• Sonuç bulunamadı

Belirsizliğin Giderilmesi Uygulaması: Modern(Sembolik) Mantığın Yardımı

C- Anlam Belirsizliğinin Giderilmesi

3- Belirsizliğin Giderilmesi Uygulaması: Modern(Sembolik) Mantığın Yardımı

a- Sembolleştirme Doğru Yapıldığında Düşünceler Tam Olarak Yansıtılabilir

Bazen mantıksal ilişkilerin sözel olarak ifade edilmesi durumunda, terimlerdeki çok anlamlılıktan veya söz sanatından kaynaklanan yanlış ancak doğru olduğu iddiasındaki çıkarımlar ikna edici olabilir. Modern mantığın sembolik dili, bu problemi önlemeye yönelik bir girişimdir.

TLP döneminde Wittgenstein, düşüncenin dile getirilmesine yarayan ime, “tümce imi”, tümcede kullanılan yalın imlere “ad” diyor. Ona göre, yalın imlerin tümce imi içindeki karşılıklı biçimlenmesi, olgu durumundaki nesnelerin karşılıklı biçimlenmesini karşılar. Ad, tümce

305 Kuçuradi, 1988, s. 131-143.

97

içinde, nesnenin yerini tutar. Bu durumda, düşünülebilir her şey, açık düşünülebilir, söylenebilir her şey, açık söylenebilir306.

Wittgenstein’a göre, tümcenin anlamı “simge”lerle dile getirilebilir. “Dile getiriş”, tümcenin anlamının özüne ilişkin olarak, tümcelerin aralarında ortaklaşa sahip olabildikleri her şeydir.

Simgelerde dile getiriliş mantık kuralları çerçevesinde olur307. Bu simgesel belirlemeye Russell betimleme adını verir308.

Simgesel dilimizde her şey bir kez yerli yerinde oldukça doğru mantıksal yoruma sahibiz demektir. Her değişken, bir biçimsel kavramın imidir. Çünkü her değişken, ortaya, bütün değerlerinin sahip olduğu ve bu değerlerin biçimsel niteliği olarak yorumlanabilecek bir sabit biçim koyar(x,y,z,…)309.

b- Mantıksal Semboller Ve Sembolik Mantık Uygulaması

Frege için, mantığın tümceleri adlar; bunların kanıtlamaları da adların işaretleridir. Doğruluk işlevleri, diziler içinde düzenlenmeye elverişlidir. Herhangi bir sayıdaki temel tümcenin doğruluk işlevleri(değil, ise, ve, veya..v.b.) bir çizelge içinde yazıya geçirilebilir310.

Wittgenstein’a göre, belirli bir anlamda nesnelerin ve olgu bağlamlarının biçimsel niteliklerinden, biçimsel bağlantılarından ve yapıların bağlamlarından söz edebiliriz. Yapı niteliği “iç nitelik”; yapıların bağlantısı “iç bağlantı” dır311.

Wittgenstein bu noktadan sonra işlem kavramına başvurur. “İşlem”, sonucunun ve dayanaklarının yapıları arasındaki bir ilişkinin dile getirilişidir. İçsel bağıntı, bir tümceden başka bir tümcenin çıkarılarak meydana getirilmesi işlemi ile eşdeğerdir. İşlem, ancak bir tümcenin bir başkasından çıkıp, o yeni tümcenin mantıksal olarak kurulmasıdır. Dolayısıyla, bu işlemler doğruluk işlemleridir. “p”nin bir doğruluk işlevinin anlamı, “p”nin anlamının bir işlevidir312.

Mantıksal tümcelerin kanıtlanması, belirli işlemleri ilerlemeli olarak uygulayarak, başka mantıksal tümcelerden ortaya çıkmalarını sağlamamıza dayanır. Mantıkta kanıt, yinelemenin karmaşık olduğu yerde onu daha kolay tanımanın yalnızca işlemsel bir aracıdır. Mantık, hep, her tümce kendi kendisinin kanıtı olacak şekilde yorumlanabilir313.

306 Wittgenstein, Tractatus Logico - Philosophicus, 1996, s. 27, 29, 31, 49, 51.

307 Wittgenstein, Tractatus Logico - Philosophicus, 1996, s. 33, 41,43.

308 Wittgenstein, Tractatus Logico - Philosophicus, 1996, s. 35.

309 Wittgenstein, Tractatus Logico - Philosophicus, 1996, s. 61, 67.

310 Wittgenstein, Tractatus Logico - Philosophicus, 1996, s. 87.

311 Wittgenstein, Tractatus Logico - Philosophicus, 1996, s. 61,63.

312 Wittgenstein, Tractatus Logico - Philosophicus, 1996, s. 97.

313 Wittgenstein, Tractatus Logico - Philosophicus, 1996, s. 149.

98

Wittgenstein, başka bir tümcenin mantıksal işlemine bağımlı olmayan doğruluk işleminin mümkün olduğunu, bu durumda “temel tümce” olgusuna ihtiyaç bulunduğunu belirtir.

“Temel tümce” kendi kendisinin doğruluk işlevidir. Temel tümceler, tümcenin doğruluk kanıtlamalarıdır314. Temel tümceyi konumuz açısından kural, vergisel ilkeler veya genel hukuk ilkeleri olarak veya her türlü tümdengelimsel yargının öncülü olarak anlayabiliriz.

Her tümce, temel tümceler üzerindeki doğruluk işlemlerinin sonucudur. Bütün doğruluk işlevleri, sonlu sayıda doğruluk işleminin temel tümceler üzerindeki ilerlemeli uygulamasının sonuçlarıdır315.

Tikel düzeyde, bir “p” tümcesinin doğruluk temelleriyse, birincisinin doğruluğu ikincisinin doğruluğundan sonuç olarak çıkar. Birinin doğruluk temelleri ötekininkilerle içerilir; “p”, “q”dan sonuç olarak çıkar. “p” “q”dan sonuç olarak çıkıyorsa, “p”nin anlamı “q”nun anlamında içeriliyor demektir. Tümce, kendisinden sonuç olarak çıkan her tümceyi evetler.

c- Mantıksal Değişmezler ve Yorumun Doğruluğunun Denetlenmesi

Wittgenstein’ın metnin anlam çözümlemesinin dilsel mantıksal kurallarına ilişkin değerlendirmeleri, kendisi de dilsel-mantıksal metinler olan vergi hukuku kurallarının yorumu için çok şey söyler. Bunların felsefesi yönünün dışındaki pratik yönünü mantığın sembolik dili açısından yeniden açıklamak gerekir.

Wittgenstein ile Russell’ın kavramlarını bir arada düşünmemiz gerekir. Çünkü atomsal önerme, mantıksal sembollerle ifade edilebilir önermedir. Dolayısıyla, sembollerle ifade edilen atomsal önermeleri doğruluk fonksiyonuna konu olabilme yeteneğine sahip önermeler olarak görmek gerekir.

Wittgenstein’ın dışında, dönemin diğer mantıkçı yazarlarının316 görüşleri çerçevesinde ders kitaplarını oluşan literatür, anlam netleştirmesi ve bu net anlamın sembollerle ifadesi sonrası, sembolleştirilmiş bağlaç ve kurallarıyla, mantısal çözümleme yapılmasını temel almaktadır.

Bu sembolleştirmenin birkaç faydası vardır:

1-Anlam belirsizliğinin(veya çok anlamlılığın) ortadan kaldırılması. Veya en azından tartışılan şeyin anlamı konusunda uzlaşma.

314 Wittgenstein, Tractatus Logico - Philosophicus, 1996, s. 85.

315 Wittgenstein, Tractatus Logico - Philosophicus, 1996, s. 99, 101.

316 De Morgan, Peirce, Boole, Schröder, Venn, Frege, Peano, Whitehead, Hilbert, Bernays, Neuman, Brouwer, Heyting, Weyl, Gödel, Gentzen, Lorenzen, Reinhenbach, Church, Quine, Menne, Bockenski, Tarski gibi filozof ve mantıkçılar bu diğer yazarlar içinde sayılabilir.

99

2-Yorumun gerekçelerinin ne düzeyde yeterli olup olmasının belirlenmesi.

3-Alternatif yorumlardan hangisinin neden tercih edilebilir olduğunun test edilebilmesi.

4-Yorumların yasayla, yargı kararlarıyla ve birbirleriyle tutarlılıkları ve/veya eşdeğerliklerinin ölçülmesinin mümkün olası.

Bu noktada, doğruluk fonksiyonu ve niceleme mantığının kuralları çerçevesinde, mantıksal değişmezler(eklemler ve niceleyiciler), bunların birbirleriyle ilişkisi ve uygulama sıralamasına ilişkin bilgiler yorumcunun elindeki en önemli araçlardır.

i- Doğruluk Fonksiyonu Mantığı Kuralları a- Önerme Eklemleri