• Sonuç bulunamadı

Basel I Sermaye Yeterlili ğ i Uzla ş ısı’nın Genel Kapsamı ve Sermaye Yeterliliğinin Hesaplanması

R İ SKLER İ N SINIFLANDIRILMASI

1.5. Uluslararası Bankacılık Düzenlemelerinde Yeni Bir Standart: Basel Sermaye Yeterliliği Uzlaşısı

1.5.2. Basel I Sermaye Yeterlili ğ i Uzla ş ısı’nın Genel Kapsamı ve Sermaye Yeterliliğinin Hesaplanması

Basel standardı, ülkelerin sermaye yeterliliği düzenlemelerinin farklı olmasından kaynaklanan rekabet eşitsizliklerini ortadan kaldırmak ve uluslararası bankacılık sisteminin güvenilirliği ve istikrarını arttırmak amacıyla geliştirilmiştir (Fischer, 2002). 1992 yılından beri uygulanan ve ilkeleri 120’den fazla ülke tarafından benimsenen standart, sermaye yeterliliği oranının hesaplanmasında kredi riskini dikkate almaktadır (Akbulak ve diğ., 2004:152; Yetim, 2005).

Standardın giriş bölümünde sermaye yeterliliği uzlaşısının uluslararası bankaların güvenilirliği ve istikrarının sağlanması için geliştirildiği ve yerel bankaların sermaye yeterlilik standartlarına ilişkin bir bağlayıcılığının bulunmadığı; fakat Uzlaşı’nın G-10 ülkeleri dışındaki ülkelerin denetim otoritelerince faaliyette olan uluslararası bankaları tarafından da benimsenmesinin, bu alandaki yakınlaştırmayı sağlaması açısından önem arz ettiği belirtilmektedir (BCBS,1988:1).

1988 Basel Sermaye Yeterliliği Uzlaşısı, bankaların tutmak zorunda olduğu asgari sermaye düzeyinin hesaplanması üzerine yoğunlaşmıştır. Sermaye yeterliliği oranının hesaplanmasında “karşı tarafın aldığı borcu ödememe riski” olarak tanımladığı “kredi riskini” dikkate almıştır. Uzlaşı’da kredi riski dışında; faiz oranı riski, menkul kıymet yatırım riski ve yoğunlaşma riski gibi risklerin de sermaye yeterliliği hesabına dahil edilmesinde ulusal otoriteye takdir hakkı tanınmıştır (BCBS, 1988:2).

Bankalara konsolide bazda uygulanacak olan “Standart” dört ana bölümden oluşmuştur. Birinci bölümde sermayenin bileşenleri tanımlanmış, ikinci bölümde aktif kalemlerin derecelerine göre ağırlıklandırılması yapılmış, üçüncü bölümde sermaye yeterlilik rasyosunun nasıl hesaplanacağı belirtilmiş, son bölümde ise geçiş ve uygulama sürecine ait düzenlemeler yer almıştır (BCBS, 1988:3).

Uzlaşı’da sermaye yeterlilik rasyosunun 1988 yılından itibaren % 5’den başlayarak her yıl bir puan arttırılması öngörülmüş ve 1.1.1993 tarihinden itibaren % 8 olarak uygulanması kararlaştırılmıştır. Bu tarihten itibaren yetkili otoritelerin resmen denetime

geçmesi hedeflenmiştir (BCBS, 1988:14-15,28).

Uzlaşı’da, sermaye yeterliliği konusunda uluslararası bankalar için her ne kadar minumum % 8 oranı getirilmekle birlikte, yetkili yerel otoritelerin kendi bankacılık sistemlerine özgü risk yapısını gözeterek yerel bankaları için daha yüksek oranlar saptama seçeneğine sahip oldukları belirtilmiştir (BCBS, 1988:2).

   =  ğııı Öı +   ≥ % 8

Yukarıda formül olarak ifade edilen sermaye yeterliliği rasyosu, bankaların varlıklarının risk derecelerine dayalı olarak hesaplanmaktadır. Varlıklar, bankaların alacaklı bulunduğu taraflara göre dört ana risk ağırlığı sınıfı (% 0, % 20, % 50 ve % 100) içerisinde sınıflandırılmakta ve sermayenin bu ağırlıklar ile çarpılmak suretiyle hesaplanan risk ağırlıklı varlıklar toplamının % 8’inden daha az olmayacağı öngörülmektedir. Bankaların bilanço dışı riskleri için de iki aşamalı bir yöntem kullanılmakta, bu riskler ilk olarak kredi dönüştürme katsayıları ile nakdi krediye benzer hale getirilmekte daha sonra ise risk dereceleri ile ağırlıklandırılmaktadır (BCBS, 1988). 1.5.2.1. Sermayenin Bileşenleri

Uzlaşı’dan önce banka sermayesinin tanımı ve kapsamı ülkeler arasında farklılıklar arz ederken Uzlaşı’nın kabul edilmesiyle birlikte bankalar arasında uygulamalar standart hale getirilmiştir. Basel Anlaşması’nda sermaye iki ana bölümden oluşmaktadır. Bunlardan birincisi “Ana Sermaye” (Birinci Kuşak Sermaye-Tier 1), ikincisi ise “Katkı Sermaye” dir (İkinci Kuşak Sermaye-Tier 2) (BCBS, 1988:3-4).

Sermaye tabanının en önemli kalemini oluşturan ana sermaye esas olarak banka hissedarlarının ödemiş oldukları sermaye ile tüm vergi yükümlülüklerinden arındırılmış

ve kamuya açıklanmış, dağıtılmamış kârlardan veya ortaya çıkan zarardan oluşmaktadır.

Katkı sermaye adı verilen ikinci kuşak sermaye ise ana sermaye bileşenleri dışında kalmasına rağmen taşıdığı nitelikleri itibariyle sermaye kapsamına alınabilecek kalemlerden oluşmakta ve çok değişik unsurları bünyesinde barındırmaktadır. Bu kalemler; ihtiyari rezervler, yeniden değerleme fonları, genel karşılıklar, sermaye-borç karışımı (hybrid dept/equity capital instruments-karma sermaye enstrümanları) kalemler ve ikincil borçlar (subordinated debts-sermaye benzeri krediler) olarak belirlenmiştir (BCBS, 1988:4-6).

İhtiyari rezervler, kamuoyuna açıklanan ve fiilen gerçekleşen kârlar gibi asli nitelikte olmakla beraber, Komite tarafından kabul edilen standart çerçevesinde, üye ülkelerin muhasebe rejimlerinde farklılıklar arz etmesi ve bu tür yedeklerin şeffaf olmamaları nedeniyle sermaye yeterliliği hesabında ana sermaye yerine katkı sermayeye dahil edilmiştir (BCBS, 1988:4).

Varlıkların fiyatlarının zaman içerisinde değişiklik göstermesi nedeniyle varlık fiyatlarının güncellenmesi gerekmektedir. Bu güncelleme kamu otoritelerince belirlenen yeniden değerleme oranları üzerinden yapılmaktadır. İşte varlık fiyatlarında güncelleme yapılırken varlığın eski fiyatı ile belirlenen oran üzerinden hesaplanan yeni fiyatı arasındaki fark, yeniden değerleme fonunu oluşturmaktadır. Yeniden değerleme fonları iki yolla oluşmaktadır. Birincisi binalar gibi sabit varlıkların piyasa fiyatlarıyla değerlendirilmesi, ikincisi banka hisse senetlerinin tarihi elde edilme maliyeti yerine piyasa fiyatlarıyla değerlendirilmesi sonucu aradaki fark nedeniyledir. Komite, yeniden değerleme fonlarını gerçekçi şekilde değerlemeye tabi tutulmaları koşuluyla katkı sermayenin bir parçası olarak kabul etmiştir (BCBS, 1988:5).

Genel karşılıklar gelecekte meydana gelebilecek zarar ihtimaline karşı ayrılmaktadır. Bu tür karşılıkların katkı sermaye hesabına dahil edilebilmesi için serbestçe kullanılabilir özelliklerinin olması gerekir. Yani, Komiteye göre genel karşılıkların katkı sermaye hesabında dikkate alınması için belli bir aktif hesap ile ilişkilendirilmemesi gerekmektedir (BCBS, 1988:5-6; Acar, 2000:33-34).

Borçların ve hisse senetlerinin belirli özelliklerini birleştiren bazı sermaye enstrümanları karma sermaye enstrümanları arasında yer almaktadır. Bu enstrümanların sermaye olma niteliğine sahip bazı özellikleri olduğu düşünülmektedir. Hisse senetlerine

benzemesi ve bankanın tasfiye edilmesi dışında zararlara mahsup edilmesi

nedenleriyle bu enstrümanların katkı sermayeye dahil edilebileceğine karar verilmiştir.

Ülkelere özgü nitelik taşıyan ve gözetim otoritesinin onayı olmadan elden

çıkarılamayan karma sermaye enstrümanlarına, hisse senedine çevrilebilir borç senetleri örnek olarak verilebilir (BCBS, 1988:6).

Sermaye benzeri krediler veya diğer adıyla ikincil borçlar, sermaye yeterliliği hesaplamasında katkı sermaye olarak dikkate alınmaktadır. Sermaye benzeri kredilerde borç veren, bankanın tasfiyesi halinde alacağını diğer tüm borç verenlerden sonra, eğer varsa banka ortaklarına ödenecek tasfiye bakiyesinden bir önce ödenmesini sözleşme ile kabul ettiğinden, bu krediler uğranılacak zararların

karşılanmasında özkaynak benzeri işlev görürler. Bu enstrümanların kalan vadeleri en az beş yıl olmalı ve bu süre içerisinde geri ödeme opsiyonu bulunmamalıdır. Sermaye benzeri kredilerin ana sermayenin % 50’sini aşan bölümü katkı sermaye hesabına dahil edilmektedir (BCBS, 1988:6-7; Altıntaş, 2006:66-67).

1.5.2.2. Sermayenin Bileşenlerine Getirilen Sınırlamalar ve Sermayeden İndirimler Basel Uzlaşısı’nda ana sermaye ve katkı sermayeden oluşan sermaye tabanına getirilen sınırlamalar şu şekildedir (BCBS, 1988:17-18):

• Katkı sermaye ana sermayenin % 100’ünden fazla olamaz, yani bankanın

sermayesinin % 50’si ana sermaye bileşenlerinden oluşmalıdır.

• Katkı sermaye içerisindeki sermaye benzeri kredilerin payı ana sermayenin % 50’sinden fazla olamaz.

• Katkı sermaye içinde yer alan uzun vadeli hisse senedi yatırımları ve bazı varlıkların bilançoda tarihi değeri yerine piyasa değeriyle yer almasından dolayı aradaki fark nedeniyle ortaya çıkan yeniden değerleme fonlarının % 55’i düşülerek katkı sermayeye dahil edilir.

• Basel Komite bankalarda karşılıklar adı altında tutulan fonların da (Genel karşılıklar/Genel kredi zarar kaşılıkları) belirli bir oranda hesaplanarak katkı sermayeye dahil edilmesini öngörmüştür. Karşılıklar bankalarda belli bir varlık ya da varlık grubunun değerinde meydana gelebilecek beklenmedik değişiklikler ya da kayıplar için ayrılmaktadır. Uzlaşı’ya göre karşılıklar katkı sermaye içinde en fazla risk ağırlıklı varlıkların % 1.25’i oranında yer alabilir.

Uzlaşı, risk ağırlıklı sermaye yeterliliği rasyosunun hesaplanmasında yukarıda belirtildiği şekilde sermayenin ana ve katkı sermaye olarak ayrımını yapıp bazı bileşenlerine sınırlamalar getirdikten sonra belli değerlerin indirilmesi gereğini ele almıştır. Bu indirimlerden biri gayrimaddi haklar arasında yer alan ve görünmeyen bir varlık olan, bankanın itibarı ve potansiyeline vurgu yapan şerefiyedir. Diğeri ise, bankanın konsolide edilmemiş banka ve mali iştirakleridir. Mali iştiraklerin konsolide edilmeden sermaye yeterliliğinde kullanılmasının nedeni aynı sermayenin gruba ait diğer birimlerde mükerrer kullanılmasının önüne geçmektir. Bankaların sermaye arttırımında kendi aralarında çapraz sermaye edinimini engellemek amacıyla Komite,

bir başka banka veya mevduat kabul eden finans kurumunun hisse senedi veya diğer

bankaların arasında oluşabilecek böyle bir sermaye ilişkisiyle sektörde yaşanan sistemik bir riskin diğer bankalara bulaşmasını engellemeyi amaçlamıştır (BCBS, 1988:7).

1.5.2.3. Bilanço Aktiflerine Uygulanan Risk Katsayıları

Basel I Sermaye Yeterliliği Uzlaşısı’nın en önemli özelliği, bankaların bilançolarında yeralan farklı aktif kalemlerin değişik risk puanları ile ağırıklandırılmasıdır. Aktifler bankaların yaptıkları kredi verme, yatırım ve diğer işlemlerden kaynaklanan risklerin birbirinden farklı olması nedeniyle aktif kalemin karakterine göre % 0 ‘dan % 100’e kadar değişen beş farklı oran üzerinden ağırlıklandırılmıştır. Karşı tarafın yükümlülüğünü yerine getirmemesi durumunda oluşabilecek risklere belli ağırlıklar yüklenen Uzlaşı’da risk ağırlıklı sermaye yeterliliği yaklaşımı benimsenmiştir. Söz konusu risk ağırlıkları % 0, 10, 20, 50 ve 100 olmak üzere beş adette belirlenmiştir. Bilanço içi ve dışı kalemler taşıdıkları kredi riskine göre, bu oranlardan biri ile yüzde olarak ağırlıklandırılmaktadır. Burada denetim otoritelerine belirli bir esneklik payı tanınmıştır (BCBS, 1988:8).

1988 Basel Uzlaşısı incelendiğinde, standardın en önemli özelliklerinden birinin varlıkların risk ağırlıklarının belirlenmesinde kulüp kuralı olarak anılan (Club Rule) borçlunun OECD üyeliğini dikkate alan yaklaşım olduğu görülmektedir (Hayes ve diğ., 2002).

Ülkeler arasında kredi riskinin farklı değerliklerde olduğu savından yola çıkarak değerlendirmelerin yapıldığı metnin “Ülke Transfer Riski” (Country Transfer Risk) adlı bölümünde riskin ülkeler bazında neden ve ne şekilde ağırlıklandırılacağı detayları ile ifade edilmiştir. Yapılan çalışmalar neticesinde Komite tarafından, belirli bir ülke grubuna düşük risk ağırlığı uygulamasının esas olarak kabul edilmesi, bu grubun ise OECD üyesi ülkeler1 ya da IMF ile “Genel Kredi Anlaşması” yapan ülkeler olmasına karar verildiği Uzlaşı metninde yer almaktadır2 (BCBS, 1988:10).

1

Almanya, Yunanistan, Fransa, Danimarka, Kanada, Belçika, Avusturya, İzlanda, İrlanda,

İtalya, Hollanda, Lüksemburg, Portekiz, Norveç, İspanya, İsveç, Türkiye, İsviçre, ABD, Japonya,

İngiltere, Finlandiya, Yeni Zelanda, Avustralya, Meksika, Macaristan, Kore, Polonya ve Çek Cumhuriyeti

2

İlerleyen konularımızda risk ağırlıklandırması yapılırken kolaylık olması açısından “OECD üyesi ülkeler” ifadesi kullanıldığında bu ülkelerle birlikte IMF ile “Genel Kredi Anlaşması” yapan ülkelerin de aynı risk grubuna dahil edildiği anlaşılmalıdır.

Buna göre, yukarıda yer alan Tablo 2’den de görüldüğü üzere OECD üyeliği esas alınarak varlıkların ağırlıklandırılmasının yapıldığı sınıflandırma üç gruba ayrılarak genelleştirilebilir (BCBS, 1988:10):

Tablo 2: Bilanço Aktiflerine Uygulanan Risk Katsayıları

Risk Ağırlığı Aktif Kalemler

▪ Nakit değerler

▪ Ulusal para cinsi üzerinden merkezi idarelerden ve merkez bankalarından alacaklar

▪ OECD'ye dahil merkezi idarelerden ve merkez bankalarından olan diğer alacaklar

▪ Nakit veya OECD'ye dahil merkezi idarelerce ihraç edilmiş menkul kıymetler ile güvenceye alınmış ya da OECD'ye dahil merkezi idarelerce garanti edilmiş alacaklar

Ulusal Takdire

Benzer Belgeler