• Sonuç bulunamadı

2.BÖLÜM: FATMA BARBAROSOĞLU’NUN HAYATI, SANAT ANLAYIŞI VE ESERLERİ VE ESERLERİ

2.1. Fatma Barbarosoğlu’nun Hayatı

1962 yılında Afyon’da doğan Barbarosoğlu, üç yaşına geldiğinde ailesi, Afyon’dan İstanbul Florya’ya taşınır. Şenlikköy İlkokulu’nda başlayan öğrenciliği, Beşyol Baraka İlkokulu’da devam eder. İlkokul üçüncü sınıf öğrencisi iken sınıf öğretmeni, Barbarosoğlu’ndaki yazarlık yeteneğini keşfeder:

“Senin kızın/oğlun büyüyünce şu olacak” türünden keşiflerde bulunur ya, benim öğretmenim de babama ‘senin kızın yazar olacak’ demişti.” (Barbarosoğlu, 2012, s. 9)

Hayal dünyasında biriktirdiklerini, on iki yaşına geldiğinde şiir halinde dizelere döker. Barbarosoğlu, yazdıklarını mutlaka çevresindekilere okur. Çocukluk yıllarında yazdıklarını ilk annesine okur. Üniversite yıllarında ise, ev arkadaşları yazma serüveninde ona destek olurlar.

Orta birinci sınıfta iken, öğretmeninin kulağını sürekli çekip yara yapmasından dolayı, kulağından tedavi görür.

“Sizin anlattıklarınız bizim evdeki kitaplara hiç uymuyor” dedikçe, kulağındaki yara hiç kapanmadı. Ağzından çıkan her sözün bedelini on üç yaşından itibaren daima ödedi.” (URL-4, 2005)

Lisede okurken yayıncılık hayatına adım atan Barbarosoğlu, okul gazetesi çıkarır.

“Lise yıllarında, okul gazetesini tek başıma çıkardım. Arkadaşlarıma yalvarırdım yazdığım yazının altına onların isimlerini koyayım diye. Çünkü rehber öğretmenle takışmıştık. Okuldaki sağcı öğrenciler için solcu, solcu öğrenciler için sağcıydım ben. Başka bir öğrenci, tek başına bir gazete çıkarsaydı, başı göklere değerdi. Benim nasibim, bütün yazıları benim yazdığım anlaşılmasın diye isim dilenmek oldu. Gazeteyi doldurmak için durmadan yazardım. Hepsini benim yazdığım anlaşılmasın diye, durmadan farklı şeyler denemeye çalışırdım. Tabii konu bulmak için, deneme biçilmiş kaftandı. Ahmet Haşim’i, Ahmet Rasim’i bu dönemde keşfettim. Onların yazdığı başlıklardan yola çıkarak, yenisini çalışırdım.” Barbarosoğlu (2012, s. 192)

Lisede siyasî bir gruba dahil olma konusunda tehditlere maruz kalan Barbarosoğlu, yalnızdır. Öğretmenlerin sözlü notlarını düşük vermesi ve tehditler sonucu psikolojisi bozulur ve hastalanır:

“Her iki taraf da, müthiş bir kafası var ama bizden değil diyormuş. “Biz” den olmam için peş peşe tehditler yemeye başlayınca, aynı gün içinde hem ülkücülerin hem de solcuların “yüzündeki jilet izleriyle muhteşem görüneceksin” iltifatına mazhar olunca ve bu iltifatlar ille de bir yazılı öncesi

tekrarlanınca notlarım hızla düştü. Üstelik yaşadığım gerilim mideme vurmuş, daha o yaşta yemek borusu gastriti teşhisiyle tedavi altına alınmıştım. Yazdığım bütün kompozisyonlarda fakirleri, kimsesizleri anlattığım için solcu, daha o yaşta Osmanlı tarihine ilgim bir hayli fazla olduğu için “faşist” ilan edilmiştim. O kadar yaralı ve o kadar yalnızdım ki, okulda tek bir arkadaşım yoktu. En iyi arkadaşımı bir şiir yüzünden kaybetmiştim. Defterindeki Annabel Lee şiirini ondan izinsiz kendi defterime geçirdim diye küsmüş, ben de intikamımı her teneffüs sesli sesli Annabel Lee şiirini okuyarak almıştım.” (URL-1, 2009)

İstanbul’da başlayan lise hayatını, Afyon Lisesi’nde tamamlar. Öğretmenleri ona “İstanbul’dan gelen kız” lakabını takarlar.

“Sınıfın üçte biri muhtelif tıp fakülteleri için sabahlara kadar çalışırken; İstanbul’dan gelen kız bir an önce mezun olup yedek köy öğretmenliği yapmanın hayallerini kurdu. Ya köy öğretmeni olacaktı ya da bir bankada memur. İstanbul’a asla dönmeyecekti.” (URL-4, 2005)

1980’de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümünü kazanır. Dindarlar, felsefe okuduğu için, felsefeciler de dindar olduğu için Barbarosoğlu’nu benimseyemezler. Bu dönemde şiir yazdığı için arkadaşları tarafından alay konusu olur. Ders dinlemek için girdiği Edebiyat dersinden Felsefe öğrencisi olduğu öğrenilince atılır.

İstanbul Üniversitesi’nde yüksek lisans öğrencisi iken öğretmenlik yapan Barbarosoğlu, doktorasını 1994 yılında zorlu süreçler içinde tamamlar.

“Doktora imtihanında bir kez daha, sorular soran ve başkalarının sorduğu sorulara hazır cevabı olanların asla istenmediğini gördü. Savunma imtihanında tam dört saat kaldı. Her soruya cevap verdi. Cevap verdikçe başka sorular soruldu. Sonuç kendisine ‘Siz daha iyilerine layıksınız, ama kaldınız’ diye tevdi edildi. Yirmiye fırlamış tansiyonunu fark etmedi. Çünkü jüride güzel insan; şefkat ve sabrıyla hoca olan Ümit Meriç vardı. ‘Benim gözümde doktorsun’ dedi. Jüride kendisine en uzak olması beklenen hoca, Ayhan Aktar, ‘Sizi tanıdığıma memnun oldum’ dedi. Dışardan gelen hocalar olumlu, fakültedeki hocalar olumsuz not verdi. Aynı jüri, ikincisinde bu defa sorgusuz sualsiz onu doktor ilan etti.” (URL-4, 2005)

Barbarosoğlu, hikâye, roman, makale, deneme, söyleşi, inceleme ve araştırma türlerinde eser verir. Dört çocuklu ailenin ikinci çocuğu olan Barbarosoğlu, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümünü 1984 yılında bitirir. 1987 yılında Tasavvufi Eğitimin Değerlendirilmesi başlıklı teziyle yüksek lisans eğitimi tamamlar. 1994 yılında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Sosyal Yapı-Sosyal Değişme Anabilim Dalı’nda Modernleşme Sürecinde Moda-Zihniyet İlişkisi başlıklı teziyle sosyoloji doktoru olur. Evli ve iki çocuk annesidir.

Barbarosoğlu’nun yayımlanan ilk hikayesi, Taş Bina, 1980 yılında Doğuş Edebiyat dergisinde yer almıştır. Hikâyeleri ve araştırma yazıları Dergah, Türk Edebiyatı, Kırkayak, Kafdağı, İzlenim dergilerinde yayınlanmıştır. 1995 yılında doktora çalışmasını Moda ve Zihniyet adıyla kitaplaştırır. Acı Deniz adlı hikâye kitabı, edebiyat alanında yayımlanan ilk kitabı olur. İlk deneme kitabı Sözün ve Sükûtun

Renkleri, 1998 yılında okuyucuya ulaşır. İlk romanı ise, 2004 yılında yayımlanan Hiçbiryer’dir.

“Gün Akşamsızdır” adlı öykü kitabı ile Türkiye Yazarlar Birliği tarafından 2001 yılında “Yılın Hikâyecisi” seçilmiştir.

Yazar hayatında, bir muhtıra (12 Mart 1971), bir darbe (12 Eylül 1980), postmodern müdahaleye (28 Şubat 1997) ve 15 Temmuz darbe teşebbüsüne tanıklık eder. Bu darbeler, yazı hayatını etkiler.

Yazar, İmaj ve Takva kitabına kadar kızlık soyadını kullanır fakat daha sonra kızının isteği üzerine Karabıyık soyadını kullanmaktan vazgeçer.

Çocuk Vakfı Danışma Kurulu üyesidir. Resmi web sitesi vardır.

Halen Yeni Şafak gazetesinde köşe yazarlığı yapmakta olan Barbarosoğlu üretkenliğiyle ve vermiş olduğu eserlerle edebiyat dünyasında önemi bilinmesi gereken yere sahiptir.