• Sonuç bulunamadı

Bilim kelimesinin, Eski Türkçe “bilmek” fiili ile Yeni Türkçe “-im” ekinden tü-retildiği ve “ilim veya ilm” kelimelerinden serbest çağrışım yoluyla benimsendiği be-lirtilmektedir. İlim kelimesi Arapça “Im” kökünden türetilmiş olup, “teorik bilgi” an-lamındadır.203 Bilim kavramı doktrinde, “gerçeğe ve olgulara dayalı, önyargısız, tu-tarlı, rasyonel ölçülerde bir anlama, bulma doğrulama metodu ve sürekli gelişen dina-mik bir bilgi”, şeklinde tanımlanmaktadır.204

istismar eder nitelikteki genel ahlaka aykırı kitap, makale, varaka ve ilan yazanlar ile bu kabil makale, yazı ve resimleri ihtiva eden gazete ve mecmua gibi mevkutelerin sahipleri ve mevkute tanımına girmeyen basılmış eserler yayınlatanları hakkında 426’ıncı maddedeki cezalara hükmolunur. Bu mevkutelerin sorumlu müdürleri hakkında ise bu cezanın yarısı uygulanır.

426’ıncı madde ile bu maddede yazılı evrak ve eşya müsadere ve imha olunur.”; m. 428, “Hal-kın ar veya haya duygularını inciten veya cinsi arzuları tahrik ve istismar eder nitelikteki genel ahlaka aykırı şarkıları alenen söyleyenler veya plakları, teyp bantlarını çalanlar veya umumi adaba aykırı veya bir şahıs veya bir heyetin, namus ve haysiyetini muhil beyanat ve sözlerle gazete, risale ve diğer evrak satanlar ... cezalandırılırlar.”

202 DÖNMEZER, Özel, s. 202.

203 Nişanyan Sözlük – Çağdaş Türkçenin Etimolojisi, bkz. https://www.nisanyansoz-luk.com/?k=bilim&view=annotated (E.T.: 27.03.2019). Bilim kelimesi sözlükte; “Evrenin veya olayların bir bölümünü konu olarak seçen, deneye dayanan yöntemler ve gerçeklikten yararlanarak sonuç çıkarmaya çalışan düzenli bilgi; genel geçerlik ve kesinlik nitelikleri gös-teren yöntemli ve dizgesel bilgi; belli bir konuyu bilme isteğinden yola çıkan, belli bir amaca yönelen bir bilgi edinme ve yöntemli araştırma süreci”, olarak tanımlanmaktadır. Bkz. TDK Güncel Türkçe Sözlük, www.tdk.gov.tr (E.T.: 27.03.2019).

204 Mustafa ERGÜN, “Bilim Felsefesi”, s. 1, bkz. http://mustafaergun.com.tr/wordpress/wp-content/uploads/2015/11/bilimfelsefesi.pdf (E.T.: 02.04.2019).

Bilimin temeli olan bilginin oluşum süreci göz önüne alındığında, bilimin bi-reylerin toplum halinde yaşamaya başlamasıyla esasen gelişim gösterdiği görül-mektedir. Bilim hakkındaki görüşleri bütün bilim adamları ve filozoflarca kabul edil-diği belirtilen Aristoteles’e göre bilgiye ancak, farklı şeylerin farklı nedenlere sahip olduğunun düşünülmeye başlanması, yani nedensellik anlayışının ortaya konulması neticesinde ulaşılabilir. Bu itibarla bilginin kurucu unsuru duyumlar olup, duyum-dan bilime geçiş üç aşamada gerçekleşir. Bunlar: “(1) Duyumun devamı olan hafıza;

(2) Genel kavramın hareket noktasını sağlayan deney veya tecrübe; (3) İstisnai du-rumların çokluğundan kurtulunmasıyla, doğal bilimlerde, meydana getirme; sosyal bi-limlerde ise, gerçek bilginin unsurlarından olan kavramın ortaya koyulması”, olarak ifade edilmektedir.205 O halde bilimin gelişmesi, deney ve tecrübelerin, toplum ya-şamı içerisinde bir sonraki nesle aktarılmasına bağlıdır.

Öte yandan söz konusu “nedensellik” anlayışının bir süreden sonra bilimin gelişmesi için yeterli olmayacağı fark edilmiştir. Nitekim, nedensellik anlayışı bir nevi “tabiatın yorumu” niteliğindedir. Ancak bilimin ilerlemesi için “denenmemiş ve bilinmeyen yolların açılması, keşfedilmesi” şart olup, bu sonuca ancak “yeni bir mantık (novum organum)” tasarlanarak ulaşılabilir. Bu yöntem, “zihnin öncelenmesi” olarak ifade edilmiştir. Bu yöntemi uygulamak isteyen bir kimse, “zihninde bozuk ve derin kök salmış alışkanlıkları bir kenara bırakmalı; yaptığı deneyler sonucu ulaştığı düşün-celerini, tecrübelerini tabiatın inceliği ile uyumlu şekilde tanıtmalı; eleştirilere açık olarak sabırla bunları düzeltmeli”dir.206

205 Ayhan BIÇAK, “Aristoteles’in Bilim Anlayışı”, in. İstanbul Üniversitesi Felsefe Arkivi Der-gisi, S. 30, Y. 1997, s. 179-181.

206 Francis BACON, Novum Organum (Çev. Sema ÖNAL), B. 1, İstanbul 2012, s. 112-116. “Or-talama ve karışık yarı bilgi, kör ve kara bilgisizlikten daha öldürücü ve uğursuzdur. Çünkü bu yarı bilgi, kör ve kara bilgisizliğin yarattığı kötülüklere, gerçeğin sınırlarının ötesinde kalıp sınırlı görüşlere sahip kimsece üretilen kaçınılmaz yanılgıların kötülüklerini de

Bilim temelde, “sosyal bilimler”, “doğal bilimleri” ve “formel bilimler” olmak üzere üç alt gruba ayrılır.207 Sosyal bilimler, bilginin geliştirilmesi amacını güden;

insanın bilinçli şekilde farklı seçenekler arasından tercih ederek gerçekleştirdiği fi-illerini konu alan, düzensiz ve öznel nitelikteki bu fiilleri çözümleyerek sistematik olarak düzenleyen208, bilim dallarını ifade eder.209 Doğal bilimler, sosyal bilimler ak-sine insan yerine fiziki çevre fenomenine yönelen; objeler hakkında deney ve göz-lem yaparak sayısal veriler elde eden ve bu anlamda süreklilik ve nesnellik arz eden sonuçlara ulaşan210, bilim dallarını ifade eder.211 Formel bilimler, sosyal ve doğal bi-limlerin aksine zaman ve mekandan bağımsız olan, duyularla algılanamayan, insan zihninin ürünü olan konuları inceleyen, bilim dallarını ifade eder.212

Bilgi, gerek uygulama yönünden gerekse zihinsel açıdan, “güç”tür. Bilhassa

eklemektedir.”, bkz. BECCARIA, s. 208.

207 ERGÜN, s. 2-7.

208 Melda SUR, “Hayek’in Sosyal Bilim Yöntemlerine Yaklaşımı ‘Bilimselcilik ve Sosyal Bilim-ler’”, in. AÜSBFD, C. 41, S. 1, Y. 1986, s. 333-335.

209 “Antropoloji, arkeoloji, felsefe, sosyoloji, psikoloji, tarih”, sosyal bilim dallarına örnek ola-rak gösterilebilir. Hukuk bilimi de yaygın anlayışa göre bir sosyal bilim dalı olaola-rak kabul edilmektedir. Ancak hukuk bilimi sosyal bilimlerin aksine, “beşeri davranışları davranış ola-rak inceleyen bir bilim olmadığı gibi, doğal veya beşeri bir gerçeklikten hareket ederek uyul-ması zorunlu bazı davranış kuralları saptayan bir bilim de değildir; çünkü davranış kuralları, hukuk araştırmalarının, yani hukuk bilgisinin sonucu değil, sadece konusudur.” Bu nedenle hukuk bilimi diğer sosyal bilimlerden ayrılmaktadır. Bkz. HAFIZOĞULLARI, Ceza Normu, s.

328.

210 Doğan ÖZLEM, Bilim Felsefesi (Ders Notları), B. 1, İstanbul 2003, s. 110.

211 “Astronomi, biyoloji, fizik, jeoloji, kimya, tıp”, doğal bilim dallarına örnek olarak gösterile-bilir.

212 ERGÜN, s. 11. “Mantık, matematik, teorik dilbilim”, formel bilim dallarına örnek olarak gösterilebilir. “Hukuk bilimi, ne matematik ne de mantık bilimidir, ancak işlemlerinde mate-matik veya mantık düşüncesinden yararlanmaktadır. Hukukun genel teorisinin hukukun for-mel teorisi olduğu söylenmekle birlikte, hukukun ekonomik, toplumsal, vs. muhtevasından ba-ğımsız normatif yapısının bir bilgisi olan veya normun norm olarak değerlendirilmesi ve ku-rucu unsurlarının bir incelemesi sayılan hukukun genel teorisi, mantık veya matematiğin for-mel bir bilim olması anlamında forfor-mel bir bilim değildir.”, bkz. HAFIZOĞULLARI, Ceza Normu, s. 346, 347.

çağımızda hem doğal güçlerin hem de teknolojinin213 desteğini alan bilginin önemi, her geçen gün daha da artmaktadır. Bilgiyi temin eden “bilim”dir.214 Bu sebeple bi-lim, bireyler yönünden daha çok devletler açısından önem arz eder. Zira bilime önem vermeyen, bilimin geliştirilmesi adına herhangi bir politikası olmayan, eğiti-min niteliğine önem vermeyen bir devletin, gelişmesi bir yana, yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya kalması söz konusu olacaktır. “Gerçekten her ulus, beyin gücü enerjisini kendi sosyal ve kalkınmasının hizmetine verebilmek için bir politika oluşturmak zo-runluluğu duymaktadır. Bilim ve teknoloji politikasının geliştirilmesi, en geniş ve derin anlamıyla bir eğitim sorunudur. Sağlam bir bilim ve teknoloji politikası, en alt kade-melerinden başlayarak, üniversite düzeyinde, özellikle lisansüstü eğitim aşamasında ülke ihtiyaçları ile bütünleşir.”215 Bu doğrultuda “çağdaş bilimsel gelişmelerin doğru-ladığı gibi bütünlüğü olan bir bilim politikasının gerçekleşmesi için fen ve teknolojide olduğu kadar, sosyal bilimlerde de yüksek ihtisas gücüne ihtiyaç olduğu”, ifade edil-mektedir.216

213 Teknoloji kelimesi sözlükte; “İnsanın maddi çevresini denetlemek ve değiştirmek amacıyla geliştirdiği araç gereçlerle bunlara ilişkin bilgilerin tümü”, olarak tanımlanmaktadır. Bkz.

TDK Güncel Türkçe Sözlük, www.tdk.gov.tr (E.T.: 02.04.2019).

214 ERGÜN, s. 1.

215 Fatma VARIŞ, “Bilimsel ve Teknolojik Gelişmede Eğitimin Rolü”, in. AÜEBFD, C. 15, S. 2, Y.

1982, s. 89. (Bilimsel) 2015 yılında Nobel Kimya Ödülünü kazanan Aziz Sancar’a göre; “Bi-lim yapmak ve bi“Bi-lim kültürünü geliştirmek bir gelenek olmalı. Yahudi kardeşlerimiz dünya nüfusunun yüzde 0,2'sini teşkil ediyor, ama bilim Nobellerinin yüzde 20'sini almışlardır. Onlar bütün insanlardan daha üstün zekalı mı? Yok değiller. Onların kültüründe eğitime, bilime önem veriliyor. Bu asırlarca öyle gelmiştir.”, bkz. Orhan BURSALI, “Türkiye’de Toplum, Siya-set, Bilim, Gençler ve Öğrencilerin Sancar’dan Etkilenmesi Üzerine”, in. İTÜ Vakfı Dergisi, S.

73, Y. 2016, s. 29.

216 Fatma VARIŞ, Türkiye’de Lisansüstü Eğitim (Sosyal Bilimlerde), B. 1, Ankara 1973, s. 58.

(Sosyal)