• Sonuç bulunamadı

Deli Hüseyin Paşa’nın Hanya Muhafızlığı ve Serdarlık Göre

2. GİRİT’İN FETHİYLE İLGİLİ BAZI ESERLER VE ARŞİV BELGELERİNE GÖRE GİRİT SEFERİ

2.2. Temel Kaynaklarda ve Arşiv Belgelerinde Girit Seferinin Yer Alışı

2.2.4. Deli Hüseyin Paşa’nın Hanya Muhafızlığı ve Serdarlık Göre

Hanya’nın fethinden sonra Hanya muhafızlığı için Deli Hüseyin Paşa görevlendirilmiştir. Hüseyin Paşa’nın Hanya muhafızlığı için görevlendirilmesi Tevârîh-i Cezîre-i Girit’te yer almaz iken Târih-i Naʻîmâ ve Fezleke’de “Reften-i

129 Hanya muhafızı olan paşaya ve Hanya kadısına gönderilen hükümde; Hanya Kalesi’nin tamirinde

yer alan kişilerin, yerli halkın ve bu işlerde kullanılacak malzemelerin temini gönderilen akçeden karşılanması, ödenen ücretlerin ve gerekli kereste ve malzemenin deftere işlenerek İstanbul’a gönderilmesi istenmektedir. BOA, C.AS, 501/20935, 29 Zilhicce 1055 (15 Şubat 1646).

130 Daha sonra bütün gemilerde olan mühimmatları ve forsa tutukluları gemilerden çıkarıp deniz

kıyısında büyük surahi, uzun namlulu ve sanʻatlı toplar koyup ve nice büyük tabyalar yapıp kirpi gibi toplar ile süslediler. Öncelikle kalenin hendeklerini ve sürülen dağlar gibi topraklarını denizler gibi İslam askerleri, beldar, cerahor, teberdarlar, azebler, forsa ve prangalı esirler ile üç gün üç gecede hendekleri pisliklerden ve metris sıçan yollarından temizleyip kalenin yıkılan yerlerini sağlamlaştırdıktan sonra bütün İslam askerlerini yerli yerine yerleştirdiler. Kale evvelkinden bin kat fazla sağlamlık ve dayanıklılık kazandı, bütün kiliseleri Müslüman mabetleri olup Cenab-ı Allah'a ibadet edilmeye başlandı. İlk cuma Sultan İbrahim Camii'nde kılınıp bütün gāziler fethinde bulundukları için Huda'ya şükrettiler. Kale içinin imar edilmesine başlanıp herkes elinden geldiğince dükkânlarını süslediler. Karanlık gecelerde herkes evlerini ve dükkânlarını kandiller ve meşaleler ile süslediler. Kalenin içi Müslüman gāzilerle dolup yine Rum halkını limanın sol tarafında yerleştirip haraca bağlandılar. Seyehatnâme, II, s. 80.

131 İbrahim Çelebi kalyonuyla alınan Kızlar ağasının bütün güzel cariyelerini ve bütün kıymetli

mücevher esvaplarını buldular. Bütün küheylan atları alıp ve nice yüz Mısır hazineliği mal, cebehane ve mülk ü emlak alıp diğer şehîdlerin kanları intikamları alınıp bütün kiliseler Müslüman ibadethanesi oldu. Seyehatnâme, II, s. 81.

132 Bu mektuplarda şöyle demektedir;“Elbette gelip harac verici olup kalelerinizi padişaha teslim edip

yine çoluk çocuğunuz ile evlerinizde ve yerlerinizde huzur içinde yaşayıp padişahın devletinin devamına dua edesiz. Yoksa bu ahde razı olmayanın bütün mallarının yağmalanması, çoluk çocuklarının esir edilmesi ve kendilerinin kılıçtan geçirilmesi kesindir.” Seyehatnâme, II, s. 81.

Hüseyin Paşa be-Girid” başlığıyla yer almaktadır133. Burada Budin Beylerbeyi olan Hüseyin Paşa’nın ikinci vezâret hâssı ve Mora sancağı arpalığı verilerek Hanya Muhâfazasıyla görevlendirilmesi ve Anabolu’dan Girit’e giderken fırtınaya yakalanması anlatılmaktadır. Ravzatü’l-Ebrâr da Hüseyin Paşa’nın Girit’e görevlendirilmesiyle ilgili bilgiler vermektedir134.

Hüseyin Paşa’nın, Girit’e vardıktan sonra Hanya çevrsesindeki kaleleri fethetme girişimleri ve adadaki faaliyetleri de eserlerde yer almaktadır. Tevârîh-i Cezîre-i Girit ve Târih-i Naʻîmâ ’da “Feth ve Tahrib Esterni” başlığı ile Esterni manastırının zabtedilmesi daha kısa anlatılırken Fezleke’de “Muhârebe-i Esterni der-

Girid” başlığıyla Esterni kalʻasıyla ilgili geniş bilgilere yer verilmiştir135.

Tevârîh-i Cezîre-i Girit ve Târih-i Naʻîmâ ’da “Muhârebe-i Acısu” başlığı ile

yer alan muharebeyle ilgili; “Bi-avnillâh asker-i İslâm gâlib gelip küffârın aslah atları ganimet-i firâvân olduktan sonra yetmiş baş ve yirmiden mütecâviz esîr alınıp tamâmen orduya geldiler” denilmektedir. Fezleke’de ise bu muhârebe anlatılırken esir sayısı yirmi binden mütecâviz olarak verilmektedir. Böyle küçük bir bölgede yirmi bin askerin bulunması mümkün olmadığından bu rakam muhtemelen yanlış verilmiştir136.

Hüseyin Paşa döneminde yapılan Resmo muhasarası, Tevârîh-i Cezîre-i Girit ve Târih-i Naʻîmâ ’da “Muhasara-i Resmo Der-Girid Serdâr Hüseyin Paşa”

133 Budin Beylerbeyisi Hüseyin Paşa, Girid muhâfazasıyla me’mûr olup ikinci vezâret hâssı ve Mora

sancağı arpalığı virilüp hazîne ve mühimmât ile gönderilmişidi. Karadan Anabolu’ya vardıkda geçirmek içün ta‘yîn olunan on bir kıt‘a bey gemileri yanaşup şevvâlin ikinci günü mevcûd olan kul tâ’ifesiyle süvâr olup zahîre şaykaları yedeğe alındı. Ve Benefşe tarafına giderken muhâlif rüzgâr çıkup beynde vâki‘ Çenaris? limânına girdiler. Üç gün mütevâliyen furtuna idüp bir zahîre şaykasına şikest vâki‘ oldı. Birinin dahi direği kırıldı. Biri dahi Keskin Paşazâde kadırgasıyla demirin kırup deryâya açıldı ve nâ- bûd oldı. Bu esnâda sâ’ir gemiler palamar demirler ve kürekler kırup hurde kayıklar pârelendi. Kâtib Çelebi, Fezleke, II, s. 891; Târîh-i Naîmâ, III, s. 1058.

134 Hüseyin Paşa şeref-i iltifât-ı sultânîye nâ’il olmak sevdâsıyla Budin’den yedi günde İstanbul’a vâsıl

olup ba‘de yevmîn mülakkıyân-ı şerr ü şûr ilkāsıyla dergâh-ı merâhim-destgâhdan dûr ve Girid Cezîresi’ne güzâr ile me’mûr oldı. İbrahim Özgül, Karaçelebi-zâde Abdülaziz Efendi’nin Ravzatü’l

Ebrâr Adlı eseri, A. Ü. Sosyal Bilimler Enstitüsü Yayımlanmamış Doktora Tezi, 2010, s. 379.

135 Suda’nın Hanya cânibinde olan karşısında kâfirin İstorni nâm metîn kal‘a mesâbesinde bir ‘azîm

manastırı var idi. Suda’ya havâle olmağla etrâfa meterisler kurup içine üç dört bin tüfeng-endâz kâfir girmiş idi. Fürce buldukca çıkup Hanya’dan Suda’ya top gidecek yollara taşlar döküp sedd itmek kasdında olmağla Saferin yirmi birinci günü ki, ‘îd-i Nasârâ idi, Hüseyin Paşa bir mikdâr piyâde ve süvâr ile varup ol yolları tahliye iderken gürûh-ı küffâr cebe vü cevşen ve bayrakları ile çıkup meterise girdiler. Kâtib Çelebi, Fezleke, II, s. 901.

başlığıyla yer almaktadır. Bu konu iki kaynakta da “vüzerâdan Bıyıklı Mustafa Paşa serdâr gāziyle hem‘inân gidip ol gün Aristo nâm mahalle sahrâsına kondular” şeklinde yer verirken Fezleke’de ise bu konuda geçen yer ismi “Ermenev nâm karye” şeklindedir137.

Hüseyin Paşa’ya karşı adada başlatılan isyan hareketi Fezleke, Târih-i Naʻîmâ ve Tevârîh-i Cezîre-i Girid’de yer almaktadır. Eserlerde olayın nedenleri ve gelişimi anlatılmaktadır. Burada, Rumeli Beylerbeyi Surnazen Mustafa Paşa’nın,

Rumeli beylerbeyisi olup Girit’e vardığında “eyâletim defterhânesi bana teslîm olunmak lâzımdır. Eyâletimde düşen mahlûlâtı ben tevcîh ederim”” demesi üzerine Hüseyin Paşa‘nın “ben serdârım mahlûlât ve tevcîhât bana mufavvazdır. Senin alâkan nedir. Edebin ile otur138” demesiyle aralarında husumet başladığı anlatılmaktadır.

Serdarlık makamını elde etmek maksadıyla Surnazen Mustafa Paşa, yanına Sekbanbaşı Mahmud Ağa’yı da alarak Hüseyin Paşa’nın Venedik’le anlaştı gibi iddialar ile askerleri kışkırtması ile isyanın başlaması ve isyan sonrası gelişmeler de bu eserlerde dile getitilmiştir139.

2.2.5. Sadrazam Fazıl Ahmed Paşa’nın Serdâr-ı Ekrem