• Sonuç bulunamadı

Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü Kapsamında Türkiye’de Kamu

C. DÖNÜŞÜMDE ETKİLİ AKTÖRLER

1. Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü Kapsamında Türkiye’de Kamu

Kamu yönetiminin dönüşümünü sağlayan aktörlerden ilk olarak OECD incelenecektir çünkü özellikle son 10 yıldır OECD, kamu yönetimi alanı üzerinde yoğun bir şekilde çalışmaktadır. Kendi bünyesinde kamu yönetimi alanına ilişkin bölümler oluşturan OECD, kamu yönetimi alanını belirleme gücü açısından diğer kuruluşlara nazaran daha ön plana çıkmış durumdadır.71

OECD, kamu yönetimi alanında üç temel kurumsal yapıya sahiptir. İlki ve en önemli sayılabilecek yapılanması, 1990 yılında kurulan “Kamu Yönetimi ve Yönetişimi” (PUMA-Public Management and Governance) departmanıdır.

Düzenleyici reformların tespiti ve yürütülmesi söz konusu departman tarafından sağlanmaktadır. İkinci yapılanma Avrupa Birliği işbirliği ile 1992 yılında kurulan ve finansmanın ağırlıklı olarak Avrupa Birliği tarafından karşılandığı “Yönetim ve Yönetişimdeki İlerlemelerin Desteklenmesi” (SIGMA-Support for Improvement in Governance and Management) programıdır. Genellikle, önceden Doğu bloğunda yer alan, şimdi ise Avrupa Birliği’ne girmeye aday ya da ileriki zamanlarda Avrupa

71 http://kamyon.politics.ankara.edu.tr/bulten/belgeler/01.pdf, (23.02.09), Kamu Yönetimi Dünyasında Bir Uluslararası Kurum Analizi: OECD, Ozan Zengin.

Birliği’ne dahil olacak Balkan ve Doğu Avrupa ülkeleri bu programın üye ülkeleridir.

72 SIGMA, sayılan üye ülkeleri neoliberal sisteme entegre etmek için bu ülkelerin kamu yönetimi yapılarını liberal dürtüler sonucunda ‘refome’ etmeye çalışmaktadır.

Üçüncü yapılanma “Asya-Pasifik Ekonomik İşbirliği” (APEC-Asia-Pasific Economic Cooperation) ile 2000 yılından beri yürütülen ortaklıktır. 1998’de yaşanan Asya krizinin sonra APEC’in girişimiyle başlatılan ortaklık, OECD’nin özellikle de düzenleyici reformlara ilişkin tavsiyelerinin, raporlarının APEC tarafından aynen kabulü ve Asya coğrafyasında uygulamaya dökülmesi üzerine kurulmuştur. Söz konusu üç yapılamanın haricinde OECD, Dünya Bankasının sahibi olduğu “Yönetim ve Kamu Görevlisi Reformu” programını desteklemekte ve kamu yönetimi alanındaki çalışmalarında kendine referans olarak almaktadır. Görüldüğü gibi OECD, kamu yönetimi alanı açısından, kökeni olan Avrupa Kıtasına ek olarak dünyanın birçok yerinde etkili olmaya başlamıştır.73

OECD açmış olduğu bölümler ve programlar aracılığıyla, küreselleşmiş rekabete açık bir ekonomiye uyum sağlamak ve küreselleşmeden maksimum yarar sağlamak için kamu yönetiminde köklü bir değişikliğe gidilmesi gerektiği tezlerini ileri sürmekte; değişime açık, serbest piyasa ekonomisini güçlendirecek ve önünü açacak dinamik, hantal olmayan, ussal, adem-i merkeziyetçi ve minimal bir kamu yönetimi anlayışının sürdürülebilir bir kalkınmayı ve toplumsal refahı sağlamada hayati önem taşıdığını dile getirmektedir.74

OECD’nin öngörmüş olduğu yeni kamu yönetimi yapısına göre, eski merkezi denetim ve düzenlemeler rekabeti olumsuz olarak etkilemekte, piyasa ekonomisinin işleyişi konusunda birtakım sorunlar ortaya çıkarmaktadır. Devletin ekonomiye müdahalesi ve sosyo-ekonomik alana ilişkin karmaşık düzenlemeleri, kamusal çıkarların korunmasında açısından maliyetli yaklaşımlar olarak değerlendirmekte ve piyasanın işlerliğini kazandıracak, piyasa ve tüketici odaklı düzenlemeler gibi maliyeti az yaklaşımların benimsenmesi gerektiği OECD tarafından savunulmaktadır.

72 Türkiye’yi de kapsayan SIGMA programı AB ile OECD’nin ortak girişimi olduğu için ayrıntılı olarak Avrupa Birliği başlığı altında incelenecektir.

73 http://kamyon.politics.ankara.edu.tr/bulten/belgeler/01.pdf, (23.02.09), Kamu Yönetimi Dünyasında Bir Uluslararası Kurum Analizi: OECD, Ozan Zengin.

74 http://www.denetde.org.tr/makaleler/OECD_Kamu_yonetimi.html, (23.02.09), OECD ve Kamu Yönetiminde Düzenleyici Reform Politikaları, Özgür Semiz.

Bu nedenle de kamu yönetiminin yapısında, düzenleyici ve denetleyici fonksiyonlarında, iyi yönetişim prensipleri doğrultusunda yeni standartlara ihtiyaç duyulduğu ifade edilmektedir.

Küreselleşme ve neoliberalizm kapsamında kamu yönetimlerinin nasıl şekilleneceği ile esas olarak ilgilenen yapı OECD içinde PUMA’dır. Hükümetlerin kamu sektörünü hangi araçlarla nasıl yeniden organize edecekleri üzerinde duran PUMA, ortaya çıkan sorunları tanımlayarak piyasa ekonomisinin etkin işbirliğini sağlayacak kurum ve araçlarla iyi yönetişim standartlarını geliştirmeye çalışmaktadır.

Ayrıca küreselleşme sürecinde değişen koşullara, değişen dış çevreye ve piyasa ekonomisi mekanizmasının gereklerine uygun bir devlet ve kamu yönetimi yapılanmasının gerekliliğini vurgulamayan PUMA bu alanda bir tartışma ortamı yaratılmasını temel görevlerinden biri olarak görmektedir.75

İnsan kaynakları, düzenleyici reform, kıdemli maliye uzmanları ve üye ülke hükümet merkezlerinden gelen kıdemli bürokratlar çalışma gruplarından oluşan PUMA’nın çalışma alanları; bütçeleme yönetişim ve hesap verilebilirlik, e-devlet, yönetişim ve kalkınma, etik ve yolsuzluk, devlet ve vatandaş ilişkileri, insan kaynakları yönetimi, düzenleyici yönetim ve reform, sürdürülebilir kalkınma ve yönetişim, üye olmayan ülkelerle yönetişim diyalogu şeklindedir.

Kamu alanında insan kaynakları yönetimi üzerine çalışan PUMA’nın kamu personel rejiminde öngördüğü yöntem; kamu sektöründe etkin ve verimli personel politikalarını desteklemek ve söz konusu politikaların kamu yönetiminin finansal yönetsel ve stratejik bileşenleri ile birlikte ele alınmasını sağlamaktır.

PUMA’ya göre kamu personel rejiminin sorunları; demografik şişkinlik nedeniyle çalışanların büyük bir bölümünün erken emekli olması, ücretlerin düşük olması, devletin bir “işveren” olarak rekabetçiliğini kaybetmesi ve kamu sektörünün imajının bozukluğudur. Bunlara çözüm olarak PUMA’ya göre yapılması gereken ise daha iyi çalışma koşullarının yaratılması, uzmanlığın geliştirilmesi, performansa

75 http://www.oecd.org/puma.htm, (14.02.09).

dayalı değerlendirme yönteminin uygulanması ve esnek iş tanımlamalarına gidilmesidir.76

Ayrıca performansa dayalı ücretlendirme konusunda da OECD’nin üye ülkeleri teşvik edici yönlendirmeleri bulunmaktadır. Önemli bir motivasyon arttırma unsuru olarak kabul edilen performansa dayalı ücretlendirmenin, OECD raporunda üç ana enstrüman ile uygulanması önerilmektedir. Söz konusu araçlardan ilki kamu ve özel sektör rekabeti açısından geleneksel olarak kamu sektörü tarafından arz edilen hizmetlerde gerekli tedbirlerin alınması, ikincisi ücretlerin tespitinde yerinden yönetim ilkesinin yaygınlaştırılması ve son aşamada ücretin bireyselleştirilmesinin sağlanmasıdır.77

PUMA, her ülkenin yönetsel fonksiyonlarında yaşanacak değişimin söz konusu ülkenin yerel koşullarına uygun olması gerektiğini savunduğu için ilk defa 1997 yılında OECD Bakanlar Konseyi için hazırlamış olduğu “Düzenleyici Reform Raporu”nun her ülkeye özel uygulanması ve sonuçlarının izlenmesi gerektiği kararına varmıştır.78 Bu bağlamda Türkiye’de düzenleyici reformların ne kadar uygulandığı konusunda 2001 yılında OECD ülke incelemelerine konu olmuştur.

2002 yılında yayımlanan Türkiye raporunda Türk kamu yönetiminin mevcut durumu ile ilgili olarak birçok saptamada bulunulmuştur. Ancak bu saptamaların içinden personel rejimi ile ilgili sorun ve önerilere bakılacak olunursa; kamu alanında personel verimliliğinin daha düşük olduğu; zira özellikle üst düzey yöneticilerin maaşlarının özel sektördeki yöneticilere nazaran düşük olduğu, maaş ödemelerinde performans tabanlı bir ödeme ilkesinin esas alınmadığı ve düşük performansın herhangi bir yaptırımı olmadığı belirtilmektedir. Öte yandan kamuda personel verimliliğinin düşük olması nedeniyle kamu personelinin sayısının azaltılmadığı aksine kamu çalışanı sayısında şişkinlik olduğu Türkiye raporunda yer alan personel rejimi sorunlarıdır. Söz konusu sorunların çözümü için OECD raporda kamu

76 http://www.oecd.org/home/puma/documentation.htm, (14.02.09).

77 OECD, “Pay Reform in The Public Service”, Public Mana.g.ement Occasional Papers, No:10, 1996, s.3.

78 OECD’nin hazırlamış olduğu düzenleyici reformların temeli 1995 yılında OECD Konseyi tarafından yayımlanan “Hükümetlerin Düzenleyici Politikalarının Kalitesinin Arttırılması Hakkında Tavsiye Raporu”na dayanmaktadır.

istihdam politikasında performans ve liyakate dayalı, verimsizliği ortadan kaldıracak yaklaşımların benimsenmesi gerektiğini belirtmiştir.79

2. Uluslararası Para Fonu ve Dünya Bankası Politikaları Çerçevesinde