• Sonuç bulunamadı

Bilgi Edinme Hakkının Anayasal Dayanağı

3. TÜRK HUKUKUNDA BİLGİ EDİNME HAKKI

3.2. Bilgi Edinme Hakkının Anayasal Dayanağı

Anayasada düzenlenerek güvence altına alınan temel hak veya özgürlükler konusunda kanun koyucunun bu hak ve özgürlükleri aşırı derecede sınırlandıracak, ortadan kaldıracak veya yararlanılamaz hale getirecek yasal düzenlemeler yapması engellenmiş olmaktadır. Bu nedenle, anayasal güvenceye sahip olan temel hak ve özgürlükleri tanıyıp tanımama konusunda kanun koyucunun takdir yetkisi bulunmamakta olup bu konuda bağlı yetkiye sahiptir (ÖZKAN, 2004: s.33).

2010 yılından önce bilgi edinme hakkı 1982 Anayasası’nda açıkça düzenlenmemişti. Bu nedenle 2010 yılında yapılan referandum sonucunda kabul edilen Anayasa değişikliğinden önce hakkın anayasal dayanağı öğretide tartışma konusuydu. Örneğin Eken, bilgi edinme hakkının anayasal bir temele sahip olmadığını ve bu konuda bir boşluk olduğunu savunmaktaydı (EKEN, 2005(a): s.102). Kaya ise, hukuk devleti, düşünce özgürlüğü, dilekçe hakkı, hak arama

63

hürriyeti ve basın özgürlüğü gibi anayasal ilkeleri bilgi edinme hakkının anayasal dayanağı olarak görmekteydi (KAYA, 2005(a): s.210).

Bazı yazarlar tarafından 1982 Anayasasının 26. maddesinde yer alan düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğünün haber alma hürriyetini de kapsadığı, haber almanın bilgi edinme hakkı ile aynı anlamı ifade ettiği dolayısıyla Anayasanın bu hükmüne dayanılarak idareden bilgi talebinde bulunulabileceği savunulmaktadır (EKEN, 1993: s.142; YAŞAMIŞ, 2004: s.44). Diğer bir görüşte, bilgi edinme hakkının her şeyden önce Anayasanın 2. maddesinde bahsedilen hukuk devleti ilkesi bağlamında düzenlendiği, ayrıca bilgi edinme hakkının düşünce ve ifade hürriyetinin olmazsa olmaz ön şartı olduğu ve düşünceyi açıklama serbestisinin hakkın pozitif dayanağı olduğu ileri sürülmüştür (KAYA, 2005(a): s.210).

Bilgi edinme hakkı ile düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğü arasında yakın bir ilişki vardır (UZUN, 2005: s.234). Bireyin bilgi edinme hakkı sayesinde bilgi ve habere ulaşarak düşüncesini oluşturması bu bilgi ve haberin kamuoyuna açıklanması ile yakından ilgilidir. Düşünceyi açıklama ve yayma özgürlüğünün tam olarak tanınmaması halinde bilgi edinme hakkı da sınırlanmış olur. Bilgi edinme hakkının kabul edilmemesi halinde de düşüncenin oluşumu ve açıklanması sınırlanmış olacaktır (ATALAY, 1997: s.21).

Bilgi edinme hakkının bir diğer anayasal dayanağı 1982 Anayasası’nın 28. maddesinde düzenlenen basın özgürlüğüdür. Basın özgürlüğü sayesinde doğru bilgi ve haberin serbest dolaşımı ile bilgilenen ve sorgulayan toplumlar açık ve şeffaf idareleri meydana getirir. Bununla beraber basın sadece bilgi ve haberleri kamuoyuna aktarmakla kalmayıp düşüncenin oluşumu ve açıklanması yönünden de bir araç olma özelliğine sahiptir (ÖZEK, 1999: s.205-206). Basın özgürlüğü ayrıca diğer temel hak ve özgürlüklerin korunmasında da büyük rol oynamakta, anayasalarla tanınan tüm hak ve özgürlüklerden bireyleri haberdar edip, hak arama yollarını göstermektedir (ERKELLİ, 1998: s.42).

1982 Anayasası’nın 28. maddesinde; “Basın hürdür, sansür edilemez. Basımevi kurmak izin alma ve mali teminat yatırma şartına bağlanamaz.” kuralına yer verilmiştir. Maddede basının idarenin müdahalelerine karşı özgürlüğünü kabul etmenin yanı sıra, bilgiye erişebilme açısından da özgürlüğü belirtilmiştir. Basın özgürlüğü, düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetinin bir türü olarak da kabul

64

edilmektedir (ARMAĞAN, 1998: s.197). Fakat bunun için bireyin bilgiye herhangi bir engelleme olmaksızın özgürce erişebilmesi gerekmektedir ki basın bu sayede kamuoyuna bilgiyi doğru bir şekilde aktarabilecektir. Bu açıdan basının kamuoyuna aktaracağı bilgilerin hukuken meşru ve yasal olarak elde edilmesi bakımından bilgi edinme hakkı yaşamsal öneme sahiptir (ÖZKAN, 2004: s.61).

Basının asıl görevi toplumu bilgilendirerek belli konularda kamuoyu oluşturmak ve böylece idarenin halk tarafından denetlenmesini sağlamaktır. Kamuoyunun sağlıklı bilgilendirilebilmesi için de basın özgürlüğünün korunmuş olması gerekmektedir. Dolayısıyla, basının özgür olmadığı bir ülkede bireylerin bilgi edinme hakkına sahip olması da mümkün değildir (BAYRAKTAR, 2004(a): s.111).

Kaboğlu, basın özgürlüğünü, haber ve bilgileri alıp-verebilme serbestliği

şeklindeki iletişim özgürlüğünün bir parçası olarak da değerlendirmekte ve her bireyin gerçekleri tam olarak bilme ve öğrenme hakkı olduğunu belirtmektedir (KABOĞLU, 2002: s.502).

Basın özgürlüğünün amacı bireylere doğru bilgiyi aktarmaktır. Son birkaç yıldır ülkemizde yaşanan siyasi ve toplumsal olaylar, halkın doğru bilgilenmesi sonucunda oluşacak olan kamuoyunun idareyi denetleyerek hukuk sınırları içerisinde faaliyet göstermesini sağlama adına basın özgürlüğünün ve bilgi edinme hakkının önemini bir kez daha ortaya koymuştur.

Bilgi edinme hakkının bir diğer anayasal dayanağı ise Anayasamızın 74. maddesinde düzenlenen dilekçe hakkıdır. Bu hak, bilgi edinme hakkını destekleyerek kamu yönetiminde saydamlaşma ve demokratikleşmeye katkıda bulunmaktadır. Dilekçe hakkı, bilgi edinme hakkının öncüsü, destekçisidir (YAŞAMIŞ, 2004: s.56).

1982 Anayasasının 74. maddesinde, vatandaşların ve karşılıklılık esası gözetilmek kaydıyla yabancıların kendileri ve kamu ile ilgili dilek ve şikâyetlerini yazılı olarak cevaplandırılmak üzere iletmelerini sağlamak amacıyla dilekçe hakkı tanınmıştır. Cevap verme zorunluluğu sayesinde ilgililer, belirli bir konuda veya kendileriyle ilgili olarak bir işlem yapılıp yapılmayacağı ya da yapılmakta olup olmadığı hakkında bilgi edinme imkânına sahip kılınmaktadırlar.

65

1982 Anayasası’nda hak arama özgürlüğü, bilgi edinme hakkına temel olan savunma hakkı ve adil yargılanma hakkı ile bir arada düzenlenmiştir. Bilgi edinme hakkı, ancak hukuki korunma talebinden sonra ortaya çıkabileceği için bilgi edinme hakkından söz edildiğinde doğal olarak hukuki korunma talebinin de varlığını kabul etmek gerekmektedir. Bilgi edinme hakkı olmadan sağlıklı, doğru ve etkin bir yargılamadan söz edilemez (ÖZKAN, 2004: s.51).

Öğretideki bilgi edinme hakkının anayasal dayanağı konusunda ki tartışmalar 12 Eylül 2010 tarihinde yapılan halkoylaması sonucunda kabul edilen Anayasa Değişikliği ile son bulmuştur. Yapılan değişiklikle Anayasanın Dilekçe Hakkını düzenleyen 74. maddesine “Herkes bilgi edinme ve kamu denetçisine başvurma

hakkına sahiptir.” hükmü eklenmiş ve bilgi edinme hakkı Anayasa’da ilk defa açıkça

yer almış ve böylece bilgi edinme hakkı açık anayasal dayanağa kavuşmuştur. Ayrıca maddenin son fıkrasında bilgi edinme hakkının kullanılma biçimine ilişkin usul ve esasların kanunla düzenleneceği hükme bağlanmıştır.