• Sonuç bulunamadı

Communication from the Commission to the European Parliament, the Council, the European Economic and Social Committee and the Committee of the Regions (Komisyon’dan Avrupa Par-

Ayhan KAYA

2 Communication from the Commission to the European Parliament, the Council, the European Economic and Social Committee and the Committee of the Regions (Komisyon’dan Avrupa Par-

lamentosu, Konsey, Avrupa Ekonomik ve Sosyal Komitesi ve Bölgeler Komitesi’ne Tebliğ), “A European Agenda On Migration”, COM(2015) 240, 13.03.2015

Türkiye, Geçici Koruma Yönetmeliği’ni, 1990’larda Balkan mülteci krizi sırasında uygulanan benzer bir Avrupa deneyimine dayanarak - Avru- pa Ortak İltica Sistemi’nin, uyumlaştırılmış iltica kurallarının veya Avrupa Mülteci Fonu, Frontex ve Avrupa İltica Destek Ofisi gibi yapıların olmadı- ğı bir dönemde kabul etmiştir. Balkan mülteci krizi sırasında üye devletler, yeterli bir insani müdahale sağlamak için geçici önlemlere bel bağlamak zo- runda kalmıştı. 1992-1995 yılları arasında Bosnalı mültecilere ve 1999’da Kosovalı mültecilere koruma teklif edildi. Bu uygulamalar daha sonra stan- dartlaştırıldı ve Türkiye’nin Geçici Koruma Yönetmeliği’ne dahil edildi.3

Eski Yugoslavya’daki savaşın patlak vermesi ile 3,2 milyondan fazla insanın Yugoslavya’nın sınırları içinde ve dışında yerinden edilmesine yol açarak 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana Avrupa’da yaşanan en büyük mülteci krizine neden oldu. Almanya, Bosna’dan 350.000 mülteci kabul etti. Batı Avrupa hükümetleri, kovuşturmadan kaçan binlerce kişinin aniden gelişi- ne yanıt vermek için Nisan 1992 ile Aralık 1994 arasında geçici koruma programları başlattı.4 Bu programlar, sığınma taleplerinin sayısı nedeniyle 1951 Mülteci Sözleşmesi kapsamında bireysel işlemlerin mümkün olmadığı duruma acil bir yanıt olarak başarılı bir şekilde işlev gördü. Tüm sığınma- cılara yenileme imkânı ile bir yıl süreyle geçici koruma sunuldu ve barınma imkanı ile sağlık hizmetlerine, sosyal hizmetlere ve istihdama erişim sağlan- dı. 1997’de Almanya geçici koruma statüsünü kaldırdı ve 300.000 kişiyi

3 Avrupa Geçici Koruma Konsey Yönergesi için bkz. https://eur-lex.europa.eu/LexUriServ/LexUri- Serv.do?uri=OJ:L:2001:212:0012:0023:EN:PDF , Erişim: 08.08.2019

4 1990’lardaki Balkan mülteci krizi sırasında Dünyada geçici koruma programlarının uygulanma- sına ilişkin ayrıntılar için bkz. https://www.refworld.org/docid/3ae6b3300.html

Göçmen Kabul Şartlarının Sağlanması

Özel kabul ihtiyaçlarının belirlenmesi, değerlendirilmesi ve müdahale edilmesi personel eğitimini gerektirir.

Barınma Eğitim İş gücü Ödenekler HizmetleriSağlık DanışmanlıkBilgi-

ŞEKIL 2.1

Bosna’ya geri gönderdi. BMMYK, koşulların geri dönüş için yeterince el- verişli olmadığını açıklamasına rağmen, diğer ülkeler de Almanya’yı takip ederek, toplamda 700.000 kişi Bosna’ya geri gönderildi (Mitrovic, 2015). Geçici koruma mekanizması, 1999 Kosova savaşı ve NATO bombardıman- ları sırasında tekrar devreye girdi. Geri gönderme, Bosna’ya olandan daha hızlı oldu ve 2000 yazında bölgede ve batı devletlerinde ikamet eden toplam 841.000 sığınmacı Kosova’ya geri gönderildi (Mitrovic, 2015).

1990’lardaki deneyimin ardından AB, Avrupa Ortak İltica Sistemi’nin oluşturulması için çalışmaya başladı. İltica alanında ortak bağlayıcı AB mev- zuatının geliştirilmesini kurumsallaştıran 1999 Amsterdam Antlaşması’ndan sonra, 2001 yılında kabul edilen ilk yönerge, Geçici Koruma Yönergesi idi. Bu yasal enstrüman, büyük mülteci krizleri durumunda ve sığınmacıların ev sahibi ülkelerde kaldıkları süre boyunca korunmalarını artıracak bir dizi ge- rekli önlemin bir prensip çerçevesi olarak öngörülmüştür (Mitrovic, 2015). Türkiye de aynı tecrübeyi izleyerek 2014 yılında Geçici Koruma Yönetmeli- ği’ni yürürlüğe koymuştur.5

Nisan 2011’de Suriyelilerin Türkiye’ye göçünün en başında, Türk devleti Suriyelilere üç unsurdan oluşan geçici koruma sağlamıştı: tüm Suri- yeliler için açık kapı politikası; Suriye’ye zorla geri dönüşün olmaması (geri gönderilmeme ilkesi); ve Türkiye’de sınırsız kalış süresi. Suriyeli göçmenler, daha önce Türk devlet aktörleri tarafından “misafir” olarak nitelendiril- mişlerdi, bu siyasi söylem çerçevesi daha sonra dinî yanı ağır basan “Ensar Ruhu” söylemiyle tamamlandı. Suriyeli mültecilerin “misafir” olarak nite- lendirilmesi, ne acil ihtiyaçlarının karşılanması açısından ne de yerli halkın mültecilere karşı artan kızgınlığı ile yüzleşmek açısından artık sürdürülebi- lir değil. Türkiye, Nisan 2014’te yürürlüğe giren Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’nun 61 ila 95. maddelerine dayanarak, mülteciler için ilk olarak 2014 yılında bir Geçici Koruma Yönetmeliği çıkarmıştır. Yönetme- lik, Suriyelilere Batı toplumlarında mültecilerin sahip olduğu sosyal ve me- deni hakların neredeyse tümünü tanımaktadır.

Gökalp Aras ve Şahin Mencütek (2015), Suriye’deki silahlı çatışma- nın ilk günlerinde Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) yönetiminin Suriyeli mültecilerin kabulüne nasıl tepki verdiğini net bir şekilde açıklamaktadır.

5 Türkiye Geçici Koruma Yönetmeliğinin metni için bkz. https://www.refworld.org/ docid/56572fd74.html

Türkiye’nin Suriyelilere yönelik yenilikçi yaklaşımı, uluslararası mülteci reji- mindeki dünya çapındaki eğilimlere ve Türkiye’nin benzer mülteci hareket- lerine verdiği, açıkça bir güvenlikleştirme söylemi ve yük paylaşımını içeren, geçmiş tepkilerine kıyasla yeni bir yaklaşım gibi görünmektedir (Kirişçi ve Karaca, 2015). Türkiye’nin güvenlik merkezli bir yaklaşımdan daha çok in- sani bir yaklaşıma geçişi, daha iddialı dış politikasının yanı sıra AKP’nin böl- gedeki dini yönelimli politikası ile ilgili görünmektedir. Bu yaklaşım, Türki- ye’nin kendisini çevresinde örnek bir ülke olarak göstermesine, bölgesel bir arabulucu rolü oynamasına ve insani sorunların diplomasi yoluyla çözümü- ne katkıda bulunmasına imkan tanımıştır. Ancak Türkiye’nin diplomatik girişimleri beklenmedik bir şekilde başarısız oldu. Bölgedeki Türk dış politi- kasının başarısızlığı netleştikten sonra Türkiye, Suriye muhalefetinin yakın dönemde iktidara gelme ihtimaline yatırım yaptı, ancak muhalefet çok par- çalanmıştı ve Suriye rejim güçlerini alt edemedi. Türkiye -yanlış bir şekilde- Esed rejiminin yakında çökeceğini ve mültecilerin Suriye’ye geri döneceğini varsaydı. Sayılarına bakarsak, Türkiye’ye giriş yapacak Suriyeli sayısının en fazla 100.000 kişiyi bulabileceği söylendi; ancak sayılardaki dramatik artış üzerine bu eşik psikolojik olarak yeniden belirlendi.6 Bu durum aynı zaman- da, AKP liderliğinin 2011’de Suriye’de başlayan silahlı çatışmadan kısa bir süre sonra Türkiye’yi büyük ölçüde etkileyecek olan mülteci nüfusunun bü- yüklüğüne ilişkin yanlış hesaplamasını da göstermektedir.

Suriye uyruklu ilk grup, 29 Nisan 2011’de Hatay vilayetine geçerek Türkiye’ye sığındı. Başlangıçta, AKP hükümeti, Esed rejiminin yakında çö- keceğini tahmin etti ve en fazla 100.000 Suriyelinin 2-3 hafta Türkiye’de kalacağını tahmin etti (Erdoğan, 2014). Suriye’deki iç çatışmaların tırman- masının ardından AKP hükümeti, Ekim 2011’de Suriyeli mülteciler için açık kapı politikası ilan etti. Buna göre Türkiye, pasaportu olan Suriyelilerin ül- keye serbestçe girmesine izin vermiş ve belgesiz giriş yapmış olabileceklere de benzer şekilde davranmıştır; geri göndermeme ilkesini garanti etmiş, geçici koruma sağlamış ve mülteciler için mümkün olan en iyi yaşam koşullarını ve insani yardımı sağlamaya kendini adamıştır (İçduygu, 2015a; Kirişçi, 2014). Nisan 2014’te Geçici Koruma Yönetmeliği’nin yürürlüğe girmesinden önce-

6 Dönemin Türk Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, 2013 yılında Türkiye’nin “psikolojik eşiğinin” 100.000 mülteci olacağını söylemişti. http://www4.cnnturk.com/2013/dunya/10/26/davutoglu.si- ginmacilar.konusunda.kirmizi.cizgi.asildi/728654.0/, Erişim: 07.11.2015.

ki dönemde, devlet aktörleri hızla değişen kitlesel göç ortamına yanıt vermek için çeşitli genelgeler çıkardılar (Özden, 2013).

TABLO 2.1

Geçici Koruma Altındaki Kişilerin Zamana Göre Değişen Sayıları (Kasım 2014, 21 Tem- muz 2017 ve 12 Ağustos 2019 arasında en fazla ve en az bulundukları şehirlerdeki Suriyeli

mültecilerin değişen sayıları) Şehir Kasım 2014 21 Temmuz 2017 12 Ağustos 2019 Şehir Kasım 2014 21 Temmuz 2017 12 Ağustos 2019 Istanbul 330.000 495.027 547.943 Batman 20.000 20.181 22.392 Gaziantep 220.000 336.929 445.748 Şırnak 19.000 15.080 15.019 Hatay 190.000 397.047 432.436 Kocaeli 15.000 34.957 57.745 Şanlıurfa 170.000 433.856 429.735 Izmir 13.000 113.460 145.123 Mardin 70.000 96.062 87.507 Osmaniye 12.000 46.157 50.295 Adana 50.000 165.818 240.376 Antalya 10.000 458 1.786 Kilis 49.000 127.175 116.317 Kayseri 9.500 62.645 79.161 Mersin 45.000 153.976 201.887 Diyarbakır 5.000 30.405 33.245 Konya 45.000 79.139 108.419 Adıyaman 2.500 27.084 25.549 Kahra- manmaraş 44.000 93.408 90.073 Samsun 1.230 4.540 5.852 Ankara 30.000 80.279 93.120 Niğde 1.100 3.848 4.674 Bursa 20.000 114.498 174.865 Aydın 1.000 8.806 7.922

Kaynak: İçişleri Bakanlığı, Göç İdaresi Genel Müdürlüğü, http://www.goc.gov.tr/icerik6/gecici-koru-

ma_363_378_4713_icerik.

Mart 2019 itibarıyla Türkiye’nin Geçici Koruma rejimi, 3.641.344 Suriye vatandaşına Türkiye’de yasal olarak kalma hakkının yanı sıra temel hak ve hizmetlere belirli düzeyde erişim hakkı tanımaktadır. Suriyelilerin büyük çoğunluğu kampların dışında ve çoğunlukla da Şanlıurfa, Gaziantep, Hatay ve Kilis gibi Türkiye’nin sınır illerinde ve Türkiye’deki diğer büyük şe- hirlerde yaşıyor. Şanlıurfa, Gaziantep, Hatay, Kilis, Osmaniye, Adana, Ma- latya, Kahramanmaraş gibi diğer büyük şehirlerin yanı sıra Suriye sınırına yakın illerde de bulunan 13 Geçici Barınma Merkezinde (GBM) ise, 140.078 Suriyeli yaşamaktadır. 7

7 Bkz. https://turkey.iom.int/sites/default/files/sitreps/Q1_quarterly-jan-feb-mar-19.reduced.pdf Erişim: 06.05.2019.

Türkiye’de Suriyeliler ilk olarak kamp yetkilileri tarafından AFAD’ın gözetiminde Göç İdaresi Genel Müdürlüğü ile işbirliği içinde kayıt altına alınmıştı. Suriye iç savaşının en başından beri Türkiye, devlet merkezli bir göçmen kabul modeline sahipti. Türkiye, 1951 Cenevre Mülteci Sözleşme- si’ne imza atan bir devlettir. Türkiye geçici korumayı 2011 yılında kullana- cağına dair açıkça atıfta bulunmuş ve 1999 yılından bu yana AB ile yaptığı işbirliği sonucunda 2013 ve 2014’te kurumsallaştırmıştır. Suriye toprakla- rında yaşayan tüm Suriye vatandaşları, Filistinli mülteciler ve vatansız kişiler de Türkiye’de geçici koruma rejimi altındadır.8 Türkiye, hassas gruplar için kamplar kurdu ve genellikle kendi kendine yerleşmeyi destekledi. Oturma izinlerini belirli bir vilayete bağlayarak esnek (ancak kontrol edilebilir) bir yaklaşım benimsemiştir.

Pek çok ülke, II. Dünya Savaşı’ndan bu yana çok sayıda mülteci aldı. Ancak Suriye’de devam eden çatışma; Afganistan, Irak ve Pakistan’da de- vam eden şiddet ve Eritre, Somali, Sudan, Etiyopya, Nijerya ve dünyanın di- ğer bölgelerindeki insan hakları ihlallerinin yanı sıra, kitlesel göçün açık ara en büyük itici gücü olmaya devam etmektedir. Şu anda zorunlu göç için ana kaynak bölge Orta Doğu ve özellikle de Suriye’dir. Şiddetin Suriye’de ve aynı zamanda Orta Doğu’nun diğer bazı bölgelerinde yoğunlaşmasıyla birlikte, toplumlarından zorla koparılan çok sayıda sivil, hem bölgede hem de Avru- pa Birliği’nde sığınak arayarak çatışma bölgelerinden kaçmıştır ve kaçmaya devam etmektedir. Yalnızca 2015 yılında, bir milyondan fazla mülteci AB sı- nırlarını geçti (UNHCR, 2015). AB ve üye devletleri, yeniden yerleştirilecek insanlarla en iyi nasıl başa çıkılacağı konusunda üye devletler arasında yeni bölünmeler ve siyasi çatlaklar yaratan bu kısmen “beklenmedik” kitlesel göçle başa çıkmanın muazzam zorluğuyla karşı karşıya kaldılar. Avrupa’ya giden en popüler rotalardan biri Mısır ve Libya’da başlayıp Malta ve İtal- ya’da (Lampedusa ve Sicilya) biten rotadır. Bu rota çoğunlukla Sahraaltı’nda yaşayan Afrikalılar tarafından tercih edilmektedir. Akdeniz havzası içindeki ve çevresindeki siyasi değişikliklere bağlı olarak kitlesel göç yolları sıklıkla kaymaktadır. Örneğin, 18 Mart 2016 tarihli AB-Türkiye Mutabakatı’ndan sonra Türkiye sınırlarını kapattığında, Balkan rotasından Afrika’ya bu tür bir kayma da gözlemlenmiştir (Karaçay, 2017).

8 Geçici Koruma Yönetmeliği, 22.10.2014, http://www.goc.gov.tr/files/files/20141022-15-1.pdf, ar-

şivlendi: https://perma.cc/H8PQ-QUQL, İngilizcesi için bkz. http://www.goc.gov.tr/files/files/

Bununla birlikte, bu rota yakın zamanda, Almanya ve Hollanda’nın Türkiye ile Yunan adalarına devam eden mültecilere izin vermemesi ve sı- nırlarını kapatmaması ile başa çıkmak için liderlik ettiği 18 Mart 2016’da yürürlüğe giren AB-Türkiye Mutabakat’nın ardından Suriyeliler tarafından da kullanılmıştır.9 Mutabakat ayrıca, AB’nin Türkiye’ye Suriyeli mültecileri barındırması ve entegre etmesi ve aynı zamanda AB’ye yerleştirmesine yar- dımcı olmak için taahhüt ettiği mali şartlar da içermekteydi. 2011’deki Arap Baharı’ndan önce, Afrika rotası Doğu Akdeniz rotasına göre daha az kulla- nılıyordu. Doğu Akdeniz rotası, Türkiye’den Yunanistan’a deniz geçişini ifa- de eder.10 2012’de ise küçük bir farkla ikinci en popüler rota olsa da 2013-14 yıllarında Eritre ve Suriye’deki iç çatışmalar nedeniyle bir artışa tanık oldu (Frontex Yıllık Risk Raporu, 2015). Mültecilerin Türkiye’ye göçü son za- manlarda azalmış ve 2016’dan bu yana 350 binden fazla Suriyeli, Suriye’ye geri dönmüş olsa da,11 Türkiye halen 3,5 milyondan fazla mülteciye ev sa- hipliği yapması ile dünyada bu alanda lider ülkedir. 12 Tarihsel ve coğrafi açı-

dan bakıldığında Türkiye, mülteciler için önde gelen destinasyonlardan biri olarak bilinmektedir. Farklı kıtalar arasında yer alan, imparatorluk mirasına sahip olan ve çalkantılı bir ulus inşası süreci yaşayan Türkiye her zaman, farklı şekillerde kitlesel olan ve olmayan göç biçimlerine maruz kalmıştır (Erdoğan ve Kaya, 2015). Bu nedenle, devlet aktörlerinin Osmanlı İmpara- torluğu’nun sonlarından bu yana sürekli olarak göç ve iltica politikaları ve yasaları oluşturmakla meşgul olmaları da kaçınılmaz olmuştur (Kale, 2015).

9 AB-Türkiye Mutabakatı’nın metni için bkz. http://www.consilium.europa.eu/en/press/press-rele- ases/2016/03/18-eu-turkey-statement/ Erişim: 25.06.2017.

10 Bu rota hakkında daha fazla bilgi için bkz. http://www.consilium.europa.eu/en/policies/migrator- y-pressures/eastern-mediterranean-route/ Erişim: 21.08.2018.

11 Bu konudaki rakamlar çoğunlukla tutarlı değil. Türkiye İçişleri Bakanı’nın Suriye’ye dönen Su- riyeli sayısı hakkındaki basın toplantısı için bkz. http://www.birgun.net/haber-detay/bakan-soy- lu-450-bin-suriyeli-ulkelerine-geri-dondu-168834.html Erişim: 05.05.2019. 2018 yılına ait geri dönüş rakamaları için bkz. https://www.haberturk.com/icisleri-bakanligi-ulkesine-donen-suri- yeli-sayisini-acikladi-2282947 Erişim: 05.05.2019. Örneğin BMMYK ise 2016-2019 arasında 71.151 Suriyelinin Suriye’ye geri döndüğünü bildirmektedir, bkz. https://data2.unhcr.org/en/si- tuations/syria_durable_solutions Erişim: 30.09.2019.

12 Ağustos 2018 itibarıyla geçici korumaya tabi yabancı sayısı 3.545.293’tür. Son rakamlar için Göç İdaresi Genel Müdürlüğü resmi internet sitesine bkz. http://www.goc.gov.tr/icerik6/gecici-koru- ma_363_378_4713_icerik

Outline

Benzer Belgeler