• Sonuç bulunamadı

1.4. BABİL TOPLUMUNDA ÇOCUK

1.4.4. Eski Babil’de Sütannelik

Doğumdan sonra anne ve çocuk arasındaki en özel bağlardan biri emzirme eylemidir. Bebeğin fiziksel ve duygusal gelişiminin en temel noktasında yer alan anne

253 M. Tosun, K. Yalvaç, a.g.e., 2002, s. 199- 200. 254 A. Oppenheim, a.g.e., 1967, s. 85.

sütünün içeriği255 hakkında modern tıpta sayısız araştırma yapılmıştır. Bu çerçevede bebek ilk altı ay boyunca anne sütü ile beslenmelidir. Altıncı aydan sonra ise bebeğe ek besinlerle birlikte anne sütü verilmeye devam edilmelidir. Emzirmenin iki yaşın sonuna kadar sürdürülmesi ise bebeğe sayısız yararlar sağlamaktadır. Aslında anne sütü ile beslenmenin yararlarının sadece emzirme süreci ile sınırlı olmadığı, kişinin ileri yaşam sağlığı üzerine de olumlu etkileri olduğu vurgulanmaktadır256.

Konuyu Eski Mezopotamya toplumları açısından ele aldığımızda çocuğunu emziren anne figürü hem arkeolojik hem de yazılı bir malzeme olarak karşımıza çıkmaktadır. Arkeolojik açıdan bakıldığına Ur kentinde, MÖ 4. binyılın ortalarına tarihlenen El-Obeyd Dönemi’ne ait kucağında çocuk taşıyan kadın figürü, Tello- Girsu’da bulunan MÖ 2. binyıllarına ait kil tablette bebeğini emziren anne figürü ve yine MÖ 2. binyıla tarihlendirilen çocuğunu emziren kadın figürü örnek gösterilebilir257. (Res. 26.) Diğer taraftan anne sütünün çeşitli sebeplerden az veya hiç

olmaması ya da annenin doğumda ölmüş olması sütannelik hizmetini ortaya çıkarmıştır. Sütanne terimi ise çivi yazılı kaynaklarda Sumerce UM.ME.GA.LÁ, Akadca “mušēniqtum” şeklinde geçmektedir. Bu konuda kaynakların önemli bölümünü Eski Babil Dönemi’ne tarihlenen hukuki metinler oluşturmaktadır. Ayrıca hukuki metinlerin dışında Hammurabi Kanunu’nun ilgili maddeleri Mezopotamya’da sütannelik hizmeti hakkında bilgi vermektedir. Bir rahibe sınıfından olan qadištum258 kadınlarının isimleri ise sütanne olarak metinlerde karşımıza çıkmaktadır259.

Mezopotamya’da çocuklar emzirilmesi için sütanneye iki ya da üç yıllığına verilmiştir. Bunun karşılığında sütanne emzirme ücreti olarak para, yiyecek, giyecek, yağ vb. gibi yaşam gereksinimlerini karşılayacak şeyler almıştır. Bazen emzirme ücreti ödenemediğinde çocuk sütannenin yanında kalmıştır: “Anumkinum’un karısı Zuhuntum

çocuğunu emzirmesi için qadištum olan İltani’ye vermiştir. Sonradan üç yıllık emzirme

255 “Anne sütü sindirimi kolay, her zaman taze, temiz ve bebeğe verilmeye hazır bir besindir. Ayrıca Anne

sütü ile beslenme ucuz ve basit bir yöntemdir. İçeriğinde ise su, protein, yağ, karbonhidrat, çeşitli vitamin ve mineraller bulunmaktadır”. Bkz. Dr. Hatice Giray, “Anne Sütü İle Beslenme”, Sted (SürekliTıp Eğitimi Dergisi), C. 13, S.1, 2004, s. 12-15.; Elçin Balcı, “ Anne Sütünün Çocuk Büyüme ve Gelişmesine Etkisi”, Türkiye Aile Hekimliği Dergisi, C. 15, S. 3, 2011, s. 135-138.

256 Emel Gür, “Anne sütü ile beslenme”, Türk Pediatri Arşivi: 42, Özel Sayı 11-5, 2007, s. 11. 257 J. Bottero, a.g.e., 2012, s. 45, 75, 84.

258 “qadištum Babil’de dinî ve kudsî bir fonksiyona sahipken kadın olarak görülürken Asur’da ‘âdi kadın,

fahişe’olarak tanımlanmıştır”. Bkz. Emin Bilgiç, “Hititlerden Önceki Anadolu Halkının Evlilik Hukukunun Orijinal Tarafları”, AÜ DTCF Dergisi, C. 9, S. 3, 1951, s. 230- 231.; Ayrıntılı bilgi için bkz. Y. Kılıç, H. Duymuş, a.g.m., 2009, s. 171- 173.

259 Esma Öz, “Çiviyazılı Belgelere Göre Mezopotamya’da Sütannelik Hizmeti, Sütanne Olarak Qadištum

ücreti olan yiyecek, yağ ve giysileri İltani’ye verememiştir. Bu yüzden Zuhuntum İltani’ye: ‘Al çocuğu, senin çocuğun olsun!’, demiştir. Bunun üzerine İltani, kendisine böyle dediği için Zuhuntum’a, almadığı üç yıllık emzirme ücreti dışında çocuğa karşılık 3 šeqel gümüş üste vermiştir. Bundan böyle hiçbir zaman birbirlerine karşı çıkmayacaklardır. Tanrı Uraş ve kral Hammurabi üzerine ant içtiler”260.

Diğer bir metinde ise yine sütanneye yapılacak ödemelerde sorun çıktığı bu yüzden sütannenin mahkemeye başvurarak ücretini aldığı görülmektedir. Metin şöyledir: “Marduk-nașir ve Sāt-Marduk, oğlunu emzirmesi için Wakartum’a verdiler. 2

yıl için emzirme ücretini Wakartum ve Habilkinum aldı. Onlar memnun oldu. Ancak 3. Yıl Wakartum emzirme ücreti için mahkemeye başvurdu. Hâkimler qadištumu mahkemeye çağırdılar ve Wakartum emzirme ücretini aldı”261. Anlaşıldığı üzere

qadištum dinlendikten sonra sütanne Wakartum ücretini almıştır. Dolayısıyla emzirme

taraflar arasında bir anlaşmazlık çıktığında mahkemenin qadištumların fikirlerine başvurdukları açıkça anlaşılmaktadır262.

Bazı zamanlarda ise sütanne kendisine verilen çocuğu başkalarına kendi çocuğu gibi göstermektedir. Bu durum ise çocuğun ailesi ve sütanne arasında bir anlaşmazlığa sebep olmuş, aile gerçeğin ortaya çıkması için mahkemeye başvurmuştur. Hakikaten böyle bir olay Hammurabi’nin 41. yılındaki bir davada görülmektedir. Davacı baba kızını emzirmesi için köle bir kadına vermiştir. Ancak kadın köle belki de kendi çocuğu öldüğünden efendisine çocuğun kendisine ait olduğunu söylemiştir. Bunun üzerine baba, tanrı Şamaş’ın tapınağında çocuğun kölenin değil kendi kızı olduğu konusunda yemin etmiştir. Davanın sonucunda ise baba haklı görülerek çocuğunu geri almıştır263.

Hammurabi Kanunu’na göre ise sütanneye teslim edilen çocuğun ölmesi, kadının aileye yalan söyleyerek başka bir çocuğu ailenin çocuğu gibi göstermesi ve bunun ispat edilmesi durumunda kadın ağır bir şekilde cezalandırılmıştır. Bu konu madde § 194’de“ Eğer bir adam, evladını sütanaya verir, o evlat sütananın elinde

ölürse ve sütana babasının ve anasının haberi olmadan ikinci bir çocuğu (emzirmek için) alırsa, (birincinin yerine korsa), bunu ispat ederlerse, babasının ve anasının

260 H. Klengel, a.g.e., 2001, s. 247.; D. D. Luckenbill , “The Temple Women of the Code of

Hammurabi”, The American Journal of Semitic Languages and Literatures, Vol. 34, No.1, 1917, s. 7.

261Mayer I. Gruber, “Breast-feeding Practices in Biblical Israel and in Old Babylonian Mesopotamia”,

Journal of the Ancient Near Eastern Society, Vol. 19, 1989, s. 77.

262 E. Öz, a.g.m., 2015, s. 244.

haberi olmadan ikinci bir çocuğu bağrına bastığı (emzirdiği) için memelerini keseceklerdir”264 hükmü ile düzenlenmiştir.