• Sonuç bulunamadı

4. TELEVİZYONUN İNSAN DAVRANIŞI ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ

4.4. Eğitim

Zihinde bırakılan izler, gerçek ya da sahte olduğunun farkına varılmaksızın çocuklar ve gençler tarafından örnek birer davranış kalıbı olarak kabul edilmektedir.218

“Birtakım film ve programların milli kültürümüze ters düşen bir yapıya sahip olmaları;

toplumun nereye götürülmek istendiği, geleceğin yetişkinleri olacak çocuklarımızın ve gençlerimizin hangi modele göre yetiştirilmeğe çalışıldığı konusunda endişeler uyandırmaktadır.”219

4.4. Eğitim 4.4.1. Bilişsel Etki

Medya, işlevleri arasında sayılan bilgilendirme ve haber vermeyi gerçekleştirirken, bir yandan bilgi verir bir yandan da bu bilgilerle bireylerin toplumsallaşmasını ve eğitimlerini destekler.220 Postman’a göre “Televizyon iletişim ortamlarımızı, başka hiçbir iletişim aracının gücünün yetmeyeceği tarzlarda bizim adımıza düzenler… Televizyon, dünyaya ilişkin bilgimizi değil, aynı zamanda bilme yollarına ilişkin bilgimizi de yönlendiren bir araç statüsüne yükselmiştir."221

Televizyonu bir kaçış olarak gören izleyiciler, aslında bunun sadece sorunları düşünmekten kaçış olduğunu ve bu yolla hallolmayacağını hatta daha kötü bir şekilde karşılarına tekrar dikileceğini bilmeden akıllarını televizyonun eline bırakarak ve şuurlarını yarı uykuya yatırarak çözüm bulmaktan kaçınmaktadırlar.222 Medya böylelikle istediği izleyici kitlesini oluşturmuş ve düşünmeden istenilen harekete yönlendirilebilinen bireyler yetiştirmiştir. Bu da düşünce dünyası zayıf bir toplum oluşmasına sebep olmaktadır. "Uzmanlar televizyon izleyen çocuğun, üretkenliğinin köreldiğini, verilenle yetinmeyi öğrendiğini, yaratıcılık ve becerilerinin "hazıra konma"

nedeniyle zayıfladığını ifade etmektedir."223Kitle iletişim araçlarını çocuğu oyalayan bir dadı olarak kullanan ebeveynler basmakalıp figürlere, sınırlı düşünce dünyasına sahip

218 Mehmet Küçükkurt, “Televizyon ve Çocuk”, Aile Yazıları 3, Ankara, T.C. Başbakanlık Aile Araştırma Kurumu Yayınları, 1991, s. 399.

219 Habil Şentürk, Din Psikolojisine Giriş, 2. B., İstanbul, İz Yayıncılık, 2013, s. 74.

220 Metin Işık, "Çocuk, Televizyon ve Eğitim", Medya ve Çocuk Rehberi, (ed. Yasemin Giritli İnceoğlu, Nurdan Akıner), Konya, Eğitim Kitabevi Yayınları, 2008, s. 134.

221 Akt. Karaboğa, a.g.e., s. 47-48.

222 Hüseyin Emin Öztürk, a.g.e., s. 66.

223 Akt. Işık, Televizyon ve Çocuk, s. 124.

47

çocuklar yetiştirirler.224Özellikle genç izleyiciler izlenen davranışları taklit etmeye ve kopyalamaya başlarlar225 ve bunun eğitici ve bilgi verici olduğunu da zannederler.

Kitle iletişim araçları iyi kullanıldığında bireylerin eğitime yardımcı olabilirler.

Özellikle sinema bilişsel etki sağlayabilme ve sağlama konusunda önemlidir. İzlenen filmlerle çok kısıtlı zamanda birçok bilgi bireylere sunulmaktadır. Aslında verilmek istenen eğitim filmlerle iyi ve rahat bir şekilde verilebilir. Film karşısında dikkatinin tümünü karşısındaki görüntüye ve örgüye veren gence, dikkatini çekecek şekilde hazırlanan filmlerle din ve ahlaki değerlerle alakalı bilgiler sunulabilir ve başarılı olma ihtimali de çok yüksektir.

Kitle iletişim araçları özellikle de televizyonun doğru ve kontrollü kullanıldığında, çocuğun yeni kavramlar öğrenmesine ve zihinsel olarak gelişmesine yardımcı olacağını savunanlar226 olsa da genel olarak televizyonun bireyin zihin dünyasını yavaşlattığı ve okuma oranında düşmeye sebep olduğu savunulmaktadır.

Türkiye'de yapılan birçok çalışmada televizyon izleme sıklığı ile kitap okuma arasında ters bir ilişkinin var olduğu görülmektedir.227Postman'a göre de "Televizyon okuma- yazma kültürünü genişletmez ve pekiştirmez. Tersine, okuma- yazma kültürüne saldırır".228

4.4.2. Bilinçaltı

Farkında olma faaliyeti olarak tanımlanan bilinç bireyin çevresindeki olup bitenleri algılaması ve anlamasıdır. Bilinçaltı ise çevredeki görüntü ve sesin birey fark etmeksizin bireyin zihninde yer edinmesidir.229 Kitle iletişim araçlarıyla sunulan görüntü ve seslerde de bireyin izlediği anda farkına varmadığı ancak bilinçaltının etkilendiği mesajlar vardır. Medya aracı ona verilen amaca göre beyne komutlar verir ve istenilenin yapılması için içsel duyguları harekete geçirerek bilinçaltına mesajlar gönderir.230 Karaboğa'nın “Televizyon artık bir kitle iletişim aracı olmaktan çıkmış,

224 İmançer,a.g.e., s. 221.

225 Çöloğlu, a.g.e., s. 82, 86.

226 Mesude Atay- Elif Çelebi Öncü, “Elektronik Bakıcı; Televizyon”, Çocuk ve Medya, (ed. Selda İçin Akçalı), 2. B., Ankara, Nobel Yayın Dağıtım, 2009, s. 76.

227 Güney ve Arkadaşları, a.g.e., s. 72; Erol Mutlu, Televizyon ve Toplum, Ankara, s. 122.

228 Neil Postman, Televizyon Öldüren Eğlence Gösteri Çağında Kamusal Söylem, s. 98.

229 Yağmur Küçükbezirci, “Bilinçaltı Mesaj Gönderme Teknikleri ve Bilinçaltı Mesajların Topluma Etkileri”, Değerler Eğitimi, (der. Y. Sinan Zavalsız), İstanbul, Ensar Neşriyat, 2014, s. 118.

230 Küçükbezirci, a.g.e., s. 119.

48

kitlelerin beynini yıkama aracına dönüşmüştür.”231sözü durumun ciddiyetini ortaya koymaktadır. Bilinçaltına etki edebilmek için ahlaki değerleri yok sayan ve bilinçaltına olumsuz ve etik olmayan mesajlar olarak giden görüntüler bireyi ve toplumu olumsuz etkileyebilmektedir.232

Sinema, bilinçaltını en etkin kullanan kitle iletişim araçlarındandır. Gabbard’ın deyişiyle, “Film, bilinçdışının dilini konuşur.”233Kracauer de film ile ilgili yaptığı çalışmada filmlerin uyuşturucuya benzetildiğini belirtmektedir.234 Buradan da anlaşıldığı gibi filmler, bireylerin ve toplumun bilinçaltına etki etmekte ve onları şapşallaştırarak istedikleri yere çekebilmektedir.

4.4.3. Söylem ( İzlenenlerin Sonradan Konuşulması)

Günümüzde kitle iletişim araçlarında gösterilenler normal hayatta yaşananlardan daha çok konuşulur hale geldi. Modern dünyanın en yaygın hastalığı olan televizyon bağımlılığı, insanların günlük gevezeliğini oluşturmaktadır.235 Sabah uyandığında işe, okula giden kişiler veya komşularıyla iletişime geçen kadınlar önceki günkü izlenen televizyon programlarından konuşur hale gelmiştir. Hele ki aynı diziyi izleyenler arasında olay örgüsüyle ilgili değerlendirmeler yapılmadan o günün geçmesi mümkün değildir.236 Her birey kendi bulunduğu konuma göre izlediklerini kendisine yakın kişilerle illaki paylaşır. Kadınlar, kadın programlarında, magazinlerde; erkekler, haberlerde, siyaset programlarında; gençler, dizilerde, spor programlarında izlediklerini konuşurlar. Medya "günlük bir zikir gibi" izleyenlerin birbirleriyle paylaştıklarıyla eda ettiği bir duruma gelmiştir.237

Beraber izlemelerle ve sonradan konuşulanlarla insanları birbirine yaklaştırdığı ve bağladığı zannedilen televizyon, aslında insanların birlikte işbirliği halinde bir şey yaptıklarını zannettirerek gerçek dünyada olması gereken sosyal gruplarla iletişimi

231 Törel, a.g.e., s. 43.

232 Küçükbezirci, a.g.e., s. 119.

233 Akt. Özden Terbaş, “Giriş: Sine-masal Dil ve Psikanalitik Eleştiri”, Sinema ve Psikanaliz/ Filmler ve Bilinçdışı (der. Özden Terbaş), 2. B., İstanbul, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, 2013, s. 2.

234 Bkz. Mutlu, Globalleşme, Popüler Kültür ve Medya, s. 101.

235 Şirin, a.g.e., s. 9.

236 Yetim, a.g.e., s. 75.

237 Cereci, a.g.e., s. 110; Erol Mutlu, Globalleşme, Popüler Kültür ve Medya, s. 148.

49

engellemektedir.238 Sanal birlikteliklerle tatmin etmeye çalışarak gerçek dünyada birliktelik ihtiyacı hissedilmemesini amaçlamaktadır.

Ayrıca, toplumun medyayı, medyanın da toplumu etkilediği birbirleriyle bir etkileşim halinde oldukları kabul edilse de medya gücünü etkilemek için kullandığında güçlü bir yapıya dönüşmektedir.239 Güçlü olduğunun farkında olan medya, bir şeyleri anlatırken kendi dilini kullanmaktadır. Bu yüzden de çoğu zaman toplumun dil yanlışları yapmasına zemin hazırlamaktadır.240 Toplumun dil bilimini olumsuz etkilemektedir.

238 Hüseyin Emin Öztürk, a.g.e., s. 61.

239 Sevil Uzoğlu, R. Ayhan Yılmaz, "Medyanın Gücü", Yeni Türkiye Medya Özel Sayısı I., Yıl 2, S. 11, Ankara, 1996, s. 522.

240 Cereci, a.g.e., s. 66.

50

İKİNCİ BÖLÜM

BULGULAR VE YORUMLAR

Bu bölümde, araştırmanın alt problemleri ve hipotezleri doğrultusunda, anket uygulanmasından elde edilen verilerin, istatiksel analizleri yapılmış olup, bunun sonucunda elde edilen veriler işlenip tablolaştırılmıştır.

1. KİŞİSEL BİLGİLERE AİT BULGULAR

Bu kısımda ankete katılanlarla ilgili kişisel bilgilere yer verilmektedir.