• Sonuç bulunamadı

1.5. ASUR TOPLUMUNDA ÇOCUK

1.5.2. Eski Asur’da Aile

Kültepe metinlerinden Eski Asur Çağı’nda Anadolu ve Asur’da evlilik gerçekleşmeden önce kız çocuklarının küçük yaşlarda nişanlandıkları anlaşılmaktadır. Bazı metinlerde erkeklerin, küçük yaştaki kızlarla nişanlandıkları ve kızlar evlenme çağına geldiklerinde ise nişanı bozarak onlarla evlenmekten vazgeçtikleri görülmektedir. Bir mahkeme zaptına göre Ahu-waqar, Zuba’ya çağrı yaparak kız kardeşinin artık büyüdüğünü, Kaniš’e gelip onu eşi olarak almasını istemektedir. Ancak Zuba evliliğe yanaşmadığı gibi, koloni mahkemesinde sözlü bir beyanda bulunarak nişanı bozmuştur402. Başka bir mahkeme zaptı Kt. 88/k 625 no’lu tablete göre Amur-

İštar nişan hediyesi olarak bel kemerinin kendisine verilmediğini belirterek Pilaḫ- İštar’ın kız kardeşi ile olan nişanı bozmuştur. Tablette konuyla ilgili şunlar kayıtlıdır:

400 T. Özgüç, a.g.e., 2005, s. 22.

401 Hüseyin Sever, Salih Çeçen, “‘Naraqqum’ Ortaklığı Hakkında Yeni Bir Belge”, Archivum Anatolicum,

C. 4, Ankara 2000, s. 167-176.

402 Kemal Balkan, “Eski Asur ve Anadolu’da Kızların Çocuk Yaşında Nişanlanması”, Belleten, C. LI, S.

“Pilaḫ-İštar Amur-İštar’a karşı bizi (şahit olarak) tuttu ve, Pilaḫ-İštar, (Amur-İštar’a)

şöyle söylüyor: Sen benim babama (kızınla evleneceğim diye) söz verdin. Buraya gel (ve) karını al. Amur-İštar(da) (Pilaḫ-İštar’a) şöyle söylüyor: Her ne kadar senin babana, (kız kardeşinle evleneceğim diye) söz verdim ise de; Kayın pederin yerine (kayın pederi temsilen) nişan hediyesi olan belimin kemerini bana vermediğin gibi, (üstelik) benim kardeşime de (Ağabeyime de) (bu konuda hiçbir şey) söylemedin. Günler geçiyor (O zamandan beri çok zaman geçti) ve ben de ihtiyarlıyorum (yaşım epeyce ilerledi), ve ikinci defa olarak bir Asurlu kız ile evleniyorum. Senin kız kardeşinle evlenmeyeceğim. Bu sözler (ve) (ifadeler) üzerine Kaniš karumu bizim ile ilgili, bu konudaki hükmünü verdi. Ve tanrı Aššur’un kılıcının huzurunda şahitliğimizi yaptık403.

Görünürdeki sebep söz konusu nişan hediyesi (išrum) bel kemerinin damada verilmemesidir. Aslında baba Ašur-rē’ī’nin ölümü sonrası aile şirketinde ortaya çıkan maddi sorunlar, işlerin başına geçen ağabey Pilaḫ-İštar’ın diğer erkek kardeşleriyle hem miras hem de parasal konulardaki sürtüşmelerinin nişan süresini uzatmasının Amur- İštar’ın nişanı bozmasına sebep olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca Amur-İštar’ın kızdan yaşça büyük olması yapılacak evlillikte her iki tarafın maddi menfaatlerinin belirleyici olduğuna işaret etmektedir404. Aile içindeki miras ve mali sorunlara rağmen başta ağabey Pilaḫ-İštar’ın çabaları olmak üzere diğer erkek kardeşlerin de kararıyla bu kız için bir evlilik hazırlığının yapıldığı görülmektedir. Zira Kt. 88/k 71 no’lu belgenin Pilaḫ-İštar arşivine ait olduğu ve bu belgenin kız kardeş için yapılan düğünün masraflarını gösteren bir liste olduğu belirtilmektedir405.

Görüldüğü üzere kız çocuklarının evlilik sürecinde babanın ve erkek kardeşlerin rolü etkindir. Evlilik gerçekleşmeden önce başlık parası alındığı, baba evinden de kıza çeyiz verildiği bilinen bir Mezopotamya geleneğidir. Yine evlilikler şahitler huzurunda yapılan yazılı biz sözleşme ile resmileştirilmiş, sözleşmede kocanın ikinci kez evlenemeyeceği, evlenirse ya da boşanmak isterse belirli bir miktar maddi ceza ödeyeceği hükümleri yer almıştır406. Ancak çeşitli sebeplerden dolayı çocuk

doğurmayan kadın kocasına soyun devamını sağlamak amacıyla köle bir kadın temin

403 Hüseyin Sever, “Anadolu’da Nişanın Bozulması Hakkında Verilmiş Kaniş Karum’u Kararı” Belleten,

C.LVI., S. 217, Ankara 1992, s. 671-672.

404 L. Gürkan Gökçek, “Pilaḫ-Ištar Arşivinden Aile Hukukuna Dair Bazı Yazışmalar”, Archivum

Anatolicum, C.7, S. 2, Ankara 2004, s. 67-69.; Sebahattin Bayram, Remzi Kuzuoğlu, Kültepe Tabletleri VII-a, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 2014, s. 16-17.

405 L. G. Gökçek, a.g.m., 2004, s. 70-73.; İrfan Albayrak, “Kültepe’den Değişik Bir Masraf Listesi”,

Archivum Anatolicum, C. 5, Ankara 2002, s. 1-10.

etmek zorundadır. Hatta evlilik sözleşmelerine kadına çocuk doğurması için tanınan süre genellikle üç yıldır. İki Asurlunun evlenmelerini konu alan PRAG I 490407da şunlar kayıtlıdır: “Puzur-İštar Aššur-nada’nın kızı İštar-lamassi’yi eş olarak aldı (evlendi).

Onun yolu Purušhattuma veya Hattum’a (düşerse) onu da beraberinde götürecek ve (tekrar) onunla Kaniš’e dönecek. Eğer o (Puzur-İštar) onu (İštar-lamassi’yi) boşarsa 5 mana gümüşü (İštar-lamassi’ye) ödeyecek. Eğer İštar-lamassi onu (Puzur-İštar’ı) boşarsa 5 mina gümüşü ona (Puzur-İštar’a) ödeyecek. O Asur şehrinde kendi eşinden başka biriyle evlenemeyecek. Eğer İštar-lamassi’nin üç yıl içinde çocuğu olmazsa, o (Puzur-İštar) bir kadın köle satın alacak ve evlenecek. Aššur-nemēdi, Anına ve annesi onu (İštar-lamassi’yi) verdiler”408.

Diğer taraftan Eski Asur toplumunda evlilik sözleşmelerinde kocanın ikinci bir eş almayacağı sürekli vurgulansa da çok önemli bir ayrıntıya dikkat edilmelidir. Zira Asurlu tüccarlar ticaret gereği çoğu zaman evlerinden uzakta kalmışlardır. Bu sebeple Anadolu’daki bir ticaret merkezinde yaşayan Asurlu tüccarların ikinci bir eşle evlenme durumu ortaya çıkmıştır. Evlilik sözleşmelerine bakıldığında ilk eş aššatum409 “asıl eş”,

amtum410 da “ikinci eş” olarak tanımlanmıştır. Kadınlar açısından evliliğin en kötü yanı

ticaretle birlikte aile üyeleri arasına giren uzun mesafelerdir. Asurlu eş kocası Anadolu’ya gittiğinde küçük çocuklarıyla birlikte Asur’da yalnız kalmıştır. Aynı şekilde koca Asur’a döndüğünde bu kez Anadolulu eş yalnız kalmıştır411.

Aile soyunun sürekliliğinin tek garantisi olan çocuk Eski Asur toplumunda

šerrum ve ṣuhrum terimleriyle adlandırılmıştır412. Sözlüklerde šerrum413 “bebek, küçük çocuk”, ṣuhrum414 “çocuk”, ṣuhārtum415 “kız çocuk”, ṣuhārum416 “erkek çocuk”

407 Karl Hecker, Guido Kryszat, Lubor Matouš, Kappadokische Keilschrifttafeln aus den Sammlungen der

Karlsuniversität Prag: (ICK IV), Prag 1998.

408 Hasan Ali Şahin, “MÖ II. Bin Yılın İlk Çeyreğinde Anadolu’nun En Önemli Ticaret Merkezi Olan

Kaniš Kārumu Levantinizmin İlk Örneği midir?”, Uluslararası Asya ve Kuzey Afrika Çalışmaları Kongresi (38. ICANAS), C. 6, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Yayınları: 14/1, Ankara 2012a, s. 2901.

409 “Eş, zevce” bkz. (CAD, A/II), s. 462. 410 “Köle, hizmetçi kız” bkz. (CAD, A/II), s. 80.

411 Cécile Michel, “Asur ve Kaniş’in Kadınları”, Anadolu’nun Önsözü, Kültepe Kaniş-Karumu, Asurlular

İstanbul’da, (ed.) Fikri Kulakoğlu, Selmin Kangal, Kayseri Büyükşehir Belediyesi Kültür Yayınları No: 78, İstanbul 2011a, s. 126-125.; Klaas R. Veenhof, “Some Social Effects of Old Assyrian Trade”, Iraq, Vol. 39, No.1, 1977, s. 113.

412 Klaas R. Veenhof, Jesper Eidem, Mesopotamia: The Old Assyrian Period, Vandenhoeck & Ruprecht ,

Göttingen 2008, s. 106.

413 (CAD, Š/II), s. 317. 414 (CAD, Ṣ), s. 236. 415 (CAD, Ṣ), s. 229. 416 (CAD, Ṣ), s. 231.

şeklinde tanımlanmaktadır. Kullanılan genel tabirler bir yana Asurlular, atalarının isimlerini kullanmak dışında, dinin etkisinde kalarak çocuklarına çoğu kez tanrıların isimlerini vermişlerdir. Erkek çocuk isimlerinden bazıları şöyledir: İšme-ilum “Tanrı

dualarımı işitendir”, Ennam-Aššur “Aššur’un kölesidir”, Puzur-Adad “Tanrı koruyucudur”, İlī-malik “Tanrı benim danışmanımdır”. Kız çocuk isimlerinden bazıları

ise İštar-lamassi “İštar koruyucu meleğimdir”, İštar-nimri “İštar ışıktır, aydınlatandır”,

Šāt-Aššur, Šāt- İštar “Tanrının seçtiği”, İštar-ummī, “İštar annemdir” şeklindedir417.

Eski Asur toplumunda aile içi yazışmalar konumuz açısından oldukça önemlidir. Asur’daki eş Ababaia’nın Kaniš’deki kocası Kulia’ya yazdığı mektubun girişinde şöyle denilmektedir: “Bizler, senin küçükler ve ev halkı (nīsū) iyiyiz”. Ev halkı, evde çalışıp yaşayan hizmetkârlar ve köleler olmalıdır. “küçükler”den kastedilen ise yukarıda değindiğimiz gibi ergenlik çağına girmemiş çocuklar yani “ṣuhrum”dur. Bu kalıp ifadeler kadınların kocalarına yazdıkları mektuplarda ev ve aile üyeleri hakkında verilen haberlerde sıkça kullanılmıştır. Mektupta geçen ṣuhrum ise bir erkek ve bir kız çocuğunu kapsamaktadır. Mektubun ilerleyen satırlarında Ababaia kocasının yokluğunda yaşadıkları sorunlara değinmektedir. Anlaşılan o ki, Ababaia’nın maddi sorunları vardır. Bu yüzden Kulia’nın istediği kumaşları gönderemeyeceğini, çocukların beslemesi ve ihtiyaçların karşılaması gerektiğini bildirmektedir. Mektubun son satırlarında Ababaya, ailenin sahip olduğu bazı değerli şeyleri satmak zorunda kaldığını, öküzün kesildiğini ve çocukları ölümden (burada kastedilen açlık olmalıdır) kurtarmak için en az dört talent bakır (yaklaşık 1 ½ mina gümüş eşdeğeri) harcadığını yazmaktadır418.

Asur’da kocalarının yokluğunda kadınların bazı sorunlarla karşılaştığı özellikle ailenin yiyeceklerinin tedarik edilmesinde hassas oldukları göze çarpmaktadır. Ayrıca Asur’da ortaya çıkan kıtlık sorunları da aile üyelerinin sıkıntılı günler geçirmelerine yol açmış olmalıdır. Taram-Kubi kocası İnnaia’ya bu konuda şöyle yazmıştır: “Bana şöyle

yazdın: ‘(Oradaki) bilezikleri ve yüzükleri tut. Geçimini sağlamak için kullan.’ İli- bani’yle bana 1/2 mina altın gönderdiğin doğru ama hangi bileziklerden bahsediyorsun? Yola çıktığında bana tek bir šeqel gümüş bile bırakmadın! Evi boşalttın ve (her şeyi) götürdün! Sen gittikten sonra şehirde (Asur’da) büyük bir kıtlık oldu (ve) sen bana tek litre (ölçek) bile arpa bırakmadın! (...) Bana bahsettiğin bu şikâyetler

417 Hasan Ali Şahin, “Eski Asur Toplumunda Çocuklara Ad Verme Geleneği”, Turkish Studies, Vol. 4/3,

2009, s. 2007-2019.

nedir? Geçinebilmemiz için hiçbir şey yok ve (tabii ki) şikâyet ediyoruz! Elimdeki her şeyi topladım ve sana gönderdim. Bugün boş bir evde yaşıyorum. Artık mevsimi geldi, kumaşlarımın karşılığında bana elindeki gümüşten göndermeye özen göster ki ben de yaklaşık 10 ṣimdu= (yaklaşık 300 litre) kadar arpa alabileyim”419. Elbette aile üyelerinin beslenmesi için gerekli olan yiyeceklerin sağlanması sadece annenin üstelendiği bir sorumluluk değildi, Asurlu babalar da bu konuda oldukça hassastı. Ticarî işleri sebebiyle sürekli seyahate çıkan tüccarlar bulundukları yerden ailelerine yazdıkları mektuplarda çocukların aç kalmamalarını sıkça tembihlemişlerdir. Söz konusu mektupların birinde İlī-wedāku Puzur-Aššur’a şöyle yazmıştır: “Çocuk ekmeğe aç

kalmasın! Senin yanında otursun”420. Ennum-Aššur’un karısı Kunania’ya yazdığı

mektupta ise “ Yolum yakın 5 güne kadar orada olacağım. Borçlu olduğun 5 šeqel

gümüş için endişe etme…. Evi ve tabletleri koru! Korkma! Çocuğu aç bırakma!...”

ifadeleri kayıtlıdır421. Yine çocukların beslenmesi ile ilgili olarak bir başka metinde

şunlar yazılmıştır: “Çocukların beslenmesi için 2 sığır ve tahılın bedeli olarak 1 mina

gümüş harcadım”422. Mektuplardan anlaşıldığı üzere babalar ve büyük ağabeyler iş gereği çoğu kez şehir dışında olduğundan çocuklar kadın ağırlıklı bir ortamda büyümek zorunda kalmışlardır. Asur’daki eşler küçük çocuklarını yetiştirmiş, onların her türlü ihtiyaçları ve sorumluluklarını üstlenmişlerdir. Bir anne olarak onlara yemekler hazırlayıp elbiseler dokumuşlardır. Bununla birlikte kişisel arşivlerde annelikle ilgili detaylı bilgiler bulmak oldukça zordur. Ancak bazı aile soy ağaçlarında yapılan incelemelere göre bir kadının sahip olduğu çocuk sayısının üç ile altı arasında değiştiği belirtilmiştir423.

Eski Asur kadını evin düzeninin sağlanması dışında özellikle dokuma işinde aktif bir rol alarak hem ticaretin içinde yer almış hem de aile ekonomisine katkı sağlamıştır. Çeşitli kumaşlar, bunların dokunması ve Anadolu’ya pazarlanması kadınlar, kız çocukları ve köle kızlar için önemli bir iş kolu olmuştur. Ayrıca aile üyelerinin giyecek ihtiyaçları da evin kadınları tarafından hazırlanmıştır. Hatta kadınlar bu durumu zaman zaman ticari faaliyetlerden daha önde tutmuşlardır. Kaniš’in önemli tüccarlarından biri olan Pūšu-kīn’in karısı ya da akrabası olduğu düşünülen Lamaššī’ye

419 C. Michel, a.g.m., 2011a, s. 129.

420 İrfan Albayrak, “Kültepe Metinlerinde Geçen Besin Maddeleri”, IV. Kayseri ve Yöresi Tarih

Sempozyumu Bildirileri- 10-11 Nisan 2003, Kayseri 2003, s. 60.

421 İrfan Albayrak, Kültepe Tabletleri IV, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 2006, s. 125-126. 422 İ. Albayrak, a.g.m., 2003, s. 60.

ait CCTIII, 20,15-25’de geçen ifadeler dikkat çekicidir. Burada “Lamaššī, Pūšu-kīn’e

istediği kumaşları gönderemediği için kalbinin kırılmamasını, çünkü kendine arabada giymek için bir-iki elbise yaptığını; ev halkı ve çocuklar için de yaptığını; elindeki kumaşları bir sonraki kervanla göndereceğini bildirmektedir”424. Bazı metinlerde de

lubūšum isimli kumaştan çocuklar için giyecek elbise yapıldığı kayıtlıdır: “(1 TÚG ana lubūšum ṣuhrim)=çocukların giyeceği elbise için bir kumaş”. “(lubūšam ša ṣuhrim)= çocuk için bir elbise”425. İnbi-İštar’ın, Laqibum ve Sila-İlum’a yazdığı mektupta ise

çocuk elbiseleri için kullanılmak üzere gönderdiği lubūšum kumaşının fiyatından bahsedilmektedir. Belki de kalitesiz bir tür olduğundan bu kumaşlar 0.5 šeqel, 2/3 šeqel ya da 1 šeqel değerinden satılmıştır426. Eski Asur ailelerinde çocuklar sadece evin

hanımı tarafından yetiştirilmemiştir. Babanın işleri için Asur dışında olması, annenin ölmüş olması ya da eşlerin boşanması durumunda çocukların yetiştirilme sorumluluğunu ailenin büyükleri üstlenmiş olmalıdır. Zira bazı mektuplarda çocukların büyükbaba ve büyükanne tarafından büyütüldüğünden bahsedilmektedir427.

Bunlardan biri Asur’da ikamet eden büyükbaba Aššur-idi’dir. Aššur-idi ailenin kervan ticareti işlerini Kaniš’te yöneten en büyük oğlu Aššur-nādā aracılığıyla ticaretin içinde yer almış, gümüş karşılığında kalay ve tekstil ürünlerinin Anadolu’ya sevkiyatını sağlamıştır. Aššur-nādā’nın Asur’daki eşinden İddin-İštar isimli erkek çocuğu ile isimleri bilinmeyen en az iki kız çocuğu vardır. Ayrıca tüccar Anadolu’da Kaniš’te Šišahšušar adlı yerli bir kadınla evlidir ve bu evliliğinden de İštar-lamassi adında bir kızı ile Ašsur-nēmedī adında bir oğlu vardır. Asur’daki karısının ölümünden sonra çocuklar büyükbaba Aššur-idi ile birlikte yaşamışlardır. Aššur-nādā’ya ait arşivden çıkan mektuplarda babası ile aile ve iş ilişkileri konusunda ciddi sorunları olduğu anlaşılmakta, babası tarafından kendisine sürekli sitem edilmektedir428. Hatta özellikle dini konularda oğluna uyarılar yapılmaktadır: “Evim Fırtına Tanrısı Adad’ın hışmına

uğramış gibi harap halde! Fakat sen çekip gittin. Acele et! Acele et! Tanrıların sözlerine kulak ver. Tanrının senin için tasarladıklarını reddetme. Reddedersen yok

424 Cahit Günbattı, “Kültepe Tabletlerine Göre Kadınların Ticari Faaliyetleri Hakkında Bazı Gözlemler”,

XI. Türk Tarih Kongresi (Ankara, 5-9 Eylül 1990), Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1994, s. 192- 195.

425 S. Sabâ Cebesoy, “Kapadokya Tabletlerinde Geçen Dokuma Ürünleri”, Anadolu Medeniyetler Müzesi

1994 Yıllığı, Ankara 1995, s. 175.; Klass R. Veenhof, Aspects of Old Assyrian Trade and its Terminology, Brill- Leiden 1972, s. 163-164.

426 L. Gürkan Gökçek, Kültepe Vesikalarında Geçen Nesnelerin Fiyatları, (Basılmamış Yüksek Lisans

Tezi), Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara 1998, s.77.

427 K. R. Veenhof, J. Eidem, a.g.e., 2008, s. 106.

428 Mogens Trolle Larsen, The Aššur-Nādā Archive (Old Assyrian Archives volume 1), Nederlands

olacaksın!”. Bir diğer mektup ise şöyledir: “Buraya geldikten sonra verdiğin sözleri beş altı kez tutmadın. Kutsal Aššur ve Ašuritum’un silahları seni vurmuş olsa da sözlerinden dönmeye devam ettin. ‘Bırakın onlar tanrıların sözleri insanlarınmış gibi davranan adamla ilgilensinler!’ dedin. Şimdiye kadar bu fikrinden vazgeçmedin. Çocukların fakirlikle boğuşuyorlar ve sen çocuklarının durumu yüzünden acı çeken beni kendi endişelerin için rahatsız ediyorsun. Kutsal Aššur ve Ašuritum seninle ilgili acil talimatlar veriyorlar: ‘Onun kalbinde kötülük var. Bizimle ilgili düşmanca şeyler düşünüyor. Eli diğer yana dönmüş.’ Sakın tanrıların sana ailemizle ilgili söylediklerini unutma! Tanrılar: ‘O emirlerimize uymayı reddetti.’ dediler. Acele et! Tanrıların emirlerine uy! Uymazsan kaybolacaksın. Senin de bildiğin gibi başlangıçta öfkem büyüktü ama kendime ‘Şimdiye kadar hep erteledi ama artık tanrıların sözlerini duymuş olmalıdır. Sizi kızdırmış olamaz.’ dedim”429.

Bu iki mektup ister eski ister modern zamanda dünyaya gelen çocukların ailenin dini kimliğinden bağımsız bir hayat sürdürmelerinin, kendi irade ve istekleriyle bir tanrıya inanma ya da inanmama gibi bir seçeneği kullanmalarının oldukça güç olduğunu, sonuç olarak aile ilişkilerinde çatışmalara yol açabileceğini göstermektedir. Aslında burada dikkat çekici nokta baba Aššur-idi’in korkusunun temelinde bulunan sebebin oğlunun kişisel olarak inanç konusundaki zayıf tutumlarından ziyade, ölümünden sonraki hayatını düşünmesi olmalıdır. Çünkü dini sorumluluklarının bilincinde olan her oğul babanın ölümü sonrasında ruhunun tanrılar huzurunda rahat ettirilmesinin tek garantisidir. Bu yüzden Aššur-idi ölümünden sonraki hayatı hakkında taşıdığı endişe için oğluna sürekli dini telkinlerde bulunmaktadır.

Büyükbaba Aššur-idi’nin sadece oğluyla değil birlikte yaşadığı torunlarıyla da bazı sorunlar yaşadığı görülmektedir. CCT 3, 6b nolu mektubun sonunda Aššur-idi oğluna; torunlarının büyüdüklerini, kendisine ‘sen bizim babamız değilsin’ şeklinde ifadeler kullandıklarını, sonuç olarak onun yanından ayrılarak babalarının yanına gitmek istediklerini yazmakta, oğlunun bu konudaki düşüncesini sormaktadır430. Büyükbaba

Aššur-idi ile torunları arasındaki bağın neden son bulduğu ve torunların evden ayrılma gibi radikal bir kararı hangi sebepten dolayı aldıkları açık değildir. Ancak çocukların evden ayrılmalarından sonra sıkıntı yaşadıkları, bu sebeple Aššur-bēl-awātim’den borç

429 Mogens Trolle Larsen, “Kültepe/Kaniş Arşivleri”, Anadolu’nun Önsözü, Kültepe Kaniş-Karumu,

Asurlular İstanbul’da, (ed.) Fikri Kulakoğlu, Selmin Kangal, Kayseri Büyükşehir Belediyesi Kültür Yayınları, İstanbul 2011, s. 79.

para aldıkları görülmektedir. Tüm bunları baba Aššur-nādā’ya haber veren ise Asur’daki arkadaşı Kukkulānum’dur. Kukkulānum mektubunda çocukların borçlarının kapatılması için gerekli sorumlulukları yerine getirmesini Aššur-nādā’ya belirtmektedir. Anlaşılan o ki büyükbaba Aššur-idi ile torun İddin-İštar’ın ilişkisi düşmanlığa varan derecede kötüdür. Zira büyükbaba oğluna yazdığı bir mektupta İddin-İštar’ın aile firmasına ait 3 mina gümüşü ondan habersiz alarak ortadan kaybolduğunu yani hırsızlık yaptığını ve ona çok kızgın olduğundan bahsetmektedir. Aššur-nādā’nın Asur’daki kız çocuklarının akıbeti bilinmese de oğlu İddin-İštar’ın Kaniš’e geldiği ve babasının ölümünden sonra işlerin başına geçtiği anlaşılmaktadır431.

Yine baba- oğul ve kardeşler arasındaki ilişkiyi yakından tanımamızı sağlayan bazı mektuplar Uṣur-ša-İštar’ın aile arşivinde yer almaktadır. Uṣur-ša-İštar ve ailesinin Anadolu’da en az 36 yıl ticari faaliyet sürdürdüğü anlaşılmaktadır. Baba Aššur-imitti aile firmasının Asur’daki patronu konumundadır. En büyük oğlu olan Uṣur-ša-İštar ise Anadolu’da aile firmasının başındaki etkin kişidir. Aššur-imitti’nin Uṣur-ša-İštar dışında İddi-Aššur, Hunia, İkūppīa ve Kulūmā adlarında erkek çocukları ve Akadia, Šimat-Sū’en ve Lamassatum adlarında kız çocukları vardır432.

Baba Aššur-imitti ile oğulları Uṣur-ša-İštar ve İddi-Aššur arasında yıllarca süren bir kırgınlık olduğu babanın oğullarına yazdığı sitem dolu mektuptan anlaşılmaktadır: “10 yıldan beri sen gideli, inadın ve senin yüzünden, ben kendi meselemi ikinci plana

attım. Ne zamana kadar sen bekleyeceksin? Benim ölmemi mi bekliyorsun? Eğer gerçekten benim oğlum isen, beni görmeyi dene ve buraya gel! Sen ve kardeşin, mektubumu okur-okumaz buraya gelin! Böylece sizin yüzünüzü göreyim. Ben, senin inadın yüzünden ölmeyeyim. Benim ağzımdan, size karşı bir lanet edici söz çıkmadı. İddi-Aššur’a şöyle diyorum: Sen de (baba evinden) çıktığından beri, bana haberin gelmedi. Rica ediyorum, mektubu okuduğunuz gün, kalkıp buraya gelin ve buraya vasıl olun! İkūppīa’yı da kendiniz ile beraber getirin!”. Diğer bir mektupta baba Aššur-

imitti’nin hasta olmasının bile ilişkileri düzeltmediğine şahit olmaktayız: “Niçin 5 yıldır

senin haberin bana gelmiyor? Senin haberin gelmediği gibi, mektubunu da göndermiyorsun. Hiçbir kişiyi bana sevk etmiyorsun. Hasta yatağımdan sana

431 M. T. Larsen, a.g.e., 2002, s. xxxii –xxiii.

432 L. Gürkan Gökçek, Koloni Devri Anadolu’sunda Faaliyet Gösteren Asurlu Tüccar Aileler (Šu-

Laban’ın oğlu İmdīlum, Aššur-imittī’nin oğlu Uṣur-ša-İštar ve Aššur-rē’ī’nin oğlu Pilah-İštar), (Basılmamış Doktora Tezi), Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara 2002, s. 59-66.

yazıyorum. Eğer sen benim oğlumsan, benim hesabımdan veya saraydaki “ma’atum”umdan aldığın 1 šeqel dahi olsa x mina gümüş hazır olsun”433.

Uṣur-ša-İštar’ın aile ilişkilerinin iyi olmadığı tek kişi babası değildir. Kız kardeşleriyle de arasında sorunlar olan Uṣur-ša-İštar onlardan da sürekli tepki görmekte, sorumluluklarını ihmal etmekle suçlanmaktadır434. Abla Šimat-Sū’en’in Uṣur-ša-İštar’a yazdığı mektupta babalarının firmalarının işlerinin kötüye gittiği ve Anadolu’da ticari faaliyet yapan kardeşlerin bu konuya çözüm bulmaları istenmektedir: “Niçin buraya

gelmiyorsun ve babanın firmasını düzene sokmuyorsun? Hangi güne kadar babanın firmasını tecrit edeceksin? Ayrıca kız çocuklarını köpeklere yem olarak mı bırakacaksın?... Kız kardeşin ölmüştür. Ki (bu konuda) sana birkaç mektup gönderdim. Ama senin hiçbir haberin buraya gelmedi. Gerçekten, mektubu okur okumaz buraya gel!”435. Mektupların içeriğinden anlaşıldığı üzere Uṣur-ša-İštar aile bağlarına pek önem

vermeyen biridir. Sonuç olarak eski dünyanın ön planda tuttuğu erkek çocuktan beklenen sorumlulukların yerine getirilmemesi aile üyeleri arasındaki sorunları daha da derinleştirmiş olmalıdır.