• Sonuç bulunamadı

Babür ve Dürraniler Döneminde Afganistan

III. TARİH İÇERİSİNDE AFGANİSTAN

III.5. Babür ve Dürraniler Döneminde Afganistan

Babür’ün Afganistan merkezli olarak kurduğu devlet yalnız bu ülkeye değil, Hindistan’a da yeniden pek çok Türkün yerleşmesine neden olmuştur.

Afganistan 16. asırdan beri Babürlülerin hâkimiyetinde kalmıştır. Babürlüler zayıflamaya başlayınca, İranlılar Kandahar’ı işgal etmişler, daha sonra Türk asıllı Galzayların reisi isyan etmiş ve İran Safevilerini yenilgiye uğratmıştır. Böylece İran’ın önemli bir bölümü Türklerin eline geçmiştir.47

Her ne kadar Babür’ün kurmuş olduğu devletin hâkimiyeti Hindistan içlerine kadar yayılmış ve Hindistan Timurluları olarak anılmışsa da Afganistan’daki hâkimiyetleri Nadir Şah’ın ülkeyi 1738 yılında istila etmesine kadar devam etmiştir.48

Babürlülerde 17. yüzyılın sonlarında başlayan ve 18. yüzyılda daha da artan zayıflama Afganistan’daki kabilelerin daha müstakil bir şekilde hareket etmelerine yol açmış, Galzaylar ile Abdalilerin başrol oynadığı bu hareketlerin sonucunda bu kabileler sonraki Afgan tarihine öncülük etmişlerdir. Avşar Türklerinin ileri gelenlerinden birisi olan Nadir Bey 1729 yılında İran’daki Galzay hâkimiyetine son vermiştir. Bu sırada büyük insan kaybına uğrayan Galzaylar Kandehar ve Belucistan taraflarına çekilmek zorunda kalmışlardır. Bir süre sonra İran Şahlığını da ele geçiren Nadir Kulu, Kabil tarflarına çekilmiş olan Galzayları takip etmek ve onları tamamen sindirmek suretiyle Kabil şehrini ele geçirmiştir.49

Ahmed Şah 1747 yılında Nadir Şah’ın öldürülmesi üzerine İran’ın içerisine düştüğü karışıklıktan faydalanarak Kandahar’ı ele geçirmiş ve orada Abdali reislerince

46 Mehmet Saray,A.g.e., s. 18; Metin Özkan, Türk Devletleri, İstanbul 2010, s. 309 47 Mehmet Saray, Türk İran ilişkileri, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara 1999, s. 67

48 Mehmet Saray,. Afganistan, ve Türkler, Avrasya stratejik Araştırmalar Merkezi (ASAM) yayınları

Ankara,2002, s. 19; İsmail Kahraman; Ahmet Temiz, , A.g.e., s. 47; Ayrıntı için Bkz. Babürname

(Babür'ün Hatıratı), Milli Eğitim Basımevi, İstabul 1970

49 Mehmet Saray, A.g.e., s. 19-21; Mehmet Köçer,A.g.e., s. 15; Mustafa Miyasoğlu, Zügüdar, İstanbul,

hükümdar ilan edilmiştir. Kendisine ayrıca “inciler incisi” anlamına gelen “dürr-i dürran” ünvanı da verilmiştir.50

Ahmed Şah’ın 1772 yılında ölmesi üzerine tahta oturan oğlu Timur Şah (1772- 1793) döneminde Afgan kabileleri arasındaki eski çekişmeler yeniden su yüzüne çıkmış hatta toprak kayıplarına da sebep olmuştur.51

Karışıklıklar çıkınca Zaman Şah’ın yerine kardeşi Mahmut Şah hükümdar olmuş fakat bu iktidar da fazla sürmemiştir. Çünkü Fetih Han büyük kabile isyanlarını bastırmakla meşgul iken Şucaü’l-Mülk Kabil’i ele geçirerek tahta oturmuş ve kardeşi Mahmut’u hapse attırmıştır. Ancak daha sonra Fetih Han’a mağlup olan Şucaü’l-Mülk Hindistan’a kaçarak İngilizlere sığınmış ve Mahmut böylece yeniden tahta çıkmıştır. Bu gelişmeler Fetih Han ve kardeşlerinin büyük nüfuz kazanmalarına ve Mahmut Şah’ı kontrolleri altına almalarına neden olmuştur.52

Mahmut Şah 1819 yılında Sadozayların kontrolündeki Herat’a kaçmıştır. Bu arada İngilizlere sığınan Şucaü’l-Mülk topladığı kuvvetlerle Kandehar’a saldırmıştır. Şucaü’l-Mülk’ü bir kez daha mağlup eden Dost Muhammed Kandehar’ı kardeşi Kühendil’e bırakmak suretiyle kendisini Kabil’de 1819 yılında hükümdar ilan etmiştir.53

1839’dan itibaren Britanya, Ruslar'ın Hindistan'a doğru ilerlemesinin önünü kesmek için her yola başvurdu. Güney komşuları olan Afgan emirler sahip oldukları tampon devlet statüsünden olabildiğince yararlanmak kaygısıyla Ruslar'la olan ilişkilerinde çok dikkatli davrandılar.54

1863 yılında Dost Muhammed’in ölmesi üzerine baş gösteren kanlı iç savaştan büyük oğlu ve meşru veliahdı Şir Ali beş yıl sonra muzaffer olarak çıkmayı başarmıştır. Herat’ı talan ederek halkını da kılıçtan geçirmekten çekinmemiştir.55 İngilizlerin ülkeyi

işgal etmesi üzerine ise Şir Ali Han kaçarak, Türkistan’ı işgal eden Ruslara sığınmış ve Türkistan’da 1879 yılında hayatını kaybetmiştir.

50 Muhammet Erat, İngiliz-Rus Kıskacında Afganistan, Tarih ve Medeniyet Dergisi, Sayı 35, İstanbul,

Şubat 1997, s. 27; Recep Albayrak, Afganistan Türkleri, Ankara, 2004, s. 129

51 Muhammet Erat, A.g.e., s. 28

52 Orhan Yazıcı, Modern Afganistan'ın Kuruluşu 1834-1922, Malatya, 2011, s.33

53 Mehmet Saray, A.g.e., s. 27-32;Mehmet Köçer,A.g.e., s..17; Recep Albayrak, A.g.e., s. 129 54 Olivier Roy, Yeni Orta Asya Ya Da Ulusların İmal Edilişi, İstanbul 2000, s. 61

55 Arminius Vambery, Bir Sahte Dervişin Orta Asya Gezisi, ( Bir Sahte Dervişin Asya-yı Vusta'da Seyahati), İstanbul 1993, s. 205, Recep Albayrak, A.g.e., s. 129

15

Abdurrahman Han aynı yıl Afgan tahtına oturmuştur.56 İngilizlerin tekliflerini

reddetmesi halinde ülkenin bir kez daha İngiliz işgaline uğramasından çekinen Abdurrahman Han 12 Kasım 1893 tarihinde, Afganistan’ın felaketi ve parçalanmasına neden olacak olan “Durand Hattı Antlaşması”nı imzalamak zorunda kalmıştır.57 Afgan

halkını sert ve kanlı tedbirler ile kontrol altına aldıktan sonra sağlığının bozulması nedeniyle iktidarını 1901 yılında oğlu Habibullah Han’a bırakmak zorunda kalmıştır.58

1918 yılına kadar Emir Habibullah Han, pek çok defa İngilizlerden Afganistan’ın tam bağımsızlığını tanımalarını talep etmiştir. Hindistan’daki İngiliz Genel Valisi ise her seferinde durumun en iyi şekilde halledileceğine dair teminatlar vermiş fakat bu konuda herhangi bir olumlu gelişme olmamış ve herhangi somut bir adım atılmamıştır.59

Habibulluh Han’ın 19 Şubat 1919 tarihinde öldürülmesi üzerine iktidar, bir hafta emirlik yapan muhafazakâr lider Nasrullah’tan, Habibullah’ın yenilik taraftarı olan oğlu Amanullah Han’a geçmiştir.60 Amanullah Han, bağımsızlığını, İngiliz

56 Muhammet Erat, A.g.e., s. 31; Recep Albayrak, A.g.e., s. 129

57 Najiba Ziyayi, Afganistan Türklerinin Dini İnanç ve Yaşayışları (Kuzey Afganistan Örneği), YYLT,

Isparta, 2004, s. 11; Egor Evsikov, "Soviet Intelligence in Afghanistan: The Only Efficient Tool of the Politburo", Baltic Security & Defence Review, sayı 11, 2009, s.41; George Arney, Afghanistan the

Definitive Account of a Country at Crossroads, Londra, 1990, s. 34

58 Muhammet Erat, A.g.e., s. 32; Recep Albayrak, A.g.e., s. 129; Ayrıca BKZ: Resim 2 59 Orhan Yazıcı, A.g.e., s. 227

60 Mehmet Saray,A.g.e., s. 406; Muhammet Erat, A.g.e., s. 32; Orhan Yazıcı, A.g.e., s. 227; Habibullah

Han, Mustafa Kemal Paşa’ya Suikast girişimi için kendisini Hint Hilafet komitesi üyesi olarak tanıtıp Ankara’ya gelen, bilahare yapılan takip sonucu İngilizlerce yetiştirilen bir İngiliz casusu olduğu anlaşılan ve yargılama sonucu idam edilen Mustafa Sagir Tarafından öldürülmüştür. Durum Ankara'da yapılan , araştırma ve soruşturma sonucunda ortaya çıkarılmış ve Mustafa Sagir olayı itiraf

etmiştir.Ayrıntılı bilgi için BKZ: Tuncay Özkan, Mit'in Gizli Tarihi, Milli İstihbarat Teşkilatı,Ankara, 2010, s.90; Aslıhan Betül Özdemir, Türk İstihbarat Tarihi ve Atatürk, Hukuk Gündemi Dergisi, Atatürk Özel Sayısı, Ankara, 2013, s.17; Emine Kısıklı, "Milli Mücadele’de Kamuoyu oluşumunda Mehmet Akif", 1. Uluslararası Mehmet Akif Sempozyumu, Burdur 2009, s. 211; Fida Hussein, Hindistan

Matbu’atında Türk Kurtuluş savaşı ve İnkılabı, YDT, Ankara 2012, s. 87; Rahmi Doğanay, "Milli

Mücadelede Türk İngiliz Esir Değişimi", Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, cilt 10 sayı 1, Elazığ 2000,s. 74; Ergün Aybars, İstiklal Mahkemeleri, İstanbul 1998, s.74; Cevdet Küçük, "İstiklal Mahkemeleri maddesi", İslam Ansiklopedisi, cilt 22, s. 351;Vikipedi, özgür ansiklopedi, Mustafa Sagir, http://tr.wikipedia.org/wiki/Mustafa_Sagir; Evren Gürbüz, "Mustafa Kemal'i Öldürmek İsteyen Hintli Casus", Bütün Dünya dergisi, sayı 205/6, Ankara, 1 Haziran 2015, 41-43; Murad Sertoğlu, İstiklal

Harbinde Ankara'da asılan İngiliz Casusu...Mustafa Sagir, Çınar Matbaası, İstanbul 1963; Zeki

Sarıhan, Kurtuluş Savaşımızda Türk-Afgan İlişkileri, İstanbul, 2002, s.31; Mustafa Sagir'in

yargılanmasının ayrıntıları için ayrıca Bkz. Hakimiyet'i Milliye gazetesi Sayı: 191, 22 Mayıs 1921 ( 14 Ramazan 1339) ayrıca BKZ: Resim 1; Hakimiyet'i Milliye gazetesi Sayı: 192, 23 Mayıs 1921 ( 15 Ramazan 1339); Hakimiyet'i Milliye gazetesi Sayı: 193, 24 Mayıs 1921 ( 16 Ramazan 1339);

Hakimiyet'i Milliye gazetesi Sayı: 194, 25 Mayıs 1921 ( 17 Ramazan 1339); Hakimiyet'i Milliye gazetesi Sayı: 195, 26 Mayıs 1921 ( 18 Ramazan 1339);

Hindistan Genel Valisine yazdığı bir mektupla resmen ve tek taraflı olarak ilan etmiştir. Ancak bu durum, yeni bir İngiliz-Afgan savaşına sebep olmuştur.61

Ancak I. Dünya Savaşı’nın başlaması nedeniyle, İngiltere Afganları oyalama gayreti gösterse de Nisan 1919 yılında tekrar başlayan ve Afganların başarıyla yürüttükleri üçüncü Afgan – İngiliz savaşında İngiltere yenilmiş, 3 Haziran tarihinde ateşkes ilan edilmiştir.62 3 Haziran 1919 yılında yapılan anlaşma gereği, İngilizler

Afganistan’dan tamamen çekilmek zorunda kalmışlardır.63

Böylece Afganistan, 8 Ağustos 1919’da Ravalpindi Anlaşması’yla bağımsızlığını kazanmış ve 20. yüzyılın ilk bağımsız Müslüman ülkesi olarak tarihte yerini almıştır.64 Tarafsızlığını koruyarak tampon ülke statüsünü de korumayı

başarmıştır.65

Afganistan on dokuzuncu yüzyılda Batılı emperyalistlere karşı güçlü bir Müslüman silahlı direniş ve bağımsızlık sembolü olmuş, Avrupalı emperyalistlerin kendilerini esir etmesine asla izin vermemiş üç Müslüman ülkeden biri olarak İslam dünyasında geniş şekilde hayranlık toplamayı başarmıştır.66

III.6. İki Dünya Savaşı Arasındaki Dönemde Afganistan