• Sonuç bulunamadı

% 100 Risk Ağırlığ ına Tabi

2.1.1. Basel II Düzenlemelerinin Ortaya Çıkmasında Etkili Olan Faktörler

2.1.1.1. Bankacılık Krizleri

Bankacılık sektöründe yaşanan krizin tanımı “finansal piyasalarda bir ya da birkaç bankanın mali yapılarında başlayan bozulmanın iflas ya da faaliyetlerinin durdurulması tehlikesine yol açarak tüm sektörün geneline yayılabilen, bankalar arası ödemeler sistemini olumsuz etkileyen hatta işleyişinin durmasına neden olan ve piyasaların işleyişinde sorunlar meydana getiren durum“ şeklinde yapılabilir (Dell’Ariccia ve diğ.,2005; Allen ve Gale, 2007).

Bir diğer tanımlama ise, bankacılık krizlerinin ekonomide kısa bir dönem içerisinde geniş ölçekte yaşanan finansal (financial distress) sıkıntıdan ibaret olduğu şeklindedir (Claessens ve diğ., 2003:1). Finansal sıkıntıdan kastedilen ise belli bir dönemde bankacılık sisteminin özkaynaklarının negatif bir değer taşıdığı (negative net worth) ve sistemin önemli bir kısmının ödeme faaliyetlerini tam olarak yerine getiremediği halde (insolvency) faaliyetlerini sürdürebiliyor olmalarıdır (Caprio ve Klingebiel:1996:2). Finansal piyasaların uluslararası alanda bütünleşmiş bir yapı taşıması, sistemik risklerin diğer bankalara bulaşma etkisi ile yayılmasına neden olabilmektedir.

Bankacılık krizlerinde, gerçek ya da potansiyel banka iflasları ve başarısızlıkları bankaların yükümlülüklerini yerine getirmelerine engel olmakta ve devleti büyük ölçüde bankalara sermaye yeterlilik katkısı yardımlarını arttırarak müdahele etmeye zorlamaktadır.

Bankacılık sektöründeki krizler bir çok sebeple açıklanabilir. Bu nedenlerden bir kısmı bankacılık sektörünün öznel koşulları ile ilgiliyken, diğer neden döviz kurları ya da faiz

oranlarındaki değişmeler gibi makro ekonomik göstergelerin istikrarsızlık

göstermesinden kaynaklanmaktadır. Bu itibarla, bankacılık sektöründeki krizlerin nedenleri, genel olarak makroekonomik ve mikroekonomik nedenler şeklinde bir sınıflandırma yapmak suretiyle incelenebilir (Coşkun, 2001; Başoğlu:2001:2).

Makroekonomik istikrarsızlık bankacılık sektörü dengesizliklerinin temel nedeni olarak gösterilmektedir. Varlık fiyatlarının özellikle emlak fiyatlarının alt üst olması, faiz oranlarındaki keskin artışlar veya döviz kurundaki düşüş veya süregelen durgunluk

bankacılık sektöründe krizlere neden olabilmektedir (Aydın ve diğ., 2000).

Mikroekonomik nedenler ise bankacılık sektöründeki yapısal ve yönetim

parametrelerinin tamamını kapsamaktadır. Bunlar yönetsel hatalar, muhasebe ve denetimdeki eksiklikler, şeffaflık, hükümet müdahaleleri (zorlayıcı kanuni karşılıklar, kredilere hükümet müdahaleleri vb.) gibi nedenler olarak sıralanabilir (Coşkun, 2001). Bankacılık krizlerinin çözümüne genel olarak yaklaşıldığında temel amaçlar sistemik risklerin önüne geçilmesi, kriz nedenlerinin anlaşılması ve ortadan kaldırılmaya çalışılması, bankaların ödeme gücü ve kârlılık performanslarının düzeltilmesi ve güçlendirilmesi, bankacılık sisteminin etkin olarak çalışması ve gelişmesi için gerekli yasal altyapının oluşturulması ve krizin kamuya maliyetinin asgari düzeyde tutulması olarak belirtilebilir.

Bankacılık sistemlerinde meydana gelen sorunlara yönelik olarak belli başlı politika seçenekleri mevcuttur. Bu krizlerin çözümünde en uygun olanının belirlenmesi krizi ortaya çıkaran nedenlere göre değişmektedir. Bununla birlikte yukarıda ifade edilen amaçlara paralel olarak bankacılık krizlerinin çözümünde izlenebilecek temel aşamalar

şöyle sıralanabilir (TBB, 2001:2): - Sistemik risklerin önlenmesi,

- Kriz yönetim biriminin oluşturulması,

- Bankacılık sisteminin zararının tespiti ve ödeme gücünün yeniden sağlanması için gerekli stratejinin oluşturulması,

- Bankaların kötü aktiflerinin satın alınması, Bankaların yeniden sermayelendirilmesi, - Verimsizleşen aktiflerin yönetimi,

- Bankacılık düzenleme ve denetim sisteminin güçlendirilmesi.

20. yüzyılda farklı makroekonomik rejimler uygulayan yüzden fazla ülke çeşitli boyutlarda bankacılık krizleriyle karşılaşmıştır. Bu krizlerden özellikle 20-25 yıllık dönem içinde yaşanan krizlerin nedenleri arasında liberalleşme politikaları sonrasında artan kredi kullandırım oranları ve varlık fiyatlarındaki fiyat yükselişleri gösterilmektedir. Örneğin, Norveç’te banka kredilerinin nominal gayri safi yurt içi hasıla’ya (GSYİH) oranları 1984 yılında % 40 iken, 1988 yılında % 68’e yükselmiş ve bu yükselişi varlık fiyatlarındaki anormal artışlar izlemiştir. Bu durum, problemli kredilerin artmasına neden olmuş ve bankaların mali yapılarını olumsuz etkilemiştir. Yaşanan gelişmeler

sonucunda Norveç ekonomisinde % 7 daralma gözlemlenmiştir. Aynı şekilde, İsveç’te 1980’li yıllar boyunca gözlenen kredi artışı, gayrimenkul fiyatlarının önemli ölçüde artmasına neden olmuştur. 1991 yılında pek çok bankanın aşırı değerlenmiş varlıklara dayalı olarak kredi kullandırımları sonucunda çeşitli sorunlar yaşanmış ve Norveç ekonomisinde olduğu gibi İsveç ekonomisinde de daralmalar meydana gelmiştir. Benzer krizler Japonya ve daha birçok OECD ülkesinde yaşanmıştır (Tuncer, 2006). 1990’lı ve 2000’li yıllarda hem gelişmiş ülkelerde hem de gelişmekte olan çok sayıda ülkede bankacılık krizleri yaşanmıştır. IMF’nin; Rusya, Asya, Arjantin ve Türkiye’de yaşanan krizlerden önce yaptığı bir araştırmaya göre 1980-1995 yılları arasında, 180 üye ülkeden 130’unda bankacılık krizlerinin yaşandığı tespit edilmiştir (Esen, 2005:2). Bankacılık krizlerinin son yıllarda, uluslararası finansal sistemin istikrarını küresel boyutta ciddi bir şekilde tehdit ettiği görülmektedir. 2007 yılının sonlarında Amerika’da yaşanan krizden neredeyse dünyadaki tüm ekonomiler etkilenmişlerdir. Son kriz her ne kadar ABD gibi gelişmiş bir ülkede çıkmış olsa da, gelişmekte olan ülkelere ekonomik yansımaları daha fazla olmuştur. Birçok gelişmekte olan ülke ekonomik durgunluğa girmiştir. Krizin bir müddet sonra söz konusu ülke ekonomilerinde yaşanmayacağına dair bir garanti yoktur. Özellikle son krizden önce gelişmekte olan ülkelerde yaşanan bankacılık krizlerine ilgi duyulmasının çeşitli iki nedeni vardır: Birincisi, yerel ekonomiler için ciddi sonuçları olması, ikincisi ise uluslararası piyasaların daha çok bütünleşmesi ile krizin diğer ülkelere de yayılmasıdır. Bu durum, içinde bulunduğumuz dönemde gelişmiş ülkeler için de geçerlidir (Saral, 2009).

Gelişmekte olan piyasalarda bankacılık krizlerinin temel nedenleri, dışsal ve içsel makroekonomik oynaklık, kredilerde genişleme, varlık fiyatlarında çöküş, banka bilançolarında oluşan vade ve yabancı para uyumsuzlukları, finansal serbestleşmeye hazırlanma ve geçişte yetersizlik, finansal piyasalara devlet müdahaleleri, bankanın dahil olduğu risk grubunun kredilendirilmesi, muhasebe, kamuya açıklama ve yasal çerçevede zayıflık olarak sayılmıştır (Goldstein ve Turner, 1999:132).

Buraya kadar yapılan açıklamaların ortaya koyduğu gibi, bankalar gelişmiş

ekonomilerin ve özellikle gelişmekte olan ülkelerin finansal sistemlerinin en önemli parçasıdır (Caprio ve Vittas, 1995; Özgen,1998). Bu nedenle bankacılık kesiminin sorunları finansal istikrarsızlığı arttırıcı en önemli unsurlardan birisidir (Duman, 2002:141).

Bankaların istikrarsızlık kaynağı olma özelliklerini azaltacak uygulamaların ilki, devletin bankalara yönelik güvenlik standartları oluşturmasıdır. Standartlar sadece mevduatları garanti altına alan uygulamalar şeklinde olmamalı, sistemin kendini koruyan türden uygulamalar da içermelidir. Sermaye yeterliliği düzenlemeleri bunlardan biridir (Backstrom, 1997:134-135).

Cihak ve Tieman’a (2008:4) göre, halen boyutları artarak devam eden finansal küreselleşme, münferit olarak ülkelerin finansal sistemlerini birbirine daha yakın ve bağlı hale getirmekte ve ülkeler arasındaki düzenleyici ve denetleyici standartlar ile uygulamalar arasındaki farklılıklar sınır ötesi krizlerin kaynağı olabilmektedir. Bu yüzden ülkeler arasında düzenlemelerin yakınlaştırılması (convergence) ve uygulama bütünlüğü açısından uluslararası standartların oluşturulması önem arz etmektedir.

Tablo 5: Dünyada Yaşanan Bankacılık Krizleri ve Başlangıç Tarihleri

Ülkeler Ülkeler Arjantin 1989 Meksika 1994 Arjantin 1995 Nepal 1988 Bolivya 1986 Nijerya 1991 Bolivya 1994 Norveç 1987 Brezilya 1994 Panama 1988

Kamerun 1995 Papua Yeni Gine 1989

Orta Afrika Cumhuriyeti 1988 Peru 1983

ili 1981 Filipinler 1981

Kolombiya 1982 Portekiz 1986

Kolombiya 1999 Senegal 1983

Kosta Rika 1994 Güney Afrika 1985

Ekvator 1995 Sri Lanka 1989

Finlandiya 1991 Swaziland 1995 Gana 1982 İsveç 1990 Hindistan 1991 Tanzanya 1988 Endonezya 1992 Tunus 1991 İsrail 1983 Türkiye 1982 İtalya 1990 Türkiye 1991 Japonya 1992 Türkiye 1994 Ürdün 1989 Türkiye 2000 Kenya 1993 Türkiye 2001 Kore 1997 Uruguay 1981 Madagaskar 1988 Venezuella 1993 Malezya 1985 Amerika 1980 Malezya 1997 Amerika 2007

Toplam Kriz Sayısı=49

Kaynak: Ariccia ve diğ. (2005), Demirgüç-Kunt ve Detragiache (1997)

Bankacılık Krizleri Tarihleri

Bankacılık Krizleri Tarihleri

Benzer Belgeler