• Sonuç bulunamadı

3.6. DEVLETİN KURULUŞU VE DEVLET BAŞKANLIĞI

3.6.5. Diplomatik Mektuplar

Hz. Muhammed (SAV) devleti tesis ettikten sonra İslam dini, Mekke ve Medine’nin sınırlarını aşarak Bizans, İran ve Habeşistan’da yayılmaya başladı. Hz. Muhammed’in (SAV) İslam’ı uzak diyarlara duyurmak için izlediği yol siyasal liderlik kabiliyetinin bir göstergesiydi. Çünkü kendisi okuma yazma bilmediği halde bu amacını gerçekleştirmek için yabancı ülkelere, görevlendirildikleri ülkelerde sözlü olarak vaaz edip nasihatte bulunacak misyonerler göndermeyi tercih etmemişti. Bunun yerine kısa, özlü ve anlaşılır mektuplar yazdırıp, bu mektupları İslamiyet konusunda bilgili elçiler eşliğinde hükümdarlara göndermeyi tercih etti.394

Bu mektupların çoğu tarihi süreç içerisinde kaybolmuştur. Günümüze ulaşan ve yakın zamanda bulunan bazı mektupların içeriği şöyledir;

Bizans İmparatoru Herakliyus’a gönderilen mektubun tercümesi;395

“Esirgeyen ve Bağışlayan Allah’ın adıyla,

393 Rahman, a.g.e., s. 226-227.

394 Muhammed Hamidullah, Hz. Peygamber’in Altı Orijinal Diplomatik Mektubu, Mehmet

Yazgan (Çev.), Beyan Yayınları, İstanbul 2013, s. 13.

114

Allah’ın kulu ve elçisi Muhammed’den, Bizanslıların büyük reisi Herakliyus’a: Selam hakikat yolunu izleyene (olsun)! Seni bütün olarak İslam’a davet ediyorum. İslam’ı kabul et ki felah bulasın. İslam’ı kabul et ki Allah değerini iki kat artırsın. Ama eğer kaçınırsan, tebaanın günahı da senin üzerine yüklenecektir. Ve siz, ey Kitab-ı Mukaddes’in insanları (Ey Ehl-i Kitab!) sizinle bizim aramızda aynı olan bir söze doğru geliniz, ki biz ancak Allah’a taparız, O’na hiçbir şeyi ortak koşmayız ve aramızda kimse kimseyi, Allah’ın dışında sahip (Rab) edinmeyiz. Şimdi, eğer kaçınırlarsa, şöyle deyiniz: Şahit olun biz Müslümanlardanız (Allah’a teslim olanlarız).”

Herakliyus, gelen mektupla, Hz. Muhammed’in (SAV) peygamberliğini tasdik etmiştir. Ancak can güvenliği konusunda Romalılardan korktuğu için peygambere tabi olamayacağını belirtmiştir. Hz. Muhammed’in (SAV) elçisini İslam mesajını iletmesi için dönemin önemli din adamı Rahip Duğaturu’l Üskuf’a göndermiş, bu rahibin toplum üzerindeki etkisinin kendisinden daha fazla olduğunu, onun İslam’ı kabul etmesiyle halkın da İslam dinini kabul edebileceğini söylemiştir. Rahip Üskuf da mesajı alınca, bunun zaten kendi kutsal kitaplarında belirtildiğini söyleyerek Müslüman olmuş fakat bu mesajı halka ilan edip onları da İslam’a davet edince dövülerek öldürülmüştür.396

İran İmparatoru Kisra’ya gönderilen mektubun tercümesi;397

“Esirgeyen ve Bağışlayan Allah’ın adıyla!

Allah Resulü Muhammed’den, İranlıların büyüğü Kisra’ya: Selam, hakikat yolunu izleyip Allah’a ve Resulüne iman edenlerin ve Allah’tan başka İlah olmadığına, O’nun bir ve ortaksız olduğuna ve Muhammed’in O’nun kulu ve Resulü olduğuna şehadet edenlerin üzerine olsun! Seni İslam’ı kabule çağırıyorum. Zira Ben, Allah’ın, canlı olan herkesi uyarmak ve ilahi kelamın kâfirlere karşı hükmünü tamamlaması için tüm insanlara gönderdiği elçisiyim. Şimdi İslam’a teslim ol ve felaha er. Ama eğer reddedersen, o zaman Mecusilerin günahları da senin üzerine olacaktır.”

396 Rahman, a.g.e., s. 237.

115

Kisra mektubu okuduğunda onu yırtmış ve Müslüman elçilere de kötü davranmıştır.398

Mısır Hükümdarı Mukavkıs’a gönderilen mektubun tercümesi;399

“Esirgeyen ve Bağışlayan Allah’ın adıyla!

Allah’ın kulu ve elçisi Muhammed’den, Kıbtilerin büyük başkanı Mukavkıs’a. Allah’ın Selamı, hakikat yolundan gidenlerin üzerine olsun. Şimdi ben sana, İslam’ın daveti ile sesleniyorum. İslam’ı kabul edersen esenliğe ulaşırsın ve Allah seni iki kez sevapla ödüllendirir; ama bundan kaçınırsan tüm Kıbtilerin günahını da sen üstlenmiş olursun.”

Mukavkıs, aldığı mektupla İslam’a girmemiş ama elçileri saygı ve hürmetle ağırlamıştır. Peygambere de çeşitli hediyeler göndermiştir.400

Mektupların genel yapısı itibariyle şunları söyleyebiliriz. Mektuplar “Besmele” (Rahman ve Rahim Allah’ın adıyla) ile başlıyor, ardından “Allah’ın resulü Muhammed’den” ibaresi geliyor, mektubun yazıldığı kimsenin ismi yer alıyordu. Kısaca mesaj verildikten sonra her mektup, hemen hemen şu şekilde son buluyordu: “İslam’ı kabul edersen selamet bulursun, şayet Allah’ın bu mesajından yüz çevirirsen bütün tebaanın günahı senin üzerine olacaktır.”401 Mektup son olarak mühürlenirdi.

Mektupları mühürlemek için, üzerinde “Muhammedu’r-Resulullah” kelimelerinin bulunduğu402 yüzük şeklinde gümüşten bir mühür yapılmıştı. Çünkü zamanın çoğu

hükümdarı, bir mektup mühürlü olmadıkça onu okumazdı.403

Hz. Muhammed (SAV) biliyordu ki, bir insan topluluğunun, bir ideolojiyi, bir dini kabul etmesinin en kısa ve garantili yolu söz konusu toplumun liderinin bu dini kabul etmesiydi. Yüz binlerce insanı ikna etmek yerine, o insanların liderini ikna etmek çoğu zaman yeterliydi. Bu strateji sayesindedir ki Medine’deki Arap kabile

398 Rahman, a.g.e., s. 240.

399 Muhammed Hamidullah, İslam Peygamberi, Mehmet Yazgan (Çev.), Beyan Yayınları, İstanbul

2015, s. 266.

400 Rahman, a.g.e., s. 238. 401 Rahman, a.g.e., s. 234.

402 Hamidullah, Hz. Peygamber’in Altı Orijinal Diplomatik Mektubu, s. 33. 403 Mustafa Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayınları, İstanbul 2004, C 5, s. 373.

116

liderlerinin İslam’a girmesiyle kabile mensupları da liderlerini takip etmiş ve devlet kurmaya giden yolu Hz. Muhammed (SAV) için hazırlamışlardı. Tabii her zaman bu strateji aynı şekilde sonuçlanmamıştı. Örneğin, Habeşistan İmparatoru Necaşi aldığı mektup sonucunda İslam’ı kabul etmiş fakat halkını buna ikna edememişti.404

İslam dinine davet çerçevesinde gönderilen mektuplar her ne kadar tebliğ amacıyla yazılmış olsa da siyasi bir niteliğe sahip olduklarını da söylemek gerekir. Çünkü bir hükümdarın İslam dinini kabul etmesi demek diğer taraftan Hz. Muhammed’i (SAV) sadece dini değil aynı zamanda siyasi bir lider olarak kabul etmesi demektir. Kur’an’da “Kim Peygambere itaat ederse, Allah’a itaat etmiş olur…”405 mealindeki ayet gereğince İslam dinini kabul eden bir hükümdar, her açıdan

Hz. Muhammed’e (SAV) biat etmiş, ona itaati kabul etmiş demektir.

Diplomatik mektuplar sadece İslam’a davet için değildi. Farklı niteliklerde de mektuplar gönderilirdi. Bu mektuplarda genel olarak; idari emirler, şahıslara toprak ve mal bağışlayan fermanlar, İslam’ın hükümleri, vergilerin toplanması ve diğer pek çok idari meseleler konu edilebiliyordu.406