• Sonuç bulunamadı

Eğitimciler, Değişen Personel Sistemi ve İş Güvencesi

C. ALAN ARAŞTIRMASINDA ELDE EDİLEN BULGULAR

5. Eğitimciler, Değişen Personel Sistemi ve İş Güvencesi

Öğretmenlerin görüşlerini savunurken yapmış olduğu açıklamalara örnek vermek gerekirse:

Almış olduğumuz TKY eğitimleri bana göre birçok fayda sağladı.

Öncelikle verdiğimiz dersler ve alanlarımız dışında yeni şeyler öğrendik ve kişisel gelişimimize olumlu etkisi oldu. Sonrasında okuldaki eksiklikleri ve kendi eksikliklerimizi anlamamıza yardımcı olduğu için okulun ve derslerin kalitesini arttırdığını düşünüyorum.

(AAAL, Kadın, 40, Rehberlik)

TKY kapsamında kriz yönetimi, liderlik, stratejik planlama gibi birtakım eğitimler aldım ancak bu eğitimler 3-5 günlük ve daha çok sohbet havasında genel konular üzerinden ilerleyen eğitim seminerleri şeklindeydi. Sonrasında ise bu eğitimlerde öğrenilenler kullanılarak okulumuzda herhangi bir soruna çözüm getirecek somut adımlar atılmadı. Ya da en azından ben böyle bir şeyle hiç karşılaşmadım. Bu nedenle verilen eğitimlerin bilgi ve beceriyi arttırmaktan çok göstermelik olduğunu düşünüyorum.

(İMKB, Erkek, 38, İngilizce)

Görüldüğü üzere öğretmenlerin vermiş olduğu yanıtlar TKY’nin Ankara’nın merkezinde dahi öğretmenlerin vasıfları üzerinde tam anlamıyla olumlu bir etki yaratamadığını ortaya koymaktadır.

Şu anki tabloya bakıldığında henüz sözleşmeli personel sayısı yönetimin hedeflediğinin çok altındadır. Bugün temel olan personel kadrolu personeldir ancak söz konusu durum gerek üst yönetimin gerekse dış aktörlerin oluşturmaya çalıştıkları yeni personel politikasıyla, esnek çalışma, performansa dayalı ücretlendirme gibi yöntemlerle çeliştiği için aşama aşama ortadan kaldırılmaya çalışılmaktadır.

Mülkatlarda sorulan sorular da bu bağlamda eğitimcilerin konuya ilişkin farkındalıklarını ve bakış açılarını ortaya koymaya çalışmıştır.

Bu alanda ilk olarak sorulan soru mülakata katılan öğretmenlerin kadrolu mu yoksa sözleşmeli olarak mı çalıştıklarıdır. Mülakatlar başlamadan önce okuldaki sözleşmeli öğretmen sayısı idarecilerden öğrenilmiş ve özellikle bu kişilerle mülakat yapılmasına özen gösterilmiştir. Ancak her iki okulda da çok sayıda sözleşmeli öğretmen görev yapmamaktadır AAAL’de 3 İMKB’de ise 4 sözleşmeli öğretmen bulunmaktadır. Mülakat yapılırken ise her iki okulda da sözleşmeli olarak çalışan öğretmenlerin yalnızca ikisine ulaşılabilmiştir (Tablo 8).

Sözleşmeli statüde çalışanların sayısı az olmasına rağmen kadrolu çalışan öğretmenler de deneyimlerini ve mesleğin gereklerini göz önünde bulundurarak iş güvencesi başlığı altında sorulan soruları cevaplandırmışlardır.

İlk olarak sorulan soru sözleşmeli statüde çalışmanın öğretmenlerin performansını arttırmada etkili bir yöntem olup olmadığına yöneliktir. Bu konuda hem sözleşmeli olarak çalışan hem de kadrolu öğretmenlerin bakış açısı aynıdır. Her iki grup da sözleşmeli çalışmanın performansı arttırıcı bir etkisi olmadığını, aksine güvensizlik duygusu yaratarak kişilerin konsantrasyonunu negatif yönde etkilediğini yoğun bir şekilde savunmuşlardır (Tablo 19). Ancak küçük bir grup olsa da her iki okulda da sözleşmeli personel uygulamasının performası arttıracağını düşünen eğitimciler vardır. Kırk kişi içinden yalnızca yedi eğitimci söz konusu olumlu cevap vermişlerdir. Bu eğitimcilerin üçü TKY ekipler içinde yer alan ve TKY’yi içselleştirmiş eğitimciler şeklinde tanımlanabilecek kişilerdir. Öte yandan diğer dört eğitimci yaşları kırkın üzerinde olan ve kendileri kadrolu çalıştığı için bu konuda herhangi bir korku yaşamayan, emekliliğine hak kazamış ya da hak kazanmaya yakın kişilerdir. Yani kendilerini tamamen remin dışında görerek söz konusu piyasa temelli

bir bakış açısıyla yanıtlamışlardır. Bu konuda ortaya çıkan tablo aşağıda yer aldığı şekildedir:

Tablo 19: Sözleşmeli Personel Uygulamasının Eğitimcilerin Performansı Üzerindeki Etkisi (%)

AAAL İMKB

ARTTIRIR 20 15

AZALTIR 80 n=20

85 n=20

Soru: Size Göre Sözleşmeli Statüde Çalışmak Öğretmenlerin Performansını Arttırmada Etkili Bir Yöntem Olabilir Mi?

Kaynak: Mülakatlar

Performansı arttırıcı etkisi olduğunu düşünmüyorum zira bu şekilde öğretmenlerin bazı hakları elinden alınmış oluyor ve haklarını kaybeden öğretmenlerin daha yüksek performansla çalışabilecekleri bana mantıklı gelmiyor. Belki performans ölçümleri için göstermelik işler yapılabilir ama gerçek anlamda öğrenciyi yetiştirme konusunda kendini güvencede hisseden öğretmenlerin daha yararlı olacağını

düşünüyorum.

(İMKB, Kadın, 39, Turizm Otelcilik) Sözleşmeli olarak çalışıyorum ve kendimi kadrolu çalışan öğretmenlere nazaran daha az güvencede görmemim haricinde bu sistemin bana sağladığı bir şey olmadı. İlk olarak atamam Ankara’ya yapılmadı. Eş durumundan Ankara gelmem gerekiyordu ama 2 sene boyunca ben Ağrı’da görev yaptım. Sonra bir şekilde atamam yapıldı ama bu süreçte hem ben hem de eşim çok yıprandık. Özel hayatında düzeni oturmamış bir eğitimcinin derslerinde ve öğrencilerine yaklaşımında pozitif olabileceğine inanmıyorum. Bu nedenle sözleşmeli personele geçilmesi önümüzdeki dönemde devam edecekse bile eğitimcilerin özlük haklarını ve sosyal yaşamlarını göz önünde bulundurmaları gerektiğini düşünüyorum. Hepimiz öğretmen olmak için yetişiyoruz ve aynı duygularla işe başlıyoruz ama öncelikle KPSS engeli sonrasında ise atamalarda yaşanan sorunlar performansımızın başka konulara

yoğunlaşmasına neden oluyor.

(AAAL, Kadın, 28, Türk Dili ve Edebiyatı) Kadroya sırtını dayayan öğretmenler özellikle bir yaştan sonra okula ve öğrenciye hiç önem vermemeye başlıyorlar. Genellemek belki yanlış ama çoğu okulda durum bu şekilde, devlete sırtımı dayadım, ömür boyu maaşım var bir şekilde emekliliğimi alsam diye okula gelip giden bir eğitimcinin kimseye bir şey kattığını düşünmüyorum. Bu nedenle sözleşmeli personel uygulaması söz konusu durumun üstesinden

gelinmesi noktasında fayda sağlayacaktır. Özellikle bu şekilde çalışanların sayısı kadrolu çalışan sayısını geçtiğinde eğitimin kalitesinin de artacağını düşünüyorum.

(AAAL, Erkek, 42, Matematik)

Yaşanan dönüşümün iş güvencesini nasıl etkilediği konusundaki soruya kadrolu çalışan öğretmenler herhangi bir etkisi olmadığını belirtirken sözleşmeli çalışanların hepsi yaşadıkları sürecin bir sonucu olarak iş güvencelerinin kadrolu çalışanlara nazaran azaldığını söylemişlerdir. Bu nedenle kadrolu çalışanları etkilemeyen yeni sistemin esas olarak sonuçlarını eğitim sisteminde sözleşmeli çalışan personel sayısının artmasıyla göstereceği söylenebilir. Öte yandan eğitimcilerin kendilerini etkilemeyeceğini düşündükleri konulara yönelik ilgisiz bir tavır içine girmeleri eğitim sisteminin içinde yer alan sorumluluk sahibi eğitimcilerin yerini özel sektör mantalitesine sahip, daha bireyci eğitimcilere bıraktığını göstermesi noktasında endişe vericidir.

Öğretmenlik mesleği için iş güvencesinin önemli olup olmadığı yönündeki soruya da sözleşmeli çalışmanın performans üzerindeki etkisiyle benzer bakış açısıyla yanıt verilmiş olup aynı tabloyla karşılaşılmıştır. Büyük çoğunluk iş güvencesinin önemli olduğunu savunurken, bir kısım da işini iyi yapan ve konusuna hakim bir öğretmen için iş güvencesinin bir önemi olmadığını savunmuşlardır.

Ancak iş güvencesinin önemli bir husus olduğu ve eğitimcilerin işlerine konsantrasyonlarını arttırdığı genel olarak vurgulanmıştır. Bu noktada öğretmenlerin performans arttırma yöntemi olarak sözleşmeli çalışmadan başka bir yol bulunması gerektiği bu bölümde sorulan sorulardan elde edilen sonuçtur. Ancak burada da dikkat edilmesi gereken konu şu anda azınlık olsa da bir grup eğitimcinin piyasa ağzı olarak da tabir edilebilecek bir üslup belirlemiş olmasıdır. Oysaki eğitim bir kamu hizmetidir ve her eğitimcinin eşit sorumluluk ve bilinçle söz konusu kamu hizmetini en iyi şekilde sunmaya çalışması zaten eğitimci olmanın doğasını oluşturmaktadır.

Bu nedenle söz konusu durumun dışında bir tavrın benimsenmeye başlaması ileriki dönemde yayılması halinde (ki istenen ve yukarıdan işlenen budur) sorun yaratabilecek bir tabloya yol açabilir.