• Sonuç bulunamadı

BİLGİ EDİNME HAKKININ KAPSAMI

Bilgi edinme hakkının kullanılması, gereğinin yerine getirilmesi ve korunmasında kapsamının belirlenmesi önem taşınmaktadır. Bilgi edinme hakkının kapsamı konu bakımından ve kişi bakımından hakkın kapsamı olmak üzere ikiye ayrılarak incelenebilir.

4.1. Konu Bakımından Kapsamı

Düşünebilen ve düşündüğünü serbestçe ifade edebilen özgür düşünceli birey, düşüncesi hileli bir şekilde yönlendirilmemiş birey demektir. Bunun için bireyin dış dünyadan elde ettiği bilgi ve belge akışının sağlıklı olması gerekir. Dolayısıyla manipülasyondan uzak bir şekilde bireylerin düşüncelerinin oluşması için kamu

34

kurum ve kuruluşlarının sahip oldukları bilgilerin kamusal açıklık kapsamında toplumla paylaşılması önem taşımaktadır. Bilgi edinme hakkının en önemli unsuru idarenin elindeki bilgilere erişim imkânının bireylere sağlanmasıdır (ÇOLAK, 2005(a): prg.19).

Azami ifşa ilkesi uyarınca kamu kurum ve kuruluşları tarafından temin edilen tüm bilgi ve belgeler bilgi edinme hakkının konusu olabilmektedir (Aktaran: ZENGİN, 2012: s.17). Kamu kurum ve kuruluşlarının elindeki bilgi ve belgelere erişim serbestliği anlamına gelen bilgi edinme hakkı idarenin sahip olduğu bilgi ve belgelerin, isteyen kişilere verilmesini amaçlar (YILDIRIM, 1998: s.230). Buna göre, bilgi edinme hakkının konusu esas itibariyle idarenin elindeki bilgi ve belgelerdir.

Bilgi edinme hakkı, kişilerin kamu kurum ve kuruluşlarının elinde bulunan tüm belgeleri, arşiv ve kayıtları inceleyebilme, belgeler hakkında bilgi ve açıklama isteyebilme, örnek alabilme ve kişilere kendi hakkındaki belgelerde herhangi bir hata gördüğü takdirde bu hatanın düzeltilmesini isteme imkânının verilmesini gerektirmektedir. Kurum ve kuruluşların sahip olduğu ve bireyler hakkındaki kararlara temel oluşturabilecek nitelikteki tüm bilgi ve belgeleri inceleme olanağı verilmesi gerekmektedir (KINALITAŞ, 2004: s.48).

Ayrıca bu hak, idarenin kararları, eylemleri ve işlemleri hakkında resmi açıklamaları beklemeden, gerekli bilgi ve belgelerin elde edilebilmesi ve bunlara ulaşabilme imkânı veren bir hak olup (EKEN, 1993: s.68) ve bu hakkın temelinde idarenin elindeki bilgi ve belgelere serbestçe erişim yetkisi vardır. Bu serbesti çoğu zaman arşiv ve kayıtlara erişim hakkını da kapsayacak şekilde kullanılmaktadır.

4982 sayılı Kanunla öngörülen bazı istisnalar dışında idarenin elindeki her türlü bilgi ve belge bilgi edinme hakkı kapsamındadır (YILDIRIM, 1998: s.233-234; EKEN, 1993: s.70; EKEN, 1995-1996: s.65). Ancak bilgi edinme hakkı kapsamında idareden istenecek bilgi ve belgelerin ya idarenin elinde bulunan ya da görevi gereği elinde bulunması gereken bilgi ve belgeler olması gerekmektedir. Aksi halde idarenin elinde bulunmayan veya görevi gereği bulunması gerekmeyen bilgi ve belgeler bilgi edinme hakkının kapsamı dışında kalmaktadır.

35

4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu’nun 2. maddesinde, bu Kanunun kamu kurum ve kuruluşları ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının faaliyetlerinde uygulanacağı düzenlenmiştir. Maddenin gerekçesinde de diğer kanunlardaki sınırlamalar saklı kalmak kaydıyla hiçbir kamu kurum ve kuruluşu ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşunun faaliyetlerinin bilgi edinme hakkının kapsamı dışında kalmamasının amaçlandığı vurgulanmıştır (ZENGİN, 2012: s.17).

4982 sayılı Kanun ile bilgi edinmenin hakkının kapsamı geniş tutulmaya çalışılmış olmakla birlikte, Kanunda hakkın kullanımına getirilen istisnalar da oldukça kapsamlıdır. Kanunun dördüncü bölümünde; yargı denetimi dışında kalan işlemler, devlet sırrına, ülkenin ekonomik çıkarlarına, istihbarata, idari soruşturmaya, adli soruşturma ve kovuşturmaya, özel hayatın gizliliğine, haberleşmenin gizliliğine, ticari sırlara ilişkin bilgi ve belgeler bilgi edinme hakkının kapsamı dışında bırakılmıştır (ZENGİN, 2012: s.17).

4.2. Kişi Bakımından Kapsamı

Bir insan hakkı olarak bilgi edinme hakkı herkese tanınmıştır. Bilgi edinme hakkının kişiler açısından kapsamı incelenirken gerçek kişi-tüzel kişi ve vatandaş- yabancı ayrımları yapılmaktadır. Gerçek kişi ile tüzel kişi açısından bilgi edinme hakkından yararlanma konusunda herhangi bir farklı uygulama bulunmamaktadır. Dolayısıyla bilgi edinme hakkından gerçek kişiler gibi tüzel kişiler de yararlanmaktadır (EKEN, 2005(a): s.70).

Bilgi edinme hakkının kişi bakımından kapsamın belirlenmesinde kullanılan ikinci ölçüt vatandaş-yabancı ayrımıdır. Vatandaşlar bilgi edinme hakkından, yasal düzenlemeler uyarınca ve bu yasal düzenlemelerde öngörülen sınırlamalar dışında başkaca herhangi bir sınırlamayla tabi olmaksızın yararlanmaktadırlar. Buna karşılık yabancıların bilgi edinme hakkından yararlanmasında dünyada iki farklı uygulama bulunmaktadır. Bunlardan birincisi, yabancıların vatandaşlarla aynı koşullarda yani eşit bir şekilde bilgi edinme hakkından yararlandıkları sistemlerdir. Örneğin, İsveç’te vatandaşlar ve sürekli ikamet eden yabancılar aynı haklara sahiptirler (KAYA, 2005(a): s.311). İkinci uygulamada ise, yabancıların bilgi edinme hakkından yararlanmasında bazı sınırlama ölçütleri kabul edilmektedir. Bu bağlamda en çok karşılaşılan sınırlama ölçütü karşılıklılık esası olmakta, fakat bazı ülkelerde buna ek olarak istenilen bilgiyle ilgili olma gibi ölçütlerin de kullanıldığı görülmektedir.

36

Avrupa Birliği’ne üye ülkelerde yabancıların bilgi edinme hakkından yararlanması konusunda, idareye takdir yetkisi verildiği görülmektedir. Yani, AB’de yabancılar bilgi edinme hakkı konusunda vatandaşlarla eşit haklara sahip değillerdir (HASDEMİR, 2007: s.61). ABD’de Federal İdari Usul Kanunu, idari usul sürecinde bilgi edinme hakkını yabancılar da dâhil olmak üzere herkese tanımış olmakla beraber orda da bilgi edinme hakkının kullanılmasını istenilen bilgi ve belgeyle yeterli derecede ve doğrudan ilgili bulunma şartına bağlamıştır (MCDONALD ve JONES, 2003: s.861).

4.3. Bilgi Vermekle Yükümlü Kurum ve Kuruluşlar

Bilgi edinme hakkı konusunda yasal düzenleme bulunan ülkelerin bazıları kanun kapsamında bilgi vermekle yükümlü olan kamu kurum ve kuruluşlarını soyut olarak genel ilkeler üzerinde belirlemelerine karşılık, diğer ülkeler ise bu kamu kurum ve kuruluşlarını sayma yoluyla belirleyerek somut bir yaklaşımı benimsemişlerdir (ŞENGÜL, 2008: s.57-58). Ülkemizde ise kamu gücü kullanan tüm kurum ve kuruluşlar ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve yerel yönetimler bilgi edinme hakkının kapsamındadır (EKEN, 2005(a): s.70). Tüm kamu kurum ve kuruluşları ile meslek kuruluşları bilgi verme yükümlüsü olmakla birlikte yasama ve yargı organlarının idari nitelikteki işlemlerinin kapsam içinde olup olmadığı konusu tartışmalıdır. Ancak bilgi edinme hakkının amacı göz önünde bulundurulduğunda yasama ve yargı organlarının idari nitelikteki işlemlerine dair bilgi ve belgelerin hakkın kapsamı içinde bulunması ve bu kurumların bilgi vermekle yükümlü olduğunun kabulü gerekmektedir.

Bilgi edinme hakkı kapsamında sadece kamu kurum ve kuruluşlarının bilgi verme yükümlülüğü altında olup, özel sektörün kapsam dışında olması hususu tartışılmaktadır. Bu açıdan toplumsal yaşam için çok önemli bir seviyeye ulaşan özel sektörün de bilgi edinme hakkı kapsamında bilgi belge talebiyle başvurulabilecek makamlar içine alınması gerektiği ileri sürülmektedir (YAŞAMIŞ, 2004: s.24-25). Bu tartışmaya rağmen özel sektörün bilgi edinme hakkı kapsamında olduğu henüz kabul edilmemektedir.

Bilgi edinme hakkı kapsamında sadece kamu kurum ve kuruluşlarının bilgi verme ödevinin bulunduğu hususunun kabulü, devletin ekonomik ve sosyal alanlarda küçültülmesi çabaları kamu hizmetlerinde gizliliği artırıcı bir sonuç doğurmuştur.

37

Devletin küçültülmesindeki amaç pek çok kamu hizmetinin özelleştirme veya ihale yoluyla özel sektöre gördürülmesidir. Bu durum ise, bilgi edinme hakkının kullanıldığı kamu hizmeti alanını sınırlandırmaktadır (ROBERTS, 2000: s.308).