• Sonuç bulunamadı

2.3. ÖZEL GEREKSİNİMLİ ÇOCUK

2.3.3. Özel Gereksinimli Çocuklarda İhmal ve İstismarın Etkileri

Çocuk ihmal ve istismarı çocuğun gelişiminde, sağlığında yıkıcı etkileri olan bir halk sağlığı sorunudur. Çocuk ihmal ve istismarı çocuk üzerindeki etkileri bakımından kısa ve uzun vadeli etkiler olmak üzere iki şekilde ele alınmaktadır (Can, 2016). Çocuk istismarı ve ihmali ile ilgili yaşantısı olan çocuklar üzerinde kısa ve uzun süreli sonuçları betimlemek amacıyla yapılan çalışmalarda genellikle okul ve kurumlarda, tanısı olan özel gereksinimli çocuklarla çalışılmaktadır (Yılmaz Irmak, 2008).

58

Çocuk ihmal ve istismarı türüne göre kısa sürede ortaya çıkabilecek yaralanmalar, boğulma, ölümler, hamile kalma gibi kısa zamanda ortaya çıkan belirgin etkiler olabilir. Zekâ gerilikleri, düşük okul başarısı, gelişim döneminin gerektirdiği davranışları gösterememe, okuldan ya da evden kaçma, saldırganlık, akran ilişkilerinde bozukluklar, yüksek düzeyde depresyon, travma sonrası stres bozukluğu, zorbaca davranışlar, erken yaşta cinsel temalı davranışlar sergileme, suça yönelme, düşük benlik saygısı, kaygılı, özgüveni düşük kişilik yapısı gibi uzun dönemde görülebilecek olumsuz davranışlar ortaya çıkmaktadır. İhmal ve istismara uğrayan çocuk her yönden hasara uğramakta, bunun bedelini ise başta çocuk olmak üzere, toplumun tüm kesimleri, değişik şekillerde ödemektedir (Toydemir, 2019). Çocuk istismar ve ihmalinin en büyük ve en yıkıcı sonuçlarından biri ise bu davranışın “öğrenilebilir” olmasından kaynaklanan ve ihmal ve istismara maruz kalmış çocuğun yetişkin olduğunda aynı davranışları gösterme riskini artmasıdır. Çocuğun yaşı, istismar ve ihmalin türü, şiddeti, süresi, istismarcının çocukla yakınlık düzeyi, çocuğa sunulan hizmetin niteliği gibi durumlar ihmal ve istismarın çocuk üzerindeki etkilerini farklılaştırmaktadır (Yılmaz Irmak, 2008).

İhmal ve istismarın çocuk üzerinde psikolojik, zihinsel, duygusal ve toplumsal olarak oldukça ciddi olumsuz etkileri olacaktır. İstismar ve ihmale uğramış çocuklardaki gelişim özelliklerine bakacak olursak en sık rastlanan bozukluk okul öncesi çocuklardaki konuşmanın gecikmesidir. İhmal ve istismara uğramış çocuğun aile, okul ve topluma karşı öfke duyması toplum ve değerler karşıtı bir kişilik geliştirmesine sebep olabilir. Bu çocuklarda akademik başarılarında düşmeler, okulda öğretmenler ve sınıf arkadaşlarıyla problemler veya okuldan kaçma gibi eğitimle ilgili sorunlar da görülebilmektedir (Hoşoğlu , 2009). Çocukluk dönemi istismar dışı sarsıntıları da dâhil yetişkinlikte madde kullanımı ve psikolojik problemlere neden olabilmektedir. Çocukluk yıllarında yaşanan sarsıntı ve olumsuzluklar, kişiliğin belirlenmesinde önemli bir yere sahiptir. Çocukluk döneminde ihmal ve istismar edilen çocuğun gelişimindeki gerilikler kalıcı olabilir. Bazen ağır ihmal, ölüme bile neden olabilir (Toydemir, 2019).

Kendall-Tackett (2002) ihmal ve istismar etkilerini dört alanda ifade etmiştir. Bunlar; davranışsal, bilişsel, sosyal ve duygusal alanlardır. Araştırmacıya göre istismar ve ihmale maruz kalanlar, bu alanlarda bir yaşantısı olmayanlara göre daha çok sorun yaşamaktadırlar. Çocukluk istismarına maruz kalan kişiler depresyon ve travma sonrası stres bozukluğu riski ile karşı karşıyadır. Zararlı faaliyetlere katılmak, sosyal ilişkilerde

59

zorluk çekmek, olumsuz inançlara sahip olmak ve başkalarına karşı olumsuz tutumlar da çocuk istismarının olası etkileridir. İstismar ve ihmalin çocuğun gelişiminin çoğu alanında yıkıcı olumsuz etkilere neden olduğunu söylemek mümkündür. Çocuk istismar ve ihmalinde yapılan araştırmalarda farklı istismar ve ihmal türlerinin farklı gelişimsel etkileri olabileceği de bildirilmiştir. Çocuk ihmal ve istismar türlerinden biri olan fiziksel istismara maruz kalan çocuklarda davranış bozuklukları, suça karışma, içe kapanıklık, sorunlu kişilik özellikleri, depresyon, anti sosyal davranışlar, duygusal sorunlar, gibi etkiler görülebilmektedir. Bunun yanında görsel ve işitsel sorunlar, düşük yaratıcılık becerileri, problem çözmede sorunlar, madde ve alkol kullanımı, akranlarına veya kendinden küçüklere karşı fiziksel istismar davranışında bulunma gibi etkiler de görülebilir.

Çocuk ihmal ve istismar türlerinden biri olan cinsel istismar çocuklarda sıkça görülen önemli bir halk sağlığı sorunudur ve uzun dönemde ciddi olumsuz sonuçlar doğurabilmektedir. Kaygı bozuklukları cinsel istismara uğrayan çocuklarda genellikle kısa süre içinde ortaya çıkabilen bir sorundur (Taner ve Gökler, 2004). Davis ve Petretic- Jackson (2000), cinsel istismara uğrayan çocukta ihanet duygusu, acizlik ve damgalanma etkilerinin ortaya çıkma ihtimalinin yüksek olduğunu vurgulamışlardır. Cinsel istismara maruz kalan çocukta görülen ihanet duygusu ile istismarı yapan kişiye yönelik güvenin sarsılması görülür. Çocuk istismara uğradıktan sonra istismarı engelleyememesinden kendini sorumlu tutar ve acizlik duygusunu yaşar. Çocuk cinsel istismardan sonra kendini utanç, suçluluk, kötülük duygularını içselleştirerek kendini bu duygularla algılamaya başlar (akt: Ovayolu, Uçan ve Serindağ, 2007).

Şimşek, Fettahoğlu ve Özatalay’ın (2011) yaptıkları “Cinsel istismara uğramış çocuklarda ve ebeveynlerinde travma sonrası stres bozukluğu” adlı çalışmada cinsel istismarın önemli bir sosyal sorun olduğu kadar ardından gelişen travma sonrası stres bozukluğunun da çocuğun ruhsal, cinsel gelişimini, kişilik organizasyonunu etkileyebilecek önemli bir problem olduğu ifade edilmiştir. Bu duruma öneri olarak yapılan çalışmada anne babanın da katılacağı bir tedavi programı yürütülmesi gerekliliğine dikkat çekilmiştir

Cinsel istismara maruz kalan çocuklar hem sarsıntıyı izleyen kısa dönemde, hem de sarsıntı sonrasında ağır ruhsal sorunlar yaşama tehlikesi ile karşı karşıyadırlar. Özel gereksinimli çocuğa sahip ailelerin en büyük korkularından biri de çocuklarının cinsel

60

istismara maruz kalmasıdır. Özel gereksinimli çocuklar için hazırlanacak cinsel eğitim programlarına, cinsel istismardan korunma becerilerine de yer verilmelidir. Bu şekilde hazırlanacak kapsamlı eğitim programları zaman ve çaba gerektirse de çocuklar için oldukça faydalı olacaktır (Çakmak ve Çakmak, 2019).

Duygusal istismarda etkileri ağır olabilen bir istismar türüdür. Duygusal istismara maruz kalan çocukta sosyal ilişkilerde sorunlar, özgüven eksikliği, intihar, depresyon, yoğun değersizlik hissi, umutsuzluk, anksiyete, davranış problemleri, içe kapanıklık, aile üyelerine karşı güvensizlik gibi etkiler görülebilmektedir. Duygusal istismar genellikle diğer istismar türlerine eşlik eden bir istismar türüdür. Bu durum diğer istismar türlerinin etkileri ile birleşerek duygusal istismarın etkilerini daha kalıcı ve yıkıcı hale getirebilir.

Çocuk istismarının pasif hali olarak nitelendirilen ihmal, çocuklarda saldırganlık, düşmanlık, öğrenme güçlükleri, konuşma gerilikleri, özgüven eksikliği veya suça karışma gibi sosyal ve duygusal sorunlara yol açabilir (Can, 2016). İhmalin çocuğun gelişimi üzerindeki etkisini değerlendiren bir çalışmada Tanner ve Turney (2003) bilişsel, sosyal ve duygusal işlevlerde, eğitim alanında, duygusal ve davranışsal gelişimde, sosyal ilişkilerde ve kendini ifade etme ve öz bakım becerileri konularında problemler görüldüğünü belirtmektedirler. Diğer yandan ihmal çocuğun mutlu, huzurlu ve üretken birey olarak nitelenen; “ruh sağlığı yerinde olan birey” olmasına engel olabilir.

Sinason (2002) özel gereksinimli bireylerinde ihmal ve istismar durumunda normal gelişim gösteren akranları gibi uygunsuz cinsel davranışlar, iştah kaybı, uyku sorunları, öğrenilen becerilerde gerilemeler, şiddet ve kendini yaralama gibi davranış problemleri etkilerinin olduğunu bildirmiştir (Sinason, 2002). Bu belirti ve göstergelerin belirlenmesiyle, özel gereksinimli bireylerin, yaşadıkları ihmal ve istismar olayını dile getiremeseler de gösterdiği belirtiler sayesinde neler olup bittiğinin anlaşılması yönünden önemlidir (Arat Odacı, 2018).

Özel gereksinimli bireylerin ihmal ve istismar durumunda hangi belirtileri gösterdikleri konusunda aileler, çevredeki kişiler ve bakım veren kişilerle çalışılarak belirtiler konusunda bilgi verilebilir. Bu göstergeler ile ilgili en çok düşülen yanılgılardan biride engelliliğin getirdiği durumlar ve özellikler olduğuna inanılmasıdır (Bulut ve Karaman, 2018). Hâlbuki bu belirtilerin ve davranışların dikkate alınması istismarın ortaya çıkarılması açısından önem taşır. İstismarın yaşandığı ortamdan etkilenen özel

61

gereksinimli bireyler bazı durumlarda kendilerine yapılan adaletsizliği çok az önemsemekte ve pek çoğu da kendilerini suçlamaktadır. Bununla beraber cinsel istismardan etkilenen bireyler kendilerini istismarcıya bağlı hissetmekte ve hatta ona sevgiyle yaklaşabilmektedir (Yektaoğlu Tomgüsehan, 2018). Bu nedenle ihmal ve istismar konularında özellikle ailelerin, psikolojik danışmanların, özel eğitim öğretmenlerinin, okul idarecilerinin ve ilgili tüm paydaşların bilgilendirilmesi oldukça önemlidir.