• Sonuç bulunamadı

BİZANS’TA İÇ SAVAŞLAR VE OSMANLI VASSALLIĞI İç Savaş: İki Andronikos’un Mücadelesi

Anadolu’da Türk fetihleri sürerken ve Balkanlar’da Katalan istilası sonrasında is-tikrar kurulamamışken Paleologos hanedanı içerisinde başlayan anlaşmazlıklar Bizans İmparatorluğu’nu kötü bir duruma sürükledi. II. Andronikos kendisine halef olarak oğlu IX. Mihail’i seçmişti. Mihail’in oğlu ve dedesiyle aynı adı taşı-yan genç Andronikos da babasından sonraki veliaht olarak ilan edilmişti. Genç Andronikos’un sorumsuz ve sefih yaşantısı bir aile dramına sebebiyet verdi. Genç prensin sorumsuzluğu kardeşinin öldürülmesine neden oldu. Bu acı babası IX.

Mihail’in de yaşamının sonunu hazırladı. Tüm bunların sebebi olarak görülen genç Andronikos’un veliahtlık haklarını dedesi İmparator II. Andronikos almak istedi. Ancak başta Kantakuzinos, Siryannis ve Sinadinos olmak üzere Bizans aris-tokrasisi arasında genç Andronikos’un bir hayli taraftarı vardı.

İmparator II. Andronikos’un uygulamaya koyduğu yeni vergi politikasından dolayı bilhassa Trakya ve Makedonya’da hoşnutsuzluk da vardı. Bu durum genç Andronikos’a sempatiyi artırdı ve ona taraftar olanların sayısını çoğalttı. En niha-yetinde 1321 yılında genç Andronikos, başkentten ayrılarak Edirne’ye geldi. Her birisi büyük toprak sahibi olan Kantakuzinos, Siryannis ve Sinadinos her tür-lü harcamayı yaparak, Bizans İmparatorluğu’nda iktidarın değişmesini sağlamak üzere gerekli askeri kuvvetleri toplamayı başarmışlardı. Bu birliklerin başına ge-çen genç Andronikos Trakya halkına cömert vaatlerde bulunarak vergi muafiyet-leri bahşederek kendisine yönelik halkın desteğini büsbütün arttırdı (Ostrgorsky, 1999, s. 461). İmparator, isyanın İstanbul’a bulaşmasından endişe ediyordu. Genç Andronikos’a bağlı birliklerin Silivri’ye gelmesi üzerine 6 Haziran 1321’de dede ve torun Andronikos’lar arasında anlaşma sağlandı. Buna göre İmparatorluk ikisi ara-2

sında paylaşılacaktı. Yaşlı İmparator II. Andronikos İstanbul’da, genç Andronikos ise Edirne’de hüküm süreceklerdi (Nicol, 1999, s. 167). Ortak İmparator ilan edilen torun, III. Andronikos olarak taç giydi dış dünyaya karşı imparatorluğun birliğini korumak adına, dışişlerini yürütme hakkını II. Andronikos üzerine aldı. Zaman za-man aralarında ufak çaplı çatışmalar yaşansa da her iki imparator anlaşmaya beş yıl boyunca sadık kaldılar. Büyük çarpışmalar olmasa da başta Trakya olmak üzere İm-paratorluğun Avrupa bölümündeki savaş hali, tarım ve ticaret faaliyetlerini olum-suz etkilemiş Bizans ekonomisini adeta felç etmişti. Mevcut haliyle bile oldukça zayıf durumdaki askeri birliklerin taht mücadelesi için Trakya ve İstanbul’da tutul-ması ve bütün dikkatlerin iç mücadeleye verilmesi Anadolu’da bir şekilde Bizans’a bağlı kalmış olan yerlerin de elden çıkmasına yol açtı.

Bitinya bölgesinde müstahkem büyük kentler dışındaki yerler Osmanlı ege-menliğindeydi. Bursa, Ulubad, İznik ve İzmit gibi şehirlerin hem birbirleriyle hem de başkent İstanbul’la bağlantısı kalmamıştı. Bu şehirlerin Bizans yönetiminde kalmasını sağlayan tek faktör Türklerin aşamadıkları şehir surlarıydı. Surları yıka-cak silah ve teknolojiye henüz sahip olmayan Osmanlılar, Bursa’yı düşürebilmek için şehrin her iki yanına burçlar inşa ederek, şehre giriş ve çıkışları engellediler.

Bu ablukaya Bursa altı yıl dayandı. En nihayetinde 1326 Nisanında kıtlık ve aç-lıktan bunalan şehir halkı Osmanlılara teslim oldu. Bizans merkezi yönetimi şeh-re yönelik Osmanlı ablukasını kırmak için hiçbir askeri girişimde bulunamadı.

Bursa’yı zapt eden Orhan Bey yönetimindeki Osmanlılar şehri başkentleri yaptılar (Nicol, 1999, s. 157). Vefat etmiş olan Osman Gazi’nin ebedi istirahat yeri olarak da Bursa’da Gümüşlü Kümbet’in seçilmesi şehri Türklerin nazarında kutsallaştırdı.

Ertesi yıl depremde surları yıkılan Ulubat (Lopadion) da Osmanlıların eline geçti.

Bizans’ta iki imparator arasındaki iktidar mücadelesinin son safhası 1327 yı-lında başlayan büyük çatışmalar oldu. Bizanslılar arasındaki iç savaşa dış güçler de müdahil oldular. II. Andronikos, Sırplarla ittifak yaparken III. Andronikos, Bulgarlarla anlaştı. II. Andronikos’un, torununa karşı Makedonya’da başlattığı sal-dırı, Sırp yardımı yetişmeden dağıtıldı. Makedonya ve Selanik III. Andronikos’a itaat etti. Başkent İstanbul’da da II. Andronikos’a karşı muhalefet ciddi boyutlara ulaştı. En nihayetinde 24 Mayıs 1328 tarihinde İstanbul’a giren III. Andronikos, dedesini tahttan çekilmeye mecbur etti (Daş, 2006, s. 138). Böylece, büyük askeri-ekonomik kayıplar ve imparatorluğun zafiyete uğraması pahasına Bizans’ta yeni bir imparator III. Andronikos (1328-1341) dönemi başlamış oldu.

Yeni İmparator III. Andronikos, tahtını büyük ölçüde yakın dostu İoannis Kantakuzinos’a borçlu idi. İmparator, Kantakuzinos’u Mega Domestikos unvanıy-la kendisinden sonra en yetkili kişi konumuna getirdi. Mali sıkıntıdan kurtulma-nın çaresi olarak Bizans parası iperpiron’un değerinin bir kez daha düşürülmesi görüldü. Adli sistemde kapsamlı bir reforma gidildi (Ostrogorsky, 1999, s. 464).

Bu dönemde Anadolu’da Osmanlıların, Balkanlar’da ise Sırpların Bizans İmpa-ratorluğu aleyhine ilerleyişleri dış ilişkilerde damgasını vuran hadiselerdi. Bursa’yı zapt ederek başkent haline getiren Orhan Bey, İznik’i düşürmek için çaba sarf edi-yordu. Osmanlılara bağlı İzmit körfezi boyunca Üsküdar’a kadar akınlarda bulunu-yorlardı. Türklerin ilerleyişini durdurmak ve zor durumdaki İznik’i kurtarabilmek maksadıyla III. Andronikos ve Kantakuzinos harekete geçmek zorunda kaldılar.

1329 Mayısı’nda, İstanbul’dan ve Trakya’dan toplayabildikleri sekiz bin kadar as-kerle Üsküdar’a geçtiler. İmparator III. Andronikos ve Kantakuzinos, İzmit körfezi boyunca üç günlük bir yürüyüşten sonra Pelekanon’a (Eskihisar) ulaştılar. Burada yamaçlarda oldukça elverişli bir konumda Orhan Bey’in ordusuyla mevzilenmiş

olduğunu gördüler. 10 Haziran 1329’da iki ordu arasında savaş başladı. Orhan Bey, ustaca savaşı yöneterek asıl birliklerini çarpışmaya sokmadan Bizans kuvvetlerini akşama kadar oyaladı. Bizanslılar geri çekilip ertesi günü Türkleri bulundukları yamaçlardan indirerek eşit şartlarda çarpışmayı düşündüler. Fakat geri çekilme sı-rasında taarruza geçen Türkler, Bizanslıların artçılarına ağır kayıplar verdirdikleri gibi İmparator III. Andronikos’u da dizinden yaraladılar. Onun yaralanması or-duda panik ve kargaşaya yol açtı. Kantakuzinos düzeni sağlamaya çalıştıysa da ba-şaramadı. 11 Haziran 1329’da mağlup Bizans İmparatoru ve ordusu başkente geri çekilmek zorunda kaldı (H, İnalcık, 2010a, 45 - 50).

Pelekanon savaşı, bir Bizans imparatoru ile bir Osmanlı hükümdarının biz-zat karşı karşıya geldikleri bir muharebe oldu. Bu savaş ve mağlubiyet Bizans’a Bitinya’da yerleşmiş bulunan Türklerin ilerleyişinin askeri kuvvet kullanılarak durdurulamayacağını gösterdi (Nicol, 1999, s. 180-181). Pelekanon zaferinden sonra İznik’teki Bizanslılar bir süre daha dayandılar. En sonunda 2 Mart 1331’de İznik, Orhan Bey’e teslim oldu. Osmanlıların önlenemeyen ilerleyişi karşısında İmparator III. Andronikos diplomasiye başvurdu. Türler, İznik’ten sonra İzmit’i bunaltmaya başlamışlardı. İmparator, 1333 Ağustos’unda Osmanlılarca kuşatma altında tutulan İzmit’e gitti. Gizlice Orhan Bey’le buluşan III. Andronikos, barış yapmak için müzakerelerde bulundu (Dikici, 2007, s. 411). Sonunda yılda on iki bin altın ödenmesi karşılığında barış anlaşması yapıldı (Nicol, 1999, s. 182). Bu-nunla birlikte 1337 yılında İzmit de Osmanlılara teslim oldu. Böylece Bitinya’nın tamamıyla birlikte Karadeniz sahillerine ve Üsküdar’a kadar Kocaeli yarımadası Osmanlıların hâkimiyetine girdi.

Balkanlar’da ise Sırpların ilerleyişi başlamıştı. 1330 yılında Köstendil’de Bizans’ın müttefiki Bulgarları ağır bir mağlubiyete uğratan Sırp Krallığı Balkan coğrafyasında üstünlüğü ele geçirdi. Ertesi yıl Sırbistan tahtına oturan Kral Step-han Duşan (1331-1355), Sırp Krallığını bir imparatorluk haline getirme siyase-ti izledi. Bizans’a bağlı Makedonya’ya saldıran Duşan, Prilep, Kastoria, Ohrid ve Strumica gibi önemli şehir ve kaleleri zapt etti. Selanik’i kuşattıysa da alamadı.

Bu sırada kuzeyden gelen Macar tehdidi Duşan’ı Bizans’la barış yapmaya zorladı.

Makedonya’da işgal ettiği şehirleri Sırplarda kalmak kaydıyla 1334 yılında barış anlaşması imzalandı (Ostragorsky, 1999, s. 466).

III. Andronikos ve Kantakuzinos, donanmanın olmayışının Bizans’a büyük zararlar verdiğini görmüşlerdi. Bu nedenle donanma inşasına girişildi. Bu do-nanma sayesinde Bizans, Ege Denizi’nde yeniden kendini gösterdi. Bizzat İmpa-rator III. Andronikos’un katıldığı seferle Sakız, Midilli ve Foça üzerinde Bizans hâkimiyeti yeniden tesis edilemeye çalışıldı. Bu sırada Batı Anadolu’daki Ay-dın, Menteşe, Saruhan ve Karesi gibi deniz gazaları yapan Türkmen Beylikleri, Bizans’la aynı rakibe yani Latinlere karşı mücadele ediyorlardı. Özellikle Aydın oğlu Gazi Umur Bey, diğer beyleri de etrafında toplayarak, sahip olduğu do-nanmasıyla Ege adalarında ve Yunanistan’daki Latinlere karşı başarılarla dolu seferler düzenlemekteydi. Kantakuzinos’un teşvikiyle III. Andronikos, Umur Bey’le görüşerek bir ittifak anlaşması yaptı. Bu anlaşma sayesinde III. And-ronikos ihtiyaç duyduğu askeri kuvveti temin etme imkânına kavuştu. Umur Bey’in sağladığı askeri kuvvetler sayesinde İmparator III. Andronikos ve Kan-takuzinos, Epir’deki ayrılıkçı harekete son vererek bu bölgeyi yeniden Bizans’a bağladılar ve Tesalya’da da Bizans’ın hâkimiyetini yeniden tesis ettiler (Nicol, 1999, s. 187).