• Sonuç bulunamadı

ESER ÜZERİNDEKİ HAKLARIN KULANILMASINA DAİR YETKİLERİN BAŞKASINA AİT OLDUĞU

Belgede Yayım sözleşmesi (sayfa 59-63)

§ 3 — ESER SAHİPLİĞİ

E. ESER ÜZERİNDEKİ HAKLARIN KULANILMASINA DAİR YETKİLERİN BAŞKASINA AİT OLDUĞU

DURUMLAR

173 Ateş, age, s.83

FSEK m.1/B/b’nin, 3.3.2004 tarih ve 5101 sayılı kanunun175 28/2/a maddesiyle

değiştirilmeden önceki haline göre, eser sahibinin yalnızca gerçek kişi olabileceği konusunda bir şüphe bulunmamaktaydı. Ancak değişiklikle maddede yer alan “gerçek” ibaresi kaldırıldı. Böylelikle eseri meydana getiren kişi ile eser sahibinin aynılığı konusunda tereddüde yol açan bir düzenleme getirildi. Yeni düzenlemenin düşündürdüğü bir diğer husus ise tüzel kişilerin eser sahibi olup olamayacaklarıydı. Kanımca yeni yapılan bu düzenlemeye rağmen, eser sahibinin eseri yaratan gerçek kişi olduğu kuralı değişmemiştir. Fakat aşağıda belirtilen bazı durumlarda eserin meydana getirilmesiyle birlikte eser üzerindeki mali hakları kullanma yetkileri, Kanun tarafından üçüncü (tüzel veya gerçek) kişilere tanınmıştır. Şimdi bu durumları inceleyelim.

I. BİR KİMSENİN ORGANİZASYONU İLE YARATILAN

ESERLERDE

FSEK m.10/son’a göre “Birden fazla kimsenin iştiraki ile vücuda getirilen eser, ayrılmaz bir bütün teşkil ediyorsa bir sözleşmede veya hizmet şartlarında veya eser meydana getirildiğinde yürürlükte olan herhangi bir yasada aksi öngörülmediği takdirde birlikte eser üzerindeki haklar eser sahiplerini bir araya getiren gerçek veya tüzel kişi tarafından kullanılır. Sinema eseri ile ilgili haklar saklıdır.”

Madde hükmünde belirildiği gibi sinema eserlerine dair haklar saklı kalmak kaydıyla, bir eser üzerindeki mali hakları kullanma yetkileri, belirli şartların varlığı halinde eser sahiplerini bir araya getirmiş olan gerçek veya tüzel kişi tarafından kullanılabilecektir. Bu imkanın ortaya çıkabilmesi için öncelikle eser, iki veya daha fazla kişinin iştiraki ile meydana getirilmiş olmalıdır ve ayrılmaz bir bütün teşkil etmelidir. Yani eser üzerinde iştirak halinde eser sahipliği durumu söz konusu olmalıdır. Eğer eser müştereken meydana getirilen eserlerde olduğu gibi parçalara ayrılabiliyor ve her bir parça eser niteliğine sahip oluyorsa bu şart gerçekleşmemiş olacaktır.

İkinci şart ise, eseri meydana getiren kişiler ile bu kişileri bir araya getiren gerçek veya tüzel kişi arasında bir sözleşme bulunmasıdır. Bu sözleşmede veya hizmet şartlarında veya eser meydana getirildiğinde mevcut olan yasalarda aksine bir hüküm veya hal bulunmamalıdır. Kanımca burada kanundan doğan bir yetki devri söz konusu olduğu için, bahsi geçen sözleşmenin yazılı olarak yapılması gerekmez.

II. BİR HİZMET İLİŞKİSİ ÇERÇEVESİNDE YARATILAN

ESERLERDE

175 RG, 12.3.2004, S.25400

Konuyla ilgili bir diğer hüküm ise FSEK’in 18. maddesinin ikinci fıkrasıdır. Bu hüküm “Aralarındaki özel sözleşmeden veya işin mahiyetinden aksi anlaşılmadıkça; memur, hizmetli ve işçilerin işlerini görürken meydana getirdikleri eserler üzerindeki haklar bunları çalıştıran veya tayin edenlerce kullanılır. Tüzel kişilerin uzuvları hakkında da bu kural uygulanır.” şeklinde düzenlenmiştir. Bir hizmet ilişkisi çerçevesinde yaratılan eserler yayım sözleşmesi açısından özellikle ansiklopedi, sözlük, andaç ve derlemeler vb. eserler açısından önem taşır.

Burada sözü geçen “haklar” mali haklardır. Ancak örneğin, manevi haklardan olan kamuya sunma hakkının kullanılmış olması, mali bir hak olan yayma hakkının kullanılabilmesi için ön koşul olduğundan dolayı, manevi hakkın kullanılması için de izin verildiği kabul edilir. Bunun yanında, örneğin adının belirtilmesini isteme hakkı yalnızca eser sahibi tarafından, yani eseri yaratan kişi tarafından kullanılabilir.

Maddede geçen “işçi” deyiminden kasıt yalnızca bir hizmet sözleşmesine bağlı olarak ücret karşılığında ve işverenin talimatları doğrultusunda, kendisine verilen işi yerine getiren kişi değildir. FSEK’e göre “işçi” İş Kanunu anlamında işçiden daha geniştir. Yusufoğlu’nun da belirttiği gibi, BK m.353 hükmü göz önüne alındığı takdirde “işçi” ile “çalıştıran” arasında hizmet, ücret karşılığı vekalet veya istisna sözleşmelerinden biri varolabilir.176

“Memur” tabiri ise, devlet ve diğer kamu tüzel kişiliklerinde, genel idare esaslarına göre yürütülmesi gereken kamu hizmetlerinde asli ve sürekli olarak görevli bulunan kişiyi belirtmektedir.177 AY m.128’de belirtilen “diğer kamu

görevlileri” (idari sözleşme ile görev yapan sözleşmeliler, geçici görevliler, ve işçiler) de, işçiler hariç, memur sayılırlar. Çünkü işçilere özel hukuk hükümleri uygulanır.

“Hizmetli” ibaresi “kamu hizmetlerinin yürütülmesinde yardımcı olan hizmetlileri belirtmektedir. Ancak, 1965 tarih ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa178 göre hizmetliler “memur” kavramının içinde yer almaktadır. FSEK ise 1951 tarihli olduğu için ve gerekli değişiklik yapılmamış ve “hizmetli” ibaresi kalmıştır.179

FSEK’de geçen “çalıştıran” ibaresi ise işçiler için işveren anlamında. “Tayin eden” ibaresi ise memurlar için idari kurum anlamında kullanılmıştır.180

176 bkz. Yusufoğlu, Fülürya, “Eseri Meydana Getirenlerin Mali Hak Sahibi sayılmadıkları Haller” Bilgi

Toplumunda Hukuk - Ünal Tekinalp’ e Armağan, C. 2 , Beta Yay., İstanbul 2003, s.397 vd, s.405

177 bkz. Gözübüyük, A. Şeref; Tan, Turgut; “İdare Hukuku” c.1, Turhan Kitabevi, Ankara, 1998, s.591

vd.

178 RG, 20.7.1965, S.12053 179 Yusufoğlu, age, s.406

180 Baygın, Cem, “Fikri HukuktaYaratıcı Eser Sahibi ve Eser Üzerinde Mali Hakları Kullanmaya

Kanunen Yetkili Sayılan Kişiler”, Prof.Dr. Ömer Teoman’a 55. Yaş Günü Armağanı, C.1, Beta Yay., İstanbul, 2002, s. 145 vd., s.150; Yusufoğlu, age, s.406

Baygın’a göre m.18/2’de çalıştıranlara ve tayin edelere tam ruhsat tanınmıştır (FSEK m.56). Çünkü burada ruhsat doğrudan doğruya bir kanun hükmünden doğmaktadır.181 Yusufoğlu tarafından belirtilen ve katıldığım görüşe göreyse,

kanun sistematiği ve gerekçesi göz önüne alındığında burada ruhsattan bahsedilmediği görülür. Burada kanun tarafından tanınan bir kullanma hakkı söz konusudur. Sonuç olarak eseri yaratan işçi, memur veya hizmetli mali haklara sahip ise de çıplak mülkiyet sahibi gibi, bu hakları kullanamazlar. Fakat mali hakları devretmelerine bir engel yoktur, yalnızca kullanma yetkisini devredemeyeceklerdir.182

Bu maddede FSEK m.10/son hükmünün aksine, eserin iki veya daha çok kişi tarafından iştiraken oluşturulması şartı yoktur. Eseri meydana getiren; memur, hizmetli veya işçi gibi işverenin emir ve talimatlarına göre çalışan bir kişi dahi olsa, eserin bu kişi veya kişilerin işlerini yaparken meydana getirilmiş olması halinde, eser üzerindeki mali hakların kullanım yetkileri kanunen işverene veya tayin edene ait olacaktır. Ancak, eseri meydana getiren kişi işveren ile aralarındaki sözleşme hükümlerince veya işin niteliği gereğince (örneğin öğretim görevlisinin yazdığı bilimsel kitap veya köşe yazarının yazdığı makalede olduğu gibi) esere dair mali hakların kullanım yetkilerinin kendisine ait olduğunu iddia ve ispat edebilir. Böyle bir durumda kanunda eser sahipliği için öngörülen karine çürütülmüş olur.183 Maddede belirtilmemiş olsa dahi FSEK m.10/son’da

bahsedildiği gibi, eserin vücut bulduğu andaki kanun hükümleri de esere dair hakların kullanımını eser sahibine, yani işçi veya memura bırakıyor olabilir.184

III. TÜZEL KİŞİLERİN ORGANLARINDA GÖREV ALAN

ŞAHISLARIN YARATTIKLARI ESERLERDE

FSEK m.18/2’nin son cümlesinde bu hükmün tüzel kişilerin uzuvları hakkında da uygulanacağı belirtilmiştir. “Tüzel kişilerin uzuvları” deyiminden maksat tüzel kişilerin organlarıdır. Demek ki, bir tüzel kişinin organlarında çalışan gerçek kişilerin, tüzel kişiliğin faaliyet konusu ile ilgili olarak işlerini görürken meydana getirecekleri eserler üzerindeki mali haklara dair kullanma yetkisi, aralarındaki sözleşme veya işin gereği veya eser meydana geldiği andaki kanun hükümlerine göre aksi anlaşılmadıkça, tüzel kişiye ait olacaktır.185

181 Baygın, age, s.151

182 Yusufoğlu, age, s.402 vd. 183 Öztrak, age, s.240

184 Baygın, işçi ve işveren arasındaki hak ve menfaatler dengesinin sağlanması amacıyla işverenin mali

hakları kullanma yetkisinin süre ve amaç açısından sınırlandırılmasını veya bu gerçekleşmiyorsa teknik buluş üzerindeki patent hakkına sahip çalıştıranlarda olduğu gibi işçiye uygun bir bedel ödenmesinin uygun olacağını belirtmektedir. (Baygın, age, s.156)

F. ESER SAHİPLİĞİNE İLİŞKİN OLARAK FSEK’DE

Belgede Yayım sözleşmesi (sayfa 59-63)