• Sonuç bulunamadı

ADLİ SORUŞTURMA VE KOVUŞTURMAYA İLİŞKİN BİLGİ VE

Suçla mücadele bireyin günlük hayatını, özgürlüğünü ve mülkiyet hakkını yakından ilgilendirdiğinden, bireyin bu konuda yetkili makamlarca yürütülen faaliyetleri öğrenme hakkı bulunmaktadır (KAYA, 2005(a): s.263). Kural olarak

115 Kocaeli 2. İdare Mahkemesinin 31.08.2010 tarih ve E:2009/2008, K:2010/692 sayılı kararı. 116 Danıştay 10. Dairesinin 04.07.2013 tarih ve E:2009/15748, K:2013/5862 sayılı kararı.

145

yargılama aleni olmasına karşın bu kural mutlak olmayıp bazı bireysel ve toplumsal yararlarla çatışabilir. Dolayısıyla, bu çıkarları korumak amacıyla yargılamanın aleniliği ilkesine bazı sınırlamalar getirilmesi gerekmektedir. Bu tür durumlarda yargılamanın aleni olması, bireysel ve toplumsal bakımdan yargılamanın gizliliğine göre daha sakıncalı olabilir (KURT, 2009: s.241). Özellikle suçla mücadelede adli soruşturma ve kovuşturmaya ilişkin bilgi ve belgelerin gizli olması gereklidir (KAYA, 2005(a): s.263).

4982 sayılı Kanunun 20. maddesinde, adli soruşturmaya ilişkin bilgi ve belgelerden açıklanması veya zamanından önce açıklanması halinde kişisel veya kamusal zarar doğma ihtimali bulunan; suç işlenmesine yol açacak, suçların önlenmesi ve soruşturulması ya da suçluların kanuni yollarla yakalanıp kovuşturulmasını tehlikeye düşürecek, yargılama görevinin gereğince yerine getirilmesini engelleyecek, hakkında dava açılmış bir kişinin adil yargılanma hakkını ihlâl edecek nitelikteki bilgi veya belgeler bilgi edinme hakkı kapsamı dışında tutulmuştur (YILMAZOĞLU, 2009: s.85-86).

Cumhuriyet savcısının kuvvetli şüphesi üzerine bir kişiye suç isnadı ile başlayan ve bu şüphenin yenilmesine kadar süren iddia faaliyeti adli soruşturma veya ceza kovuşturması olarak adlandırabilir (CİHAN ve YENİSEY, 1998: s.330). Ceza Kanununda suç olarak düzenlenmiş olan bir eylemin, belli bir kişi tarafından gerçekleştirilmiş olduğunu iddia etmeye yetecek kadar kuvvetli şüphenin, bu kişi üzerinde yoğunlaşması halinde iddia makamının o kişiye suç isnadında bulunmasıyla başlayan adli kovuşturmanın başlaması ile elde edilecek bilgi ve belgeler 4982 sayılı Kanunun 20. maddesi kapsamına girecek bilgi ve belgelerdir (ZENGİN, 2012: s.159).

Adli soruşturma veya kovuşturma süresince erişimi engellenen bilgi ve belgelere soruşturma veya kovuşturma tamamlandıktan sonra ulaşılabilmesi gerektiği açıktır. Bu savunma hakkının kutsallığının doğal ve zorunlu bir sonucu olmakla beraber, bu hakka ilişkin olarak usul kanunlarında çok geniş bir şekilde yapılan düzenlemelerin, 4982 sayılı Kanun ile daraltılması hukuki algılamaya ters düşecektir (EROL, 2005: s.30).

146

4982 sayılı Kanunun 20. maddesinde öngörülen ve yargılama sürecini etkileyecek nitelikte olan bilgi ve belgelerin açıklanması yasağının, bilgi edinme hakkının bir istisnası olarak kabul edilmiş olması, bilgi edinme hakkı karşısında bireysel ve toplumsal yararın da korunmaya değer olduğu gerekçesine dayandırılmaktadır (ÇOLAK, 2005(b): prg.19). Eğer istenilen bilgi veya belgelerin maddede sayılan sınırlama sebeplerinden bir veya birkaçını içermesi durumunda bireylerin bilgi edinme hakkından faydalanmaları söz konusu değildir (AZER, 2010: s.187).

4982 sayılı Kanunun 20. maddesinde yer alan sınırlama yargı organlarının yargısal faaliyetlerine ilişkin bilgi ve belgeleri kapsamamaktadır. Burada bilgi edinme hakkı kapsamı dışında bırakılmış olan bilgi ve belgeler, adli soruşturma ve kovuşturmaya ilişkin olup diğer kurum ve kuruluşların ellerinde olan bilgi ve belgelerdir. Zaten, yargı organlarının yargısal faaliyetlerine ilişkin olan bilgi ve belgeler, bilgi edinme hakkının konusunu oluşturmamaktadır117. Hali hazırda maddenin ikinci fıkrasında, yargı ile ilgili işlemlerde uygulanan kanun hükümlerinin saklı olduğu belirtilmiştir.118

Kurul, talep edilen müfettiş raporlarının hazırlık soruşturması tamamlanana kadar gizli tutulması gerektiğine karar vermiştir119. Başka bir olayda, Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen takipsizlik kararına ilişkin belgenin 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 143. maddesi uyarınca bir hazırlık soruşturması evrakı olduğundan bahisle, 4982 sayılı Kanunun 20. maddesinin ikinci fıkrasındaki istisna kapsamında olduğuna karar vermiştir120.

BEDK tarafından, hazırlık soruşturması sırasında gözaltına alınan kişilerin sağlık kontrollerine dair raporlarının verilmesi isteminin sadece istenilen belgenin yalnızca adli soruşturmaya ilişkin olduğu gerekçesiyle reddedilmemesi gerektiği, bu kapsamdaki bilgi ve belgelerden, açıklanması veya zamanından önce açıklanması halinde 4982 sayılı Kanunun 20. maddesinde belirtilen hallerden birine girenlerin bilgi edinme hakkının istisnası olarak değerlendirileceği belirtilmiştir121.

117 BEDK, 22.07.2205 tarih ve K:2005/574 sayılı kararı. 118 BEDK, 01.11.2004 tarih ve K:2004/165 sayılı kararı. 119 BEDK, 11.02.2005 tarih ve K:2005/79 sayılı kararı. 120 BEDK, 01.11.2004 tarih ve K:2004/165 sayılı kararı. 121 BEDK, 11.07.2007 tarih ve K:2007/703 sayılı kararı.

147

4982 sayılı Kanunun 20. maddenin son fıkrasında yer alan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu ve diğer özel kanun hükümleri bilgi edinme hakkı açısından saklı tutulmuştur. Bu hüküm 4982 sayılı Kanunun 5. maddesinin 2. fıkrasında yer alan, “Bu Kanun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren

diğer kanunların bu Kanuna aykırı hükümleri uygulanmaz.” şeklindeki kuralının

istisnasının oluşturmakta olup, bu haliyle Kanun kendi uygulama alanını daraltmıştır (ZENGİN, 2012: s.159).

Öte yandan Kanunun 20. maddesinin son fıkrasında yer alan “…ve diğer özel

kanun hükümleri saklıdır” ifadesi netlikten uzak ve açıkça belirlenmemiş,

kapsamının tespiti bütünüyle yetkili makamların takdirine bırakılmış bir ifade olması nedeniyle eleştirilerek, hem kanun yapma tekniği bakımından isabetsiz görülmüş, hem de potansiyel bir Anayasaya aykırılık problemi oluşturduğu ileri sürülmüştür (GEMALMAZ ve GEMALMAZ, 2004: s.257).

4982 sayılı Kanunun 20. maddesi ile ilgili olarak yargılama konusu olan bir olayda, davacının kendi adına kayıtlı bulunan bir adet sabit telefon, iki adet cep telefonu ile iki adet elektronik posta adresleri ile ilgili olarak iletişimin dinlenmesi, kayda alınması, iletişimin tespiti ve sinyallerin değerlendirilmesine yönelik olarak verilen bir karar olup olmadığı yönündeki bilgi edinme başvurusunun 4982 sayılı Kanun kapsamında olmadığı gerekçesiyle reddedilmesi üzerine yapılan itirazın reddine ilişkin BEDK'nın 4.3.2010 günlü ve 2010/291 sayılı kararının iptali istemiyle açılan dava sonucunda Ankara 7. İdare Mahkemesince122; davacının adına kayıtlı sabit ve cep telefonları ile internet adreslerinin dinlenmesi, kayda alınması, iletişimin tespiti ve sinyal bilgilerinin değerlendirilmesine yönelik olarak verilmiş infazı devam eden ya da infaz edilmiş karar bulunup bulunmadığının kendisine bildirilmesi isteğiyle Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'na yaptığı başvurunun, 4982 sayılı Kanunun 19 ve 20. maddelerinde sayılan istisnalar kapsamında bulunduğu gerekçesiyle davanın reddi yolunda verilen karar Danıştay tarafından onanmıştır123.

122 Ankara 7. İdare Mahkemesinin 04.2.2011 tarih ve E:2010/748, K:2011/261 sayılı kararı. 123 Danıştay 10. Dairesinin, 25.03.2015 tarih ve E:2011/7228, K:2015/1348 sayılı kararı.

148

Davacı şirket tarafından avukatı hakkında görevi suiistimal nedeni ile suç duyurusunda bulunulması nedeniyle şirket yetkilisinin Şişli Cumhuriyet Başsavcılığına verdiği ifadenin bir örneğinin istenilmesi üzerine Şişli Cumhuriyet Başsavcılığınca tesis edilen işlemin iptali istemiyle açılan davada İstanbul 6. İdare Mahkemesince, soruşturmanın Şişli Cumhuriyet Başsavcılığının 2009/507 soruşturma numarasında kayıtlı olduğu, bu soruşturmanın 4982 sayılı Kanun kapsamında idari soruşturma olmayıp adli soruşturma ve kovuşturmaya ilişkin işlemler olduğu, Ceza Muhakemesi Kanununun ilgili maddesi kapsamında soruşturma evresinde istenilen belgelerden bir örnek alınmasının sulh ceza hâkiminin kararıyla kısıtlanabileceği sonucuna varıldığından, dava konusu olayda sulh ceza hâkiminin kısıtlama kararı olmadan ifade tutanağının bir örneğinin verilmemesine ilişkin işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir. Bu kararı temyizen inceleyen Danıştay tarafından ise, Avukatlık Yasası, avukatların avukatlık veya Türkiye Barolar Birliği ya da baroların organlarındaki görevlerinden doğan veya görev sırasında işledikleri suçlardan dolayı haklarında soruşturmanın Adalet Bakanlığı'nın vereceği izin üzerine yapılacağını öngördüğünden Cumhuriyet başsavcılığınca Adalet Bakanlığının izni öncesinde yaptığı işlemlerin adli soruşturma kapsamında değerlendirilmesi mümkün olmayan idari nitelikli bir işlem olduğunun kabulü ile 4982 sayılı Kanunun 19. maddesi uyarınca ifade tutanağının şirket yetkilisine verilmemesinde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle mahkeme kararı bozulmuştur124.

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nda görev yapan genel müdürün görevden el çektirilmesi, görevini yerine getirme yeterliliğine sahip olup olmadığının tarafına bildirilmesi istemiyle yapılan başvurunun reddi üzerine açılan davada, 4982 sayılı Kanun ile eşitlik, açıklık ve tarafsızlık ilkelerine uygun olarak hareket etme yükümlülüğü bulunan idarelerin, yürüttüğü hizmet ve faaliyetlerden bilgi edinme talebinde bulunan ilgililerin haberdar edilmesinin sağlanarak yönetimin demokrat ve şeffaf bir işleyişe kavuşmasının amaçlandığı, buna göre, kamu kurum ve kuruluşları tarafından Kanunda tanımı yapılan her türlü bilgi ve belgenin bilgi edinme talebinde bulunana verilmesinin zorunlu olduğu, ancak, sözü edilen bilgi ve belgelerin, idarenin elinde bulunan ya da görevi gereği elinde bulunması gereken bilgi ve

149

belgelerle sınırlı bulunduğu, idareyi işlem tesisine zorlayıcı ve bunun sonucundan bilgi verilmesini içeren başvuruların, ayrıca hakkında dava açılmış bir kişinin adil yargılanma hakkını ihlal edecek nitelikteki bilgi veya belgelerin, bilgi edinme hakkının kapsamı dışında olduğu, bu nedenle, davalı idarede görev yapan genel müdürün görevden el çektirilmesi, görevini yerine getirme yeterliliğine sahip olup olmadığı gibi memuriyet statüsüne ilişkin konularda istenilen bilgilerin verilmemesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir125.

7. KURUM İÇİ DÜZENLEMELER HAKKINDA BİLGİ EDİNME