• Sonuç bulunamadı

Fakih Olmayan Sahabî Râvi

Hadis tarihi alanında, üzerinde en çok tartışmaların gerçekleştiği kişi şüphesiz ki Ebû Hureyre’dir. Ebû Hureyre kaynaklı rivâyetlere, özellikle Hanefîlerin, Hanefîlerden de özellikle Đbrâhîm en-Neha’î, Ebû Hanîfe, Đsâ b. Ebân ve Ebû Zeyd ed-Debbûsî’nin yaklaşımları tartışma konusu oluşturmaktadır. Đslam dini hakkında şüphe uyandırmak isteyenlerin özellikle hadis alanına, hadis alanında da Ebû Hureyre’ye odaklanmaları manidardır. Ancak Hanefîlerin Ebû Hureyre kökenli rivâyetlere yaklaşımının da doğru bir şekilde analiz edilmesi zorunluluk taşımaktadır. Genel olarak Hanefîlerin, Ebû Hureyre rivâyetlerinin tümüne karşı cephe aldıklarına dair yanlış bir kanının mevcudiyeti görülmekte olup bu kanının doğruluk payının ortaya konulması gereklilik arz etmektedir.

Hanefî öncülerinden olan “Đbrâhim b. Yezîd en-Neha’î el-Kûfî, fıkhî kıyaslara aykırı olan Ebû Hureyre hadislerinin bir kısmını terk edermiş” diyen Abdulmun’im

el-‘Đzzî devamla şöyle demektedir: “Ebû Hanîfe’nin; Hammâd b. Ebî Süleyman’ın en-Neha’î’den aktardığı rivâyetlere büyük ölçüde itimat etmesinin sebebi de budur. Biz, Ebû Hanîfe ve bazı arkadaşlarının Neha’î’nin izinden giderek Ebû Hureyre’nin bazı hadislerini reddettiklerini görmekteyiz.”25

Öncelikle en-Neha’î’nin yaklaşımına ve bu yaklaşımın analiz edilmesine ihtiyaç vardır. “Abdullah b. Ahmed b. Hanbel’in, babası Ebû Usâme ve el-A’meş kanalıyla aktardığına göre el-A’meş, Đbrâhîm’in hadis alanında bir sarraf olduğundan ve ona hadis getirdiğinden bahsetmekte”26 olması dikkate alındığında en-Neha’î’nin, gelişigüzel bir şekilde Ebû Hureyre rivâyetlerine karşı temkinli davranmadığı, aksine belli ölçütlere dayanarak hareket ettiği anlaşılmaktadır. Neha’î’nin Ebû Hureyre rivâyetleri arasında ayrımda bulunmasının sebebi olarak el-‘Đzzî şöyle demektedir: “ Unutulmamalıdır ki, en-Neha’î’nin ortaya koyduğu itiraz Ebû Hureyre’nin aktardığı ve ahkâmla ilgili olan bazı hadislerle sınırlıdır. O, Ebû Hureyre’nin ahkâmla ilgili olarak aktardığı hadislerin çoğunluğuna ve ahkâmla ilgili olmayan hadislerin tümüne itiraz ediyor değildi. Nitekim en-Neha’î’nin, Ebû Hureyre  Ebû Salih ve el-A’meş kanalıyla gelen hadisleri yazıya geçirdiği açıkça ortadadır ki, ona göre Ebû Hureyre hem doğru sözlü hem de sika bir ravi olmasaydı onun hadislerini yazmak için hırs sergilemezdi. Ayrıca en-Neha’î’nin, Ebû Hureyre hadislerinin kimisini reddetmesi noktasında böyle bir yöntemi benimsemesini belirleyen kişisel bir etken mevcuttur.

25 ‘Đzzî, Abdulmün’im Sâlih el-Aliyyi, Difâ’un ‘an Ebî Hureyrete, 2. Baskı, Dâru’l-Kalem, Beyrût, 1393/1973, s. 237

26 ‘Đzzî, a.g.e., a.y.

Bu etken de Hz. Aişe’nin, Ebû Hureyre’nin kimi hadislerini reddettiğine ve itirazda bulunduğuna dair kendisine ulaşan tutumudur.”27

Kûfelilerin hepsinin, kişisel gerekçelerinin ve Ebû Hureyre rivâyetlerine az önem verirken diğer sahâbîlerin rivayetlerine çok önem vermelerinin nedenlerinden biri de resmî niteliktedir. Şöyle ki; Hz. Ömer’in, Kûfelilere öğretmen olarak Abdullah b. Mes’ûd’u göndermesi, daha sonraları ise Hz. Ali’nin Kûfe’yi başkent edinmesi Kûfeli fakîhlerin, pek çok konuda sadece Đbn Mes’ûd ve Hz. Ali’nin rivâyetlerine ve fetvalarına itimat etmelerine neden olmuştur. Bu duruma ayrıca en-Neha’î’nin, Hz.

Aişe ile önemli sohbetleri bulunan tabiîn fakîhlerinden olan bazı akrabaları ile öğrencilik yapması sayesinde de O’nun rivâyetlerine itimat etmesini eklemek gerekir.28

Đlk dönem Hanefî âlimlerinin bu genel yaklaşımının sahâbe tavrına dayandığı görülmektedir. Zira onlar, bu yaklaşımlarına belli bir tarihsel dayanak bulmadan bu tür rivâyetlerin bir kısmını görmezden gelmiş olamazlar. Tarihsel dayanak olarak Hz. Aişe’nin, Đbn Ömer’in ve Đbn Abbas’ın Ebû Hureyre rivâyetlerine yönelik ortaya koydukları tutumun gösterilmesi mümkündür. Ki, Hanefîler de yaklaşımlarını delillendirirken bu sahâbîleri esas almışlardır.

Örneğin Hz. Aişe, Ebû Hureyre hadis aktardığında kimi zaman onun hatasını düzeltmiş kimi zaman da aktardığı hadisleri onaylamıştır. Hz. Aişe, Ebû Hureyre’nin yanı sıra; sahâbe büyüklerinden olan Ebû Bekir, Ömer, Osman, Ali ve Đbn Ömer’in de hadis rivâyeti esnasındaki hatalarını düzeltmiştir.29 Ebû Hureyre tarafından rivâyet edilen “cünüp olarak sabahlayan oruçlunun iftar etmesi” ile ilgili olarak aktardığı hadisi Hz. Aişe kabul etmemiştir. Konu hakkındaki en geniş açıklama ise Müslim’in Sahîh’inde geçmektedir. Şöyle ki; “Ebû Bekir’den Abdulmelik b. Ebî Bekr b. Abdurrahman, ondan Đbn Cüre’yc, ondan Abdurrezzâk b. Hemmâm, ondan da Muhammed b. Râfi’in aktardığına göre Ebû Bekir, Ebû Hureyre’nin, bir olay anlattığını, bu olayı anlatırken de “kim sabaha cünüp olarak erişirse oruç tutmasın”

dediğini işitmiş. Ardından da bu durumu babası Abdurrahman b. el-Hâris’e sorunca babası bu sözü inkâr etmişti. Daha sonra Abdurrahman ve ben, Aişe ve Ümmü Seleme’nin yanına birlikte gittik. Abdurrahman her ikisine de bu durumu sorunca onlar da “Nebî (a.s.) ihtilam dışında cünüp olarak sabahlardı da orucunu tutardı”

27 ‘Đzzî, a.g.e., s. 238-239

28 ‘Đzzî, a.g.e., s. 239

29 Bkz. ‘Đzzî, a.g.e., s. 225; Hatîb, Muhammed ‘Accâc, Ebû Hureyre Râviyetu’l-Đslâm, 3. Baskı, Mektebetu Vehbe, 1402/1982, s. 219

şeklinde cevap vermişlerdi. Daha sonra biz ayrılıp Mervân’ın yanına gittiğimizde Abdurrahman aynı soruyu ona da sorunca Mervân şöyle dedi: “Ebû Hureyre’nin yanına gidip bir de ona bu durumu birlikte sormayı senden rica ediyorum.” Bütün bunlara şahit olan Ebû Bekir diyor ki; hep birlikte Ebû Hureyre’nin yanına vardığımızda Abdurrahman ona da bu durumu sorunca Ebû Hureyre şöyle dedi:

“Her ikisi de sana böyle mi söyledi?” Abdurrahman “evet” deyince Ebû Hureyre “her ikisi daha iyi bilir” dedi. Ardından da bu haberi el-Fadl b. el-Abbâs’tan aktardığına dair şöyle dedi: “Bu sözü, bizzat Rasûlullâh yerine el-Fadl’dan işitmiştim.” Ebû Bekir, bu sözün ardından savunduğu görüşünden vazgeçti.” Bu olayı anlatan kişi ise; Medine kadısı olan Ebû Bekir b. Abdurrahman b. el-Hâris b. Hişâm idi.30

Hz. Aişe’nin, Ebû Hureyre rivayetlerinden bazılarını inkâr ettiğine dair bir diğer örnek ise şudur: et-Tahâvî’nin Ebû Salih’ten tahriç ettiğine göre Hz. Aişe’ye

“Ebû Hureyre’nin ‘sizden birinin karnını irinle doldurması şiirle doldurmasından daha faziletlidir’31 dediği aktarıldığında şöyle karşılık vermişti: “Allah Teâlâ Ebû Hureyre’ye merhamet etsin! (Çünkü) o hadisin başını ezberlememiş de sonunu ezberlemiş. Müşrikler, Rasûlullâh (s.a.s.)’ı hicvetmekteydiler”. Bunun üzerine de ravi şöyle demiştir: “Sizden birinizin karnını irinle doldurması, Rasûlullâh (s.a.s.)’ı hicveden şiirlerle doldurmasından daha faziletlidir.”32

Diğer bir örnek ise; Sahîh-i Buhârî’de ve diğer hadis kitaplarında yer alan

“hayatta olanların ağlaması sebebiyle ölünün azap çekeceği” ile ilgili hadistir33. Bu konuda, Hz. Aişe şöyle demiştir: “Allah Ebû Hureyre’ye merhamet etsin! Zira o, hadisi çok kötü işitmiş ve de çok kötü isabette bulunmuş.” Ardından şöyle devam etmiştir: “hadis bu şekilde değildir. Doğrusu ise; bir gün Rasûlullâh’ın (s.a.s.) ölen ve ardından da yakınlarının ağlaştığı bir Yahudi evinin önünden geçerken söylediği

30 Bkz. ‘Đzzî, a.g.e., s. 226; Hatîb, a.g.e., s.220-221

31 Buhârî, Edeb, 92. Bab, hd.no: 6154, s. 1538; Müslim, Şiir, 7, 8, ve 9. Hadisler, c. II, s. 1073; Ebû Dâvûd, Edeb, 96. Bab, hd.no: 5009, s. 905; Tirmizî, Edeb, 71. Bab, hd.no: 2851, 2852, s.

637; Đbn Mâce, Edeb, 42. Bab, hd.no: 3759-3760, s. 621; Dârimî, Đsti’zân, 69. Bab, hd.no:

2747, c. III, s. 1774-1775; Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. I, 175, 177, 181; c. II, s. 39, 96, 288, 331, 335, 391, 478, 480; c. III, s. 8, 41; Beyhakî, Şahâdât, 78. Bab, hd.no: 21143-21146, c. C, s. 413 vd.

32 ‘Đzzî, a.g.e., s. 229

33 Buhârî, Cenâiz, 32. Bab, hd.no: 1286-1290, s. 311-312; 33. Bab, hd.no: 1292, s. 312; 44. Bab, hd.no: 1304, s. 315; Meğâzî, 8. Bab, hd.no: 3978, s. 976; Müslim, Cenâiz, 9. Bab, hd.no:

16-28, c. I, s. 411-414; Ebû Dâvûd, Cenâiz, 29. Bab, hd.no: 3129, s. 564; Tirmizî, Cenâiz, 24. Bab, hd.no: 1002, s. 238; Nesâî, Cenâiz, 13 ve 15. Bablar, hd.no: 1848-1850, 1853, 1855-1858, s. 297-300; Đbn Mâce, Cenâiz, 54. Bab, hd.no: 1593-1595, s. 279-280; Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. I, s. 36, 38, 41, 42, 45, 47, 54; c. II, s. 31, 38, 124; c. IV, s. 437;

Abdürrezzâk, Cenâiz, hd.no: 6675, c. III, s. 554-555; Beyhakî, Cenâiz, 161. Bab, hd.no:

7163 vd, c. IV, s. 118 vd.

şu sözdür: “Onlar, onun ardından ağlıyorlar. Hâlbuki o, azap görüyor.” Zira Allah Teâlâ “

ﺎﻬﻌﺳو ﻻا ﺎﺴﻔﻧ ﷲا ﻒﻠﻜﻳ ﻻ

34 şeklinde buyurmaktadır.35

Đbn Ömer’in, Ebû Hureyre’yi kınamasına dair örnek ise şöyledir: “Ebû Hureyre şöyle aktarıyor: Rasûlullâh (s.a.s.) ‘Av köpeği, çoban köpeği veya çiftlik köpeği dışındaki köpeklerin tümünün öldürülmesini emretti”36 sözünü işitince

“gerçekten Ebû Hureyre’nin bir çiftliği var (galiba) şeklinde karşılık vermişti.”37

Đbrâhîm en-Neha’î’nin döneminde tedvin faaliyetleri yaygın olmadığı için onun, Ebû Hureyre hadislerini reddettiğine dair çokça örnek yoktur. Dolayısıyla O’nun içtihatları ve aktardığı hadislere, kendi görüşlerini dayandıran Ebû Hanîfe’nin konuyla ilgili uygulama ve yaklaşımı ışık tutucu nitelikte olacaktır.38

1. Örnek: Musarrât hadisini39 Ebû Hanîfe’nin reddetmesi

Ebû Hureyre’nin aktardığı; müşterinin, sütünün bol olduğunu düşünmesine neden olmak amacıyla sütü bol olmadığı halde satıcının sütü memede beklettikten sonra satılan koyunu müşterinin, satıcıya sütün bedeli olarak bir sa’ hurma ile birlikte iade etmesine cevaz veren hadisi Ebû Hanîfe reddetmiştir. Bu hadisi el-Buhârî, kendi eserinde rivâyet etmiştir. Rivâyetin ardından da Đbn Mes’ûd’un bu hadise muvâfık olan fetvasını tahriç etmiştir. Bu özelliğe sahip koyuna da “el-Musarrât”, yani sütü memesinde bekletilen koyun denir.40

Fakîhlerin çoğunluğu bu hadisi delil alırken en-Neha’î ve Ebû Hanîfe delil almamıştır. Her ikisi de bu hadisi kıyasa (yani dinde belirlenmiş olan birtakım kurallara ve genel ilkelere) aykırı buldukları gerekçesiyle reddetmişlerdir.41

Ebû Yûsuf ve Züfer b. el-Huzeyl gibi Hanefî âlimleri ise Ebû Hanîfe ve en-Neha’î’nin bu yaklaşımını benimsemek yerine bu hadisle amel etmişlerdir.42 Hanefîlere göre koyun; sütün bekletilmesi kusurundan ötürü iade edilemeyeceği gibi

34 Bakara, 286 35 ‘Đzzî, a.g.e., s. 230

36 Müslim, Müsâkât, 10. Bab, hd.no: 43-48, c. II, s. 737-738; Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. II, s.

144; Dârekutnî, Tahâret, hd.no: 191, c. I, s. 107; Abdurrezzâk, Câmi’, hd.no: 19609 vd. c.

X, s. 432 vd; Beyhakî, Buyû’, 117. Bab, hd.no: 11028, c. VI, s. 15 37 Đzzî, a.g.e., s. 235

38 Bkz. ‘Đzzî, a.g.e., s. 239; Hatîb, a.g.e., s. 229

39 Buhârî, Buyû’, 65. Bab, hd.no: 2151, s. 516; Müslim, Buyû’, 7. Bab, hd.no: 23-28, c. II, s. 709-710; Ebû Dâvûd, Buyû’, 48. Bab, hd.no: 3444, 3445, s. 620; Tirmizî, Buyû’, 29. Bab, hd.no:

1251, 1252, s. 297-298; Nesâî, Buyû’, 14. Bab, hd.no: 4488, 4489, s. 687; Đbn Mâce, Ticârât, 42. Bab, hd.no: 2239, s. 384; Dârimî, Buyû’, 19. Bab, hd.no: 2595, c. III, s. 1662;

Beyhakî, Buyû’, 58. Bab, hd.no: 10720, 10721, c. V, s. 520; Dârekutnî, Buyû’, hd.no: 3070, 3071, c. IV, s. 45

40 ‘Đzzî, a.g.e., a.y 41 ‘Đzzî, a.g.e., s. 240 42 Bkz. ‘Đzzî, a.g.e., a.y.

bir sa’ hurmanın da beraberinde verilmesi gerekli değildir. Bu konuda Züfer onlardan farklı olarak çoğunluğun görüşünü benimsemekle birlikte müşterinin bir sa’

hurma vermekle yarım sa’ buğday vermek arasında özgür olduğunu savunmuştur.

Đbn Ebî Leylâ ile Ebû Yûsuf da temelde çoğunluğun görüşüne uymakla birlikte onlara göre bir sa’ hurma mal olarak değil de bedel olarak verilmelidir.43

Bazı Hanefiler, bu hadisle ilgili olarak; Đbn Mes’ûd ve diğer bazı sahâbîler gibi fakîh olmadığı gerekçesiyle Ebû Hureyre’ye ta’nda bulunmuşlar ve bundan dolayı da Ebû Hureyre’nin, celî kıyasa aykırı olduğunu düşündükleri bu rivayetini delil almamışlardır… Halbuki Ebû Hanîfe hurma nebîzi ile abdest alınabileceğinden, namazda yüksek sesle gülmenin hükmünden ve benzeri şeylerden bahseden Ebû Hureyre hadislerini, celî kıyası terk etmek suretiyle delil almıştır.44

2. Örnek: Avret yeri açılmış halde tavafta bulunulması

Hanefî âlimlerinden olşan et-Tahâvî şöyle demektedir: “Bize göre, bir kişi avret yeri açık olarak tavafta bulunsa ardından da örtülü bir halde tavafı yenilemeden memleketine dönse kurban kesip dağıtması gerekir.” Bu fetva, Ebû Hureyre’nin “

ﺎﻧﺎﻳﺮﻋ ﺖﻴﺒﻟﺎﺑ ﻦﻓﻮﻄﻳ ﻻ

45 şeklindeki rivâyetiyle çelişmektedir.46 Đbn Hacer ise bu hadisle alakalı olarak şöyle demektedir: “Bu hadis, namazda şart koşulduğu gibi tavafta bulunurken de avret yerlerinin örtülmesini şart koştuğu için hüccettir…

Hanefîler ise farklı düşünmekte ve “tavaf yaparken setrü’l-avret şart değildir. kim avret yeri açık olarak tavafta bulunmuşsa Mekke’de bulunduğu süre içinde tavafını iade eder; tavaf etmeden Mekke’den ayrılmışsa kurban kesmesi gerekir”

demektedirler.47

3. Örnek: Hanefîlere göre Kur’ân’da geçmeyen bir ifadeyle namazda dua edilmesinin mekruh oluşu

Buhârî ve diğer hadis imâmlarının tahriç ettiğine göre Ebû Hureyre Rasûlullâh (s.a.s.)’e iftitah tekbirinin ardından ne okuyabileceğini sorduğunda Rasûlullâh (s.a.s.) şöyle dedi: “Böyle bir durumda “

ﲔﺑ تﺪﻋﺎﺑ ﺎﻤﻛ يﺎﻳﺎﻄﺧ ﲔﺑ و ﻲﻨﻴﺑ ﺪﻋﺎﺑ ﻢﻬﻠﻟا

43 ‘Đzzî, a.g.e., a.y.

44 ‘Đzzî, a.g.e., a.y.

45 “Kâbe’yi, kesinlikle çıplak halde tavaf etmesinler.” Buhârî, Salât, 10. Bab, hd.no: 369, s. 103;

Hacc, 67. Bab, hd.no: 1622, s. 393; Cizye, 16. Bab, hd.no: 3177, s. 785; Meğâzî, 66. Bab, hd.no: 4363, s. 1068; Müslim, Hacc, 78. Bab, hd.no: 435, c. I, s. 612-613; Ebû Dâvûd, Menâsik, 67. Bab, hd.no: 1946, s. 339; Nesâî, Menâsik, 161. Bab, hd.no: 2958, s. 457;

Dârimî, Salât, 140. Bab, hd.no: 1470, c. II, s. 896; Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. I, s. 3, 76;

c. II, s. 299 46 Đzzî, a.g.e., s. 241 47 Đzzî, a.g.e., a.y.

قﺮﺸﳌا

بﺮﻐﳌاو

48 derim”. Đbn Hacer şöyle demektedir: “Ebû Hureyre’nin bu hadisi konuyla ilgili vârid olan hadislerin en sağlamıdır. Đbn Hacer; namazda iken Kur’ân’da yer almayan bir şeyle dua edilebileceğine dair bu hadisi delil getirmiştir. Hanefîler ise buna muhalefet etmişlerdir.49

Hanefî âlimleri bu örnekler dışında; örneğin, namazın içinde ellerin kaldırılması, sesli olarak âmin denmesi50, fatihanın okunmasının farz oluşu51 vb.

konulardan bahseden ve Ebû Hureyre tarafından aktarılan hadislerle de amel etmemişlerdir.52

Ebû Reyye, Ebû Hanîfe’nin, sahâbe ravileri arasında birtakım ayrımlarda bulunmasını onun ağzından şöyle aktarmaktadır: “bazıları hariç sahâbenin tümü âdildir. Bunlar arasında Ebû Hureyre’yi saymıştır ki, bu; her ikisi de zayıf olan Đbn Ebi’l-Hadîd’in, Ebû Ca’fer el-Askâfî dışında hiçbir sika ravinin aktarmadığı yalan bir iddiadır.” Konuyla ilgili olarak Hanefîler hakkında en güvenilir yaklaşım ise Đbnu’l-Hümâm’ın et-Tahrîr adlı eserinde dile getirdiği şu görüştür: “Sahâbe ravileri;

Hulefa—i Râşidîn ve Abâdile gibi aktardığı rivâyeti kesin olarak kıyasa takdim edilen müçtehit raviler ve rivâyetleri kıyasa takdim edilen Ebû Hureyre, Enes, Selmân ve Bilâl gibi (müçtehit değil de) âdil ve zâbıt olan sahâbe ravisi diye ikiye ayrılır. Ancak Đsâ [b. Ebân] ve Kâdı Ebû Zeyd [Debbûsî]’ye göre bunların rivâyetlerinin takdim edilebilmesi için rivâyetlerin kıyasa aykırı olmaması gerekir.” Đbnu’l-Hümâm şöyle devam etmektedir: “Ebû Hureyre –daha önce de geçtiği üzere- müçtehit bir ravidir.

Đsâ, Ebû Zeyd ve bunların izinden gidenler hariç diğer Hanefîler bunların haberlerini kesin bir biçimde kıyasa takdim etmektedirler.”53 Kıyasa takdim ettiklerine dair

48 “Allah’ım! Günahlarımla benim arama, batı ile doğu arasındaki gibi mesafe koy!” Buhârî, Ezân, 89.

Bab, hd.no: 744, s. 183-184; Müslim, Mesâcid, 27. Bab, hd.no: 147, c. I, s. 270; Tirmizî, hd.no: 72, c. I, s. 193; Ebû Dâvûd, Salât, 172. Bab, hd.no:932-938, s. 168; Tirmizî, Salât, 72. Bab, hd.no: 248, s. 71; Nesâî, Đftitâh, 33. Bab, hd.no: 925-928, s. 153; Đbn Mâce, Đkâme, 14. Bab, hd.no: 851-857, s. 158-159; Dârimî, Salât, 38 ve 39. Bablar, hd.no: 1281-1283, c. II, s. 793-794; MuvatTâ, Salât, 51. Bab, hd.no: 231-234, c. I, s. 139-141; Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. II, s. 238, 459; Abdürrezzâk, Salât, hd.no: 2636-2647, c. II, s. 95-97; Beyhakî, Salât, 161. Bab, hd.no: 2433-2438, c. II, s. 79-81; Dârekutnî, Salât, hd.no:

1267-1274, c. II, s. 127-134

51 Bkz. Tirmizî, Mevâkıt, 71. Bab, hd.no: 247, s. 71; Dârimî, Salât, 36. Bab, hd.no: 1278, c. II, s.

790-791; Đbn Mâce, Đkâme, 11. Bab, hd.no: 840, 841, s. 156-157; Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. II, s. 478; Beyhakî, Salât, 266. Bab, hd.no: 2913-2916, c. II, s. 233-234;

Abdürrezzâk, Salât, hd.no: 2623, c. II, s. 93; Dârekutnî, Salât, hd.no: 1225, c. II, s. 104 52 Bkz. Đzzî, a.g.e., a.y.

53 ‘Đzzî, a.g.e., s. 243

örnekler arasında; köpeğin yaladığı kabın üç kere yıkanması54 konusundaki Ebû Hureyre’nin fetvasının esas alınması söylenebilir. Đbn Hacer; Hanefîlerin yedi kere yıkanmasının ve sırasıyla yıkanmasının gerekliliğini savunmadıklarını dile getirmektedir.55 Bir diğer örnek ise; Ebû Hanîfe’ye göre, kıyas yoluyla oruçlu olan kişinin unutarak yemesi sebebiyle orucu bozulacaktır. Ancak buna rağmen Ebû Hanîfe, Ebû Hureyre’nin rivâyet ettiği “unutarak yiyen kişi orucunu tamamlasın”56 şeklindeki hadisini delil almasıdır.57

Ebû Reyye’nin, Muhammed b. el-Hasan’dan Ebû Hanîfe’nin şöyle dediğini aktarmaktadır: “Ben, üç kişi hariç Ebû Bekir, Ömer, Osman, Ali ve üç Abdullah gibi fetva sahibi sahâbe kâdîlarını taklit ederim ve re’yimle onlara muhalif düşmeyi caiz bulmam.” Başka bir rivâyette ise şöyle dediği geçmektedir: “Bütün sahâbeyi taklit ederim ver re’yimle onlara muhalif düşmeyi caiz bulmam. Üç sahâbe hariç: Onlar da Enes b. Mâlik, Ebû Hureyre ve Semure b. Cündeb’dir.” Bunun sebebi ona sorulduğunda şöyle cevaplamıştır: “Enes, ömrünün sonlarına doğru (rivâyetleri) karıştırmaya başladı. Fetva verirken akla dayanarak fetva veriyordu. Ben ise onun aklını taklit etmem. Ebû Hureyre ise işittiği her şeyi; anlamlarını düşünmeksizin ve hadislerin nâsihini ve mensuhunu bilmeksizin rivâyet edip duruyordu.”58

En-Neha’î ve Ebû Hanîfe’nin fakîh ve müçtehit olmayan ravilerin rivâyetlerine karşı takındıkları tavrı Đsâ b. Ebân’ın da benimsediği ve devam ettirdiği görülmektedir. El-Cassâs, eserinde Đsâ b. Ebân’ın şöyle dediğini aktarmaktadır:

“Ebû Hureyre’nin hadisleri, benzerleri maruf sünnete muhalif düşmedikçe ve onları kıyas reddetmedikçe kabul edilir. Ancak böyle olan hadisleri sahâbe ve tabiinin reddetmeyip kabul etmesi gerekir. Đnsanların Ebû Hureyre’nin hadisleri ile ilgili birçok şeyde kuşkuya düşmelerinden dolayı, Ebû Hureyre’nin hadisleri, onun dışında hadis nakli ve hıfzı ile maruf olan kimselerin hadisleri mertebesinde değildir.

54 Buhârî, Vudû’, 33. Bab, hd.no: 172, s. 55; Müslim, Tahâret, 27. Bab, hd.no: 89, 91, 92, 93; c. I, s. 143; Ebû Dâvud, Tahâret, 37. Bab, hd.no: 73, s. 18; Tirmizî, Tahâret, 68. Bab, hd.no: 91, s. 33; Nesâî, Tahâret, 51. Bab, hd.no: 64, s. 18; Đbn Mâce, Tahâret, 31. Bab, hd.no: 324, s.

82; Dârimî, Tahâret, 59. Bab, hd.no: 764, c. I, s. 572; Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. II, s.

245, 253, 265, 271, 314, 360, 398, 424, 437, 480, 482, 508; c. IV, 86; c. V, s. 6;

Dârekutnî, Tahâret, hd.no: 181, 182, 192, c. I, s. 104-107; Abdürrezzâk, Tahâret, hd.no:

329-335, c. I, s. 96-97 55 Bkz. ‘Đzzî, a.g.e., s. 244

56 Buhârî, Savm, 69. Bab, hd.no: 2007, s. 481; Müslim, Sıyâm, 21. Bab, hd.no: 135, 33. Bab, hd.no:171, c. I, s. 505, 512; Nesâî, Sıyâm, 66. Bab, hd.no: 2321, s. 363; Dârimî, Savm, 46.

Bab, hd.no: 1802, c. II, s. 1104; Abdürrezzâk, Sıyâm, hd.no: 7373-7374, c. IV, s. 173-174;

Beyhakî, Sıyâm, 37. Bab, hd.no: 8071-8073, c. IV, s. 386-387; Dârekutnî, Sıyâm, hd.no:

2244-2252, c. III, s. 141-145 57 Bkz. ‘Đzzî, a.g.e., s. 244

58 ‘Đzzî, a.g.e., s. 244-245

Đbrâhîm en-Neha’î şöyle demiştir: ‘Ebû Hureyre’nin hadislerinin bazılarını alıyorlar bazılarını da terk ediyorlardı.’ Ve yine en-Neha’î şöyle demiştir: ‘ Ebû Hureyre’nin hadislerinden ancak cennet ve cehennemden bahseden [yani akait konusunu ilgilendiren] hadisleri alıyorlar.’ Đbn Abbâs, Ebû Hureyre’nin Hz. Peygamberden rivâyet ettiği “Ateşin dokunduğu şeylerden sonra abdest almak gerekir” şeklindeki rivâyetini kabul etmemiş ve kıyasla bu rivâyete itiraz etmiştir. Đbn Abbas şöyle demiştir: ‘Ey Ebû Hureyre! Biz sıcak su ile abdest alıyoruz, ki bu su ateşte kaynamıştır. Yine bir yağ ile vücudumuzu yağlıyoruz ki, bu yağ da ateşte kaynamıştır. (Bunlardan sonra da mı abdest alacağız?!) bunun üzerine Ebû Hureyre Đbn Abbas’a şöyle der: “Ey kardeşimin oğlu! Sana Rasûlullâh’tan bir hadis geldiğinde, ona çeşitli misaller getirme! Eğer birisi ‘Đbn Abbas’ta Hz. Peygamberden Ebû Hureyre’nin rivâyetinin aksine bir rivâyet vardı’ derse, ona şöyle cevap verilir:

“’Eğer durum sizin dediğiniz gibi olsaydı, Đbn Abbas “Rasûlullâh’tan işittim” der ve nâsih olan hadisin hangisi olduğunu bilebilmek için, Ebû Hureyre’nin rivâyet ettiği hadisi (Rasûlullâh’tan) ne zaman duyduğunu sorar ve Ebû Hureyre’nin rivâyet ettiği hadisi reddetmek için kıyasa sığınmazdı.”59

Cassâs, Đsâ b. Ebân’ın Ebû Hureyre’nin hadislerine yaklaşım tarzı ile ilgili olarak şöyle bir yorum yapmaktadır: “Đsâ b. Ebân, selefin Ebû Hureyre’nin hadislerine (bu hadisleri) asıllara kıyas etmek suretiyle itiraz etmelerini ve bu hadislere karşı ihtiyatlı davranmış olmalarını, Ebû Hureyre’nin rivâyetlerine kıyas yoluyla itiraz edilebileceğinin bir nedeni saymaktadır. Bu sonuca göre, Đsâ b. Ebân, Ebû Hureyre’nin hadislerinden kıyasa uygun olanlarını kabul etmiş, muhalif olanlarını ise kabul etmemiştir. Ancak Đsâ b. Ebân, (Ebû Hureyre’nin rivâyet ettiği hadis) sahâbenin kabul edip gereğine uydukları bir haber olursa, bu gibi durumlarda Ebû Hureyre’nin hadisine karşı, diğer sahabîler tarafından rivayet edilen hadis gibi, herhangi bir değişik muamele uygulamamıştır. Çünkü sahâbenin, Ebû Hureyre’nin hadisine itiraz ettikleri gibi o hadise kıyasla itiraz ettiklerine muttali olunmamıştır.

Đsâ b. Ebân bunu, Ebû Hureyre’nin haberine karşı ihtiyatlı davranmanın gerekçelerinden biri saymıştır. (Đsâ b. Ebân bu gerekçeden hareketle) Ebû Hureyre’nin haberini, o haberin benzerlerine arzetmiş, eğer o haberin ilk ravileri, onu reddetmemişse o haberi kabul etmiş, ilk ravileri o habere muhalif düştüğünde ise o haberin benzerleri ile amel etmiş, o haberle amel etmemiştir. Đbn Abbas’ın,

59 Özmen, Ramazan, “Îsâ b. Ebân’ın Hayatı, Eserleri ve Haberlerin Epistemolojik Değeri Đle Đlgili Bazı

59 Özmen, Ramazan, “Îsâ b. Ebân’ın Hayatı, Eserleri ve Haberlerin Epistemolojik Değeri Đle Đlgili Bazı