• Sonuç bulunamadı

Afganistan’ın SSCB ve ABD ile İlişkileri

III. TARİH İÇERİSİNDE AFGANİSTAN

III.6. İki Dünya Savaşı Arasındaki Dönemde Afganistan

III.6.3. Nadir Han İktidarı

1.2. Afganistan’ın Sovyetler Birliği’ne Yaklaşması

1.2.1. Afganistan’ın SSCB ve ABD ile İlişkileri

Amanullah Han dönemindeki uzaklaşmadan sonra Sovyetler Birliği ile Afganistan arasında, Muhammed Davud’un başbakanlığı zamanında tekrar yakınlaşma başlamıştır. Afganistan’ın Sovyet kucağına itilmesinde ABD’nin de büyük etkisi olmuştur. Washington Kabil’in askeri ve ekonomik yardım çağrılarına her zaman olumsuz yanıt vererek bunu sağlamıştır.40

1942 yılında dönemin Sovyet dokümanları incelendiğinde Rusların İran ve Afganistan üzerindeki Sovyet-Batı rekabetinin, Türkiye’nin Boğazlar meselesinde olduğu gibi, bir uluslararası anlaşma/uzlaşma ile yönetilebileceğinin ve İngiltere’nin bunu engellemeyeceğinin öngörüldüğü anlaşılmaktadır.41

Bahsi geçen gelişmeler cereyan ederken 12 Ekim 1952 tarihinde Kabil’de bulunan Rus diplomatları ABD’nin Afganistan’da askeri havaalanı ve diğer askeri tesisleri inşa etmek için yoğun girişimlerde bulunduklarını öğrenmişlerdir. Fakat seçimlerin yapılması ve önceliğin tekrar Kore’ye dönmesi nedeniyle faaliyetler durdurulmuştur.42

Başbakan Muhammed Davud 1954 yılında son bir umutla dışişleri Bakanı olan kardeşi Muhammed Naim’i Washington’a göndermiştir. Amerikan Dışişleri Bakanı John Foster Dulles, Naim’le görüşmesi sırasında, askeri yardım isteğini reddetmekle kalmamış, bir de Afgan Dışişleri Bakanına hakaretler yağdırmıştır.

Başbakan Muhammed Davud Washington’dan umudunu kesince, bu sefer 1955 Ocak ayında askeri yardım isteğiyle yüzünü Moskova’ya çevirmiştir. Sovyetler, Afganistan’a cömert davranmaktan asla kaçınmamıştır. Ayrıca Kremlin’in üçüncü dünya ülkelerine yakınlaşma siyasetinin bir gereği olarak, 1955 yılı Aralık ayında Sovyet Komünist Partisi Genel Sekreteri Kruşçev ve Başbakan Bulganin Kabil’i ziyaret etmiştir. Ocak 1954’te Afganistan’a 3,5 milyon dolarlık kredi vermiş olan Sovyetler, bu sefer Kabil’e 100 milyon dolarlık askeri ve ekonomik yardım vererek, Davud’un gönlünü almayı başarmışlardır. Bu arada Afganistan’da bir takım projeleri de yine büyük bir memnuniyetle üstlenmişlerdir. Bunlar arasında Salang Tüneli, otoyollar,

40 Esedullah Oğuz, A.g.e., s. 63; Abdülbaki Şalizi, Age. s.24

41 Vladimir O Pechatnov,., The Big Three After World War II:New Documents on Soviet Thinking about Post War Relations with The United States and Great Britain, Woodrow Wilson International Center

for Scholars, Working Paper No. 13, Washington D.C. Mayıs 1992, s. 11

42 Vladislav M. Zubok, "Soviet İntelligence and the Cold War: The "Small" Committee of Information,

1952-1953", Woodrow Wilson International Center for Scholars, Working Paper No. 4, Washington D.C. Aralık 1992, s. 12

köprüler ve Kabil’in kuzeyindeki Bagram hava üssü de yer almıştır. Sovyetler (sanki yaklaşık 30 yıl sonra Kızıl Ordu tankları rahat geçebilsin diye) yolları ve köprüleri çok geniş ve dayanıklı inşa etmişlerdir. Belki de Sovyetler, işgal hazırlıklarına ta 1950’li yıllarda başlamışlardır. Sovyetlerin yaptığı Bagram ve Şindand hava üsleri yıllar sonra Kızıl Ordunun en önemli asker indirme merkezleri olmuştur.

Moskova’nın Afganistan’da üstlendiği bütün projelerin ülkenin Sovyet sınırındaki kuzey bölgelerinde yer alması elbette bir tesadüf değildir. Sovyetlerin Afganistan’a verdiği kredi ve yardımları bu ülke üzerindeki emellerini gerçekleştirmek için bir araç olarak kullanmış olduğu yadsınamayacak bir gerçek olarak karşımıza çıkmıştır.43

Sovyet Başvekili Kruşçev Endonezya ziyareti ile birlikte başka ülkelere ve Afganistan’a da uğramıştır.44

Davud’la Sovyetler, Afgan subaylarının Sovyetler Birliği’nde eğitilmesi konusunda da anlaşmışlardır. Bu anlaşmalar çerçevesinde Sovyetler Birliği ve Çekoslovakya’daki askeri okullarda eğitilmek üzere bu iki ülkeye binlerce Afgan subayı gönderilirken, bu amaçla Amerika Birleşik Devletleri’ne yollananların sayısı sadece birkaç yüz kişi civarında olmuştur. Eğitim için Sovyetler Birliği ve Çekoslovakya’ya gönderilen Afgan subayları beyinleri yıkanarak, iyi bir komünist ve KGB ajanı olarak yetiştirilmişlerdir. Sovyet propagandasından etkilenmeyen küçük bir grup subay bile ülkeye mevcut düzeni değiştirmek azmiyle geri dönmüştür. Çünkü onlara göre, ülke Ortaçağ karanlığında donup kalmış ve ülkeleri için zaman durmuştur. Bunu tersine çevirecek ve ülkeyi harekete geçirecek bir takım düzenlemelere ihtiyaç vardı.45 İster

komünizme gönül vermiş olsun ister olmasın, yurtdışında eğitim görmüş bütün genç Afgan subayları bu görüşte birleşmişlerdir.46

Herat-Kabil arasındaki yeni yolun bir bölümünü Ruslar, bir bölümünü de Amerikalılar yapmıştır.47

1964’te de Nur Muhammed Taraki, “Hal” adlı bir dergi çıkarmaya başlamıştır. Bu dergi daha sonra Afganistan Komünist Partisine dönüşecektir. Afganistan komünistleri dergi etrafında toparlanmış ve bir yıl sonra milliyetçi sosyalist olduğunu savunan “Halk Grubu” Tarakki’nin liderliğinde kalırken, Moskova yanlısı “Perçem”

43 Esedullah Oğuz, A.g.e., s. 63

44 Doğan Gazetecilik 2009, Milliyet gazetesi, 10 Şubat 1960, s.3 45 Esedullah Oğuz, A.g.e., s. 63

46 Esedullah Oğuz, A.g.e., s. 64

39

yani “Bayrak” grubu Babrak Karmal’ın yönetimine girmiştir. İşte bu yıllarda eğitim müesseselerinde iyice kök salan komünist harekete karşı halk arasında büyük bir tepki oluşmaya başlamıştır. Devletin resmi müesseselerine güveni kalmayan halk, çocuklarını medreselere göndermeyi tercih etmiştir. Bu daha sonraları mektepli-medreseli ayrımının ortaya çıkmasına sebep olacaktır. Halk, iyi bir Müslüman bile olsa, mekteplilere bu sebeplerden dolayı pek güvenememiştir.48

2 Ekim 1966 tarihinde Afgan Başbakanı Mayvandval Gülhane Hastanesinde tedavi görmüştür.49 4 Ekim 1966 tarihinde Afgan Başbakanı Mayvandval Ankara’da

barsak ameliyatı olmuş ve daha önce tedavi olduğu Çekoslovak ve Rus doktorlar istişare için ülkemize gelmiştir. Ayrıca durumu kötüleşmeye başlayınca karısı ve çocukları da Ankara’ya ziyarete gelmiştir.50 6 Ekim 1966 tarihinde Ankara Hastanesi

yayınladığı bültende Afgan Başbakanı Muhammed Haşim Mayvandal’ın sağlık durumunun düzelmeye başladığı bildirilmiştir.51 Afgan Başbakanı Muhammed Haşim

Mayvandal sağlığına Türkiye’de kavuşmuştur. Bir hafta sonra hastaneden çıkmasının beklendiği bildirilmiştir.52

Muhammed Zahir Şah ise Sovyetler Birliği ve öteki Doğu Bloğu ülkelerinde eğitim görmüş subaylara şüpheyle bakmış ve onların yüksek mevkilere gelmesine izin vermemiştir. Bu durum, genç subayları rencide etmiştir. Çoğu, Krala karşı olan bu subayların 1973 ve 1978 yıllarındaki ihtilallerde kilit rol oynamaları elbette bir tesadüf olmamıştır.

1950’li yıllarda başlayan Kabil-Moskova yakınlaşmasında Sovyet yardımlarıyla birlikte “Peştunistan” sorunu da önemli rol oynamıştır. Yukarda anıldığı gibi, yaklaşık 18 milyon nüfuslu Afganistan’ın neredeyse yarısı Peştunlardan oluşmakta ve bir o kadar Peştun da Pakistan’da yaşamaktaydı. İngiliz işgal kuvvetleri 1947 yılında Hindistan’dan ayrıldığı zaman Afgan Hükümeti bugünkü Pakistan’ın kuzeybatı eyaletinde yaşayan Peştunlara, “bağımsız olmakla Afganistan’a katılmak” arasında bir seçenek tanınacağını ummuştur. Ancak Afgan Hükümetinin umduğu olmamıştır. İngilizler, Peştunlara Pakistan’ı ya da Hindistan’ı seçmesini önerdiler. Peştunlar da doğal olarak, Müslüman olduğu için Pakistan’a katılmaya karar verdiler. Afgan Hükümeti ise Peştunların

48 Emin Demirel, A.g.e., s. 27; M. Hassan Kakar, Afghanistan: The Soviet Invasion and the Afghan Response, 1979-1982. Berkeley: University of California Press, 1995, s.114

49 Doğan Gazetecilik 2009, Milliyet gazetesi, 2 Ekim 1966, s.1 50 Doğan Gazetecilik 2009, Milliyet gazetesi, 4 Ekim 1966, s.1 ve s.7 51 Doğan Gazetecilik 2009, Milliyet gazetesi, 6 Ekim 1966, s.1 52 Doğan Gazetecilik 2009, Milliyet gazetesi, 30 Ekim 1966, s.7

yaşadığı Pakistan’ın sınır bölgelerinin sadece etnik açıdan değil bazı tarihi gerekçelerden dolayı da kendisine ait olduğunu iddia etmiştir. Gerçekten de bu bölge daha önce Afganistan’a aitti. Ancak İngilizler birçok sömürgelerinde yaptıkları gibi burada da sınırı kendi hesaplarına göre çizilmişler, bölgenin etnik ve coğrafi yapısını dikkate almamışlardır. Afganistan’ın Pakistan toprakları üzerinde hak iddiasında bulunması, doğal olarak iki ülke arasında ilişkilerin gerginleşmesine yol açmıştır. Afgan Hükümetinin Peştunları kışkırtmaya yönelik propaganda faaliyetlerine başlaması üzerine İslamabat, Pakistan-Afganistan sınırını ve ünlü Hayber geçidini ulaşıma kapatmıştır. Böylece Afganistan’ın en önemli ihracat ve ithalat yollarından biri ortadan kalkmıştır. Pakistan sınırının kapanması Afganistan’ı ihracat ve ithalatını Sovyetler Birliği üzerinden gerçekleştirmeye itmiştir. Bu durum Kabil’in Moskova’ya daha da yakınlaşmasına neden olmuştur.53 Bu konuyu büyük bir fırsata dönüştüren Ruslar,

Afgan yetkilileri ikna edip onları Pakistan’a olan bağımlılıktan kurtararak, ticari açıdan da kendilerine yakınlaştırmak maksadıyla, Rusya’ya giden transit bir ticari yolu da hizmete sokmuşlardır.54

Pakistan ABD’nin müttefiki olduğundan Sovyetler Pakistan’a karşı Afganistan’ı desteklemeyi çıkarlarına uygun bulmuş ayrıca Pakistan’ın kendi toprakları üzerinde Amerikan üslerinin kurulmasına izin vermesi Moskova’yı kızdırmıştır.