• Sonuç bulunamadı

B. Dîvânu Lugâti’t-Türk’te Yer Alan İslâmî Unsurlar

4. Dinî Kavramlar

Günümüzde Müslüman Türklerin kullandığı dinî argümanların çoğunluğunu Arapça kelimeler, bir kısmını ise Farsça kelimeler karşılamaktadır. İslâmiyet’in kutsal kitabı olan Kur’ân-ı Kerîm’in, Hz. Peygamber’in hadislerinin ve ilk dönem kaynaklarının tamamının Arapça olması, dinî terimlerin bu dilden alınması sebebini doğurmuştur. Bu sebeple inanç, ibadet, ahlak ve tasavvufî kelimelerin büyük bir kısmını da Arapça menşeli kelimeler oluşturmuştur. Fakat Divânu Lugâti’t-Türk’te

578 Târîh-i Buhâra, s. 100-110.

579 Dîvânu Lugâti’t-Türk, haz. Ercilasun-Akkoyunlu, s. 149. 580 Dîvânu Lugâti’t-Türk, haz. Ercilasun-Akkoyunlu, s. 150. 581 Dîvânu Lugâti’t-Türk, haz. Ercilasun-Akkoyunlu, s. 207.

dinî kavramların birçoğunu karşılayabilecek Türkçe kelimeler bulmak mümkündür582.

Tenrike: Kaşgarlı’nın yüce ve aziz olan Allah şeklinde açıkladığı Tenrike

kelimesi Dîvânu Lugâti’t-Türk’te pek çok kez geçmektedir. Eserde Allah’a hamd için yazılmış bir dörtlük bulunmaktadır:

“İdimni öger men

Biligni yüger men Könülni tüger men Erdem ü.ze türlünür

Diyor ki: Allah’ın nimetlerine hamdederim. Onun cömertliğiyle erdem toplarım. Bunlar üzerine kalbimi düğümlerim. Çünkü kalbim güzel iş ve edepleri kaplar”583.

Eserde Allah’ın sıfatlarına karşılık gelen pek çok kelime kullanılmıştır:

Bayat: bu kelime Argu lehçesine ait olup Allah’a atfedilen isimlerden birisi

olarak kabul edilebilir. Fakat bu kelimenin anlamı Dîvânu Lugâti’t-Türk’te yer almamaktadır. A. Caferoğlu’ya göre Bayat kelimesi Uygurca’da varlıklı, zengin ve devletli manasına gelen bayagut kelimesinin farklı söylenişidir584. Bu bakımdan Bayat, Allah’ın isimlerinden el-Kerîm ile benzeşmektedir. Bayat, Karahanlı metinlerde Allah’ın Türkçe karşılığı olarak pek çok kez kullanılmıştır.

582 Nuran Yılmaz, “11. Yüzyıl Müslüman Türk Dünyasındaki Din Anlayışının Divanü Lügati’t-

Türk’teki Yansımaları”, Turkish Studies International Periodical For the Languages, Literature and

History of Turkish or Turkic, C. 4, S. 3, Ankara 2008, s. 1001, 1003; İsmail Erdoğan, “‘Divânu

Lugâti’t-Türk’te Yer Alan Bazı Dinî Kavramlar”, İslami Araştırmalar Dergisi, C. 27, S. 2, Ankara 2016, s. 165.

583 Dîvânu Lugâti’t-Türk, haz. Ercilasun-Akkoyunlu, s. 304. 584 Dîvânu Lugâti’t-Türk, haz. Ercilasun-Akkoyunlu, s. 418.

Bedük: Dîvânu Lugâti’t-Türk’e göre kelime anlamı başkasına boyun eğmeyen,

her şeyin büyüğü, ulu vs.dir585. Bu kelime Allah’ın vasıflarından ekber, ulu, yüce ve Tealâ gibi kavramların karşılığı olabilir.

İdi: sözlük anlamı sahip ve efendidir. İdi, Allah’ın her şeyin sahibi olduğunu

belirtmek için kullanılır. Bu kavram, Allah’ın Rab ve özellikle de el-Melîk isminin karşılığı olarak kullanılabilir. Allah’ın emri için ise İdimiz yarlığı denmektedir586. Karahanlı metinlerinde çokça kullanılmaktadır.

Törü: Töre anlamının dışında Allah’ın yaratma sıfatını belirtmek için de

kullanılmıştır. Eserin pek çok yerlerinde törü kelimesinin değişik kullanımlarını görmek mümkündür. Örneğin, “yalınuk törü.di beşer yaratıldı”587 ve “Tenri ajun törütti Yüce Allah âlemi yarattı”588 bunlardan bazılarıdır.

Ugan: Ugan kelimesi Allah’ın sıfatlarından el-Kâdir ile anlam benzerliği

taşımaktadır. Bu kelime Allah’ın her şeye gücünün yettiğini belirtmek için kullanılmıştır. Mesela, Ugan Tenri her şeye gücü yeten Kadir olan Allah anlamına gelmektedir589.

Bitig/Biti: Vahiy kökenli bir dinin inanç esaslarından biri kitaptır. Kitap Arapça

menşeli bir kelime olup, yazı, yazışma ve yazılan şey vb anlamlara gelmektedir. Dinî karşılığı ise Allah’ın insanlık için peygamberlere Cebrail vasıtasıyla ilettiği mesajların toplandığı mushaftır. İslâmiyet’e göre Allah bütün kavimlere peygamber ve peygamberlerin bir kısmına da insanlara iletilmesi için kitaplar göndermiştir. İslâm inancının kutsal kitabına Kur’ân-ı Kerîm denilirken, Dîvânu Lugâti’t-Türk’te kutsal kitaplara Bitig ve Biti denilmektedir. Bitig kelimesi daha çok kitap, mektup, yazı yazmak ve yazılı kağıt gibi anlamlara gelirken; Biti ise semavi kitaplardan birisidir590. Bu açıdan kutsal olsun veya olmasın bütün kitaplara bitig adı verilir.

585 Dîvânu Lugâti’t-Türk, haz. Ercilasun-Akkoyunlu, s. 166, 219. 586 Dîvânu Lugâti’t-Türk, haz. Ercilasun-Akkoyunlu, s. 42. 587 Dîvânu Lugâti’t-Türk, haz. Ercilasun-Akkoyunlu, s. 461. 588 Dîvânu Lugâti’t-Türk, haz. Ercilasun-Akkoyunlu, s. 327. 589 Dîvânu Lugâti’t-Türk, haz. Ercilasun-Akkoyunlu, s. 36. 590 Dîvânu Lugâti’t-Türk, haz. Ercilasun-Akkoyunlu, s. 441.

Mesela, “ol bitig okır erke.n sekritti”591 denildiğinde bitig Kur’ân anlamındadır. Bitig aynı zamanda Oğuzca’da muska anlamında kullanılmaktadır592.

Muhsafe/Mushaf: bu terim Dîvânu Lugâti’t-Türk’te Kur’ân-ı Kerîm’i

karşılamaktadır593.

Yalawaç/ Yalavaç: eserde peygamber kavramını karşılayan sözcük yalavaçtır.

Kaşgarlı Mahmud’a göre Allah’ın göndermiş olduğu elçilere yalavaç denilmektedir594. Nitekim yalavacın Dîvânu Lugâti’t-Türk’te kullanıma örnek olarak şu cümleler gösterilebilir: “Tenri yala.vaç idtı yüce Tanrı elçi gönderdi”595, “yala.vaçka alkış birgil...Peygamber aleyhisselâma salavat getir”596.

Sawçı: Dîvânu Lugâti’t-Türk’te peygamber anlamında kullanılan bir diğer

Türkçe terim ise sawçıdır. Sawçı saw kökünden türemiştir. Saw kelimesi söz, hikâye anlatmak, mektup yazmak, haber vermek, ünlenmek ve atasözü gibi anlamlar da taşımaktadır. Bu anlamlar göz önüne alındığında sawçının haber getiren, kıssa anlatan, insanlara mesaj aktaran anlamına geldiği görülür. Bu kelime peygamberlerin gönderiliş amacından hareketle kullanılmıştır demek yanlış olmayacaktır. Zaten Kaşgarlı da peygamberin haber aktardığını, kıssa anlattığını ve tebliğ faaliyetinde bulunduğunu söylemektedir597.

Alkış: övgü, dua, insanın iyiliklerini zikretme ve menkıbelerini anlatma

anlamlarına gelse de Dîvânu Lugâti’t-Türk’te salavat anlamında ifade edilmiştir.

Yalnuk: Dîvânu Lugâti’t-Türk’e göre Hz. Âdem’in adıdır. Ayrıca genel olarak

insan anlamında kullanılmaktadır. İnsanoğlu manasında yalnuk oglı denilmektedir598. Nom: Dîvânu Lugâti’t-Türk’de din ve şeriat kavramını karşılamak üzere bu

kelime yer almaktadır. Allah’ın dini ve şeriatı anlamında ise Tenri nomu tabiri

591 Dîvânu Lugâti’t-Türk, haz. Ercilasun-Akkoyunlu, s. 336. 592 Dîvânu Lugâti’t-Türk, haz. Ercilasun-Akkoyunlu, s. 165. 593 Dîvânu Lugâti’t-Türk, haz. Ercilasun-Akkoyunlu, s. 290. 594 Dîvânu Lugâti’t-Türk, haz. Ercilasun-Akkoyunlu, s. 320. 595 Dîvânu Lugâti’t-Türk, haz. Ercilasun-Akkoyunlu, s. 529. 596 Dîvânu Lugâti’t-Türk, haz. Ercilasun-Akkoyunlu, s. 48. 597 Dîvânu Lugâti’t-Türk, haz. Ercilasun-Akkoyunlu, s. 411. 598 Dîvânu Lugâti’t-Türk, haz. Ercilasun-Akkoyunlu, s. 505.

kullanılmıştır. Kaşgarlı Mahmud’a göre nom kelimesi Türkçeye Çinceden geçmiştir599.

Çomak: eserde Müslüman’ın Türkçe karşılığı çomaktır. Fakat bu sözcük

Türklerin kendilerine verdikleri bir terim değildir. Çomak, henüz Müslüman olmamış olan Uygurlar ve diğer kavimler tarafından Müslümanlara verilen bir isimdir600. Örneğin Müslüman bir kişiye işaret edileceğinde ona Çomak eri denilmektedir.

“Çomak tat boynın çapdı Uygur lehçesinde Müslüman kâfirin boyunu vurdu”601. Tat: Yağma ve Tohsılların Uygur kâfirlerine verdikleri isimdir602.

Inan: bu kelime inanmak, dayanmak ve güvenmek gibi anlamları taşımaktadır.

Inan, İslâmiyet’teki iman kelimesi ile hemen hemen aynı anlama gelmektedir. Mesela aynı kökten gelen emin kelimesi de güvenilir anlamında kullanılmaktadır603.

Büt kelimesi de yine aynı anlamı taşımaktadır ve aynı zamanda ikrar ve kabul

etmek manasındadır. Örneğin, “kul Tenrike bütti kul, yüce Allah’ın birliğini ikrar

etti”604.

Kirtü: yemin ve doğru yerde bulunmak manasına gelmektedir. Kirtü

kelimesinden türeyen kelimelerin de iman, iman etmek, güvenmek ve dayanmak manasına gelmektedir. Mesela, kirtkünmek kelimesi iman etmek, ikrar etmek anlamına gelmektedir: “Ol Tenrike kirtkündi o Allah’a iman ve peygamberlerini

tasdik etti”605. Kirtü kelimesinin kelime-i tevhidi karşıladığı da söylenebilir606. Kowı: Kaza ve kaderin Allah’tan geldiğine iman etmek İslâmiyet’in

esaslarından biridir. Divânu Lügâti’t-Türk’te doğrudan kaza ve kader terimlerini karşılayan kelime yer almamaktadır. Buna karşılık, talihsizlik, şanssızlık ve kötü akıbet gibi olumsuzlukları tanımlayan kowı kelimesi kullanılmaktadır. Kowı er tabiri

599 Dîvânu Lugâti’t-Türk, haz. Ercilasun-Akkoyunlu, s. 403. 600 Dîvânu Lugâti’t-Türk, haz. Ercilasun-Akkoyunlu, s. 164. 601 Dîvânu Lugâti’t-Türk, haz. Ercilasun-Akkoyunlu, s. 233. 602 Dîvânu Lugâti’t-Türk, haz. Ercilasun-Akkoyunlu, s. 317. 603 Dîvânu Lugâti’t-Türk, haz. Ercilasun-Akkoyunlu, s. 100. 604 Dîvânu Lugâti’t-Türk, haz. Ercilasun-Akkoyunlu, s. 324. 605 Dîvânu Lugâti’t-Türk, haz. Ercilasun-Akkoyunlu, s. 180 606 Dîvânu Lugâti’t-Türk, haz. Ercilasun-Akkoyunlu, s. 489.

ise talihsiz kişi demektir607. Nitekim kötü şansında Allah’tan geldiği düşünülürse kaza ve kader inancına dair bu terim gösterilebilir.

Yumışçı: Melek kelimesinin Türkçesi bu kelimedir. Meleklere iman İslâmiyet

inancında imanın şartlarından birisidir. Melek kelimesinin anlamı haberci ve kuvvettir. İslâm terminolojisinde ise melekler nurdan yaratılmış, herhangi bir cinsiyeti bulunmayan, insani özellikler taşımayan ruhani varlıklardır. Dîvânu

Lugâti’t-Türk’te yumışçı, iki veya daha fazla kişi arasında haberleşme ve haber

getirip götürme anlamına gelen yumış kökünden türemiştir. Bu bakımdan yumuşçı, kendisine verilen bir bilgiyi başkasına ulaştıran kişidir. Meleklerde bir nevi Allah’ın emirlerini uygulayan görevliler olduğundan Türkler bu doğrultuda bu ismi vermiş olabilirler608.

Bir dinin gerektirdiklerini yapma işine ibadet denilmektedir. Dîvânu Lugâti’t-

Türk’te ibadeti karşılayacak pek çok kelime bulunmaktadır:

Yükün-: Namaz sözcüğü Farsça menşeli nemaz kelimesinin Türkçe

söylenişidir. Namaz kelimesinin Arapça karşılığı ise salat sözcüğüdür. Dîvânu

Lugâti’t-Türk’te namaz kılmak için yükün- kökünden türeyen kelimeler

kullanılmıştır. Yükünç, yük kökünden türemiş olup, bir şeyi üzerine almak ve taşımak anlamlarına karşılık gelmektedir. Bu bağlamda yükünmek ve yükünç kelimeleri, insanın yaratıcısına karşı yüklendiği sorumluluğu ifade etmektedir. “er yükünç itti”609 namaz kılmak için kullanılan bir cümledir. Namazın kısımlarından secde etmek içinde yükünmek kullanılmıştır. “Kul Tenri.ke yükündi kul Yüce

Tanrı’ya secde etti”610.

Mük: rükû kavramının Türkçe karşılığıdır. “ol mük turdı o belini bükerek (rükû’daki gibi) durdu”611.

607 Dîvânu Lugâti’t-Türk, haz. Ercilasun-Akkoyunlu, s. 445. 608 Dîvânu Lugâti’t-Türk, haz. Ercilasun-Akkoyunlu, s. 353. 609 Dîvânu Lugâti’t-Türk, haz. Ercilasun-Akkoyunlu, s. 241. 610 Dîvânu Lugâti’t-Türk, haz. Ercilasun-Akkoyunlu, s. 383. 611 Dîvânu Lugâti’t-Türk, haz. Ercilasun-Akkoyunlu, s. 145.

Yunmak: abdest almanın Türkçe karşılığıdır. Eserde abdestin karşılığı olarak

yıkamak, su ile temizlemek anlamındaki yu- kökünden türemiş olan yunmak fiilinin kullanıldığını söyleyebiliriz: “Er yundı adam abdest aldı”612.

Baçak: eserde doğrudan oruç kelimesi yer almamaktadır. Fakat Hristiyanların

yapmış oldukları oruç ya da perhize bu ad verilmektedir613.

Yukarıda belirtilen kategoriler dışında, Dîvânu Lugâti’t-Türk’te yer alan diğer dinî kavramları ise şöyle sıralamak mümkündür:

Açıg: ihsan ve lütufta bulunmak anlamındadır614.

Arın: herhangi bir şeyi temizlemek anlamına gelen bu kelimeyi tövbe anlamına

da gelebilir615.

Muyan: sevap kelimesinin karşılığı olarak kullanılmaktadır616.

Badram: halk arasında sevinç ve gülüşme anlamında kullanılmaktadır.

Oğuzlarda ise bu kelime bayram olarak geçmekte ve bayram gününü karşılamaktadır617.

Mengü Ajun: Kaşgarlı Mahmud ahiret anlamında mengü ajun tabirini

kullanmıştır. Mengü, ezeli ve sonsuz, ajun ise dünya, anlamına gelmektedir. Mengü ajun, sonsuz âlem yani ahirettir618. Dîvânu Lugâti’t-Türk’ün A. B. Ercilasun ve Z. Akkoyunlu çevirisinde mengü ajundan kasıt olarak ahiret değil cennet verilmiştir. Elbette cennete sonsuz yaşanacaktır lakin sonsuz cehenneminde olduğu göz önüne alınırsa bu çeviri doğru olmayacaktır. Mengü ajundan çıkarabileceğimiz en doğru çeviri ahiret olmalıdır.

Ol Ajun: Ahiret anlamında gelen bir diğer terimde ol ajundur619.

612 Dîvânu Lugâti’t-Türk, haz. Ercilasun-Akkoyunlu, s. 378, 472. 613 Dîvânu Lugâti’t-Türk, haz. Ercilasun-Akkoyunlu, s. 177. 614 Dîvânu Lugâti’t-Türk, haz. Ercilasun-Akkoyunlu, s. 30. 615 Dîvânu Lugâti’t-Türk, haz. Ercilasun-Akkoyunlu, s. 99. 616 Dîvânu Lugâti’t-Türk, haz. Ercilasun-Akkoyunlu, s. 419, 424. 617 Dîvânu Lugâti’t-Türk, haz. Ercilasun-Akkoyunlu, s. 211, 422. 618 Dîvânu Lugâti’t-Türk, haz. Ercilasun-Akkoyunlu, s. 502. 619 Dîvânu Lugâti’t-Türk, haz. Ercilasun-Akkoyunlu, s. 36.

Uçmak: Ahiret inancından sonra akıllara cennet ve cehennem kavramları

gelmektedir. Uçmak Türklerin cennete verdikleri addır. Cennetle ilgili iki tane şiir eserde geçmektedir:

“türlüg çeçek yazıldı barçın yaḍım kerildi uçma.k yeri körüldi

tumlug yana kelgü.sü.z. (Türlü çiçekler açıldı. Sanki ipek halı yayıldı. Böylece cennet yeri görüldü. Mevsim öyle ılıklaştı ki soğuk hiç dönmeyecek”620.

“mende bulnur sewinç otı kaḍgu ota.r

karşı körüp sağdıç anı uçmak ata.r (ferahlık ve sevincin ilacı bende bulunur; keder biçilir. Arkadaş benim sarayıımı görse, güzelliğinden dolayı ona cennet adını verir”621.

Tamu: kelimesi ise cehennem kelimesinin Türkçesidir. “Tamu kapugın aça.r tawa.r. Rüşvet cehennemin kapısını bile açar”622.

Yetti Kat Kök: Yedi kat sema eserde yetti kat kök şeklinde geçmektedir623. Yazuk: Dîvânu Lugâti’t-Türk’te suç, hata ve günah: “Ot tütünsüz bolma.s yiğit yazuksuz bolma.s...Ateş ancak dumanla olur bu sebeple gencinde mutlaka bir suçu vardır”624.

Erinçü: eserde suç, günah anlamını karşılayan bir diğer Türkçe kelime de

erinçüdür625.

Ertürmek: Bağışlamak, günahların affedilmesi manasında kullanılmaktadır626.

620 Dîvânu Lugâti’t-Türk, haz. Ercilasun-Akkoyunlu, s. 58. 621 Dîvânu Lugâti’t-Türk, haz. Ercilasun-Akkoyunlu, s. 499. 622 Dîvânu Lugâti’t-Türk, haz. Ercilasun-Akkoyunlu, s. 448. 623 Dîvânu Lugâti’t-Türk, haz. Ercilasun-Akkoyunlu, s. 358. 624 Dîvânu Lugâti’t-Türk, haz. Ercilasun-Akkoyunlu, s. 357. 625 Dîvânu Lugâti’t-Türk, haz. Ercilasun-Akkoyunlu, s. 67. 626 Dîvânu Lugâti’t-Türk, haz. Ercilasun-Akkoyunlu, s. 105.

Yek: Şeytan kavramının Dîvânu Lugâti’t-Türk’teki karşılığı olarak kullanılır: “bardı sana ye.k utru tutup ba.l

barçın keḍipen telü yuwga bolup kāl ...Şeytan seni karşıladı ve sana bal

verdi...”627, “ye.k anı esnetti şeytan onu esnetti”628, “ye.k kargaldı şeytan vb. lanetlendi”629.

Kargış: Lanet ifadesi Dîvânu Lugâti’t-Türk’te “Tenri kargışı anın üze”

şeklinde verilmektedir. Anlamı Allah’ın laneti onun üzerine olsun şeklindedir630. İlen-, ilenç diğer lanet ifadeleridir.

Burxan/ Furxan: put anlamına gelmektedir. Burxan, oyuncak bebek anlamına

da gelmektedir. Bunun süslenmişine de bediz burxan denmektedir. Dîvânu Lugâti’t-

Türk’te putların bulunduğu mabede furxan evi denilmektedir. Uygurlara karşı

yapılan bir gazayı anlayan şu dörtlükte furxan evi böyle yer almaktadır:

“Kelnizleyü atkımız kendler üze çıktımız

furxan ewin yıktımız (Sel gibi onların üzerine yürüdük. Şehirlerine girdik. puthanelerini yıktık)”631.

Yemin ifadeleri de Dîvânu Lugâti’t-Türk’te yer almaktadır: billahi, vallahi ve tallahi632.

Terinçek: ince kadın çarşafı633.

Sara.Guçlanmak: baş örtüsü ile başını örtmek634.

627 Dîvânu Lugâti’t-Türk, haz. Ercilasun-Akkoyunlu, s. 411-412. 628 Dîvânu Lugâti’t-Türk, haz. Ercilasun-Akkoyunlu, s. 119. 629 Dîvânu Lugâti’t-Türk, haz. Ercilasun-Akkoyunlu, s. 301. 630 Dîvânu Lugâti’t-Türk, haz. Ercilasun-Akkoyunlu, s. 201. 631 Dîvânu Lugâti’t-Türk, haz. Ercilasun-Akkoyunlu, s. 149, 189. 632 Dîvânu Lugâti’t-Türk, haz. Ercilasun-Akkoyunlu, s. 49. 633 Dîvânu Lugâti’t-Türk, haz. Ercilasun-Akkoyunlu, s. 223. 634 Dîvânu Lugâti’t-Türk, haz. Ercilasun-Akkoyunlu, s. 435.

Hz. Peygamber’in oruçlu iken kan aldırması, ihramlı halde hacamat yaptırması ve bu uygulamayı şifa olarak görmesi Buhari’de yer alan hadisler ile karşımıza çıkmaktadır635. Hacamatın nasıl yapıldığı veya içeriğine dair Dîvânu Lugâti’t-Türk’te herhangi bir malumat bulunmazken bu terimin eserde kullanılmasına binaen bu terimin göz ardı edilemeyeceğini düşündük.