• Sonuç bulunamadı

Augustus: Devleti yöneten hanedan içinde en kıdemli olan imparatorun kullandığı unvandı. Augustus unvanı Dioklitianos döneminde (284-305) idari olarak dörtlü yönetime geçildiğinde Sezar’dan daha kıdemli olan imparator için kullanılmıştır.

Caesar=sezar/kayzer:

Dioklitianos (284-305) döneminde Roma imparatorluğu idari açıdan dörde ayrılınca kıdemli imparator için Augustus, ikincil ya da Augustus’un yardımcısı genç hükümdarlar için Sezar unvanı kullanılmıştır. Bizans döneminde Sezar unvanı daha çok imparatorun oğullarına aitti ve istisnai durumlarda başkalarına da veriliyordu.

Sezar unvanı verilirken haçsız bir taç da hediye ediliyordu.

Latince Caesar olarak yazılan bu kelime değişik dillerde Sezar ya da Kayzer şeklinde telaffuz edilmiştir.

2002 s. 232). Ancak uygulamada imparatorun büyük oğlunun babasının ardından tahta geçmesi uygulaması yerleşmiştir. Erkek evladın olmaması durumunda taht varisi olarak torun ya da yeğen imparator tarafından halef olarak belirlenebiliyordu.

Halefin belirlenmesinin ardından bu kişi de taç giyiyordu ve ortak imparator olarak ilan ediliyordu (Talbot Rice, 2002, s. 33). Bu şekilde ortak imparatorluk manasında simvasilia olarak adlandırılan yönetim biçimi ortaya çıktı. Böylece önceleri seçimli bir monarşi varken hanedanın sürdürülmesinin temini amacıyla ortak imparator belirlenmesi usulünün 10. yüzyıldan itibaren tam olarak yerleşmesi ve sürekli bir nitelik kazanmasıyla imparatorluk makamı kalıtsal hale geldi (Baskıcı, 2001, s. 236, Troianos,-Velissaropoulou, 2002, s. 233).

İmparatorun belirlenmesinin ardından, kimin imparator olduğu ilan ediliyor ve taç giyme töreni yapılıyordu. İmparator ilan edilme hadisesi imparatorluk yet-kilerinin kullanılması için hukuki bir şarttı. Taç giyme olayı ise bunu izleyen bir törendi. 602 yılına kadar taç giyme töreni halka açık bir alanda yapılırdı. Taç giyme töreni dini bir ritüele dönüştükten sonra imparator seçilen kişi I. Leon’dan (457-474) itibaren imparatorluk tacını, Bizans kilisesinin en yüksek dini otoritesi konu-munda olan İstanbul Patriğinin elinden giymeye başladı. Taç giyme törenlerinin 7. yüzyıldan itibaren Aya Sofya kilisesinde yapılması gelenekselleşti. Taç giyme töreninde senato, ordu ve halk temsilcileri de yer alıyordu. Tören sırasında impa-ratorların (7. yüzyıldaki tasvir kırıcılıktan sonra) inançlarını açıklayan bir belge imzalamaları geleneği zorunlu hale geldi. Taç giyme töreni sırasında imparatorun kiliseye bazı teminatlar vermesi de gelenek halini aldı (Baskıcı, 2001, s. 246).

Herhangi bir yazılı belgeyle belirlenmiş olmadığından imparatorun yetkileri mutlaktı. Her şey imparatorun iradesine bağlıydı. İmparator ordunun başkomu-tanı olup savaş ya da barışa karar vermeye yetkili tek kişiydi. Tek kanun koyucu ve en yüksek yargıçtı. Yasalarla ilgili olarak yaptığı yorumlar da nihai nitelikteydi.

İmparatorluk kurumlarındaki resmi görevlileri atamak, görevden almak, görev alanlarını ve devlet protokolündeki yerlerini tayin etmek imparatora aitti. Ayrıca yabancı elçileri kabul etmek, kilise konsil toplantılarına başkanlık etmek, hangi vergilerin ne oranda tahsil edileceğine karar vermek imparatorun yetkileri arasın-daydı. İmparatorun yetkileriyle ilgili olarak kurumsal bir sınırlama yoktu. Ancak buna rağmen imparatorun sınırsız gibi görünen otoritesini hukuken olmasa da fiiliyatta sınırlandıran bazı kurumlar mevcuttu (Baskıcı, 2001, s. 248).

Bizans sarayında imparatorun kendisi ve ailesi ile yakın iş ilişkisi içinde olan çok sayıda görevli bulunmaktaydı. Bizans bürokrasisi içinde yer alan görevlilerin (memurların) iş unvanları ile şeref unvanlarını birbirinden ayırmak gerekir. Er-ken Bizans döneminde geçerli olan şeref unvanlarındaki hiyerarşi yeni unvanlar ihdas edilmesine rağmen Orta Bizans döneminde de yerini korumuştur. Ancak 7. yüzyıl sonlarında yaşanan kriz (695-717 yılları arasında yedi imparator değiş-miştir) aristokrasinin zayıflamasına neden olmuş ve dağıtılan şeref unvanları öne-mini yitirmiştir. Bu gelişmeye bağlı olarak kişilerin imparatorla olan şahsi ilişki-leri çok önem kazanmıştır. Unvanlar bu ilişkiye bağlı olarak imparatora yakınlık derecesine göre verilmeye başlanmıştır. Bu unvanlar düzenlenen tören sırasında unvanı temsil eden bir hediyenin onurlandırılan kişiye verilmesi suretiyle tevcih edildiğinden hediye ile verilen onur anlamında “aksias dia vraveion” adını almak-taydı. Şeref unvanı, onurlandırılan kişinin imparatora olan yakınlığının göstergesi niteliğinde olduğundan unvan sahibi görevlinin saray hiyerarşisindeki yerini de belirliyordu. Bu unvanlar ömür boyu geçerliydi. Ancak babadan oğla geçmiyordu.

10 yüzyılın sonuna kadar bu şeref unvanlarının en yüksek olanları sadece impa-ratorun yakın akrabalarına veriliyordu (İstoria tu Elliniku Etnus VIII. c., s. 159).

Unvanlar çoğu kez daha önceki önemini yitirmiş ve içi boş bir unvana dönüş-müş eski memuriyet adlarıydı. 889 yılında yayımlanan bir eserde sarayda verile-cek ziyafetlerde memurların ve saray ileri gelenlerinin unvanları sıralanmaktadır.

Eserde on sekiz makam gösterilmektedir. Bu unvanlar arasındaki sıralamada ilk sırayı Sezar (Kayzer) Nobelisimos ve Kuropolatis almaktadır (The Oxford Dic-tionary of Byzantium, 1991, s. 1489-90). Bu üç unvanla birlikte kadınlara verilen patrikia zosti unvanı sadece hanedan mensuplarına veriliyordu.

Sezar unvanı hanedandan bir prense, kral naibine ya da tahta geçme ihtimali olan varislere mahsus bir unvandı. Nobelisimos unvanı sezar’ın altında yer alı-yordu. Bu unvanın bir işareti olarak kırmızı gömlek, kolsuz manto ve kemer ile hediye edilen Kuropalatis unvanı, 6. yüzyılda saray muhafız kumandanına aitken 9. yüzyılda şeref unvanı olmuş ve önceleri sadece imparatorluk ailesine mahsus bir unvanken 10. yüzyıldan itibaren Gürcistan krallarına da bu unvan verilmeye başlanmıştır. Patrikia zosti sadece kadınlara mahsus bir unvandı. İmparatoriçenin yakın arkadaşlarına veriliyordu. Bu paye kemer manasına gelen Zosti’nin hediye olarak tevcihinden sonra kullanılıyordu. Bu unvanı kullananlar arasında impara-torun kayınvalidesi de yer alıyordu (Herrin, 2010, s. 241).

Hanedan mensuplarına verilen bu dört unvanı takip eden unvanlar arasında Magistros unvanı 8. yüzyıla kadar kullanılmıştır. Bu unvan Bizans’a Magister Of-ficiorum adı altında Roma imparatorluğundan geçmiştir. Bu göreve atanan kişiye makamın bir işareti olarak beyaz altın süslemeli gömlek, kolsuz manto ve kemer hediye edilmektedir. İmparatorun başta gelen bakanı ve yakın çalışma arkada-şı idi. 10. yüzyıldan sonra sadece bir şeref unvanı olarak kalmışken 12. yüzyılda Protomagistros adı ile imparatora yakınlığı gösteren içi boş bir unvan olarak kul-lanılmıştır (Haldon, 2007, s. 271-72).

Magistor unvanını takip eden altıncı makam ise eski Roma unvanı olan prokonsül’ün yerine eyaletlerin valisi manasında Antipatos unvanıdır. Bu göreve atanan kişiye erguvani renkli tablet hediye edilirdi. Tema sisteminin oluşturulma-sından 9. yüzyıla kadar varlığını korumuştur. 11. yüzyıldan sonra protantipatos adını alarak 12. yüzyılda kullanılmaz olmuştur. Bu makamı izleyen Patrikios un-vanı yedinci sıradaydı. I. Konstantinos tarafından bir şeref unun-vanı olarak veril-meye başlanmıştır. Bu makama atanan kişiye makamın önemini belirten fildişi yazmalı tablet hediye edilirdi. Başlangıçta yüksek rütbeli memurlara, hadımlara ve yabancı devlet adamlarına verilen bu unvan 8. ve 10. yüzyıllar arasında önemli valilere ve generallere tevcih edilmiş ve 12. yüzyıldan sonra ortadan kalkmıştır (The Oxford Dictionary of Byzantium, 1991, s. 1600).

Erken dönemde senato üyelerine verilen sekizinci sıradaki Protospatarios un-vanı, 10. yüzyıla kadar temalardaki görev yapan generallere de tevcih edilmiştir. Bu göreve atanan kişiye mücevherli altın bilezik hediye edilirdi. Sarayda 10. yüzyılda bu unvanı kullanan “sakallılar” ve “hadımlar” adlı iki gruba rastlanır. Protospatari-os sarayda verilen ziyafetlerin idaresi ve davetlilerin karşılanmasından sorumluy-du. Dokuzuncu sıradaki Disipatos unvanı ise 9. yüzyıldan itibaren kullanılmıştır.

11. yüzyılda hâkimlere verilen bir unvan olarak karşımıza çıkar. Göreve atanan kişiye imparatorluk diploması layık görülürdü. Onuncu sıradaki Spatarokandida-tos unvanı kılıç taşıyıcısı manasındaki Spatarios unvanı ile beyaz üniforma giy-miş saray muhafızı teğmen rütbelerinin birleşmesinden oluşur. 9. yüzyıldan son-ra görülmeye başlar. Görevinin bir işareti olason-rak makama atanan kişiye altın bir zincir hediye edilirdi. Saray teşkilatının dışında noter ve küçük dereceli yargıçlar için de kullanılmıştır. 1094’ten sonra kullanılmaz olmuştur. On birinci sıradaki

Nobelisimos: Daha çok imparator çocuklarının kullandığı bir unvandır.

Derece olarak sezar’dan düşük kuropalatis’ten büyüktür.

Kaynaklarda yeşil ve kırmızı renkte pelerin giydikleri ve taç taktıkları bildirilen nobelisimosların imparator çocukları olmaları dışında ne iş yaptıkları söylenmemektedir.

Ancak 11. yüzyıldan sonra nobelisimos unvanı yüksek saray işlerinden sorumlu kişi demektir.

kılıç taşıyıcısı manasına gelen Spatarios unvanı daha çok saray muhafızlarına ve-rilirdi. Spatarios makamına atanan kişiye altın saplı bir kılıç hediye edilirdi. On ikinci sıradaki beyaz manasına gelen Kandidatos unvanı beyaz uniforma giyen ve imparatorluk muhafızlığı yapan birimin üyeleri için kullanılmıştır. 350’den sonra bir unvan olarak kullanılmaya başlamıştır. Bu göreve atanırken makamını belir-ten altın bir zincir hediye edilirdi. I. İustinianos kariyerine kandidatos unvanıyla başlamıştır. Hem sivil hem de askeri bir unvan olan teğmen rütbesiyle ilgili olarak kullanılmış olan kandidatos unvanı 11. yüzyıldan sonra kaybolmuştur. On üçüncü sıradaki ipatos, konsül kelimesinin Yunanca karşılığıdır. 6. yüzyıldan sonra şeref unvanı olarak kullanılmıştır. İpatos görevine atanan kişiye bir diploma hediye edi-lirdi. Çoğu zaman bürokrat ve maliye memurları için kullanılmış olsa da zaman zaman askerler için de kullanılmıştır. 1111 yılından sonra bu unvan kaybolmuştur.

Strator, imparatorluk sarayında ve eyalet yönetiminde kullanılan şeref unvan-larındandır ve 9. yüzyılın sonunda saray görevlileri arasında on dördüncü sırayı almaktadır. Bu göreve atanmanın bir alameti olarak görev verilen kişiye altın mü-cevherli kırbaç verilirdi. Ahırların ve atların bakımından sorumlu olan demektir.

Strator daha çok saraydaki mirahor için kullanılmış bir unvan olarak dikkat çek-mektedir. On beşinci sırada kırmızı bir asa tevcih edildikten sonra atanan Man-dator vardır. Özel misyonlar için daha çok imparatorun özel ulağı ve elçisi olarak görevlendirilen memur manasına gelen mandator unvanı hem sivil görevliler için hem de yüksek askeri bir unvan olarak kullanılmıştır. İlk defa 9. yüzyılda kullanıl-mıştır. Daha sonra bu unvan yerini çavuş rütbesine bırakkullanıl-mıştır. On altıncı sıradaki vestitor unvanı, imparatorun gardırobundan sorumlu olan memurlar için kullanıl-mıştır. Göreve atanırken bir broş hediye edilirdi. On yedinci sırada silentiarios ma-kamı vardır. Bu göreve altın bir asa hediye edilerek atanırdı. Sarayın düzeninden ve sessizliğinden sorumlu olan kişiydi. Ayrıca sarayın onarımından ve arızalarının bakımından da sorumluydu. Sonuncu makam bir diploma hediye edilerek verilen stratilatistir (Bury, 1911, s. 22). Bu unvan doğu ve batı ordularının komutanı olarak kullanılmıştır. Ayrıca seçkin sahra ordu birimi olan tagmanın komutanları için de bu unvan kullanılmıştır (The Oxford Dictionary of Byzantium, 1991, s. 623).