• Sonuç bulunamadı

2.3. ÖZEL GEREKSİNİMLİ ÇOCUK

2.3.6. Özel Gereksinimli Çocuklarda İhmal ve İstismara Yönelik Önleme

2.3.6.2. Yurt Dışında Yapılan Araştırmalar

Warzak ile Page 1990 yılında yaptıkları bir çalışmada gelişimsel yetersizliğe sahip ergenlik döneminde olan iki öğrenciye “hayır deme” becerisini öğretme ile ilgili bir çalışma yürütmüşlerdir. Bu çalışmada gelişim faktörleri, sosyal normlar, aile ve akran baskısının da ergenlerin cinsel istismarına karşı mücadelede önemli olduğu belirtilmiştir. Değerlendirme ve eğitim için rol oynama yöntemi kullanılmıştır. Bu çalışma sonunda gelişimsel yetersizliğe sahip iki öğrencide de eğitimin etkili olduğu ve izleme süreci dâhilinde olan 1 yıllık sürede de reddetme becerisinin öğrenildiği ve kalıcı hale geldiği saptanmıştır.

Alanyazın incelendiğinde Katoda’nın (1993) Tokyo ve Stockholm’ da yürüttüğü bir çalışmada ebeveynlerin ve öğretmenlerin zihinsel engelli gençlerin sağlık ve cinsiyet eğitimine yönelik tutumları ile ilgili yapmış olduğu bir çalışma mevcuttur. Bu çalışma iki farklı yerde yürütülmüş ve sonuçları karşılaştırılmıştır. Çalışma da okulda cinsel eğitim ile ilgili hangi konular öğretilmeli sorusuna genel olarak sağlık, insan vücudu; hijyen; büyümek; cinsiyet ve kişilerarası ilişkiler; ve ahlaki / sosyal tutum yanıtları verilmiştir.

74

Stockholm'de ebeveynler okulda öğretilecek en önemli alanların genel olarak sağlık (% 39), cinsiyet ve kişilerarası ilişkiler (% 39), büyümek (% 12) ve hijyen (% 2) olduğunu düşünüyor. Tokyo’da ebeveynler en önemli alanların cinsiyet ve kişilerarası bağımlılık (% 38), ahlaki / sosyal tutum (% 11), insan vücudu (% 3), hijyen (% 2) ve büyümek (% 1) olduğunu düşünüyordu. Tokyo'da ebeveynler daha çok kızlarıyla Stockholm'de HIV / AIDS ile ilgili hayati önem taşıyan bilgiler bile daha fazla ebeveyn ve öğretmen tarafından konuşuldu. Sosyo-kültürel etkiler ülkeden ülkeye değişmektedir. Sağlık ve cinsiyet ile ilgili konularda kültürel ifadeler de ülkeler arasında farklılık göstermektedir. Bu farklılıklar kültürlerarası çalışmalar yürütürken yöntemsel zorluklara yol açmaktadır. Miltenberger ve arkadaşlarının 1999 yılında yaptığı bir çalışmada zihin engelli kadınlar için cinsel istismarı önleme becerilerinin eğitimi ve genellemesi ile ilgili hedef davranışlar çalışılmıştır. Çalışmaya zekâ geriliği olan beş kadın katılmıştır. Programda 10 eğitim oturumundan oluşmaktadır. Çalışmaya katılan katılımcılar soruları cevaplamak, değerlendirme ve eğitim oturumlarına katılmak için yeterli sözlü becerilere sahiptiler, ancak hiçbiri cinsel istismarın önlenmesi konusunda önceden eğitim almamışlardı. Bu programda (a) istenen davranışa katılmamak veya uymamak (b) “hayır” demek veya sözlü olarak reddetmek (c) ortamı terk etmek veya istismarcıya gitmesini söylemek; (d) olayı birine bildirmek ile ilgili becerilerin kazandırılması hedeflenmiştir. Bu araştırmanın sonuçları, 10 haftalık davranış becerileri eğitimi programının cinsel istismarı önleme becerilerinin kazanılmasıyla sonuçlandığını ancak becerilerin yerinde değerlendirmelerde tamamen genellenmediğini göstermektedir.

Cinsel İstismarı önleme programlarına ilişkin Sanderson (2004) bir araştırmada çocuk odaklı cinsel istismarı önleme programları ile ilgili bir çalışma yürütmüş ve bu programların bazı içerik ve özelliklerinin olması gerektiği ile ilgili bilgiler sunmuştur. Araştırmada çocuk odaklı istismarı önleme programlarının toplulukta, ebeveynlerde, öğretmenlerde veya bunların birleşiminde uygulandığını, ancak bunların çoğunun okul ortamında doğrudan çocuklara yönelik olduğu ifade edilmiştir. Bu çalışmada genelde çocuklar için cinsel istismarı önleme programları genellikle üç şeye odaklandığı belirtilmiştir. 1. Cinsel istismarı tanımlama 2. Reddetme ve Hayır deme becerisi öğretimi 3. Ebeveyn, bakıcı veya başka bir yetişkine durumu bildirme. Bu çalışmada etkili programların bazı özelliklere sahip olması gerektiği vurgulanmıştır. Bu özellikler aktif katılım, açık eğitim, grup eğitimleri, tekrarlanabilir ve uzun vadeli kalıcı eğitimler,

75

materyal kullanımı, hazırlanan programın okul ile işbirliği içinde yürütülmesi ve özellikle ebeveyn katılımıdır. Ayrıca programlarda yalnızca yabancı kişiye karşı değil tanıdık kişiye karşıda çocukların reddetme becerilerine sahip olmaları gerektiği ve programların bu yönde düzenlenmesi vurgulanmıştır.

Clatos ve Asare 2016 yılında engelli çocukların ebeveynlerine yönelik cinsel eğitim ile ilgili bir müdahale programının etkililiğine ilişkin bir pilot eğitim çalışması yürütmüştür. Bu çalışma 10 ila 25 yaşları arasında çocuğa sahip 15 ebeveynden oluşan bir örneklem ile yürütülmüştür. Katılımcılar çeşitli eğitim ve medeni geçmişe sahiptir. Bunun yanı sıra katılımcılar çeşitli engel tanıları olan çocukları olan kişilerdir. Bu çalışmada her konu bir PowerPoint sunumunda ayrı ayrı sunulmuş ve her konu sunumu bir dizüstü bilgisayarda basılı bir kopyada da incelenmiştir. Çalışmada cinsiyet tanımı, çocuklar ve gençler arasında engellilik ve cinsellik ve engellilikle ilgili efsaneler, ebeveynlerin çocuklarıyla cinsellik eğitimi ve engelli çocukları ile cinsellik hakkında nasıl ve ne zaman konuşmaya başlayacakları hakkında bilgilendirme yer almıştır. Müdahalenin sonunda, katılımcıların cinsellik eğitimine yönelik tutumları değişmiş ve bu konudaki bilgi düzeylerinin arttığı belirlenmiştir. Ailelerin bu konudaki farkındalıklarının artması çocukları ile ilgili çalışmalarının da yönünü değiştirecek ve istismar ve ihmale karşıda bir önleme boyutu oluşacaktır.

Rudolph ve Zimmer-Gembeck (2018), çocuk cinsel istismarını önlemek için ebeveynlerin görüşlerini aldıkları nitel bir araştırma yürütmüşlerdir. Bu araştırmaya katılan ailelerden bazıları cinsel istismara yönelik çocuklarına eğitim vermenin gerekli olduğunu ifade ederken bazı ebeveynler ise bu konu ile ilgili konuşmanın çocuğun kafasını karıştırabileceğini söylemiştir. Bu araştırmada ailelerin koruyucu rolü üzerinde durulmuş ve ilgili-özenli ebeveynlerin, çocukları için güvenli bir ortam yaratabileceği belirtilmiştir. Ebeveynlerin, çocuklarını dikkatli izleme becerisine sahip olduklarında olası riskleri daha çabuk fark edecekleri ve çocuğu istismardan koruyabilecekleri ifade edilmiştir. Ailelere çocukları ile ilgili riskleri nasıl fark edebilecekleri ve çocuklarıyla bu konuda nasıl güçlü bir iletişim kurabilecekleri ile ilgili destek verilmesi gerektiği üzerinde durulmuştur.

Yapılan araştırmalar gözden geçirildiğinde özel gereksinimi olan çocuklara yönelik istismarın önlenmesi ve ortaya çıkarılması için engelli bireyin hem çevresindekilere, ailesine, bakım verenlere hem de okul içindeki diğer kişilere gerekli

76

eğitimlerin ve bilgilerin verilmesi oldukça önemlidir. Bu eğitimlerin yanında özel gereksinimli olan çocuklara yönelik olan istismar ile ilgili akademik çalışmaların ve bildirilerin sayılarının arttırılarak istismar konusunda önemli bir risk grubunu oluşturan özel gereksinimli olan çocuklar konusunda farkındalık kazandırılabilir.

77

BÖLÜM 3

3 YÖNTEM

Bu bölümde araştırmanın modeli, araştırmanın katılımcıları, araştırmada kullanılacak veri toplama araçları, verilerin toplanması ve verilerin çözümlenmesi ve İstismardan Korunma Aile Eğitim Programının araştırmada yürütülmesi bölümleri yer almaktadır.