• Sonuç bulunamadı

1.5. ASUR TOPLUMUNDA ÇOCUK

1.6.2. Eski Mezopotamya Tıbbında Kadın Hastalıkları ve Doğum

1.6.2.5. Doğum Kontrolü ve Çocuk Düşürme

Eski Mezopotamya’da bazı bitkilerin gebe kalmayı önlediği tıbbi tabletlerde belirtilmiştir. Örneğin BAM 381 iii 17-36’daki bitkiler arasında geçen “ankinutu” (medikal bir bitki/bir su bitkisi) ve “huluppu tohumu”nun kullanımı için “kadın gebe

kalamaz” açıklaması yapılmıştır610. Uruk’ta bulunan (MÖ 3200) bir vazoda ise doğum kontrolü ile ilgili en erken verilerin olduğu düşünülmektedir. Vazo üzerindeki kabartmada Tanrıça İnanna’nın Yeraltı Dünyası’na inişi anlatılmıştır. Tanrıçaya isimsiz bir kadın tarafından huluppu ağacı yani nar ağacı verilmiştir. Eski zamanlarda ve günümüzde bazı geleneksel toplumlarda nar taneleri ve posası611 gebelik önleyici olarak

bilinmektedir. Uruk Vazosu’nun en alt kısmında yer alan kabartmada narların arasına serpiştirilmiş buğday demetleri betimlenmiştir. Nar doğurganlığın kontrolünü simgelerken buğday doğurganlığı simgelemiştir612. Bununla birlikte Tanrıça İnanna çivi

yazılı metinlerde elma (giš.haš.hur) ve narı (giš.nu.ur.ma) seven tanrıça olarak tanımlanmıştır. Asur metinlerinde ise nar, bir kadının “hamile kalmasını önleme” (ú

munus nu peš) veya “çocuk düşürmesi” (ú šá-mi arhuš šub-e) şeklinde ifadelerle

kaydedilmiştir613. Gebeliği önlediği düşünülen başka bir bitki ise “azupirānu”

safrandır614. Söz konusu bitkiler dışında Eski Mezopotamya’da çocuk emzirmenin de bir doğum kontrol yöntemi olduğu düşünülmektedir. Bu görüşün temelinde özellikle Eski Babil Dönemi’nde sütanneliğin kadınlar arasında yaygın bir iş kolu olduğu ve karşılığında belirli bir ücret almak koşuluyla üç yıllığına hizmet verildiği bilgileri yer almaktadır. Böylece bu üç yıllık sürecin sütannenin gebe kalmadan süt üretmeye devam edebileceğine dair bir dönem olduğuna işaret ettiği düşünülmüştür615.

Doğum kontrol yöntemi olarak verdiğimiz bu örnekler gebeliği önlemekle alakalıdır. Gebeliğin her çift tarafından istenmediği düşünüldüğünde bir kadının gebeliğinin nasıl sonlandırıldığı sorusu ortaya çıkmaktadır. Aslında bu sorunun cevabı insanlık tarihi göz önüne alındığında gayet açıktır: çocuk düşürme. Bununla birlikte Eski Mezopotamya’da çocuk düşürme iki şekilde karşımıza çıkmaktadır. İlkinde bir

610 M. Stol, a.g.e., 2000, s. 53-54.

611 John M. Riddle, Contraception And Abortion From The Ancient World To The Renaissance, Harvard

University Press, London 1992, s. 25-26.

612 John M. Riddle, “Antik Çağlar’da Doğum Kontrolü ve Kürtaj”, Aktüel Arkeoloji Dergisi, S. 32, 2013,

s. 114,116

613 H. Hande Duymuş Florioti, “Eski Yakındoğu’da “Nar” Sembolizmine Dair Bir Derleme Çalışması”,

Tarih Okulu Dergisi, S. XXII, İzmir 2015, s. 27.

614 M. Stol, a.g.e., 2000, s. 38,42. 615 R. D. Biggs, a.g.m., 2000, s. 6.

hastalık sebebi veya birinin şiddetine maruz kalarak istem dışı bebeği kaybetme söz konusudur. Ana İttišu, Hammurabi ve Orta Asur kanunlarında çocuk düşürtmeye sebep olan kişilere belirli bir miktar maddi ceza uygulandığından, Hammurabi ve Orta Asur kanunlarında maddi ceza ile birlikte özgür gebe bir kadının ölümü halinde kısasa kısas hükmünün verildiğinden bahsetmiştik. İkincisinde Orta Asur Kanunları’nda da belirtildiği gibi bir kadının kendi isteğiyle çocuk düşürmesi söz konusudur. Bu durumda verilen ceza ise kadın ister yaşasın ister ölsün kazığa çakılmak ve gömülmemek olmuştur.

Orta Asur Kanunları dışında Eski Mezopotamya’daki bazı tıbbi reçetelerde yer alan bitkisel uygulamalarla gebeliğin sonlandırıldığı yani isteyerek çocuk düşürmenin sağlandığı anlaşılmaktadır. Böyle bir reçeteye “Gebe bir kadının meyvesini/dölünü

düşürmek için: sekiz bitki ürünü ezilir ve şarapla birlikte aç karnına içilir” ifadesi

kaydedilmiştir616. “Rahim içerisindeki ceninin tıbbi müdahale ile alınması” şeklinde

açıklanan küretajın (kürtaj) izlerini Mezopotamya tıbbında bulmak oldukça zordur. Modern zamandaki tıbbı gelişmelere rağmen risk taşıyan bu uygulamanın eski zamanlarda gebe bir kadın için ölümcül sonuçlara yol açacağını düşünmek yanlış değildir. Bu yüzden genel olarak cerrahi müdahalelerin zorlu doğumlar ve jinekolojik durumların üstesinden gelemediği de söylenebilir. Ama belirtmek gerekir ki Mezopotamya tıbbi aletleri fetüs çıkarma işlevinden yoksun değildir. Örneğin “GIŠ.

TUKUL/kakku” adı verilen alet doğumlarda kullanılmıştır. Aletin özelliklerine

bakıldığında farklı madenlerden keskin olmayan bir biçimde yapıldığı ve uca doğru genişleyen bir sopaya benzediği görülmüştür. Fetüsün çıkarılması için kullanılan bu alet üstünde muhtemelen bir kanca ya da çıkıntı olan ve günümüzde kullanılan kaşıklara (forseps)617 benzeyen cerrahi bir alettir618.

616 M. Stol, a.g.e., 2000, s. 41-42.

617 “forseps: doğumkaşığı; kaşık; kıskaç” bkz. Türkçe Tıp Dili Kılavuzu: Kocaeli Üniversitesi Tıp

Fakültesi Türkçe Tıp Dili Kurulu, s. 32.; “Forseps bebeğin bir an önce doğurtulması amacı ile kullanılan kaşık şeklinde aletlerdir. Forseps bebek başının doğumun uzadığı hallerde, bebekte sıkıntı saptanması durumunda, ya da annenin ıkınmasının uygun olmadığı kalp hastalığı gibi durumlarda ya da annenin uygun şekilde ıkınamadığı durumlarda kullanılır. Doğumda forseps kullanılırsa, Müdahaleli Doğum kapsamına girmektedir” bkz. http://www.cemturan.com/goster.aspx?metin_id=102&title=Forseps, (7.4.2017, 22.13).; “10 haftadan büyük gebeliklerde bazen direkt rahim ağzı dilate edilerek künt küretaj (forseps) ile gebelik ürünü boşaltılır. Bütün bunlarda başarısız olunursa; karından histeretomi yöntemi uygulanır:(karından minilaparotomi ile uterus (rahim) küçük bir kesi ile açılarak cerrahi olarak boşaltılır). 10 haftadan büyük gebeliklerde bütün bu işlemler hastane şartlarında ve sağlık kurulu raporu almış olan hastalara uygulanmaktadır.” bkz. http://www.drinmez.com/hamilelik-ve-dogum- perinatoloji/kurtaj-kuretaj-ve-kurtaj-sonu , (7.4.2017, 22.20).

618 P. B. Adamson, “Eski Mezopotamya’da Cerrahi”, (çev: Gökhan Kağnıcı), Tarih Okulu Dergisi, S. I,

1.6.3. Eski Mezopotamya Tıbbında Çocuk Hastalıkları