• Sonuç bulunamadı

4. TELEVİZYONUN İNSAN DAVRANIŞI ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ

4.2. Ahlâkî Değişim

Demografik, sosyokültürel, psikolojik ve finansal durum gibi etmenler satın alma sürecini etkilemektedir.171 'Ne kadar tüketirsen ya da ne kadar para harcarsan o kadar değerli ve iyisin' imajı psikolojik alanda etkileyebilmektedir. Ki zaten medya da aldıklarının büyüklüğü, çokluğu ve pahalılığıyla "kendi öz değerini ölçen tüketiciler"

ister172 ve bunun içinde tüm programlarında bunu kullanır.

Tüketim tüketim toplumundaki hiçbir nesne mutlak anlamda tatmini arzulamaz, bilakis bir sonraki arzuya koşarken tüketiciyi ihtiyacını tamamen gidermeden oyalayacak bir hizmet olarak oluşturulmaktadır.173 Bu hizmetlerin medya aracılığıyla yapılan reklamları da buna yardımcı olup zemin hazırlamaktadır.

Medya insanı ve insanın değerlerini bir metaya dönüştürerek tüketim toplumunun nesnesi haline getirir. Tüketime özendirmek ve tüketim sömürüsü yapabilmek için insanı kullanır.

4.2. Ahlâkî Değişim 4.2.1. Şiddet

Kitle iletişim araçlarında okudukları, dinledikleri veya izledikleri kışkırtıcı görüntüler nedeniyle bireylerin suç ilemeye yöneldikleri, medyaya yöneltilen eleştirilerin başında gelmektedir.174 Toplumdaki şiddet ile televizyondaki şiddet arasında doğrudan bir çizgisel bağlantı olduğunu belirtenler olduğu gibi, televizyondaki şiddetin tek sebep olmadığını izleyicinin sosyo-kültürel deneyimlerinin de etkin olduğunu savunanlar bulunmaktadır.1751950'lerden günümüze kadar binden fazla araştırma yapılmış ve bu araştırmaların büyük çoğunluğu, televizyon ve filmlerdeki şiddet içeriğini izleyen ve ya maruz kalan çocukların saldırgan davranışlara daha meyilli olduğunu göstermiştir.176

171 Duygu Aydın, Reklam Hafızası, Ankara, Nobel Yayıncılık, 2011, s. 32.

172 Radford, a.g.e., s. 46.

173 Sümeyye Aydın, Dini Kültürde Tüketim Sorunu -Türkiye’de İslami Kültürün Yeni Tüketim Biçimleri- Ondokuz Mayıs Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Samsun 2013, s. 17.

174 Cereci, a.g.e., s. 17

175 John Fiske, İletişim Çalışmalarına Giriş, 3. B., (çev. Süleyman İrvan), Ankara, Pharmakon Yayınevi, 2014, s.320.

176 Ahmet Rasim Kalaycı, Medya Profesyonellerinin ve Medyanın Aile Algısı, Ankara, T.C. Başbakanlık Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü Yayınları, 2008, s. 8.

40

"Morgan’a göre, televizyon şiddetinin etkileri üzerine çalışan araştırmacılar üç temel hipotezden biri üzerine odaklanır:

i) Televizyon şiddetine maruz kalmak, izleyicileri daha saldırgan ya da daha şiddetli davranmasına neden olur,

ii) Televizyon şiddetine maruz kalmak, izleyicilerine şiddete karşı duyarsızlaşmasına neden olur,

iii) Televizyona maruz kalmak dünyanın acımasız ve tehlikeli bir yer olduğu inancını eker/yetiştirir."177

RTÜK'ün yaptığı araştırmalarda 15-18 yaş grubunda “Aşırı şiddet yayınları ilgimi çekiyor veya rahatsız olmuyorum” diyenler % 98 iken “Aşırı şiddet yayınlarından rahatsızlık duyanlar” a bir yüzde bile verilmemiştir.178 Televizyon programlarındaki şiddet gençlerin dikkatini çekmekte ve gençler bundan rahatsızlık duymamaktadır.

George Gerbner’in yaptığı araştırmalara göre ise, "televizyondaki şiddet yayınları;

şiddeti ve şiddetin kurbanı olmayı meşrulaştırmaktadır."179 Televizyondaki şiddet çocuklara gerçek dünyayı öğrettiğini savunanlar olsa da aslında televizyondaki şiddet gerçek hayatta görülenin yaklaşık 10 katı daha fazladır.180 Bu yoğun şiddet ile karşı karşıya kalan çocuk ve gencin hem dünya görüşünde hem de psikolojisinde olumsuz etkiler bırakabilmektedir. Ayrıca şiddetin mizah yoluyla gösterimi duyarsızlaştırma etkisini artırmaktadır.181

4.2.2. Cinsellik

İnsanlar her dönemde çeşitli koşullarda cinsel duygular altına girmektedirler.

Cinsellik biyolojik faktörlerle dürtüldüğü gibi dış faktörlerle ( toplum, çevre, medya) de dürtülmektedir.182 Dış faktörlerden öğrenme yoluyla etkilenen birey, medyanın sunduklarından, gösterdiklerinden de etkilenmektedir. "Dr. Aric Sigman, yiyecek görmenin tükürük salgımızı arttırması gibi, televizyonda cinsel içerikli sahnelerin

177 Akt. Taylan, a.g.e., s. 44.

178 TV Yayınları ve Programları Hakkında Vatandaşların Görüşü- RTÜK’den aktaran, Mehmet Mete, Televizyon Yayınlarının Türk Toplumu Üzerindeki Etkisi, Ankara, Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yayınları, 1999, s. 46.

179 Müjde Ker-Dincer- Özgür Yılmazkol, "Televizyon: Çocuklara “Gerçek Hayat”ı Şiddetle Öğreten

“Çağdaş Masal Anlatıcısı”", Çocuk ve Medya (ed. Selda İçin Akçalı), 2. B., Ankara, Nobel Yayın Dağıtım, 2009, s. 197.

180 Adnan Törel, Uzaktan Kumandalı Çocuklar, İstanbul, Hayy Kitap, 2007, s. 34.

181 Özonur Çöloğlu, a.g.e.,, s. 82.

182 Turhan Muharrem Turhan, Cinsellik ve Din, İstanbul, Rağbet Yayınları, 2010, s. 100.

41

artışının da küçük kız çocuklarında cinsel olgunlaşmayı etkilediğinin tahmin edildiğini belirtmektedir."183 Dizilerden reklamlara kadar tüm televizyon programları şiddet ve cinsel istismar içermemelidir.184Aşırı cinsellik ve şiddete dayalı filmler, algı ve değerlerinin sağlıklı gelişimini engelleyebilir.185

Tüketimi arttırmak için bir meta olarak kullanılan kadın bedeni, kadın için oluşturulan algıyı olumsuza yönlendirmektedir. Bu bununla karşılaşan çocuklar için ileriki yaşlarda oldukça yanıltıcı sonuçlara sebebiyet verebilmektedir. Ergenlik dönemine gelindiğinde, "özellikle kız çocukları, öz güven sorunu olan birer kadın, cinsellik ve kadınlar hakkında önyargılara sahip birer erkek haline geleceklerdir."186

4.2.3. Değerler

Zihinsel kapasitenin birçok mevzuyu anlamlandırabileceği noktaya ulaştığı gençlik döneminde, değerler sistemi ihtiyaç olarak ortaya çıkar.187 Sahip olduğumuz düşüncelerimizi sorgulattığı gibi değer yargılarımızı da sorgulatan ve istemediği değerlerimizi çeşitli yöntemlerle istediği şekilde yönlendirmek için tüm yolları deneyen görsel medya, neye değer vermemiz gerektiği hususunda bir 'mihenk taşı' konumuna gelmiştir.188

"Televizyon gümüş tepsilerle bireyin önüne koyduğu dünyada, her tür toplumsal dinamiği sunmaktadır. Ancak televizyon bu sunumu gerçekleştirirken kendi doğası gereği bilgiyi deformasyona uğratabilmekte ya da bir buğday tanesi gibi öğüterek kullanmaktadır. Öğütülen değerlerden kimi zaman siyaset, kimi zaman hukuk, kimi zaman aile, kimi zaman toplumun sıradan ama starlaştırılan insanları, kimi zaman da toplumsal yaşamın en mahrem konuları nasibini almaktadır."189

183 Akt. Adnan Törel, a.g.e., s. 37.

184 Törel, a.g.e., s. 33.

185 Johnson, J.G.,Cohen, P., Smailes, E.M., Kasen, S., &Brook, J.S. (2002). Television view ingand aggressive behavior during adolescence and adulthood. Science, 295 (5564 / 29 March), 2468-2471, s.

40.

186 Belkıs Saraç Uslusoy, "Kadınlara Yönelik Reklamlarda Etik Sorunlar ve Yeni Paradigmalar, Halkla İlişkiler ve Reklam Üzerine Etik Değerlendirmeler,(ed. İdil Sayımer, Pınar Eraslan Yayınoğlu), İstanbul, Beta Basım, 2007, s. 337.

187 Ali Ulvi Mehmedoğlu, "Gençlik, Değerler ve Din", Küreselleşme Ahlak ve Değerler, (ed. Yurdagül Mehmedoğlu- Ali Ulvi Mehmedoğlu), İstanbul, Litera Yayıncılık, 2006, s.262.

188 Zengin, a.g.e., s. 77.

189 Aşina Gülerarslan, Sosyalleşme Sürecinde Kitle İletişim Araçları Ve Din İlişkisi; Televizyon Örneği, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Konya 2010’den aktaran; Zengin, a.g.e., s. 75.

42

Televizyon ve sinema dönüşüm sağlarken asla devrim yapamaz. Tek bir program ya da film ile kültürü, değerleri değiştiremezler ancak yavaş yavaş bu dönüşümü sağlarlar. Toplumu önce mesaja alıştırır ve alışan toplum yadırgamaksızın değerlerinden ödün vermeye başlar.190 Sonrasında da yeni değerler dayatılmaya çalışılır.191 Bu dayatmayı bazen dizi bazen de film ile yaparken bazen de reklamlarla gerçekleştirmektedir. Ürünü satmaya çalışmanın yanında ürünü yaşam tarzlarına benimsetme amacını barındıran reklamlar, ürün ile toplumun değerleri arasında uyumlu bağlantı kurmak isterler.192 Reklamlarla özdeşim kuran genç reklamdaki ürüne sahip olamaması durumunda umutsuzluğa düşmekte ve zamanla yalnızlaşmaya başlamaktadır.

Zamanla kendisine yabancılaşan birey kendini önemsiz ve değersiz hissetmeye başlamaktadır.193Tüketimi vazgeçilmezmiş kılarak bireyin yoksunluk düşüncesine kapılmasına sebebiyet verir.194 Tükettiği kadar var olduğu, tüketmeyince 'hiç' olduğu algısı verilerek değer yargıları çarpıtılmaktadır.195

"Skornia’nın televizyonla ilgili tespitleri son derece kaygı verici: “Bir çocuğa din, okul, ebeveynler ve hukuk sistemi bazı değerleri öğretirken, diğer tarafta medya bambaşka değerleri empoze ederse, birçok insan iç çatışma yaşayabilir. Birbiriyle çelişen, çatışan bu değerler bazı doktorlara göre daha fazla şizofreni vakası görülmesinin sebeplerindendir. Çocuklar gün içinde birçok kez televizyonun kurmaca dünyasında dayatılan değerlerle kendi kişisel hayatındaki gerçekliğin getirdiği değerler arasında sıkışır. Herkes bu tür bir çatışmayla başa çıkamaz."196

Televizyonda gösterilen ahlak dışı şeylerle değerleri tahrif etme bugün hemen ortaya çıkmasa da bugünün çocukları, gençleri büyüdüklerinde hastalıklı ve çok problemli bireyler olarak karşımıza çıktığında bu tahrif anlaşılacaktır.197Postman'ın

190 Yorulmaz, a.g.e., s .126.

191 Yavuz Kır, "Medya Terörü Kamuoyu Oluşturma veya Oluşturama-ma", Yeni Türkiye Medya Özel Sayısı I., Yıl 2, S. 11, Ankara, Ekim 1996, s 193.

192 Cereci, a.g.e., s. 94.

193 Gamze Yetkin Cılızoğlu,"Tüketimin Kültürleştirilmesi Sürecinde Reklamların Etkisinin Etik Açıdan Değerlendirilmesi", Halkla İlişkiler ve Reklam Üzerine Etik Değerlendirmeler,(ed. İdil Sayımer, Pınar Eraslan Yayınoğlu), İstanbul, Beta Basım, 2007, s. 293.

194 Sedat Şimşek, Reklam Ve Geleneksel İmgeler, İstanbul, Nüve Kültür Merkezi Yayınları:33, 2006, s.

19.

195 Cılızoğlu, a.g.e., s. 286.

196 Törel, a.g.e., s. 40.

197 D. Mehmet Doğan, " Türkiye'de Kadın ve Aile Anlayışı Konusunda Kitle İletişim Vasıtalarının Tahrif (veya Tahrib) Edici Tesirleri", Yeni Türkiye Medya Özel Sayısı II., Yıl 2, S. 12, Ankara, 1996, s. 1315.