• Sonuç bulunamadı

3. BÖLÜM ANLAMLI İŞ

3.4. Anlamlı İşin Öncelleri

3.4.1. Birey Temelli Anlamlı İş Öncelleri

Birey temelli anlamlı iş öncelleri, kişilik, çalışanın algısı, çalışanın değerleri, çalışanın iş tutumları, sosyal çevre ve öz liderlik olarak ifade edilebilmektedir. Burada üzerinde durulması gereken nokta, birey temelli tüm anlamlı iş öncellerinin çalışanın iş yaşamına dair algılar ekseninde incelendiğidir. Anlamlı iş öncelleri aşağıda maddeler halinde açıklanmaktadır.

Çalışanın Kişiliği: Kişilik, bireyin belirli şekillerde düşünme, hissetme ve

davranma eğilimini tanımladığından, kişilik boyutlarının bireylerin işi anlamlı bulması ile ilişkili olması muhtemeldir (Harrison, 2008: 38). Çalışanların kişilik eğilimleri, işten tatmin olma, olayları değerlendirme, kararlar alma, harekete geçme, motive olma, yanıt verme, tepki geliştirme, bir işi yerine getirme, inisiyatif alma, bir fikri dile getirme, grup çalışmasında bulunma, bir işin sorumluluğunu üstlenebilme, bir kuruma bağlı çalışabilme, mesleği icra ederken kendini geliştirme, kariyer seçimleri yapma gibi iş temelli tüm etkinliklerde doğrudan etkiye sahiptir. Kişilik, bir bireyin doğası gereği yaşama yanıt verme biçimi olarak bahsi geçen tüm iş etkinliklerini şekillendirme özelliğine sahiptir. Bu yönüyle kişiliğin doğrudan anlamlı işe etkide bulunması ise kaçınılmazdır.

Çalışanın algısı: Bir birey çalışma hayatında deneyimlediği iş tatmininin

yanında daha derinde hissedilen bir doyum yaşayabilmektedir. Bu doyumun işte algılanan anlam olduğunu ifade etmek mümkündür (Chalofsky, 2003: 73). İşin anlamlılığı, çoğu zaman insanlar “kendilerini dönüştürürken ve çevrelerindeki dünyayı algılarken yaşanır (Fairlie, 2011). Ayrıca, Shamir (1991), doğası gereği eğlenceli ya da cazip olmayan işin dahi bireyin algısına bağlı olarak motive edici ve anlamlı olabileceğine işaret etmektedir. İşi yaşam boyu sürecek bir kariyer olarak gören bireyler, gelişim odaklı algıları ile özsaygılarında artış yaşamaktadır. İşini tutku olarak

96 gören bireylerde ise işin yaşamın ayrılmaz bir parçası olduğu ve çalışanlara memnuniyet verdiği görülmektedir (Özkan, 2017: 36). Örneğin, genetik bilimciler, bilimsel araştırmanın heyecanı, bilimsel materyallerle çalışma keyfi, nitelikli düşünce ve bilimin belirli bir rasyonel düşünceyi ön plana çıkardığı inancı altında çalıştıklarında işlerini daha anlamlı bulmaktadır (Gardner vd., 2001: 73-75).

Çalışanlar öznel deneyimleri ve başkaları ile etkileşimlerine bağlı olarak anlamlı iş algısı oluşturmaktadır (Rosso vd., 2010). Diğer bir deyişle, bireyler anlam hissini, geçmiş, şuan ve öngörülen gelecek arasındaki kendilik algısı bütünlüğünden elde etmektedir. Anlamın birey yaşamındaki önemi, kişinin kendini tanımladığı kimlik ile birlikte değişmekte ve gelişmektedir. Bir bireyin kimlik belirginliği arttıkça anlamın motivasyonel önemi artmaktadır (Shamir, 1991: 413). Böylece bireylerin kendilik algısı, anlamlı iş üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Kendini tanıyan, yetenek ve becerilerini fark eden bireyler, kendi çalışma kapasitelerini değerlendirerek, sınırlarını fark edebilmekte ve anlamlı iş algısını geliştirebilmektedir (Rosso vd., 2010: 99).

Çalışanların durum değerlendirmesi yapması, işletme etkinliklerinden sonuç çıkarması ve olaylara çeşitli tepkiler vermesi, anlam deneyiminin doğrudan algılar ile ilişkili olduğunu göstermektedir. Çalışanlar, genellikle örgütsel girişimler ve değerler, liderlerin davranışları, İK politika ve uygulamaları ve iş rolleri aracılığıyla gönderilen “sinyaller” arasında bir uyum olduğunu algıladıklarında anlamlılığı deneyimlerler. Ancak işletme tarafından yaratılan anlamın çalışanın anlamlı olarak gördükleriyle uyuşması önemlidir (Bailey vd., 2017: 420; Scroggins, 2008: 68; Rich vd., 2010: 620). Öyle ki bu uyuşmaya bağlı olarak yaptığı iş önemli olarak görülen bir çalışan, işini değerli olarak algılar ve bu nedenle çalışırken yüksek düzeyde enerji kullanmaya istekli olur ve işin zorluğu karşısında güçlü kalabilir (Grant, 2008).

Çalışanın değerleri: İşin anlamlı ile ilgili yapılan araştırmalarda çoğunlukla

işin anlamının değerler bakış açısıyla ele alındığı görülmektedir (Brief ve Nord, 1990; Baumeister ve Vohs, 2002). Ayrıca, işin anlamının kimi zaman işin değerini ifade ettiği de görülmektedir. İşin değeri ise kişinin değer mekanizması, tercihleri ve tutkularından etkilenmektedir (Wrzesniewski vd. 2003: 101). Bir işin bireyler için anlamını belirlemenin bir yolu da bireylerin temel değerlerinin ne olduğunu anlamaya

97 çalışmaktır. Bir birey işini statü sahibi olmak, saygınlık kazanmak, güvence oluşturmak, bağımsızlığını ifade etmek, toplum tarafından kabul görmek, öğrenmek, mutlu olmak gibi pek çok nedenle seçebilir ya da değerlendirebilir. Her bir seçimin altında yatan asıl nedene göre işin anlamı da doğrudan değişkenlik gösterebilmektedir (Ros vd., 1999: 61; Paskett, 2007: 20). Dolayısıyla bir mesleğin seçilme nedeninin anlam algısında önemli bir yere sahip olduğunu ifade etmek mümkündür (Paskett, 2007: 24). Ayrıca, bireyler kendi yapılarıyla örtüşmeyen bir çalışma ortamından uzaklaşmaya meyillidirler; çünkü bu iş yerlerinde işlerin anlam ve amaçtan yoksun olduğuna dair genel bir kanı bulunmaktadır (Scroggins, 2008: 71; May vd., 2004: 14). Değerleri besleyen bir diğer unsur olarak inançlar da bir bireyin işini anlamlı hissetmesinde önemli bir faktördür. İşin yaşamdaki rolü ya da işlevine dair çalışanların inançları, işin anlamını şekillendirmektedir (Rosso vd., 2010: 97). Steger ve Dik’e (2010: 133) göre, bir çalışanın yaşama bakışı, yaşananları değerlendirmesi, anlam arayışı ve kendisini ne kadar tanıdığı bir işe ya da işletmeye uygunluğunu göstermektedir. Tüm bu faktörlerin yanında insanların kendilerinden daha büyük, inanabilecekleri bir şeyin parçası olma isteği özellikle üzerinde durulması gereken bir konudur (Goffee ve Jones, 2013: 104). Çünkü ancak bir işin kendinden daha büyük bir amaca hizmet ettiği algısı ile hevesli ve adanmış çalışanların oluşması mümkündür. Diğer deyişle, hevesli ve adanmış olarak çalışan bireyler için finansal ödüllerden ziyade dünyayı daha iyi bir hale getirme çabası ve bütüne katkıda bulunma isteği göze çarpmaktadır (Rosso vd., 2010: 97). Bugün, kendini gerçekleştirmenin uzun vadeye hizmet etmediği bilinmektedir. Yetenekler çerçevesinde yaşamak ve yaratıcı değerleri ben merkezli kullanmak bireylere uzun vadede memnuniyet getirmemektedir. Yetenekler ve beceriler ancak başkalarının iyiliği için kullanılırsa anlam yaratıldığı görülmektedir (Devivere, 2018: 303).

Çalışanın iş tutumları: Pattakos (2004), Victor Frankl’ın görüşleri

doğrultusunda oluşturduğu yedi temel ilke ile işte anlam bulan ya da anlam arayan bireylerin temel tutumlarını değerlendirmektedir. Bu ilkeler aşağıda açıklanmaktadır.

 Kişinin başına gelen her şeye karşı özgürce tutumunu seçme,  Anlamlı amaç ve hedeflere karşı bilinçli ve kararlı olma,  Yaşamın tüm anlarında anlam arama,

98  Kendini çalışırken nasıl olduğu konusunda gözlemleyerek değerlendirme,  Kendine belli bir mesafeden bakabilme becerisi kazanma,

 Zor durumlarla başa çıkarken dikkati başka yöne çevirebilme,  Kendinin ötesine uzanıp dünyada fark yaratabilme

Yukarıdaki temel ilkeler doğrultusunda, bir çalışanın pozitif iş tutumu geliştirmesinin içsel motivasyon, genel tatmin ve kişisel gelişim fırsatlarının değerlendirilmesi aracılığıyla anlamlılığın deneyimlenmesine katkıda bulunması mümkündür (Harrison, 2008: 3). Çalışanlar tarafından anlamlılığın deneyimlenmesi ile de çalışanlar çevrelerini olumlu etkileme motivasyonu kazanabilmektedir (Hutmire, 2016: 63). Ayrıca bir iş tutumu olarak çalışanlar işletmede açıkça belirtilen gerçek amaçlar için önemli rol üstlendiklerini hissettiklerinde, anlamlı iş algısı oluşmaktadır. Çalışanlar kendilerinin bir bütünün önemli bir parçası olduğunu hissettiklerinde ise işlerini anlamlı görme olasılığı artmaktadır (Ahmed vd., 2016: 118). Çevresel etki oluşturarak kendilerini fark yaratmış, yararlı ve değerli hissettiklerinde çalışanlar, işte anlamlılık yaşamaktadır (Kahn, 1990: 703-704). Çevresel etkilerinin yanında bir işin anlamlılığı, bireyin işi ile kurduğu ilişkinin yapısının ne kadar derin olduğuna ve gücüne bağlı farklılıklar gösterebilmektedir (Rosso, vd. 2010: 97). İşi ile doğrudan güçlü ilişki kuran bireyler, işin anlamını şekillendirmek üzere proaktif davranabilmekte ve işlerinin sınırlarını değiştirmek adına inisiyatif alabilmektedir (Wrzesniewski vd., 2003: 304). İşe yönelimli olan bu bireyler, işten farklı anlamlar çıkarabilmekte, bu anlamların ise işe bağlı inanç ve düşünceleri şekillendirdiği varsayılmaktadır (Rosso, vd. 2010: 98).

Sosyal çevre: Bir bireyin, sosyal bir grubun ya da bir kuruluşun üyesi olması,

işin anlamını farklı mekanizmalarla etkileyebilmektedir. Küçük bir gruba üyelik ve bireylere sağladığı kişilerarası bağlantı ve destek algısı gibi duygusal mekanizmalar aracılığı ile işin anlamı algısı beslenebilmektedir. Büyük grup üyeliği ya da bir kurum üyeliği ile de değer kimliği ve kendilik algısı gibi bilişsel mekanizmalar anlam yaratabilmektedir (Rosso vd., 2010: 103).

Aile anlamlı iş üzerinde önemli etkiye sahip olan bir diğer sosyal çevre unsurudur. Bireye destekleyici ve rahatlatıcı bir çevre sunan aile, çalışanın işe dair algılarının beslendiği bir ortam yaratabilir. Ailede saygı ve sevginin varlığı, ailenin

99 bireyin işine dair pozitif algısı ve desteği gibi unsurlar çalışanın anlamlı iş algısını artırmaktadır (Brief ve Nord, 1990, 223).

Referans gruplarının düşünceleri de önemli bir sosyal çevre unsurudur. Bireyler çoğunlukla meslek seçimlerini başkalarının görüşlerini değerlendirmeye alarak yapmakta, hayatları ile ilgili önemli kararlarda tekrar referans gruplarına danışmaktadır. Bir işin insan yaşamında temel ihtiyaçların karşılanmasından öte manevi doygunluk yaratabilmesinde referans gruplarının önemli etkisi bulunmakta ve insanların kararlarında referans grupları belirleyici rol üstlenmektedir. İnsan, yaşamı boyunca başkaları tarafından onaylanma, toplum tarafından kabul görme ve saygınlık kazanmaya yönelik çalışmaktadır. Böylelikle bir çalışana statü sağlayan işlerin toplum tarafından kabul gördüğü algısı, işin anlamlılığını artırabilmektedir (İlhan, 2004: 133- 134).

Öz Liderlik: Bir çalışanın yaşamındaki öz-liderlik anlamlı iş üzerinde önemli

bir etkiye sahiptir. Öz- liderlik ile değer yaratan iş, bireylerin yeteneklerini kullanmalarında çeşitli fırsatlar sunmaktadır (Yeoman, 2014). Her çalışan bağlı olduğu işletmede bir rol üstlenmektedir. Bir çalışanın rolünü belirlemesi, bir bireyin işinin hangi yönlerini önemli gördüğünü açığa kavuşturarak çalışanın işini nasıl tanımladığına açıklık getirmektedir (Kuchinke vd., 2009: 3).