır. ġöyle ki: tekilliğe geldiğinizde zaman boyutu reel olur (aslında kök içinde eksi bir ile yazılan bir sanal sayı olan zaman, bu kez reel/somut olur), böylece uzay sanal fakat zaman reel olur, yani yer değiĢtirirler...

Tekilliğin görevi bir cetveli kolsaatine ve kolsaatini de cetvele çevirmektir.

2. Karadelikte neden zaman durur? Çünkü karadeliğe tutsak olan kiĢi oraya “IĢık hızıyla” düĢmeye baĢlar. Bu ıĢık hızıyla gitmek demektir. IĢık, çekim dalgaları ve oraya düĢen bir tutsak aynı hızda seyrederler. Zamanın akma hızı = IĢıkhızıdır.

Yani bir saatin tiktaklarının çalıĢması için ıĢıktan yavaĢ olmamız gerekmektedir. Ama ıĢık hızıyla karadeliğe düĢerseniz, tik-tak olmaz, zaman TĠK diye duruverir. Zaman esir alınmıĢtır artık.

Zaman kendi sonuna gelmiĢ kendini ölürmüĢtür.

Artık karadelikten kaçıp dönmesi bize geri gelip evrenin “Ġki boyutlu” yüzeyine geri dönmesi imkansızdır. Çünkü o ZAMAN boyutu çoktan “UZAY” boyutu olmuĢtur ve arkadaki bir baĢka evrende açılacaktır. Kur'an'da buna iliĢkin sayısız misaller var.

Evreni bir kutu gibi düĢünürsen (ya da bir kazak gibi) karadeliğe yakalanan bir kutu bastırıp iki boyutlu olur, ya da kazağın içinden siz çıkınca, derinliği kalmaz, iki boyutlu olur. Bununla da kalmaz, kazak tekillik denen dik, iğne'den içeriye çekilir. Yani kazak sökülmüĢtür ve artık bir çile ipliği gibidir.

ĠĢte bu tekboyutluluk = Singularitedir.

Kur'an'da uzamak “saçlarından ve topuklarından yakalanmak” anlamındadır. Saçınız ile topuğunuz arası yüzlerce kilometre uzamıĢtır. En sonunda DEVE iğne deliğinden geçen ve arkadaki AKDELĠKTEN “ötedeki evrene”, en genel biçimiyle biz Ahıret diyelim, orada yeniden iplik olarak çıkar.

O iplik yeniden bir kazak olur ve kalır.

Evreni bir hamur topu gibi düĢünürseniz bu üç boyutlu topu, yufka olarak açarsanız, iki boyutlu oluverir (Bunun anlamı yufka derinliksiz, kalınlıksızdır ama bir alanı = yüzeyi vardır. Dolayısıyla iki boyutludur).

Orası mahĢerdir iĢte... Ġnsanlar iki boyutlu bir yüzeyde bir tepsi platformda bir stadyum sıklığında tıkıĢ tepiĢ olurlar. Orada ÜÇ BOYUTLU olmak için maalesef önce “HESAP” görülmesi gerekiyor.

Ondan sonra Üç boyutlu Cehennem ile Cennet'e dağıtım yapılıyor.

“Ben” diyor Allah'ımız, “Kullarımı beni bilmeleri için yarattım”. Bilmek bilimle olacaktır. Bizim görevimiz, akademisyene karadelik örneğin Schwarzschild kritik yarıçapını, akdelik antigravitinolarını falan formülle yazmak. Fizik okumayana ise Kur'an MĠSALLERĠNDEN kolay olanı anlatmak. Yani bu Ģekilde BĠLĠMSEL ĠMAN oluĢur.

Bir ilahiyatçı size bu coĢkuyu veremez. Sıkılırsınız, bildiklerinizin rutin tekrarıdır. Ama boyutlar fizigini yufka, hamur, kazak, çile, iplik, iğne, deve gibi KUR'AN misallerinden verdiğim zaman, o BĠLĠM DALININ özü, yani “Allah'ı bilme ve buna iman itikad etme, akıl yoluyla inanç” gibi Allah armağanları yüreğimize dolar da dolar...

Tersine bir yolculuk yapalım. Çok ince bir iğnenin hani en ucuna gidelim. Orada 500 milyar atom vardır. Yani iğnenin en ucundaki noktada bu kadar galaksi vardır.

Bizim de boyutlarımız küçülecektir, böylece bir atomdan bir atoma gitmek bizim on milyarlarca yılımızı alacaktır. DıĢarıda GÖKTE ne görüyorsan AYNISI tıpatıp “içimizde de var”. Yani iğnenin ucundaki evren ile ikiyüz milyar galaksi aynı Ģey.

David Hilbert Ģunu buldu: Planck'ın maddeleĢme aralığı (kuantlaĢma deliği) olan bir aralıktan küçük aralıklarda (h sabitesi altında) KUANTLAġMA yani maddeleĢme yoktur. Kuant dediğimiz Ģey ise bir binayı yapmak için gereken TUĞLALARdan ibarettir.

Tuğlaların rastgele yığılmasına NĠCELĠK = QUANT diyoruz ama onun düzgün nedensel bir biçimde yapılaĢmasından ortaya çıkan esere de “Kalite = Nitelik” diyoruz. Demek ki nicelik, niteliği oluĢturmak için bir ARAÇ'tır, AMAÇ niteliktir, kalitedir, kalifiyeliktir.

Bunu anlatmamın nedeni Ģu: Hilbert diyor ki, “kuantlaĢmamıĢ bir evren GLOBAL bir bütündür.

SAF NĠTELĠK'tir, NĠCELĠK ĠÇERMEZ (Esir budur, kuantlaĢmamıĢ herĢeye esir = ether = Külli ġey'in deniyor). O halde, galaksilere baktığımızda, ya da bir kalemle konmuĢ noktanın karbon atomlarına girdiğimizde, göreceğimiz Ģeyin adı aynıdır: makro gökyüzü ve mikro gökyüzü.

Mikro gökyüzü (Planck sabitesinden küçük olduğundan üsteli hesaplanabiliyor). 70inci exp artıĢıyla DIġARIDAKĠ dev evren olarak Ģekilleniyor. Yani Ģöyle diyelim: bir kalemin incecik noktasından girdik, o mürekkebi oluĢturan makromoleküllerden (pigment, karoten vb.) daha da küçüldük, moleküllere geldik, daha da küçüldük ve atomlara, oradan mesela protona konduk.

Proton denen Ģey bize dünya büyüklüğünde gelecektir. Bu dünyanın çapının 100 bin kat uzağında ise bir gezegen yani elektron dönmektedir. O gezegene gitmek için bir uzay gemisinden ancak bir asır yolculuk ile gidip dönerdik.

Dünya (proton) içinde küçülelim. Kuarklar denen daha içiçe küçük katmanlar bulacağız. Bunları bir arada tutan Gluonlar, onları bir arada tutan Rishonlar, onları da bir arada tutan higgs bozonları vasıtasıyla en küçük kuanta ineceğiz. Orası planck'ın sabitinin olduğu en mini uzay aralığıdır.

Onun da gerisine küçüldüğümüzde bir de göreceğiz ki: içine girdiğimiz mavi noktacık içinden EVRENĠN EN DIġINA ÇIKMIġIZ. EVRENĠN KENDĠSĠ BĠR NOKTA OLMUġ. Ġçimizdeki = dıĢımızdaki evrendir. Biz ise makro-mikro arasında MĠDĠ bir geçidiz, bir referansız. Yani dıĢında ne varsa, kaleminin ucundaki noktacıkta da o var. Ġnsan böyle bir hapishanede yaĢıyor iĢte....

“Bağdadi - Hz. Hızır”

Bağdadi, Musa'dan da cahildi, Arif idi, Bağdadi ders vermezdi. O Hızır'ın mabeyiniydi, Bağdadi amaç değil ARAÇTI. Hızır'ın ilk KMA'sı gibi bir Ģey. KMA olamazdı, çünkü bilimci değildi. Cantor ilk KMA gibidir. (O zaman bu isim yoktu, KMA bilinmiyordu). Hızır'ın el verdiği ġeyhülislam Bağdadi, el verdiği ġerifül islam (The Sheriff ül-Khaniff) ise Cantor'dur.

ġeyhül islam = Ekim Bey olarak süregeldi. Bağdadi sanki ilk Hekim Bey'dir. Cantor da ilk KM.Allein gibidir. Daha sonra lakaplar seçildi. KMA ve Hekim Bey kurumları kuruldu. Zaman aĢımları oldu.

Mesela Bağdadi'nin ölümünden 20 küsur yıl sonra Bağdadi'yi demiryolu inĢaatçısı olarak görenler var. Ama aynı miktarda görenler de “Hayır o Hızır as. idi” diyorlardı. Ben ikincisine inanırım.

Çünkü dikkat ediniz, Bağdadi'nin doğum ve ölüm yılları bu iĢi TAMAMLAMIYOR, yani bir çeliĢki var. Bu yüzden ZigZag ve biz ZipZap artık Bağdadi defterini kapatmak durumundayız.

Zaman aĢımı bir olay var. Zamanın bir sıkıĢma-gevĢeme (tensoru) var. Bilirsin ZilZal = Zaman zelzelesi. Dalga mekaniğine göre iki dalga eĢit ve aynı düzlemde birbirlerine 180 açı derecesi çarpıĢırlarsa ne olur? DURAN DALGA olurlar (eylemsizlik çatkısı da denir). Duran dalga iki yöne de ilerlemez.

Zaman enerjisinin böyle karĢı karĢıya gelmeleri DURAN zaman (fizikteki adı Blok zaman), yani eylemsiz zaman oluĢturur. Buna DEHR denir. HerĢey “TIP” diye durur. Saniyeler ilerlemez. (Aslında bu hep böyle de biz durduğumuzun farkında değiliz.

Mağaralarında 7 saat uyan Ehli kehf blok zamana düĢmüĢlerdir). 7 saat 3 asır olmuĢtur.

Ayette ne diyordu? “Sen onları öylece donmuĢ bir halde görseydin, dehĢetle dönüp geri kaçardın”. Yani dıĢarıdan mağara ağzından bakan biri için ayet Ģeyle diyor. “Resmi, filmi dondurmak”

gibi, siz bir blok zamana düĢersiniz. KuĢ havada donar ve düĢmez, ağaçlar örümcek ağı, pamuk, pamuk Ģekeri veya her bir Ģey DONAR ve kalırlar.

Eğer size o donan (blok evren, blok zaman) içine girseydiniz. Görecektiniz ki; bir örümcek ipini bile kopartamıyorsunuz. Yekpare DONMUġ herĢey. Sanki herĢey BĠR TEK parçaymıĢ gibi donmuĢtur.

Pamuk helvayı yiyemiyorsunuz, o evrendeki en sertten de sert.

Bir insana zarar vermek istiyorsunuz, ama veremiyorsunuz. Belki elindeki kağıdı, sırrını öğreniyor okuyorsunuz ama, onu elinden alıp gidemiyor ve yırtamıyorsunuz. Elmasın sertliği 10 ise bu pamuk helvanın sertliği 10 üzeri bin sanki ve Ashabı Kehf için akan zaman ile dıĢarıdaki geçen zaman arasında senkronizasyon yoktu. Özzaman kısalmıĢtı.

Sebe Melikesi Belkıs'ın tahtını getirelim bakalım. Süleyman'ın yapacağı bir iĢ değil, çünkü o blok zamanda olamaz (Olsaydı Elçi, resulullah olamazdı, Hızır as. gibi isimsiz bir KAHRAMAN olurdu).

Süleyman'a ifrit diyor ki: “Sen daha ayağa kalkmadan, yani buradaki sohbeti bitirmeden alır getiririm”.

Ġfrit'in hızı (cinler de ıĢıktan yavaĢ giderler) en fazla saniyede 300 bin km olsun. GüneĢe gitmesi sekiz dakika, Jüpiter'e gitmesi bir yıl. En yakın yıldıza gitmesi 4,3 ıĢık yılı (roketle yüzlerce asır).

Samanyolunun ucuna gitmesi 27 ıĢık yılı, Andromeda falan filan evrenin ömrü tutacaktır, ama oradaki bir kul = HIZIR diyor ki, “sen gözünü kırpıp açtığında burada hazır olduğunu bulacaksın” ve aynen de öyle oluyor.

Hani önünüzde Ģu anda masa boĢ, monitör yok. refleksle gözünümüzü arada bir kırparız, ya o anda bir bakıyorsunuz, monitör masanın üzerinde var olmuĢ ve veya tersi: monitor (Belkıs'ın tahtı) birden yok olmuĢ. Bunun sırrı belli: Blok zaman EBEDĠYETTĠR. Ġki tik tak arası EBEDĠDĠR. Bizim Ģimdilerimiz sıçradığı (impuls yaptığı için) o ebediyetlerin farkında değiliz...

Hele ölüm anımız kesinlikle 309 yıl falan sürüyor dersem Allah'tan ĠTTEKA (korkmanızı) sağlamıĢ olur muydum? Zaman donduğunda, nefes almak gerekmez. Çünkü nefes al-ver tik-tak'lara bağlıdır. Tiktak yoksa, nefes almak da gerekmez. Böyle bir ebediyet iĢte...

Blok zaman ya da kurĢuni hiçlik. HerĢey beklemede. Uzaydasınız, size evreni tutuĢturan bir kozmik primer (Ģıhab) gelip vuramaz, çünkü o da ıĢık hızıyla geliyor, siz de ıĢık hızıyla gidiyorsunuz.

Ġkiniz de DURMUġ gibi oluyorsunuz.

Yani uzaydayım diye oksijensiz kaldım, ya da kozmik ıĢınlar beni öldürecek, ya da acıktım diyemezsiniz. Çünkü tik-tak yoksa, yediğiniz son yemekte orada bekliyor. Yani toksunuz.

Blok uzaya eĢlik eden blok zamana DEHR deniyor (ayettir). Dehr'in sahibi HIZIR'DIR. Ġki salise arasındaki ebediyette birden görünür ve sizin zamanınıza adapte olur. Sonra gözünüzü kırpmayagörün, bir kaybolur ki, akıllara sağlık.

“Kapı kapalı, bu adam nereden geldi nereye gitti. Yarım aklımız da vardı, o da ziyan oldu” diye hayıflanırsınız... Ama o arada monitör (Belkıs'ın tahtı) gelmiĢ oluverir iĢte...