• Sonuç bulunamadı

FAYDALARI VE BÖLÜMLERİ

Belgede FELSEFENIN TEMEL ILKELERI (sayfa 44-49)

Giriş: ilimler bir takım bölümlere ayrıisalar da temelde tamvvur ve taS' dik olmak üzere iki bölümde toplanırlar.

a) Tasavvur : Cisim, ağaç, melek, cin vc benzeri terimlerden kas­

tedilen anlamın algılanması şeklinde, tekil bir ifadenin delalet ettiği özlerin (zatlar) tahkik ve anlama yoluyla idrak edilmesidir.

b) T a s d i k :

Evren sonradan olmadır (hadis).

AUo/ı'a itaate kar§ıhk miÂafatlan(hrma vardır.

Giinoha karşıhk cezcdandırma vardır gibi yargıları bilmendir.

Her tasdik zorunlu olarak iki tasavvurdan sonra gelir. T e k başına âlem (evren) ve tek başına kâdis (sonradan olma) terimlerini anlama­

yan âlem hadistir önermesini tasdik edemez. Hadis teriminin anlamı bi­

linmiyor ise örneğin mâdis terimi gibi anlamsız bir terim ile değiştirilir ise; âlem mâdistir denildiğinde bu önermeyi ne tasdik edebilirsiniz ne de yanJışlayabilirsiniz. Anlaşılmayan şey nasıl yanlışlanabilir veya tasdik edilebilir? âlem terimi dc örneğin ğalem terimi Igibi anlamsız bir terimi ile değiştirildiğinde durum aynıdır.

Tasavvur ve tasdikten her biri, bir çaba ve düşünmeye gerek kal­

madan algılanan ve bir çaba ile algılanan olmak üzere ikiye ayrdırlar.

Bir çabaya ihtiyaç duyulmadan tasavvur edilen; varlık, nesne vc benzer­

leridir. Bir çaba ile idrak edilen tasavvurlar ise ruh, melek, cin ve özleri gizli olan nesnelerin hakikatlerinin bilinmesidir.

îki birden büyiiiitür,

Bir nesneye eşit olan nesneler birbirlerine de eşittir, gibi hükümler akılda apriori olarak bulunan tasdiklerdir. Buna duyulara ait bilgiler (hissiyat), makbCıiât ve bir düşünme, bir çaba olmaksızın zihnin sahip

olduğu diğer bilgiler eklenebilir. Bunlar on üç bölüme aynlmaktadır ve yeri geldikçe bunlar açıklanacaktır.

Evrenin sonradan yaratılmış olduğu, cesetlerin haşr olunacağı, gü­

nahların, ibadetlerin karşılığının verileceği ve benzeri yargıların tasdik edilmesi ise zihinsel bir çaba ile algılanan tasdiklerdir.

Tasavvuru bir çaba gerektiren şeylerin bilgisi, ancak tanımla elde edilebilir. Tasdik edilmesi bir çaba gerektiren nesnelerin bilgisi de ancak delil ( h ü c c e t ) ile elde edilebilir. Bunlardan (tanım, h ü c c e t ) her birinin önceden biliniyor olması zaruridir, insan teriminin anlamı bi­

linmiyor ise; insan nedir? diye sorulduğunda; insan, düşünen' bir hay­

vandır diye cevap verilir. Bilinmeyen insan terimi hakkında bilgi elde etmek için önceden hayvan ve düşünen terimlerinin biliniyor olması gerekir.

Evren sonradan olmadır önermesini tasdik etmediğimi; zaman bize denilir ki;

Evren tasavvur edilendir {musavver)'^

Her tasavvur edilen sonradan olmadır.

Öyleyse Evren sonradan olmadır.

Bu önerme evren tasavvur edilendir, her tasavvur edilen sonradan ol­

madır şeklinde kendisini Önceleyen bir tasdik olmadıkça, evrenin son­

radan olduğuna dair bilgisizliğimizi orradan kaldırmaz. Bu durumda bilmediğimizin bilgisine ulaşabilmek için bu iki b i l i n e n d e n yararlanacağız. B u n u n l a ; istenen h e r bilginin ancak kendisini önceleyen bir bilgi ile elde edilebildiği anlaşılmaktadır. Fakat bu sonsuza kadar zincirleme devam etmez. Bunun bir ilk bilgide son bulması gerekir. Bu bilgi, h i ç bir tefekkür ve çaba olmadan aklın yapısında bulunan bilgidir. Yukarıda sunduğumuz bilgiler, mantık ilmine dair bİr giriştir.

" A r i s t o m a n t ı ğ ı n d a kulİHnılan LDJJO'" terimi h e m kı>nıjj;mayı henı <Ie düşıınmcyı içer­

mektedir. Arapça'da da ımtfc süzciiüü bu iki anlamı i l a J t etmektedir. N e var kı, T ü r k ­ çe'de bu iki a n h m ı birden ihtiva eden bir kavram bulunmadıljmdan ve mantık daha çok düşünce ile ilgili olduğundan "düşünen" .sıjzciıgünü .seçtik.

5. Y a n i duyusal (his.»;!) bir sureti vardır.

M A N T I K İ L M Î N İ N F A Y D A L A R I

Bilinmeyenin bilgisinin ancak bilinen ile elde edildiği sabittir. Her bilinenle her bilinmeyenin bilgisine ulaşılamadığı, aksine her biliıi' meyenin kendisine uygun bir bilineninin olduğu, onu zihine getiren, zihinde hazırlayan özel bir yönteminin bulunduğu ve bu yöntemin bi­

linmeyeni keşfetmeye götiu"düğii de açıktır.

Tasavvurları keşfetmeye götüren yol, tnnım had veya resm olartık isimlendirilir. Tasdik edici bilgilere (el-uhımu't-tasdikiyye) ulaştıran yol da hüccet olarak isimlendirilir. Kıyas, tümevarım (istikra), analoji (te?nsil) ve benzeri yöntemler hüccetten sayılırlar. T a n ı m ve kıyastan her biri, doğru olup kesin inanç ifade eden ve ;vanl[^ olup doğnıya benzeyen olmak üzere iki kısma ayrılırlar.

Mantık İlmi, doğru tanım ve kıyası,'^ yanlış kıyas ve tanımdan ayıran kanun olup, kesinlik ifade eden bilgileri, kesinlik ifade etmeyen bilgilerden ayıran bir bilimdir. M a n t ı k ilmi, diğer bütün ilimlerin ölçüsü ve terazisi konumundadır. Terazide tartılmayan bir şeyin ağır olanı hafif olanından, kân zararından ayırt edilemez.

Mantık ilminin faydası, bilgiyi bilgisizlikten ayırt etmektir, öyleyse bilenin faydası nedir.'^ diye sorulursa;

Denilir ki: Bütün faydalar ebedi mutluluk olan âhiret mutlulu­

ğuna oranla önemsizdir. Ahiret mutluluğu da nefsin mükemmcUeşme-sine bağlıdır. Nefsin mükemmelleşmesi iki yolla mümkün olmaktadır:

a) Tezkiye: Nefsin, ahlakın çirkinliklerinden temizlenmesi ve ye­

rilen sıfatlardan arındırılmasıdır.

b) Tahliye: Bilgisizlik ve karıştırma içermeyen, hakka uygun gerçek bir inkişafla ilahi hakikatler bir düzen içerisinde kendisine

açılıncaya kadar hakk'm gerçek yüzünün nefse nakşedilmesidir,

6. Bu âa gö.stcriyor ki mantığın -direkt- faydası, doğru tanımı yiinlış t a ı i L m d H i ı , d o ^ r u kıynsı yanlış kıyastun <ıyıtt etmektir. Bu ayırt e t m e n i n - m a n t ı ğ ı n dolaylı- faydnsı i.'iu kesin bilgiyi, h a t a barındıran bilgilerden veya k c s m tılmayan algılardan ayırt c t m e k i i ı . 7. Bu .soru, bilgisizlikten ( e e h a l c t ) ayırt edilmiş bilgi ve mantığın faydasına dair bir M L tudur; zira bilgisizlikten ayırt edilmiş bilginin faydası yok ise, mantığın da bir faydası y o k t u r .

B u n u n örneği, güzel suretleri h e r h a n g i bir değiştirmeye uğratmadan ve bozmadan olduğu gibi mükemmel bir şekilde gösteren aynadır. A y n a n ı n bunu başarması, a y n a n ı n pastan ve kirden temizlenmiş olmasına bağlıdır. Nefis de, bir aynadır, her ne kadar kötü ahlakı bırakmak suretiyle parlayıp temizlense de, varlığın bütün sureti ona işlenmiştir. Ö v ü l e n a h l a k l a yerilen a h l a k ı n arasını bilgi olmaksızın ayırt e t m e k m ü m k ü n değildir. V a r l ı k l a r ı n bütün resimlerini bilgi olmadan nefiste toplamanın bir anlamı da yoktur.

Mantık olmadan bilgi elde etmenin de başka bir yolu yoktur. Öyleyse mantığın faydası bilgiden yararlanmaktır. Bilginin faydası da ebedi mutluluğun elde edilmesidir. Mtıtluluğu elde e t m e n i n nefsin kemaline; tezkiye ve arındırılmasına dayandığı doğru oldugıına göre, mantık zorunlu olarak büyük faydaları olan bİr ilim dalı olmaktadır.

M A N T I K İ L M İ N İ N K I S I M L A R I V E T E R T İ B İ

Mantık ilminin amaçlan zikredilince kısımları da ortaya çıkacaktır.

Mantık İlminin amacı, tanım ve kıyasın doğru olanının yanlış olanından ayırt edilmesidir. Bunların en Önemlisi kıyastır. Kıyas birle­

şiktir (murekkeb). Çünkü ilerde açıklanacağı üzere kıyas en az iki öncülden kurtılur. H e r ö n c ü l d e bir konu (mevzu) ve yüklem (mahmul) bulunur, her konuda lafız bulunur ve kuşkusuz her lafız bir manaya delalet eder.

Birleşik kıyası elde etmek isteyen kişi, ister varlık isterse de bilgi hakkında olsun ilk ö n c e kıyası oluşturan tikelleri ve tikellerin cüz­

lerini öne almak zorundadır. Bir inşaat ustası önce tahta, çamur ve tuğ­

laya ihtiyaç duyar ve malzemesini hazırlar, daha sonra hina İle uğraşır.

Aynı şekilde bilgi de bilinenin yolunu izler. Bilgi, maluma tıygun bir misaldir. Birleşik kıyası elde etmek isteyen ilk ö n c e birleşiği oluşturan tikellerin (müfredat) bilgisini elde etmelidir. Öyleyse öncelikle lafızları ve anlamlara delalet biçimlerini daha sonra da anlam ve kısımlarını, konu ve yüklemden oluşan birleşik önermeleri ve kısımlarını, iki önermeden meydana gelen kıyası anlatmamız gerekecektir. Kıyası da iki bölümde inceleyeceğiz:

1. Kıyasın Maddesi 2. Kıyasın Formu (suret)

Açıklamak istediğimiz mantık ilminin bir çok alt başlığı kapsadığı bu şekilde ortaya konulmuş oldu.

Belgede FELSEFENIN TEMEL ILKELERI (sayfa 44-49)