• Sonuç bulunamadı

Boşanmaya Yönelik Araştırmaların Türkiye Düzleminde Değerlendirilmesi

Türkiye’de boşanma sorunu üzerine yapılan arşatırmalara bakıldığında boşanma oranlarındaki artış dünya genelinde yaşanan sosyo-ekonomik değişimlerle ve sosyo- kültürel yapıya özgü farklılıklarla ilişkilendirilerek açılandığı görülmektedir. Diğer toplumlarda olduğu gibi ülkemizde de temel değerlerin modernleşme sürecinde

zayıflaması, kentlerdeki nüfus artışı, günlük hayatın modern söylemlerle

biçimlendirilmesi ve sosyal ilişkilerin karmaşıklaşması, sosyal kontrolün geleneksel dinamiklerden modern dinamiklere doğru değişim göstermesi, iletişim teknolojileri ve kitle iletişim araçlarının bireysel ve sosyal yaşamdaki rolünün artması, medyanın değer karmaşası yaratması, tüketim kültürü, evlilikte bireysel değerlerin ve maddi çıkarların ön plana çıkması, sorumsuz bireyler yetiştirme, geleneksel aileye özgü değerlerin çözülmeye başlaması, aile içi şiddet gibi sayılabilecek bir dizi değişken boşanma olasılığıni arttırmaktadır (Aydın ve Baran, 2010: 121-122).

Ülkemizde artan boşanma oranları, sorunun toplumsal bir sorun olarak araştırılmasına ve buna yönelik çözüm yollarının üretilmesine yönelik çalışmaların da ağırlık kazanmaya başladığı dikkat çekmektedir. Akademik alanda yapılan çalışmalara bakıldığı genel olarak yıllara göre boşanma oranlarında gözlenen değişimin sosyal,

psikolojik, kültürel, ekonomik ve siyasal nedenlerinin tespitine yönelik araştırılmalar görülmektedir.

Türkiye’de boşanma ilgili istatistikler Türkiye İstatistik Kurumu tarafından toplanmakta Boşanma İstatistikleri olarak yayınlanmaktadır. DİE ve Boşanma İstatiklerinin verilerine dayalı olarak Türkiye’de boşanma oranlarının yıllara göre dağılımına bakıldığında, 1987-2000 yılları arasında, 1988 yılında yürürlüğe giren 3444 sayılı Boşanma Kanunu’nun etkisiyle her yıl boşanma oranlarında artış kaydedilmiştir. Adli sicil ve istatistik verilerine göre, 1992 yılından itibaren Türkiye’de boşanmak için mahkemelere başvuran çiftlerin sayısında artış olmuştur. Ancak mahkemeye başvuran her çiftin boşanmadığını veya yasal dayanakları yerine getiremedikleri için boşanamadıkları belirtilmiştir (Türkiye İstatistik Yıllığı, 2000; Boşanma İstatistikleri, 1998-2000).

İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü 2000’li yıllara ait boşanma verilerine göre boşanma oranlarının özellikle kriz dönemlerinde artış gösterdiği tespit edilmiştir. 2001’de 91.994 kişi boşanırken (boşanma hızı binde 1.35) 2007’de 94.219 kişi boşanmıştır (boşanma hızı binde 1,34) (Demirkan vd., 2009: 12). Bu verilere dayalı olarak Türkiye’de sanayileşmiş ve gelişmiş olan bölgelerde boşanma oranlarının daha yüksek olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Örneğin, 2000 yılında İstanbul’da 6546, Ankara’da 2217, İzmir’de 4406 boşanma gerçekleşirken Şırnak’ta 19 boşanma olayı gerçekleşmiştir (Boşanma İstatistikleri, 2000). Türkiye İstatistik Yıllığı ve Boşanma İstatistiklerinin 2000 yılı rakamlarına göre, Türkiye’de boşanmaların yaklaşık yarısı, evliliğin ilk beş yılı içerisinde gerçekleştiği gözlenmiştir (1997’de %50.24). Buna göre ilk beş yıldaki boşanma oranı %44.8, 6-10 yıl içindeki boşanma oranı %21.7, 11-15 yılları arasındaki boşanma oranı %12.6, 16 ve daha fazla yıllardaki boşanma oranı ise, %20.6’dır. 16 yıl ve sonrasında meydana gelen boşanma oranlarının yüksekliği, bu dilimin fazlalığından kaynaklanmıştır. Buna göre, sosyal olarak ilk beş yıl, evlilik için eşlerin birbirlerini daha iyi tanımaları bakımından önemlidir (Türkiye İstatistik Yıllığı, 2000; Boşanma İstatistikleri, 1998, 2000).

Cinsiyet ve öğrenim durumu açısından bakıldığında Türkiye genelinde ilkokul mezunu olan bireylerin boşanma oranlarının yüksek olduğu görülmektedir. Bunun temel sebeplerinden birisi, evliliklerin bu öğrenim grubunda sayısal olarak yığılmış olmasıdır. Öğrenim durumuyla ilgili boşanmaların seyrine bakıldığı zaman, eğitim durumu yükseldikçe boşanma oranının düşüklüğü gözlemlenmektedir. Boşanmaların öğrenim seviyesine göre azalma gösteren bir eğilim içerisine girdiği görülmekle birlikte, bu

noktada cinsiyete göre farklılıklar ortaya çıkmaktadır. Bu farklılıklar erkeklerde eğitim seviyesi yükseldikçe boşanma oranında artış, kadınlarda eğitim seviyesi yükseldikçe boşanma oranında azalma şeklindedir. 2000 yılı rakamlarına göre, üniversite ve yüksekokul mezunu evlilerin boşanma oranları erkeklerde %5.9 iken, kadınlarda %3.7’dir. Bu rakamlar lise mezunları için erkeklerde %34.2, kadınlarda %28.9; ortaokul mezunlarında erkeklerde %23, kadınlarda %23.5’tir. İlkokul mezunları arasındaki evliliklerde de erkeklerin %33.4’dü, kadınların da %37.9’u boşanmaktadır. Bir okul mezunu olmayan okur yazarlar arasındaki oran erkeklerde %2.5, kadınlarda %3.5; okuma yazma bilmeyenler arasındaki boşanma oranları ise, erkekler için %0.7, kadınlar için %2.1’dir (Türkiye İstatistik Yıllığı, 2000; Boşanma İstatistikleri, 1998-2000).

Yaş grupları bazında Türkiye’de boşanma olaylarının %60’ı 25-39 yaş grubu erkeklerde ve 20-34 yaş grubu kadınlarda meydana geldiği belirtilmiştir. Bu yaş grupları, ortalama olarak evliliğin ilk yıllarına, özellikle de ilk beş yılına aittir. Burada, genç kadın nüfusundaki yüksek boşanma oranının sebebi, ilk evliliklerde kadın yaşının erkek yaşına göre daha küçük olmasından kaynaklanmaktadır. Ülkemizde boşanan çiftlerin çoğunda erkeğin yaşı kadının yaşından daha büyüktür (%75.47). Sonra sırasıyla % 17.19 kadının daha yaşlı olduğu %7.34’lük bir oranın ise, kadın ve erkeğin aynı yaşlarda olduğu görülmüştür. 2000 yılı rakamlarına göre, 15-19 yaş grubunda erkeklerde boşanma oranı %0.6, kadınlarda %4.2; 20-24 yaş grubu erkeklerde boşanma oranı %8.1 iken, kadınlarda %18.3’tür. Oysaki 35-39 yaş grubunda erkeklerde boşanma oranı %17.5, kadınlarda ise %13.7’dir. 30-34 yaş grubundan itibaren erkeklerde boşanma oranları yükselirken, kadınlarda boşanma oranları düşmektedir (Türkiye İstatistik Yıllığı, 2000; Boşanma İstatistikleri, 1998, 2000).

Çocuk sayısı değişkeninde değerlendirildiğinde, Türkiye’de boşanmaları engelleyen önemli faktörlerden birinin, ailedeki çocuk ve çocuk sayısı olduğu gerçekliğinden yola çıkarak, çocuklu ailelerdeki boşanma oranı, çocuksuz ailelere göre daha düşük olduğu görülmektedir. 2000 yılı verilerine göre çocuksuz ailelerdeki boşanma oranı %43.85, bir çocuklu ailelerde %25.14, iki çocuklu ailelerde %18.61 iken, üç ve daha fazla çocuklu ailelerde boşanma oranının giderek düşmüştür. Buna göre, Türkiye’deki evliliklerde, çocuk sayısı arttıkça, buna bağlı olarak boşanma oranında azalmaların olduğu görülmüştür. Çocuk varlığı boşanmayı etkileyen önemli faktörlerden biri olmakla birlikte, genel olarak çok çocuklu ailelerin daha muhafazakar bir yapıya sahip olmaları ve aile geleneklerine bağlı bulunmaları ve dolayısıyla boşanma konusuna pek sıcak bakmamaları konusu da önemlidir (Türkiye İstatistik

Yıllığı, 2000; Boşanma İstatistikleri, 1998, 2000). Yine bu yıla ait verilere dayalı olarak ekonomik bağımsızlığa sahip eşlerden, iş hayatında kendisini daha çok hissettiren kadının, sosyal olarak çevresine karşı daha fazla sorumluluk taşıdıkları, dolayısıyla boşanmaya taraftar olmadıkları ve bu tür evliliklerde boşanma davalarının kadınlardan ziyade, erkekler tarafından açılmış olduğu vurgulanmıştır. Buna göre, ekonomik bağımsızlığa sahip kadınların değil, erkeklerin ayrılma taraftarı olduğu belirtilmiştir. Bunun yanı sıra, kadının çocuk sahibi olamaması, gelin-kaynana çatışması, annelerin erkek çocuklarını gelinlerinden kıskanmaları, evli çiftlerin ailelerinin sosyo-ekonomik ve kültürel açıdan aynı düzeyde olmamaları gibi sebeplerin de boşanmaya neden olduğu belirtilmiştir (Türkiye İstatistik Yıllığı, 2000; Boşanma İstatistikleri, 1998-2000).

Eurostat’ın Türkiye’deki boşanma oranlarına ilişkin verilerine göre,

Türkiye’deki boşanma oranlarının diğer ülkelerle karşılaştırıldığında düşük olduğu tespit edilmiştir. AB ülkelerinde kaba boşanma oranı binde 2.1 iken Türkiye’de 2007 yılında kaba boşanma oranının binde 1.3 ile dünyanın bir çok ülkesinden daha düşük olması dikkat çekicidir. Fakat son on yılda artan boşanma oranları Türkiye’de konunun toplumsal bir sorun haline geldiğine işaret etmektedir (Eurostat, 2007). Örneğin, 1990’lı yıllarda yavaş yavaş artış gösteren boşanma oranı 2000-2010 tarihleri arasında düzenli bir artış şekline dönüşmüş ve toplumu tehdit eder hale gelmiştir (Başbakanlık Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü, 2009; TÜİK, 2011). Boşanma oranı açısından Türkiye (yıla göre boşanma oranı, binde 0.05) dünya ülkeleri arasında en alt sıralarda yer almakta ve bu oran henüz batılı ülkeler seviyesinin (yıla göre boşanma oranı, binde 4.7) çok gerisinde olmakla beraber; toplumdaki hızlı dönüşümün, tüm kurumları olduğu gibi aile kurumunu da etkileyeceği ve bu oranın gelecekte artış göstereceği açıktır (Özen, 1998:2).

Yine DİE’nin 2005 yılı verilerine göre, Kuzey Doğu Anadolu Bölgesinde Kars, Ardahan ve Bayburt’ta göçler sebebiyle nüfus hızla azalmış bu bu bölgede geçmiş dönemlerle karşılaştırıldığında boşanma oranlarında artış tespit edimiştir. Bu olumsuz gelişmenin etkilemediği tek bölge (Zonguldak, Karabük, Bartın, Kastamonu, Çankırı, Sinop, Samsun, Tokat, Çorum, Amasya’dan oluşan) Batı Karadeniz olmuştur. Bu bölgede boşanmaların azaldığı evlenmelerin de artığı gözlenmiştir (DİE, 2005). 2007 yılı verilerine göre ise boşanma oranlarında il bazında İstanbul birinci sırada gelmektedir. Bölge bazında bakıldığında Ege, Akdeniz ikinci sırada yer almaktadır. En düşük boşanma oranı ise yine bölge bazında Kuzey ve Orta Anadolu, Doğu Karadeniz olarak tespit edilmiştir (TÜİK, 2007). Bununla birlikte bu yıllara ait olan boşanmaların

demografik özellikleri tespit edilmiştir (illere göre dağılım, cinsiyet, boşanma nedeni, boşananların yaşı, çocuk sayısı, evlilik süresi gibi). Bu demografik özellikler şu şekilde özetlenebilir:

1. Türiye’de kaba boşanma oranı binde birden azdır.

2. Boşanma oranı demografik bölgeler açısından bakıldığında en gelişmiş 1. bölgede binde 0.63 ile en yüksek düzeydedir.

3. İkinci sırada binde 0.52’lik oranla 3. bölge yer almaktadır.

4. Ülkemizde en düşük boşanma oranı binde 0.13 ile Doğu ve Güneydoğu illerini kapsayan ve aynı zamanda Türkiye’nin en az gelişmiş bölgesi olan 5. bölgede görülmektedir.

5. Boşanma nedenlerinin başında 1994 yılı itibariyle şiddetli geçimsizlik gelmektedir.

6. Yaş ve cinsiyet dağılımlarına bakıldığında boşanan kadınların 20-34, erkeklerin ise 25-39 olduğu görülmüştür.

7. Boşananların çoğunluğu çocuksuz çiftlerden oluşmaktadır.

8. Boşanmaların %47’si evliliğin ilk 5 yılında gerçekleşmektedir (TÜK, 2007). TÜİK’in 2008 verilerine göre İl bazında bakıldığında en yüksek boşanma oranı binde 2.39 ile İzmir iline aittir. Bu oran, İzmir’in boşanma oranlarında Batı Avrupa ülkelerindekine paralel değerler içinde olduğunu göstermektedir. En düşük boşanma oranı ise binde 0.11 ile Hakkari ve Siirt’e aittir. Bölgesel duruma bakıldığında en yüksek oran binde 1.85 ile Ege Bölgesine ait iken, binde 0.5 ortalamasındaki oranları ile Doğu ve Güney Doğu Anadolu Bölgelerinin boşanma oranlarının düşük olduğu görülmektedir (TÜİK, 2008). Boşanma nedenleri açısından bakıldığında, yapılan araştırmalarda sadakatsizlik/evliliğe ihanetin en önemli boşanma nedenlerinden birisi olduğu görülmektedir. Buna göre, en önemli boşanma nedeninin ekonomik değil sadakatsizlik (% 24.5) olduğu belirtilmiştir. İkinci sırada, % 17.6 ile fiziki şiddet/dayak, üçüncü sırada % 17.4 ile eşler arası sevgisizlik ve dördüncü sırada % 17.3 ile aşırı alkol ve kumar gibi kötü alışkanlıklar izlemektedir. Kısacası aile, modern kentli yaşamın getirdiği olumsuzluklar ve erkeklerin kadınlarına karşı kullandıkları şiddet nedeni ile çözülmektedir (Boşanma Nedenleri Araştırma Ekibi, 2009). Bunun yanı sıra, TÜİK’in verilerine göre, boşanma nedeni olarak ikinci ve üçüncü sırada terk ve zina yer almaktadır. Ancak, bu iki nedene bağlı boşanma oranlarında her yıl belli bir azalma olduğu görülmüştür. Bu üç nedenin dışındaki nedenler, çok dikkat çekici oranlarda değildir. Boşanma davalarının, genellikle şiddetli geçimsizlik sebebi ile açılmış olduğu

görülmüştür. Şiddetli geçimsizliğin çok farklı sebepleri vardır. Eşlerin ekonomik zayıflığı veya bağımsızlığı da bu kategorinin içerisinde değerlendirilmiştir (Türkiye İstatistik Yıllığı, 2008-2009; Boşanma İstatistikleri, 2008-2009).

TÜİK’in 2010 yılı 2. dönem evlenme ve boşanma istatistiklerine göre, geçen yıla göre evlilikler %0.5artarken boşanmalardaki artışın %5.7’yi bulduğu belirtilmiştir. Boşanmaların %40’ı ilk 5 yıl içerisinde gerçekleşmiştir. 2009 yılında 161 bin 631 çift evlenmiştir. Evlenme sayısındaki artış yaklaşık 3.8 ile İstanbul ve Batı Marmara Bölgelerinde gözlenirken, en büyük düşüş %5.1 ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde görülmüştür. 2010 yılının Nisan, Mayıs, Haziran döneminde ilk kez evlenen çiftler arasında ortalama yaş farklı 3.3 olarak hesaplanmıştır. Ortalama ilk evlenme yaşı erkekler için 26.6, kadınlar için 23.3’tür. en yüksek ortalama ilk evlenme yaşı erkeklerde 27.5, kadınlarda 24.5 ile İstanbul’da görülmüştür. En düşük ortalama ile ilk evlenme yaşı erkeklerde 25.4, kadınlarda ise 21.8 ile Orta Anadolu Bölgesi olmuştur (TÜİK, 2010). 2010 yılının 2. döneminde 32 bin 743 çift boşanmıştır. Bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla %5.7’lik artış görülmüştür. 2009’un aynı döneminde 30 bin 982 çift boşanmıştır. Boşanma sayısındaki en fazla artış %10.6 ile Doğu Marmara Bölgesi’nde gözlenmiştir. Aynı dönemde boşanma sayısında en büyük düşüş %9.8 ile Ortadoğu Anadolu Bölgesinde gerçekleşmiştir. Yılın ikinci çeyreğinde meydana gelen boşanmaların %39.7’si evliliğin ilk 5 yılı içinde, %24.3’ü ise 16 yıl ve daha fazla süre evli olan çiftlerde görülmüştür (TÜİK, 2010).

TÜİK’in 2011 yılı verilerine göre boşanmaya ilişkin şu sonuçlara ulaşılmıştır: Boşanma üzerine yapılmış araştırmalardan elde edilen verilerden şu sonuçlara ulaşılmıştır:

1. Evliliğin ilk 2 ile 5 yılı arasında boşanma oranı daha fazladır (%35.8)

2. En fazla boşanma Ege Bölgesi’nde, sonra Marmara Bölgesi’nde

gerçekleşmektedir.

3. Okuyan kesimde boşanma oranı, okumayanlardan daha fazladır. En çok boşananlar lise ve dengi okul mezunu olanlardır (%39.9).

4. En çok boşanma yaş ortalaması 26-35 yaşlarıdır (% 42,9)

5. Ekonomik krizlerin olduğu yıllar boşanma oranı daha fazladır. 2001 krizi ve 2008 kapitalist ekonomilerin krizinin olduğu dönemlerde boşanma oranlarının arttığı görülmüştür.

7. Boşanan kadın oranı % 55, erkek oranı ise % 45’tir. Kadınlar erkeklerden daha çok boşanıyor.

8. Evli olunan dönemde boşanan kadınların büyük çoğunluğu çalışıyor (% 90,4). 9. Boşanma kararını ben verdim diyen kadınların oranı % 58, erkeklerin oranı

%32’dir. Boşanma kararını ben verdim diyen kadınlar daha fazladır.

10. Tanıştırılarak ve bir süre flört ederek evlenenlerin boşanma oranı daha yüksektir (% 36,7).

11. Boşananların büyük çoğunluğunun “çekirdek aile” olarak yaşadıkları gözlemlenmiştir (% 81,3).

12. Dini ritüellere göre boşanma oranı % 26,2, dini ritüellere yer vermeyen boşanma oranı ise % 66,9’dur.

13. Boşanma sonrası evlenenlerin oranı % 12,3, bekârların oranı % 87,7’dir. 14. Boşandıktan sonra evlenen erkekler % 16, evlenen kadın oranı ise % 9’dur. (TÜİK, Mart 2011 Verileri; Araştırma Ekibi Boşanma Nedenleri Araştırması, 2009).

2000 yılında 76.230 ve 2005 yılında da 95.895 olan boşanma oranı 2010 yılında 115.818 olmuştur. Kaba boşanma hızı 2008 yılında binde 1,40, 2009 yılında binde 1,59'a, 2010 yılında ise binde 1,61'e yükselmiştir. 2011 yılında Türkiye genelinde 120.117, 2012 yılında 123.325 boşanma gerçekleşmiştir. Boşanma hızı önceki yıllarla karşılaştırıldığında 2012 yılında binde 1,64’e yükselmiştir. Buna göre, boşanma sayı da son 5 yılda %23,7 oranında artmıştır. Boşanmaların artışı bir ölçüde ekonomik gelişme ve artan sosyal eşitsizliğin bir göstergesi olarak bölgeler arasında farklılaşmaktadır (Arıkan, 1992: 60-62; TÜİK, 2008-2010-2012).

TÜİK’in 2008-2012 yıllarını içeren verilerine göre, evlilikte en tehlikeli yıl evliliklerin ilk 5 yılı olarak gösterilmiştir. Buna göre 2012 yılında gerçekleşen boşanmaların yaklaşık %36’sı, 2011 yılında gerçekleşen boşanmaların %37’si, 2010 yılında gerçekleşen boşanmaların ise %40’ı ilk 5 yılı içinde gerçekleşmiştir. Evliliklerdeki bir diğer riskli dönem de 16 yıl ve üzeri evliliklerde yaşandığı dikkat çekmiştir. Boşanmaların nedenlerinin başında geçimsizlik gelirken aldatma ikinci sırada yer almıştır (TÜİK, 2008, 2010, 2012).

2011 yılında Türkiye’de boşanma oranlarının en yüksek olduğu il İzmir’dir. Antalya ikinci, Muğla üçüncü ve Denizli 2011 yılı verilerine göre dördüncü sırada yer almıştır. En çok boşanma 2011 yılı verilerine göre evliliğin 16. yılından sonra görülmüştür. Bunu 6-10 yıl arası evli kalanlar izlemiştir. Üçünü sırada 11-15 yıl arası evli olanlar gözlenmiştir. 2012 yılında boşanmaların en yüksek olduğu bölge yüksek

kaba boşanma hızı ile binde 2.30 ile Ege Bölgesi olmuştur. Ege Bölgesi’ni binde 2,11ile Batı Anadolu izlemiştir. Kaba boşanma hızının en düşük olduğu bölge ise binde 0,58 ile Orta Anadolu Bölgesi olmuştur (TÜİK, 2010, 2011, 2012). Genel olarak bakıldığında TÜİK verilerine göre son 10 yılda toplam 1 milyon 43 bin 97 çift evini ayırmıştır. Boşanma rakamları 2009 yılında 114 bin 162’ye, 2010 yılında 118 bin 568’e, 2011 yılında 120 bin 117’ye, 2012’de ise 123 bin 325’e yükselmiştir. Boşanma nedenleri ise şiddet, kötü muamele ve aldatma olarak belirtilmiştir (TÜİK, 2012).