• Sonuç bulunamadı

4. TEVÂRİH-İ CEZÎRE-İ GİRİD’İN KAYNAKLAR

4.1.2. Kâtib Çelebi Fezleke

4.1.2.5. Farklı Başlıktaki Bilgiyi Yeni Başlıkta Verme

Hasan Efendi, bazen Kâtib Çelebi’nin ayrı başlıklar altında verdiği iki bendi tek başlık altında toplayarak nakletmiş, bazen de Fezleke’deki tek bir bendi ikiye bölerek ayrı başlıklar halinde vermiştir. Bunlara örnekler verecek olursak;

Kırk dördüncü gün askerden ba‘zı dilîrler bâm-ı hisâra çıkıp azîm muhârebe eylediler. Hem ol gün yürüyüş olmakla müşâvere olunup ümerâ ve emirân-ı alay ve sâ’ir yeniçeri ve askere sabâh yürüyüş için tenbîh olunup herkes âmâde oldı.

Yürüyüş-i Evvel

Yürüyüş ol muhâsaranın kırk beşinci günü Cemâziye’l-âhirin on yedisi rûz-ı pençşenbe idi. (Katib Çelebi, Fezleke, II, s. 875-876)

Kırk dördüncü gün askerden ba‘zı dilîrler bâm-ı hisâra çıkıp azîm muhârebe eylediler. Hem ol gün yürüyüş olmakla müşâvere olunup ümerâ ve alaybeyleri ve yeniçeri ve sâ’ir asker tenbîh olundu ki “sabâh yürüyüş içün herkes âmâde ola”. Yürüyüş ol muhâsaranın kırk beşinci günü Cemâziye’l-âhirin on yedisi rûz-ı Penç-şenbih idi. (Tevârîh-i Cezîre-i Girid, P., vr. 18a)

Gerçi kānûn değil idi. Lâkin bu fetihde bulunanlara reʻaya ve tekmîl iltizâm olundu. Şaʻbanın beşinci günü deryadan Cafer Çelebi kadırgasıyla Hasan Ağa gelip hil‘ât ve şimşir ile hatt-ı hümâyûn getirip ümerâ ve ağayân iskelede istikbâl edip tevkīr ve ta‘zîm ile huzûr-ı serdâra getirdiler. (Katib Çelebi, Fezleke, II, s. 882)

Gerçi kânûn değil idi. Lâkin iltizâmen bu fetihde bulunanlara riaʻyet ve ikrâm-ı iltizâm etmişler idi.

Âmede-i Hüseyin Paşa

Şaʻbanın beşinci günü deryâdan Cafer Çelebi kadırgasıyla Hüseyin Ağa gelip hil‘ât ve şimşir ile hatt-ı hümâyûn getirip ümerâ ve ağayân iskelede istikbâl edip tevkīr ve ta‘zîm ile huzûr- ı serdâra getirdiler. (Tevârîh-i Cezîre-i Girid, P., vr. 23b)

Feth-i Hisâr-ı Hanya

……. ağaları alıp cenâb-ı pâdişâhiye götürüp arz-ı serdârı huzûr-ı hümâyuna ulaştırdıkda pâdişah şükürler edip gelenlere hüsrevânî hılʻatler ile behremend buyırdı. Fi’l-hâl şehir donanması emr idüp serhadlere ve Memâlik-i Mahrûsa hükkâmına evâmir irsâl buyuruldu ki, bu feth-i celîl içün üç gün donanmalar ideler. Ba‘dehû Kapucular Kethüdâsı Hasan Ağa kılıç ve kaftan ile cenâb-ı serdâr-ı devlet- yâra irsâl olundı. Ve asker Benefşe iskelesine varup serdârdan ne haber gelür ise münkad olmağa Vezîr Ahmed Paşa’ya ve sekbân-başıya hatt-ı humâyûn varup Anadolu ve Karaman ümerâsı askeri ile girü döneler. Serdâr meremmât-ı hisârda iken fethin sekizinci günü ümerâ-i bahrdan beş bin kadırgaları ile ve beş şayka ile Eğriboz’a gönderildi ki anda olan beylik zahîreyi askere yetişdireler. Fethin on beşinci günü serdâr sarâydan çıkup otağa geldi. …. (Katib Çelebi, Fezleke, II, s. 878-879)

Feth-i Hisâr-ı Hanya

…..gelen ağaları alıp huzûr-ı hümâyûna götürüp arz-ı serdârı cenâb- ı pâdişâha îsâl etdikte şükürler edip gelenlere hüsrevânî hil‘atler giydirildi. Ve üç gün üç gece donanma fermân olunup hükkâm-ı bilâda evâmir-i aliyye gönderildi ve İstanbol şehri tezyîn olup Haliç Galata kanâdil ve tayarat ile müzeyyen zevraklar ile memlu olup barutlardan maʻmûl kalʻalar ve toplar ve fişenkler ile müretteb atılıp azîm çırağan olmuştur. Ve baʻdehu kapıcılar kethüdâsı Hüseyin Ağa’yı murassa‘ seyf ve hılʻat-ı semmur ile serdâr-ı ekrem cânibine irsâl ettiler.

Hılʻat-ı Umûm-ı Zâbitân

Serdâr-ı ekrem meremmât-ı hisârda iken ve fethin sekizinci günü deryâ beylerinden beş adet bey kadırgalarıyla ve beş şayka ile Eğriboz’a gönderildi ki anda olan beylik zahîreyi askere yetiştireler. Ve bu fethin on beşinci günü serdâr saraydan çıkıp otağa geldi. (Tevârîh-i Cezîre-i Girid, P., vr. 20a- 22b)

Vefât-ı Serdâr Mehemmed Paşa

Çünki vezîr-i mezbûr nâzik tab‘ ve çelebî-meşreb kimse idi, Sâlih Paşa’nın mekr ü hud‘ası ile mansıb-ı sadâretten dûr ve mesken-i me’lûfundan mehcûr olduğundan gayrı kemâl-i menfûru olan deryâ cengi ve serdârlık bârını tahmîl ile nefy sûretinde paşa-yı mezbûrun rengi te’sîr idüp gamm-ı mefrata bâ‘is ve bu sebebden vücûdunda emrâz-ı hâ’ile hâdis olup gitdikçe zücâc-ı mizâcı münkesir ve mâh-ı mezbûrun yirmi birinci günü hummâ-yı muhrikaya mübtelâ olup selhi gicesi ‘ömr-i ‘azîzi âhir oldı. Defter-hâne mühürlenüp Hüseyin Pasa ve Kapudân Musa Pasa nevbetle umûra nâzır olup Küçük Hasan Paşa Rumeli kolunda ve Çiftelüli Osman Paşa Anadolu kolunda olan toplar üzerine durup umûr-ı muhâsara vü muhârebede aslâ kusûr u fütûr göstermeyüp belki evvelkiden ziyâde sa‘y u ihtimâm itdiler. Küffârın çekdirir ve burtun ve mavna makūlesi yüzden mütecâviz sefâ’in Suda imdâdında dönüp durur ve ekseri Hanya karsuşuna çıkup görünürdi. (Katib Çelebi, Fezleke, II, s. 908)

Muhârebe der-Metris

Çün Melakşe yolundan serdâr ve asker Abokron sahrâsına varıp nüzûl eylediler. …………..Çün serdâr Mehmed Paşa fevt oldu. Defterhâne mühürlenip Hüseyin Paşa ve Kapudân Musa Paşa umûra nâzır olup Küçük Hasan Paşa Rumeli kolunda ve Çiftelerli Osman Paşa Anadolu kolunda olan toplar üzerine durup umûr-ı muhâsara ve muhârebe de aslâ kusûr ve fütûr getirmeyip belki evvelkiden ziyâde saʻy [u] ihtimâm ettiler. Küffârın çekdirme ve burtona ve mavna makūlesi yüzden mütecâviz sefâʻin Suda imdâdına dönüp durur. Ve ekseri Hanya karşısına çıkıp görünüverdi. (Tevârîh-i Cezîre-i Girid, P., vr. 31b-32b)

Sehâdet-i Kapudân Musa Pasa ….Bu haber der-i devlet’e vâsıl oldukda mansıb-ı kapudâni sâbıka yeniçeri ağası ve defterdâr olan Kapucu Musa Paşa’ya tevcîh olunup Hüseyin Paşa Hanya’da nâhoş iken sâbıka aktarma itdüği Marko nâm pelîd-i anîd müddet-i medîd idi ki cebeci-başı yanında mahbûs idi, fursat bulup bir kayık ile Kandiye’ye firâr eyledi. Ardınca Satır Mustafa gönderilüp bir limânda basmış iken kurtılup Kandiye kal‘asına dâhil oldı. İki üç nefer huddâmın esîr itdiler. (Katib Çelebi, Fezleke, II, s. 921-922)

Şehâdet-i Kapudân Musa Paşa

….. Bu haber der-i devlete vâsıl oldukda kapudânlık sâbıka yeniçeri ağası ve defterdâr olan kapıcıbaşı Musa Paşaya tevcîh olundu.

Firâr-ı Deli Marko

Hüseyin Paşa Hanyada sâbıka esir ettiği Deli Marko nâm pelîd-i anîd müddet-i medîde cebecibaşı yanında mahbûs idi. Fırsat bulup bir kayık ile Kandiye’ye firâr eyledi. Ardınca Şatır Mustafa birkaç adam ile gönderilip limânda basmış iken kurtulup Kandiye kalʻasına dâhil oldu. Ancak iki üç hüddâmını esîr ettiler. (Tevârîh-i Cezîre-i Girid, P., vr. 40b-41a)