• Sonuç bulunamadı

3. BÖLÜM ANLAMLI İŞ

3.6. Anlamlı İşin Boyutları

3.6.2. Diğerleri ile bir olmak

Anlamlı işin diğer boyutu olan diğerleriyle bir olmak, diğer insanlar ile birlikte yaşamak, ortak paydadan hareket etmek anlamına gelmektedir (Lips-Wiersma ve Morris, 2018). Genel tanımlaması ile diğerleri ile bir olmak (Lips-Wiersma, 1999: 175);

 Düşünce ve beklentilerini dile getirecek olgunlukta insanların bulunduğu bir işletmede, her konunun paylaşıldığı bir ortam yaratmak,

 İnsanlığın özü hakkında ortak bir anlayışa sahip olunduğu için daha derin bir düzeyde bağlantı kurmak,

 Belirli bir davranışı ele almak yerine ilkeler düzeyinde bağlantı kurmak,  Kendini daha anlamlı bir şekilde ifade edebilmek,

109  Bir kişinin veya nesnenin gerçekliğine dair aynı ve ortak anlayıştan geldiğimizi

bilmektir.

Diğerleri ile bir olma boyutunda en önemli konular ortak değerlerin paylaşılması, aidiyet hissi ve birlikte çalışma olarak tanımlanmaktadır. Değerlerin

paylaşılması diğerleri ile bir olmak için oldukça önemlidir. İnsanların işleri ile ilgili

olarak sahip oldukları daha derin (manevi) değerlerin bağlı olunan işletme ile paylaşılması konusunu gündeme getirmektedir. Değerlerin paylaşılması, benzer değerleri paylaşan başkalarının varlığının algılanması ve ortak zeminde birleşen değerler etrafında hareket etmek anlamına gelmektedir. Bu durumda çalışanların yaşam amaçları ve yaşam algılarının da bütünleştiği görülmektedir. Öte yandan, değerlerin paylaşılması, bireylerin örgütsel yapıyı anlamalarını ve ortak bir amaç edinmelerini sağlar ve bireylerin kariyer yaşamları bu değerler başkalarıyla paylaşılabildiğinde canlanır (Lips-Wiersma, 1999: 178-182). Başkalarıyla bir olma yolculuğunda birlikte çalışmak da oldukça önemli bir değerdir. Çünkü bireyler arasında oluşan bağ, ortak bir amaç deneyiminin yaşanmasına neden olmaktadır. Bu koşullar oluştuğunda, çalışanlar birlikte çalışmaya dair hissettikleri bir olma tecrübesi ile daha derin bir iş deneyimi yaşamaktadır (Lips-Wiersma ve Morris, 2009: 501). Diğerleri ile bir olmanın başka bir açıklayıcısı ise bir işletmeye duyulan aidiyet

hissidir. Birey kendini bir gruba ait hissettiğinde kariyer deneyimi, yaşamın tamamına

dönüşmektedir. Eğer bir birey işletmede kaliteli ilişkilere sahip değilse, işten ayrılmanın temel nedeni olarak görülmese bile kariyer değiştirme düşüncesi hakim olmaya başlamaktadır. Bu nedenle, bireylerin iş arkadaşlarıyla sevecen ve şefkatli ilişkiler kurabilecekleri çalışma ortamlarının nasıl oluşturulacağı sorusuna odaklanılması, iş yerinde bütünlüğün sağlanması adına önem arz etmektedir.

Anlamlı iş, çalışanların toplumsal hedeflerini ve potansiyelini iş aracılığı ile gerçekleştirdiğine dair algı ile ilişkilidir (Baumeister ve Vohs, 2002). Bu sürecin etkili bir şekilde deneyimlenmesi ise çalışanların sosyal ortamda öğrenmesi ile ilişkilendirilmektedir. Çalışanlar bir iş yerinde sıklıkla başkalarıyla (grup üyeleri, mentorlar, denetçiler ve müşteriler) etkileşime girerek, ilişkilerden öğrenirler. (Noe vd., 2014: 259). Anlamlı iş literatüründeki bazı araştırmalar da anlamlı işin başkalarıyla kurulan yakın ilişkiler ile doğrudan bağlantılı olduğunu öne sürmektedir

110 (Dutton ve Heaphy, 2003; Wrzesniewski, vd., 2003). Bunun en önemli sebebi, işletmede diğerleri ile kurulan ilişkilerin, çalışanların işlerini anlamalarına ve rollerini anlamlı ya da anlamsız bulmalarına, işe dair kendi görüş ve değerlendirmelerini yapmalarına yardımcı olmasıdır (Wrzesniewski, vd., 2003). Ayrıca başkaları ile kurulan ilişkiler, çalışanların işlerini daha tatmin edici ve cazip olarak algılamalarına da olanak sağlamaktadır (Dutton ve Heaphy, 2003). Çalışanlar arasında iletişime bağlı oluşan birlik algısı güçlendiğinde, bir çalışan “üzerinde çalıştığımız proje her bir çalışanın birbirini desteklemesi ile harika bir deneyime dönüştü ve bu esnada gerçekten işimde anlam duygusunu hissettim” şeklinde bir değerlendirmede bulunabilir. Buna ek olarak çalışanlar anlam kaybını hissettiklerinde “bu harika takımın parçası olarak uzun süre çalıştım ve takım dağıldığı için daha önce birlikte çalıştığım insanlarla bir arada bulunamadım” gibi bir çıkarımda bulunarak iş yerinde oluşacak değişiklikleri ortak bir deneyimin parçası olarak hissedebilirler (Lips- Wiersma, 2014: 166).

Değişimin hız kazandığı 21 yüzyılda, yeni teknoloji ile üretilecek ürün ve hizmetler için yüksek vasıflı çalışanlara duyulan önem artmaktadır. İşletme yapılarında görülen değişiklikler işletmelere gelecekteki işgücünü tanımlamanın bir yolunu sunarken, potansiyel çalışanların hangi beceri ve yetkinliklere sahip olacaklarına dair de ipucu vermektedir. Teknolojik gelişim ile birlikte özellikle bilgi ekonomisine geçiş ile donanımlı ve iyi eğitimli çalışanlar gün geçtikçe cazip hale gelmektedir. Örgütsel yapıdaki değişimler ve yeni teknolojilerin küresel rekabeti artırdığı günümüz iş koşullarında istihdam ilişkilerinin niteliği artış göstermekte, aynı zamanda soyut akıl yürütme, problem çözme, iletişim ve işbirliği ile ilişkilendirilen bilişsel beceriler önem kazanmaktadır. (Karoly ve Panis, 2004: 18).

Günümüzde işletme örgütlenme ve yönetim yapılarındaki değişiklikler, iş ilişkileri, işveren ve çalışan etkileşimleri ve standart dışı örgütsel iş düzenlemeleri, işverenler ve çalışanlar arasındaki bağları zayıflatmaktadır. Böylelikle çalışan ve yönetim birimi arasındaki geleneksel ayrımın gittikçe bulanıklaştığı göze çarpmaktadır. Öte yandan birçok işverenin, çalışan sermayesini ve çalışanların bilgi birikimini gün geçtikçe daha önemli bir varlık olarak kabul etme eğiliminde olduğu da görülmektedir (Karoly ve Panis, 2004: 34). Dolayısıyla çalışan ve işletme arası

111 iletişimin etkili bir biçimde sürdürülmesinin çalışanın kabulü ve desteklenmesi için önemli bir faktör olduğu görülmektedir. Lawson vd. (2009), işletmeler ile tedarikçi kuruluşlar arasındaki ilişkileri araştırdığı çalışmada informal sosyalleşme mekanizmaları olarak iletişim kuralları ve sosyal olayların işletmeler arası bilgi paylaşımını da önemli ölçüde kolaylaştırdığını tespit etmiştir. Dolayısıyla çalışandan işletmeye, işletmeden işletmeler arası seviyeye doğru artan iletişimin tarafların birbirini anlamasını kolaylaştırdığını ve zenginleşen iletişimin de çalışanların işini benimsemesine ve diğerleri ile bir olmasına katkı sağladığını ifade etmek mümkündür.