• Sonuç bulunamadı

Beçe-i Saka (Habibullah Kalakani) İsyanı ve Amanullah Han İktidarının

III. TARİH İÇERİSİNDE AFGANİSTAN

III.6. İki Dünya Savaşı Arasındaki Dönemde Afganistan

III.6.2. Beçe-i Saka (Habibullah Kalakani) İsyanı ve Amanullah Han İktidarının

Amanullah Han, 1927-28 yıllarındaki Orta Doğu ve Avrupa gezisi sırasında Türkiye’de Mustafa Kemal Atatürk’le görüşmüş ve Atatürk’ten etkilenmiştir. Türkiye Cumhuriyeti’nin Devlet Başkanı düzeyinde ilk resmi ziyaretçisi olduğundan büyük törenlerle karşılanmıştır. Mustafa Kemal Atatürk kendisiyle yakından ilgilenmiş ve ordusunu güçlendirmeden reformlara girişmemesi tavsiyesinde bulunmuş ve bu maksatla çok sayıda Türk subayı Afganistan’a görevli olarak gönderilmiştir.99

Fakat Amanullah Han hızla reformlara başlayınca gerici kesimin yoğun tepkisini almıştır. Bahsi geçen dönemde gericilerin kışkırtmasıyla galeyana gelen halk

97 Genkur ATASE Başkanlığı, Age. . s. 53, Ankara; Salim Cöhce; Age. s. 130 98 Esedullah Oğuz, A.g.e., s. 54

99 Recep Albayrak, A.g.e., s. 131; Genkur ATASE Başkanlığı, A.g.e., s. 65; Najiba Ziyayi, A.g.e., s.13;

ayaklanmıştır. (Burada İngilizlerin etkisinin de olduğu değerlendirilmiştir.) İsyancıların lideri Beçe-i Saka lakaplı (asıl adı Habibullah) bir Tacik çete reisi idi. Kral Amanullah Han isyancılara karşı direnemeyeceğini anlayınca 1929 yılı Ocak ayında İngilizlerin hediye ettiği Rolls Royce arabasıyla ülkenin ikinci büyük kenti olan Kandahar’a kaçmıştır. Amanullah Han’ın kaçması üzerine Beçe-i Saka (sakanın/sucunun oğlu)100,

kendisini Afganistan’ın yeni Kralı ilan etmiştir.

Beçe-i Saka ve onun çevresindeki arkadaşlarının hiçbiri okuma-yazma bilmiyordu. Beçe-i Saka’nın babası, Kabil’de evlere kovalarla su taşıyarak hayatını kazanan fakir bir köylüydü. O sırada Kabil’de evlerin çoğunda su tesisatı olmadığı için insanlar içme suyu ihtiyacını suculardan temin ediyorlardı. Afganistan’da konuşulan Farsçanın değişik bir lehçesi olan Dari dilinde “Beçe” oğul, “Saka” ise sucu anlamına geliyordu. Bu yüzden babası “sucu” olan Tacik çete reisi de “Beçe-i Saka” yani “sucunun oğlu” adıyla tanınmıştır.101

Beçe-i Saka aslında ikinci İngiliz-Afgan Savaşı’na iştirak etmiş bir askerin oğlu olarak dünyaya gelmiştir.102 Kalahan eyaletinde bir eşkıya olarak adını duyurmuştur.

Kasım 1928’de Nangrahar Şinvarileri Amanullah’a karşı isyan bayrağını açtıklarında Kabil’e bir saldırı düzenleyen Beçe-i Saka 16 Ocak 1929 tarihinde şehri ele geçirmiştir. Hemen akabindeyse Tagao piri tarafından kendisine Habibullah ismi ve Kraliyet tacı sunulmuştur. Afgan ve Batılı tarihçilerin çoğunluğu için Beçe-i Saka hadisesinin oldukça garip bir dönemi, olayların geleneksel siyaset çizgisinden saptığı bir dönemi gösterdiğini belirtmişlerdir. Fakat aslında bu olgunun kökleri oldukça derinde bulunan fundamentalist bir yapının sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Kabil’in şans eseri dahi olsa anarşik hadiseler neticesi düştüğünü tasavvur etmek mümkün olmamıştır. Bunun da ötesinde Beçe-i Saka Kuzey’deki ulemanın sadece moral desteğinden istifade etmekle kalmamış, bilhassa Nakşibendi bölgesindeki vaizlerin kendi amacını destekleyen konuşmaları işini oldukça kolaylaştırmıştır. Şinvari’lerin ayaklanmaları dini çevrelerin faaliyeti dışında cereyan ederken Beçe-i Saka Amanullah’ın nüfuzunu içten çürütecek fundamentalist koalisyonun adayı durumuna gelmiştir.103

100 Recep Albayrak, A.g.e., s. 131

101 Esedullah Oğuz, A.g.e., s. 55; Najiba Ziyayi, A.g.e., s.13, Bilal N Şimşir, A.g.e., s.225; Genkur

ATASE Başkanlığı, A.g.e., s.68

102 Olivier Roy, Afganistan’da Direniş ve İslam, İstanbul, Şubat 1990, s. 115

103 Olivier Roy, Age. , s. 116; ; Najiba Ziyayi, A.g.e., s.13, Bilal N Şimşir, A.g.e., s.225; Genkur ATASE

27

Ancak ülkeyi çete reisi zihniyetiyle yönetmeye kalkan Saka’nın iktidarı pek uzun sürmemiştir.104 O zaman zarfında kabileleri açıkça isyana sürükleyebilecek güçte

bir karizmatik lider bulunmamakla birlikte, kabile hareketi Nadir Han’ın şahsında Durrani aristokrasisi tarafından kontrol altında tutulmaktaydı. Beçe-i Saka’nın mağlup edilmesi neticesi Kasım 1929’da Kabil’in geri alınışı bir cihadın neticelerinden biri olmayıp artık sadece Durranilerle kısıtlı kalmayarak tüm Peştunları içine alan kabile ittifakının siyasi gücünü yeniden kazandığını göstermiştir.

Başkentin düşüşünden sonra kendi otoritesini tescil ettirmek isteyen Nadir Han’ın ulema konseyinin tercihiyle Büyük Jirga (Loya Jirga)’yı toplaması bunu kanıtlamıştır. Beçe-i Saka’yı tahta çıkaran Tagao Piri Hamidullah Han Ahundzade 1919 yılında Nasrullah’a taç giydiren Mir Seyit Can Padişah’ın oğluydu. Beçe-i Saka’nın da Gülbahar Piri Şems-ül Hak Müceddidi Kohistani’nin müritlerinden olduğu söylenmiştir. Bunlara ilaveten Kabil’e girişi önceleri Amanullah’a karşı 1920 yılında din adamlarınca aday gösterilmiş olan İnayatullah’ı tahta çıkarmak istemiş olmalarına rağmen, Şor Bazar’daki Müceddidi ailesi tarafından da tasvip görmüştür. Her zaman olduğu gibi fundamentalist ulema Kabil’deki tahtta Amanullah’ın başlatmış olduğu reformlara son verecek, şeriatı yeniden tesis edecek bir hükümdar görmeyi arzu etmiştir. Baca’ya verilen halk desteğinin de kaynağı farklı olmamıştır. Ayaklanma öncelikle ve tüm nitelikleriyle siyasi ve ekonomik değil, daha ziyade kültürel bir isyan hüviyeti taşımıştır.105

Rus hükümet merkezini oluşturan Politbüro tartışmalardan sonra, dışişleri komiserliğinin tavsiyelerine de uyarak, devrik Afgan Kralına yardım etmeye karar vermiştir. “Politbüronun kararında Amanullah Han’ın hükümetinde önemli görevler üstlenen Çarhi kardeşlerin de büyük etkisi olmuştur. Amanullah Han’ın iktidarı döneminde Çarhi kardeşlerden Gulam Nebi, Afganistan’ın Moskova Büyükelçisi, Gulam Sıddık Dışişleri Bakanı, Gulam Ceylani önce Mezar-ı Şerif Valisi, sonra Ankara Büyükelçisi ve Abdülaziz de Mezar-ı Şerif’in Ceylani yerine atanan yeni valisi olmuşlardır.106

Dört Çarhi kardeşten üçü Moskova’ya gelerek, Sovyet Hükümetinden Afgan Kralına yardım etmesi ricasında bulunmuşlardır. Bu amaçla Amanullah Han Dışişleri

104 Esedullah Oğuz, A.g.e., s. 55

105 Olivier Roy, Age. , s. 116; Süleyman Doğan, A.g.e., s. 18 106 Esedullah Oğuz, A.g.e., s. 57

Bakanı Gulam Sıddık’ı Moskova’ya göndermiştir. Gulam Nebi büyükelçi olarak Moskova’da bulunurken, Gulam Ceylani de Türkiye’den Sovyet başkentine gelmiştir.107

Agabekov Çarhi kardeşlerden Gulam Ceylani’nin bir gece Stalin ve Vitali Primakov’la buluştuğunu belirtmiştir. 1925-26 yılları arasında Çin’deki milliyetçi orduda askeri danışman olarak çalışan Primakov 1927 yılından beri de Kabil’de Sovyet askeri ateşesiydi.108 Agabekov’un söylediğine göre, söz konusu görüşmede Kızıl Ordu

askerlerinden oluşan bir çevik kuvvetin Afgan kıyafeti giyerek gizlice sınırı geçtikten sonra Kabil’e doğru hareket etmesi kararlaştırılmıştır. Çevik kuvvetin başında Gulam Nebi görünse de perde arkasındaki asıl komutan Primakov olmuştur.

Böylece Sovyetler ikinci defa Afganistan’a asker göndermiş olacaktı. Afganistan uzmanları bu ikinci Sovyet işgalinin Afganların bir iç sorunu olduğunu savunurken, Agabekov ve bir başka Sovyet yetkilisi Aleksander Barmine, bunun Kızıl Ordunun gerçekleştirdiği bir operasyon olduğu görüşünü ileri sürmüştür. Kızıl Ordu tarafından oluşturulan özel birlik Termez sınır kapısında toplanmış, Sovyet savaş uçakları da Afgan sınır muhafızlarının karargâhlarını bombalayarak onları etkisiz hale getirmiştir. Bunun üzerine Kızıl Ordu birliği Amuderya üzerinden sınırı geçerek, Mezar-ı Şerif kentine doğru ilerlemeye başlamıştır. Gulam Nebi, Afgan toprağına ayak basar basmaz kendisine takviye gücü toplamaya başlamış ve kısa sürede işgal gücü 8.000 kişiye ulaşmıştır. Gulam Nebi’nin iki kardeşi daha önce Mezar-ı Şerif’te valilik yaptıkları için bu bölgede iyi bağlantılara sahip olmuş ve bu yüzden kendilerine adam bulmakta hiç de zorlanmamışlardır.

Gulam Nebi’nin başkanlığındaki birlik şiddetli geçen çarpışmalardan sonra 30 Nisan 1929 tarihinde Mezar-ı Şerif kentini ele geçirmiştir. Agabekov’un söylediğine göre, çarpışmalar sırasında Afganlılardan yaklaşık 2.000 kişi ölmüştür. Çevreden katılan takviye birliklerle daha da genişleyen ve güçlenen işgal kuvveti, doğuda Hulm kentini de ele geçirdikten sonra Kabil’e doğru ilerlemeye başlamıştır.

Amanullah Han’ın tahttan feragat ettiği haberi üzerine Gulam Nebi’nin topladığı Afgan birlikleri dağılmış ve Sovyetler de birliklerini geri çekmeye başlamıştır. Geri çekme işlemi 1929 Temmuzunda sona ermiştir. Moskova Amanullah Han olmadan Afganistan’da Sovyet yanlısı bir rejim kurmanın çok zor olacağını düşünmüştür.

107 Mustafa Bıyıklı, "Kaynakçalı Ve Açıklamalı Atatürk Dönemi Türk Dış Politikası Kronolojisi", Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, sayı 22, Aralık 2008, s.19'da 24 Subat 1926 tarihinde

Afgan Elçisi Gulam Geylani Han’ın Çankaya’da itimatnamesini takdim merasimi yapıldığı ve Elçinin konusmasına Mustafa Kemal Paşa'nın, cevabi bir konusma yaptığı belirtilmiştir.

29

Sovyetler Afganistan yüzünden dış dünyayla, özellikle de İngiltere’yle ters düşmek istememişlerdir. Moskova, İngiliz muhafazakârları tarafından askıya alınan İngiliz- Sovyet diplomatik ilişkilerini yeniden canlandırmayı da ümit etmiştir.109

Tacik çete reisi Beçe-i Saka’nın iktidarı 9 ay sürmüştür. Afgan Kraliyet ailesinin bir üyesi olan Muhammed Nadir Han 1929 yılı Ekim ayında ordusuyla Kabil üzerine yürüyerek Beçe-i Saka’nın hâkimiyetine son vermiştir. Nadir Han kendisini Kral ilan ettikten sonra Amanullah Han’ın bütün reformlarını yürürlükten kaldırmış ve Afganistan üzerindeki Sovyet etkisini silmeyi büyük ölçüde başarmıştır.110