• Sonuç bulunamadı

Boğazlar Üzerinde İtilaf Devletlerinin Denetiminin Kurulması,

1.2. San Remo Konferansı Öncesinde İtilaf Devletlerinin ve Azınlıkların Sergilediği

2.1.2. San Remo Konferansı’nda Türk Topraklarının Taksim Edilmesi ve Türk

2.1.2.5. Boğazlar Üzerinde İtilaf Devletlerinin Denetiminin Kurulması,

İstanbul ve Boğazlar üzerine gerçekleştirilen görüşmelerde, Ermeni mandasıyla birlikte Amerika Birleşik Devletleri’nin bu bölgeyi himayesine alması konusu da tartışılmıştır. Konferansta İstanbul ve Boğazlar’ın durumu, birçok başlık altında görüşüldüğünden oldukça karışık bir mahiyete bürünmüştür. Ayrıca yukarıda incelediğimiz Terkos Gölü meselesi de İstanbul ile doğrudan ilintilidir.

İstanbul ve Boğazlar’ın durumu, ilk olarak 18 Nisan sabahı görüşülmüştü.

Millerand, barış antlaşmasının imzalanabilmesi için bu konuların çözülmesi gerektiğini ve konularda Fransa’nın hak ve isteklerinin göz ardı edilmemesini savunmaktaydı. Zira Boğazlar için kurulan üç komisyonun da başkanlığı İngiltere’deydi. Bu yüzden Millerand, üç komisyon başkanlığının üç büyük kuvvet arasında paylaştırılmasını teklif etti. İngiltere’nin tek başına üç komisyonu da idare etmesi, Fransa’yı endişelendirmekteydi. Nihayetinde barış antlaşması imzalanıp da Boğazlar’da uluslararası bir komisyon kurulana değin mevcut denetleme organları yürürlükte kalacaktı. Böyle bir durum da Boğazlar’ın denetimini İngiltere’nin eline bırakmak anlamına geliyordu. Bu vechle Millerand, Lloyd George’a Fransa’nın endişelerini dile getirmiş ve Lloyd George da bunun makul bir istek olduğunu belirterek soruşturma yapmayı yükümlenmişti.480 Konu, esas olarak 19 Nisan, saat 11:00’de Amerikan notasına verilecek cevabın tartışıldığı oturumda481 görüşülmüş ve 1., 3. ve 4. maddelerde meseleyle ilgili kararlar alınmıştır. Maddelere, Amerika’ya verilecek notayı inceleyeceğimiz bölümde daha detaylı değinilecektir. Yine de konuyla ilgili olması hasebiyle, notaya bu bölümde özetle değinmemiz yerinde olacaktır. Notada yer alan

480 Documents on British Foreign Policy, s. 5.

481 19 Nisan 1920 Pazartesi, saat 11:00’de yapılan Yüksek Konsey toplantısına ilişkin İngiliz yazmanın notları, San Remo, Villa Devachan.

Oturumda;

İngiltere adına; Başbakan Lloyd George, Dışişleri Bakanı Lord Curzon, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Robert Vansittart ve yazman olarak Sir M. Hankey ile Yarbay L. Storr,

Fransa adına; Başbakan Millerand, Berthelot ve Kammerer,

İtalya adına; Başbakan Nitti, Scialoja, Galli ve yazman olarak Garbasso ile Trombetti,

Japonya adına ise; Matsui ve Saito ile çevirmen olarak Camerlynck hazır bulunmuştur. Documents on British Foreign Policy, s. 20.

maddelere göre, “Padişahın İstanbul’da kalmasına izin verilmiş ancak Avrupa topraklarındaki yetkilerinin, İtilaf devletleri inisiyatifinde olmasına karar verilmiştir.

Ayrıca Rusya’nın Boğazlar Komisyonu’nda olmasına sıcak bakılmıştır. Ek olarak Amerika Birleşik Devletleri, Boğazlar’da sorumluluk almaya davet edilmiştir.”482

20 Nisan Salı günü, saat 16:00’da yapılan oturumda Venizelos, Boğazlarla ilgili olarak Madde 1, 3 ve 12’yi işaret ederek söz istemiştir.483 Venizelos’a göre, Boğazlar Komisyonu’nun İtilaf devletleri kontrolünde olması, haklı ve mantıklı sebeplere dayanıyordu fakat 12. maddedeki ve 28. maddedeki askerî meseleler, adaları Yüksek Komisyon’un kontrolü altına alıyor ve askersiz bölge kapsamına sokuyordu. İtilaf devletlerinin Boğazlar’daki polis gücünü üstlenmeleri ve kontrolleri altına almaları da Venizelos için sorun teşkil etmiyordu ancak kara ve demiryollarının yapımı ve polis teşkilatının kurulması tamamlandığında Müttefiklerin adalardaki statüsü, Venizelos için ileride sıkıntı yaratabilecek konulardandı. Bu nedenle Müttefiklerin adalarda üstleneceği misyon, Venizelos için hayati bir önemi haizdi. Yine de Venizelos, İtilaf devletlerinin adalar üzerinde otoritelerini tesis etmek istediklerinin farkındaydı ve adalar hakkında ters düşmeyeceğini belirtiyordu. Ayrıca Venizelos, İtilaf kuvvetlerinin adalarda üslenmesi ve demiryolu ve kara yolu inşası konularında da engel olmak niyetinde değildi. Venizelos’un komisyon ile asıl görüşmek istediği mesele, Yunanistan’ın Marmara Denizi yoluyla Trakya’ya asker sevkiyatına izin verilip verilmeyeceği idi.

Venizelos, konu hakkında Boğazlar Komisyonu’yla görüşebilirse meseleyle ilgili komisyonu ikna edeceğinden emin olduğunu iddia ediyordu. Zira Venizelos’un, askerî geçiş meselesinde Bulgarların engel teşkil edebileceği üzerine ciddi kaygıları vardı.

Nitti, Venizelos’un isteklerinin Boğazlar Komisyonu’na bırakılmasını istemiş ve Curzon da Venizelos’un sorunlarını Boğazlar Komisyonu’na iletmesini uygun bulmuştur.

Curzon da meselenin, San Remo’da bulunan komisyon yetkililerine bırakılmasını kabul

482 Foreign Relations of the United States, Vol. III, s. 754-755.

483 1. madde; “Bu sular hiçbir şekilde ablukaya alınamaz yahut savaşan taraflara açık olamaz. Ayrıca Milletler Cemiyeti’nin kararlarına uygun olmadığı müddetçe Boğazlar içerisinde düşmanca eylemlere kalkışılmamalıdır.”, 3. madde; “Komisyonun yetkisi, Çanakkale Boğazı’nın Akdeniz açıklarına, İstanbul’un Karadeniz ağzına ve bu bölge arasındaki 3 millik bir alana kadar genişletilmelidir.”, 12.

madde; “Görevlerin infazını kolaylaştırmak için komisyon bölümlere ayrılmalı ve komisyonun gerektiği zaman polis gücü oluşturma yetkisi bulunmalıdır. Bu kuvvet mümkün olduğunca Boğazların yerli halkından oluşturulmalıdır.” ve madde 28; “Ayrıca bu kuvvet, komisyon tarafından atanan yabancı polis memurları tarafından komuta edilmelidir.” şeklindedir. Documents on British Foreign Policy, s. 64.

etmiştir. Böylece İtilaf devletleri, Venizelos’un Boğazlar Komisyonu’na müracaat etmesine izin vermiştir.484

Yüksek Konsey, İstanbul ve Boğazlar meselesi hakkında karar vermeden evvel, askerî uzmanların raporlarının incelenmesine gerek duymuşlardır. Bu nedenle askerî uzmanların raporları beklenmiş ve konu, 22 Nisan Perşembe günü, sabah oturumunda

484 Documents on British Foreign Policy, s. 64-65.

485 Söz konusu rapor, Fransa adına Le Vavasseur, İngiltere adına C. Fuller, İtalya adına Ruspoli ve Japonya adına Usomi tarafından sunulmuştur. Documents on British Foreign Policy, s. 102.

486 20 Nisan 1920 tarihli rapor bir sunuş mektubuyla başlamaktadır. Sunuş kısmında komisyon üyeleri, bazı maddelerin değerlendirilmesine dair Yüksek Konsey’e telkinde bulunmaktadır. Askerî komisyonun telkinde bulunduğu altı mesele vardır. Bunlar;

1- Boğazlar ve Marmara suyollarının idaresi için bir rejim kurulmasında izlenecek esas ilke, barış ve savaş durumlarında hem savaş hem de ticaret gemilerinin geçiş özgürlüğüne sahip olması gerektiği, 2- Yukarıdaki ilkenin yerine getirilebilmesi için Süveyş Kanalı Sözleşmesi örneğinin çok yakından izlenmesi gerektiği,

3- Bu suyolları üzerindeki seyrüsefer hakkına karşı konacak her türlü engellemenin uluslararası bir krize dönüşeceği ve geçiş hakkının engellenmesi halinde Karadeniz’e kıyısı olan ülkelerin ticaretinin engelleneceği,

4- Boğazlar Komisyonu’nun çoğunlukla yönetici ve teknik uzmanlardan oluşturulması ve görevlerinin sınırlandırılması gerektiği,

Müttefik temsilcilerinden oluşan ve bir alt komisyon haline gelecek olan Boğazlar Komisyonu ile diğer alt komisyonlar üzerinde geniş yetkilere sahip olunan bir “Yüksek Komisyon”un kurulması gerekmektedir.

5- Gelibolu Yarımadası ve Marmara Denizi’nin kuzey kıyılarında başka bir devletin hakimiyeti kurulacaksa Boğazlar Komisyonu’nun bölgenin denetimini Türk Hükümeti adına yaptığına dair 2. madde hükümlerinin doğal bir durum yarattığı,

6- Boğazlar rejiminin etkin biçimde sağlanması için askerden arındırılmış bölgedeki tüm kıyı ve adaların ya garantör devletlerin mandası altına alınması ya da garantör devletlerin üzerinde ortak bir denetimi altında bulunması gerekmektedir.Documents on British Foreign Policy, s. 101-103 ve CAB 24_104_44.

487Taslakta Yer Alan Ek A.J. 51 A’da tasarlanan biçimiyle Madde 1.

“Çanakkale Boğazı, Marmara Denizi ve Karadeniz Boğazını da kapsamak üzere, Boğazlar’dan geçişlerde, hem savaş hem de barış hallerinde Müttefik ve Ortak Devletlerin, Milletler Cemiyeti üyesi tüm Devletlerin ve Milletler Cemiyeti Konseyi’ne yapılacak ve Konseyce kabul edilecek bir başvuru üzerine, işbu anlaşma hükümlerini kabul etmek şartıyla, Milletler Cemiyeti üyesi olmayan Devletlerin gemilerine açık olacaktır.”

Deniz danışmanlarınca değiştirildiği biçimde Madde 1.

“Çanakkale Boğazı, Marmara Denizi ve Karadeniz Boğazını da kapsamak üzere, Boğazlar’dan geçişler, hem savaş hem de barış hallerinde bayrak ayırımı yapmaksızın tüm ticaret ve savaş gemileriyle, askerî ve ticarî uçaklara açık olacaktır. Milletler Cemiyeti Konseyi’nin kararlarının uygulanması dışında, bu suyolları abluka edilemez, bölgede hiçbir savaş hakkı kullanılamaz ve hiçbir düşmanca eylemde bulunulamaz.” Documents on British Foreign Policy, s. 103 ve CAB 24_104_44.

488 Taslakta Yer Alan Ek A.J. 51 A’da tasarlanan biçimiyle Madde 8.

“Komisyon, geçiş özgürlüğünün dışarıdan tehdit edildiği bir durumla karşılaşacak olursa Müttefik kuvvetler komutanını durumdan haberdar edecek ve komutan, bu tehdidi bertaraf etmek için sorumluluk alacaktır.”

Deniz danışmanlarınca değiştirildiği biçimde Madde 8.

“Bölgenin denizden ve karadan güvenliğini sağlayan devletlerin temsilcileri, geçiş özgürlüğünün dışarıdan tehdit edildiği bir durumda, Müttefik devletlerin bölgede meskun deniz ve kara makamlarını haberdar edecekler ve bu makamlar, tehdidin bertaraf edilmesi için sorumluluk alacaklardır.”Documents on British Foreign Policy, s. 103 ve CAB 24_104_44.

489 Taslakta Yer Alan Ek A.J. 51 A’da tasarlanan biçimiyle Madde 22.

“Savaş gemileri, 3. maddede belirlenen sulardan, Komisyon tarafından belirlenmiş idarî kurallara her bakımdan riayet etmek koşuluyla özgürce geçebilecektir. Boğazlar’dan geçmek isteyen her savaş gemisi, Komisyon’u haberdar edecek ve Komisyon’un verdiği talimatlara uyacaktır. Komisyon, denetimi altındaki sularda aynı zamanda geçiş yapacak gemi sayısını, geçişin tamamlanması gereken süreyi ve demirlemelerine izin verilecek gereçleri bildirme yetkisine sahip olacaktır.”

Deniz danışmanlarınca değiştirildiği biçimde Madde 22.

“3. maddede belirlenen sulardan transit geçiş yapacak savaş gemileri, gemilerin olağan seyrüsefer kuralları ile sağlık gereklerine uyarak Komisyonca çıkartılan yönetim kurallarına riayet edeceklerdir.”Documents on British Foreign Policy, s. 104 ve CAB 24_104_44.

490 Taslakta Yer Alan Ek A.J. 51 A’da tasarlanan biçimiyle Madde 23.

“Barış zamanında, 3. maddede belirlenmiş sulardan transit geçirilecek savaş araç ve gereçlerinin Komisyon’a bildirilmesi gerekmektedir. Savaş zamanında ise savaş araç-gereçleri ve kaçaklar, Komisyon’a bildirilmek zorundadır. Ayrıca Türkiye’nin savaşan taraf olduğu zamanlarda Türkiye’nin düşmanlarının Boğazlar’dan savaş araç-gereci ve kaçakları geçirmesine Komisyon engel olacaktır.”

Deniz danışmanları, mevcut maddenin kaldırılmasını önermiştir. Zira “savaş kaçağı” tabiri, muharip taraflarca belirlenip tanımlanacağından bu duruma karar vermek, Komisyon’un yetkisi altına girmemektedir. Ayrıca deniz danışmanları, ticarî gemilerin “savaş araç-gereci” bulunma ihtimalinden dolayı aranmasını uygulama güçlüğü yaşanacağından uygun bulmamaktadır. Ek olarak deniz danışmanları, Süveyş Kanalı Sözleşmesi’nde, kanaldan “savaş araç-gereci” geçirilmesine dair hiçbir engel bulunmadığını da belirtmişlerdir. Son olarak “savaş araç-gereci” ve kaçakların geçişi konularının Milletler Cemiyeti’nce saptanması gerektiği ve buna binaen bu hükmün 24. maddeye eklenmesini önermektedirler. Documents on British Foreign Policy, s. 104-105 ve CAB 24_104_44.

491 Taslakta Yer Alan Ek A.J. 51 A’da tasarlanan biçimiyle Madde 24.

“Tüm savaş gemilerine uygulanan 1 ve 22. madde hükümlerine aykırı düşmeden, muharip ülke gemileri, Komisyon’un yetki alanında bulunan bölgelerdeki geçişlerini tamamlamak ve limanlara yanaşıp kumanya alabilmek için belirlenen kurallara riayet etmek zorundadır. Bu gemiler, mürettebat sayısını ve savaş etkinliklerini hiçbir şekilde arttıramazlar. Ayrıca bu gemiler, düşman eyleminden doğan zararlardan ötürü onarılamaz ve yüzmesini engelleyen durumlar hariç olmak koşuluyla, tamirat için kıyıya yanaşamaz. Gemilerin geçişleri en kısa sürede yapılacak ve muharip taraf gemilerinden birinin ayrılmasından sonra diğer muharip ülkenin gemisi, 24 saatten fazla bir süre bu sularda kalamayacaktır.

Türkiye’nin muharip taraflardan biri olması ve savunma durumunda olduğu bir olayda Türkiye’nin düşmanlarının belirtilen sulardan geçmesi, Komisyon tarafından engellenecektir.”491

Deniz danışmanlarınca değiştirildiği biçimde Madde 24.

1- “Savaşan devletlerin gemileri, Komisyon’un denetimi altındaki sularda ya da İstanbul ve Haydarpaşa serbest limanlarında, Boğazlar’dan geçişlerini tamamlamalarını ve yanaşabilecekleri en yakın limana varabilmelerini sağlamak için zorunlu ölçüler içerisinde kumanya alabilir ve depolayabilirler. Bunlar savaş araç-gereçleri tedarik edemez ve tayfa sayılarını da arttıramazlar. Gemilerin yalnızca yolculuğa elverişli durumda onarımına izin verilebilir.

2- Savaşan devletlerin savaş gemilerinin, Komisyon denetimindeki sulardan transit geçişi hızlı ve kısa bir süre içinde ve hizmet almak zorunda kalanlar hariç, hiçbir şekilde durmaksızın yapılmalıdır.

3- Gemilerin Komisyon’un denetimine bağlı limanlarda ya da İstanbul ve Haydarpaşa serbest limanlarında kalışları, kaza durumu hariç, 24 saati geçmeyecektir. Böyle durumlarda gemiler, en kısa süre içerisinde ayrılmak zorunda olacaklardır. Savaşan tarafların gemilerinin Komisyon’un denetimi altındaki sulardan geçmeleri için kalkış süreleri arasından en az 24 saat geçmiş olması gerekecektir.

4- Savaş zamanında Komisyon’un denetimine bağlı sulara ilişkin, Türkiye’nin düşmanlarına gönderilen savaş gereçleri ile savaş kaçaklarının geçişi ya da Komisyon’un denetimindeki sularda erzak ve diğer gereksinimlerin alınması yahut tamirat yapılmasına ilişkin tüm kurallar, Milletler Cemiyeti tarafından belirlenecektir.”

Deniz danışmanları, sunuş mektubunun 4. maddesinde öne sürdükleri “Yüksek Komisyon” ilkesinin kabul edilmesi halinde, “Deniz ve kara güvencesini veren kuvvetleri sağlayan Devlet temsilcileri” ifadesinin yerine “Yüksek Komisyon” teriminin kullanılması gerektiğini Yüksek Konsey’e bildirmişlerdir.492

Deniz danışmanları, taslakta mevcut maddenin değiştirilmesini önerirken, 3.

maddede belirlenmiş sulardan savaş gemilerinin özgürce geçişinin 1. maddedeki hükümlerle yeterince korunmuş olduğunu ve sadece yönetim amaçları ve gerekli olanlar dışında herhangi bir sınırlama getirilmemesi gerektiğini düşünmektedirler. Ek olarak Süveyş Kanalı Sözleşmesi, işletmeye hiçbir biçimde karışmamak şartı ibaresiyle kanal sularından transit geçecek herhangi bir devletin savaş gemilerinin sayısını sınırlandırmamaktadır. Deniz danışmanları, taslaktaki Madde 1’in “Boğazlar’ın tam özgürlüğü” ilkesini yerine getiremediğini belirtmiş ve Amerika Birleşik Devletleri gibi Milletler Cemiyeti üyesi olmayan ülkelerin haksızlığa uğrayacağı görüşünü bildirmişlerdir.493

Deniz danışmanları, 4. paragraf dışında Süveyş Kanalı Sözleşmesi’nin 4.

maddesinin ve 1907’de Lahey’de toplanan İkinci Barış Konferansı’nın 13.

Sözleşmesi’nin 17. madde hükümlerine dayanarak 24. maddenin değişmesini önermişlerdir. Limanlar, Suyolları ve Demiryolları Komisyonu’nun, İstanbul ve Haydarpaşa limanlarının da Boğazlar Komisyonu’nun denetimi altına alınması önerisi kabul edilirse 24. maddenin değiştirilmiş tasarısında bu limanlardan bahseden sözcükler çıkarılacaktır.494

Askerî komisyonun önerileri okunduktan sonra ilk söz alan kişi, Japon temsilci Matsui olmuş ve Japon deniz uzmanının çekince koyduğu 4. madde üzerinde tartışma başlatmıştır. Japon temsilci, Japonya’nın Boğazlar Komisyonu’nda temsilci bulundurabildiğine değinmiş ancak önerilen maddelerin kabul edilmesi halinde, Boğazlar Komisyonu’nun alt komisyona düşürülerek yerine Yüksek Komisyon kurulacağını ve bu şekilde kurulması planlanan Yüksek Komisyon’da da Japonya’nın yer almadığını belirtmiştir. Yani Japonya, daha önce kazandığı bir statüyü kaybetmekle karşı karşıyadır. Bu nedenle tasarının kabulünden önce, Yüksek Konsey’in bu konu

Documents on British Foreign Policy, s. 105-106 ve CAB 24_104_44.

492 Documents on British Foreign Policy, s. 103 ve CAB 24_104_44.

493 Documents on British Foreign Policy, s. 104 ve CAB 24_104_44.

494 Documents on British Foreign Policy, s. 106 ve CAB 24_104_44.

üzerinde durmasını Japon temsilciler rica etmiştir. Nitti ise durumun öneminin yadsınamayacağını belirtmiş ancak meselenin siyasî mahiyette olduğunu ve askerî konular çözüldükten sonra görüşülmesini istemiştir. Sonrasında Nitti, Komisyon’un statüsüne değinerek özerk bir yönetimin kurulması ya da İstanbul’daki büyükelçilerden mürekkep bir Yüksek Komisyon’un emri altında olması ihtimallerini askerî uzmanlara sormuştur. Nitti’nin sorusuna yanıt veren kişi, General Weygand olmuş ve askerî mahiyette bir komisyonun sivil makamlara bağlı olması gerektiğini belirtmiştir. Zira Boğazlar Komisyonu, Londra Konferansı’nda epey geniş yetkilerle donatılarak oluşturulmuştu. Sonrasında deniz uzmanlarının incelemesiyle, Komisyon’un işinin daha çok teknik nitelikte olacağı ortaya çıkmış ve bu nedenle Komisyon’un işini teknik konularla sınırlandırıp sadece askerî konularla ilgilenen bir üst komisyon teşkil edilmesine karar verilmiştir. Amiral Beatty de General Weygand’i destekleyerek komisyonlar arasındaki işbirliği ve uyumu sağlayacak merkezî bir üst komisyon kurulmasının zarurî olduğunu açıklamıştır. Amiral Beatty’e göre, gerektiğinde deniz ve kara kuvvetlerini yardıma çağırma yetkisinin, teknik bir komisyon yerine, komisyonlar üstü bir makama verilmesi daha doğru olacaktır. En yetkili komisyonda ise üç ana İtilaf devletin temsilcilerinin bulunması gerektiğinin altını çizen Amiral, bu durumu ihtiyaç duyulduğu anda Komisyon’a yardım edecek kuvvetlerin, üç İtilaf devletten sağlanacağını belirterek açıklamıştır.495

Amiral Beatty’den sonra söz alan Curzon, kurulacak Komisyon’un hem siyasî hem de suyollarıyla ilgili bir mahiyeti olduğunu belirtmiştir. Askerî danışmanların önerisinin, bir komisyon daha kurulmasını amaçladığını söyleyen Curzon, Konferans’ın ise komisyon sayısını azaltmak üzerine karar aldığını askerî uzmanlara bildirmiştir.

Ayrıca Curzon, önemli bir başka soruna daha değinerek Boğazlar Komisyonu’nda temsil edilecek devletlerin fazlalığına dikkat çekmiştir. Zira İtilaf devletlerin yanı sıra Yunanistan, Romanya ve Bulgaristan gibi Balkan devletleri de komisyonda birer temsilci bulunduracaktır. Ayrıca Boğazlar’ın durumuyla ilgilenen Amerika Birleşik Devletleri ve Japonya’nın da temsilcisi bulunacaktır. Fakat Curzon, Amerika Birleşik Devletleri’nin Komisyon içerisinde ikincil bir role atanmaktan hoşnutsuzluk duyacağını da sözlerine eklemiştir. Bu sebeple Curzon, Boğazlar Komisyonu’nun kuvvet

495 Documents on British Foreign Policy, s. 95-96.

kullanmasına hangi şartlarda izin verilebileceğini, kuvvet gönderen üç İtilaf devletin temsilcilerinin belirlemesi gerektiğini önermiştir.496

Curzon’un önerisine Amiral Beatty karşı çıkmış ve Komisyon’un kuvvet sağlayan üç üyesinin olduğunu, diğer altı üyenin kuvvet vermeden söz sahibi olmasına sıcak bakmadığını belirtmiştir. Curzon’un yeni bir komisyon kurulmayacağına dair sözlerine de cevap veren Beatty, yeni bir üst komisyonun kurulması zarurî olmasa dahi askerî konulara ilişkin daha yetkin bir makamın bulunmasının gerektiğini dile getirmiştir. Kısaca Yüksek Konsey, kuvvet kullanılmasını gerektirecek ciddi bir durum olduğunda, Boğazlar Komisyonu üyelerinden biri, üç İtilaf devletin büyükelçilerine başvuracaktır.497

Tartışmalardan sonra Yüksek Konsey, madde tasarılarını görüşmeye başladı.

Buna göre; Madde 1 deniz danışmanlarının belirlediği şekliyle kabul edilmiştir. 8.

madde ise Lord Curzon’un önerdiği şekilde kabul edilmiştir.498 22. madde, deniz danışmanlarının önerisiyle değiştirilmiştir. 23. madde ise tamamen kaldırılmıştır.499 Amiral Beatty, Fransız deniz temsilcisinin, 24. maddeye Türkiye ile savaş halinde olan bir devletin gemisine ilişkin bir hüküm konulmasını istediğini belirtmiştir. Tümamiral Le Vavasseur, 24. maddenin son hükmünün çıkarılması halinde, Türkiye’nin muharip olduğu bir devletin durumuna dair antlaşmada bir hüküm kalmayacağını ifade etmiştir.

Eğer antlaşmada böyle bir hüküm yer almazsa, Türkiye ile harp halinde olan bir devletin savaş gemisi, İstanbul’a gelerek kömür tedarik edebilecektir. Bu sebeple Fransız Tümamiral, antlaşmada böyle bir maddenin yer almasını önermiş ve doğacak krizlerin önüne geçilmesini istemiştir. Uzun tartışmalar sonunda konu, İngilizlerin istediği şekilde karara bağlanmıştır500 25, 26 ve 27. maddeler ise deniz danışmanlarının önerdiği

496 Documents on British Foreign Policy, s. 96.

497 Documents on British Foreign Policy, s. 96.

498 “Komisyon geçiş özgürlüğüne karışıldığı sonucuna varacak olursa, işgal kuvvetlerini sağlayan Müttefik Devletlerin İstanbul’daki temsilciliklerine haber verilecektir. Bunun üzerine temsilciler, Müttefik kuvvetlerin deniz ve kara komutanları ile Boğazlar’ın güvenliğini görüşecek ve önlemlerini alacaklardır.

Boğazlar’dan geçiş özgürlüğünü dışarıdan tehdit eden bir durum vaki olduğunda da temsilciler yapılacak eylemi kararlaştıracaktır.” Documents on British Foreign Policy, s. 96.

499 Documents on British Foreign Policy, s. 97.

500 “Limanlar, Suyolları ve Demiryolları Komisyonu’nun öğütlemeleri kabul edildiğine göre gereksiz hale gelen İstanbul ve Haydarpaşa limanlarından özellikle bahseden tümcelerin çıkarılması kaydıyla 24.

maddenin deniz danışmanlarınca belirlenmiş biçimi kabul edilmiştir.”Documents on British Foreign Policy, s. 97-98.

şekliyle değiştirilmiştir. Ayrıca Boğazlar Komisyonu’nun ismi “Yüksek Komisyon”

değil, “Boğazlar Komisyonu” olarak kararlaştırılmıştır.501

İstanbul ve Boğazlar için alınan kararlara502 bakıldığında İtilaf devletlerinin, Türkleri İstanbul’dan çıkartmayı arzuladığı açıkça görülmektedir. Zira İstanbul, Doğu

İstanbul ve Boğazlar için alınan kararlara502 bakıldığında İtilaf devletlerinin, Türkleri İstanbul’dan çıkartmayı arzuladığı açıkça görülmektedir. Zira İstanbul, Doğu