• Sonuç bulunamadı

% 100 Risk Ağırlığ ına Tabi

2.2. Basel II Sermaye Yeterlili ğ i Uzla ş ısı’nın Özellikleri, Temel Amaçları, Basel I Uzlaşısı ile Karşılaştırılması ve Uygulama Kapsamı

2.2.1. Basel II Sermaye Yeterlili ğ i Uzla ş ısı’nın Özellikleri

Basel Komite, Uzlaşı’da yer alan düzenlemelerin özellikle uluslararası faaliyeti olan bankaların asgari sermaye seviyelerini tespit etmek amacına yönelik olduğunu vurgulamaktadır (BCBS, 2004b:3; Fullani, 2005). Ayrıca, Komite belirlenen standartların ulusal bankacılık sektörüne uygulanması ile ilgili olarak sınırlı düzeyde ulusal tercih hakkı tanımıştır.

1988 Uzlaşısı’na göre daha fazla risk hassasiyeti taşıyan yeni Uzlaşı’da, öncekinde olduğu gibi her ne kadar ulusal otoritelerin daha yüksek sermaye seviyeleri ve ek koşullar tayin edebilme yetkileri kararlaştırılmış olsa da, asıl amaç uluslararası uygulamalarda yakınsamanın arttırılmasının sağlanması olarak belirlenmiştir. Bu kapsamda Uzlaşı’da, ulusal bankacılık sisteminde risklerin nispeten daha yüksek olduğu ülkelerde yerel düzenleyici otoritelere, bankaların Basel asgari sermaye seviyesi üzerinde ek sermayeye sahip olmalarının istenmesine gerek olup olmadığı ve bankacılık lisansı verdikleri bankacılık kuruluşları için sermaye yeterliliği ile ilgili ek ölçütler konulmasını belirleyebilmeleri imkânı getirilmiştir (BCBS, 2004b:3).

Basel II önerileri finansal sistemde güvenlik ve doğruluğa katkıda bulunduklarına inanılan üç destekleyici esas ya da diğer tabiriyle üç yapısal blok üzerine inşa edilmiştir (Zimmerman ve diğ., 2002:1). Her ne kadar Yeni Uzlaşı’da asgari % 8’lik sermaye yeterlilik oranı değişmemişse de, üç ayaklı destekleyici esas dikkate alındığında sermaye yeterlilik rasyosunun hesaplanış şekli ve içeriği önemli ölçüde değişikliğe uğramıştır (Balin, 2008).

Üç ayaklı destekleyici esastan ilki kredi, piyasa ve operasyonel risk için asgari sermaye gerekliliklerini temsil ederken, ikinci esas kurumların sermaye yeterliliği ve dahili değerlendirme yöntemlerinin denetlenerek gözden geçirilmesi gerektiğini ortaya koymakta, üçüncü esas olan piyasa disiplini ile Basel Komitesi bankaları yeterli sermaye bulundurmaları için cesaretlendirirken yüksek standartların ortaya çıkarılması ve piyasa iştirakçilerinin rollerinin güçlendirilmesini amaçlamaktadır (Zimmerman ve diğ., 2002:1).

Uzlaşı’da Birinci Yapısal Blok kapsamında değerlendirilen piyasa riski aynı kalırken, kredi riski daha detaylı tanımlanmıştır. Ayrıca sermaye hesaplanırken piyasa ve kredi

riski ile beraber dikkate alınmak üzere ilk defa operasyonel risk gündeme getirilmiştir. Yeni Uzlaşı’da piyasa riskinin ölçümünde eskisinden farklı bir yöntem önerilmemiştir. Buna göre, piyasa riski ya standart yöntemle ya da içsel modellerle ölçülebilir. Operasyonel riskin ölçümü için, temel gösterge yaklaşımı, standart yöntem ve içsel ölçümlere dayalı yöntem olmak üzere üç yöntem önerilerek, risklere karşı daha duyarlı ve esnek bir yapının oluşturulması hedeflenmiştir. Kredi riski için ise bankalara, kendi içsel risk derecelendirme modellerini kullanmaları, risk pozisyonlarını dikkate alarak ayırmaları gereken asgari sermaye tutarını hesaplayabilme imkânı getirilmiştir (Dieric ve diğ., 2005:8-10; BCBS, 2004b).

Basel I’de yer alan tek tip yöntem kullanılması ilkesinden farklı olarak, Basel II’nin temel yapısı, 1996 yılında yayımlanan doküman içerisinde benimsenen ilkeye paralel olarak bankaların tercihleri doğrultusunda kullanabilecekleri çeşitli yöntem alternatiflerini içermektedir. Bankaların risk ölçümünde kendi metotlarını kullanmaları ise bağlı

oldukları yetkili denetim otoritesinin onayına bağlanmış ve içsel risk

değerlendirmelerinin güvenilirliğini sağlamak amacına yönelik ayrıntılı asgari koşullar seti belirlenmiştir (BCBS, 2004b:2). Bu anlamda Yeni Uzlaşı daha esnek ve riske daha duyarlı bir yaklaşım sergilemektedir (Fullani, 2005). Söz konusu yöntemler risk bazında basitten gelişmişe doğru derecelendirilerek aşağıda yer alan Tablo 8’de sunulmuştur.

Basel II ile getirilen en önemli yeniliklerden biri belirtildiği üzere tek tip risk ölçüm yöntemine son verilmesidir. Bu kapsamda Yeni Uzlaşı’yla Basel I’de yer alan kredi riski açısından sermaye yükümlülüğünün OECD ülkesi olup olmama kriteri prensibine dayanan “kulüp kuralı” (club rule) ortadan kaldırılmıştır (BDDK, 2005a:2). Bunun yerine ülkenin uluslararası derecelendirme notunu esas alan bir sistem getirilmiştir, böylece “herkese tek beden elbise” (one-size-fits-all) uygulamasına son verilmiş, OECD ülkesi olup olmama kriterinin yol açtığı rekabet eşitsizliği giderilmiştir (Fullani, 2005).

Tablo 8: Basel II Uzlaşısı Gelişmişlik Düzeyine Göre Risk Ölçüm Yöntemleri GELİMİLİK

DÜZEYİ

KREDİ RİSKİ PİYASA RİSKİ OPERASYONEL RİSK

BASİT Standart Yaklaşım Temel Gösterge Yaklaşımı

ORTA Temel İçsel

Derecelendirme Yaklaşımı

Standart Yaklaşım

Standart Yaklaşım Alternatif Standart Yaklaşım

GELİMİ Gelişmişİçsel Derecelendirme Yaklaşımı

İçsel Model Yaklaşımı

İleri Ölçüm Yaklaşımları

Yeni Uzlaşı’da kredi riskinin değerlendirilmesinde önemli değişiklikler yapılmıştır. Basel I’deki statik değerlendirme sistemi terk edilmiş ve kredi riskinin krediyi alan tarafların derecelendirme notlarının esas alındığı yöntemler getirilmiştir. Uzlaşı’da yer alan bazı yöntemlerde bağımsız derecelendirme şirketleri (örneğin: Standard&Poors, Fitch, Moodys vb.) tarafından verilen derecelendirme notları kullanılırken, bazı ileri yöntemlerde bankacılık denetim otoritesi iznine tabi olmak üzere bankaların kendi değerlendirmelerine dayanarak verdikleri derecelendirme notlarının kullanılması öngörülmüştür (BDDK, 2005a:2).

Haziran 2004’te yayımlanan Nihai Metin’de, sonuncusu 2003 Nisan tarihinde yayınlanan 3. Taslak İstişare Önerisine göre önemli değişiklikler getirilmiştir. Bunlar, beklenen kayıplar (BK), beklenmeyen kayıplar (BmK), temerrüt halinde kayıp (THK) ve menkul kıymetleştirme konusunda maruz kalınan risklerin dikkate alınmasına ilişkin yaklaşım ile kredi riski azaltma tekniklerinde yapılan değişikliklerdir (BCBS, 2004b:3-4). Bir bankanın aktif ve bilanço dışı hesaplar nedeniyle maruz kaldığı kredi riskinin azaltılması amacıyla kullanılan kredi riski azaltma teknikleri bu yenilikler arasında önemli olanlardandır. Böylece, niteliklerine göre teminatlar, garanti/kefaletler, kredi türevleri ve bilanço içi netleşmeler sayesinde ayrılması gereken sermaye miktarı azaltılabilmektedir.

Yeni Uzlaşı’nın eski Uzlaşı’dan farklı olarak bankacılık sistemine sunduğu en önemli yeniliklerden diğerleri, yapısal bloğun diğer iki ana unsuru olan sermaye yeterliliğinin denetimi ve piyasa disiplini adlı bloklardır (Large, 2003). Bu iki blok aracılığıyla, sermaye yeterliliğinin gerek banka içi gerek denetim otoritesi ve gerekse piyasa bilgilendirmeleri yoluyla kontrolünün yapılması amaçlanmıştır (Pelizzon ve Schaefer, 2005:2).

İkinci Yapısal Bloğu oluşturan “sermaye yeterliliğinin denetimi” sürecinde, gözetim ve denetim yetkisinin (supervisory authority), bankaların sermaye durumunun genel risk profilleri ve stratejileri ile uyumlu olmasını sağlayacak biçimde kullanılması öngörülmektedir (Large, 2003). Bundan beklenen ise gözetim ve denetim yetkisinin, bir

bankanın sermayesinin riskini karşılamakta yetersiz kalması durumunda erken

müdahale edilebilmesini sağlamaktır. Bunun yanı sıra Yeni Uzlaşı, banka yönetiminin bir iç sermaye değerlendirme süreci geliştirmesi ve bankanın risk profili ve çevresi ile doğru orantılı hedefler belirlemesi gerektiğine de işaret etmektedir. İçsel risk değerlendirme sürecinde, amaca ve kurallara uygunluğun denetlenmesinde yetkililerin

sorumlu olması gerektiği belirtilmiştir (TBB, 2000d:1).

Yeni sermaye yeterliliği düzenlemesinin son yapısal bloğu olan piyasa disiplini, bankaların sahip oldukları sermaye ile sermaye yeterliliği ve risk değerlendirme yöntemleri gibi önemli konularda kamuya açıklama yapma gereğini ortaya koymaktadır. Piyasa disiplini ile bankalar arasında karşılaştırma yapılabilmesi ve bu yolla şeffaflığın sağlanması hedeflenmektedir (Yayla ve Kaya, 2005: 19). Böylece bir bankanın finansal durumu diğer piyasa katılımcıları tarafından da değerlendirilecek ve banka yönetimleri de sermayeleriyle tutarlı politikalar izlemek durumunda kalacaklardır (Delice ve diğ., 2004:125).

Yapısal blokları içeren ana unsurlar yukarıda yer alan ekil 6’da sunulmuştur. Basel II görüldüğü gibi sermaye yeterliliğine ilişkin risk ölçümünde kullanılan verilerin niteliği, bunların hesaplanma yöntemleri, kullanılan modellerin içsel değerlendirme süreci ile testi ve gözetim otoritesinin denetlemesi ile başlı başına parçaları birbirinden ayrılmayan bütünsel bir yeniliktir. Üstelik süreç sonunda elde edilen sermaye yeterlilik değerlerinin piyasaya açıklanması da ayrı bir denetim sürecini kendiliğinden ortaya

koymaktadır. Basel II uygulamalarının tüm unsurlarıyla beraber hayatiyet kazanmasıyla uluslararası finansal istikrara katkıda bulunacağı görülmektedir.

Komite Uzlaşı’yı sermaye yeterliliğinin denetimi konusunda daha ileriye dönük ve gelişme kapasitesine sahip bir yaklaşım olarak tasarlamıştır. Bunu, risk yönetim

uygulamalarında ve piyasalarda meydana gelen değişikliklere ayak uydurmak

açısından gerekli görmektedir. Bu amaçla, Komite, gelişmeleri izleyeceğini ve gerektiğinde gerekli revizyonları yapabileceğini Uzlaşı’da belirtmiştir (BCBS, 2004b:4). Bu anlamda Uzlaşı’nın kendini yeni gelişmelere karşı sürekli yenileyebilen dinamik bir yapıda olduğu da diğer önemli özellikleri ve getirdiği yenilikler arasında sayılmaktadır. Resti (2002), Yaslıdağ (2007:3) ve Aytülün’e (2007:10) atfen Basel II kriterlerinin özellikleri aşağıdaki şekilde özetlenebilir:

• Yaşanan ekonomik krizlerin de etkisiyle bankacılık sektöründe azalan

sermayenin yeterliliği ve etkin kullanımının sağlanması amacı ile risk yönetiminin önemi artmıştır. Basel II, bankalarda etkin risk yönetimini ve piyasa disiplinini geliştirmek, sermaye yeterliliği ölçümlerinin etkinliğini artırmak ve bu sayede sağlam bir bankacılık sistemi oluşturmak suretiyle finansal istikrara katkıda bulunmak için hazırlanmış bir düzenlemedir.

• Yeni Uzlaşı’da, beklenen ve beklenmeyen risklerin ayrımı ve bunlara özgü yaklaşımlar daha belirgin olarak yer almıştır.

• Basel II kriterleri, risk ölçümüne ilişkin olarak basit aritmetiğe dayalı standart yöntemler ile kredi, piyasa ve operasyonel riske ilişkin istatistiki/matematiksel risk ölçüm metodlarını içerir.

• Basel II, bankaların maruz kaldıkları risklere paralel bir sermaye yükümlülüğüne tabi olmasını şart koşan ve bankaların sermaye yükümlülüklerinin hesaplanmasında basitten gelişmişe doğru giden farklı ölçüm yaklaşımlarını kullanabilmelerine olanak tanıyan kapsamlı bir düzenlemedir.

• Basel II düzenlemesi ile temel olarak sermaye gereği hesaplamasında risk duyarlılığı daha fazla olan ve daha esnek bir yapının oluşturulması, düzenleyici yükümlülüklerde teşviklerin ve uyumluluğun yükseltilmesi amaçlanmaktadır.

• Finansal sektörde piyasa denetiminin geliştirilmesi yönündeki çabaların bir yansıması olan Basel II Uzlaşısı finansal kurumlarla birlikte kredi kullananları da çok

yakından ilgilendirmektedir.

Yeni Uzlaşı’yı oluşturan üçlü yapısal blok tüm alt unsurlarıyla beraber daha detaylı olarak aşağıda yer alan ekil 7’de sunulmuştur. Asgari sermaye gereksinimi kapsamında risklerin sınıflandırılması yapılarak risk ağırlıklı varlıklar ve toplam sermaye alt bileşenlerine ayrılmıştır.

ekil 7. Basel II Genel Çerçevesi ve Üçlü Yapısal Bloğun Sınıflandırılması

Kaynak:Dieric ve diğ (2005:10), Montes-Negret (2005:21) BASELII ÇERÇEVESĐ (ÜÇLÜ YAPISAL BLOK) ASGARİ SERMAYE GEREKSİNİMİ (1.YAPISAL BLOK) DENETİM OTORİTESİ İNCELEMESİ (2.YAPISAL BLOK) PİYASA DİSİPLİNİ (3.YAPISAL BLOK) RĐSK AĞIRLIKLI VARLIKLAR TOPLAM SERMAYE ANA SERMAYE (CORE CAPİTAL) KATKI SERMAYE KREDİ RİSKİ OPERASYONEL RİSKİ PRİYASA İSKİ Standart Yaklaşım İçsel Derecelendirme Yaklaşımı Standart Yaklaşım Temel Gösterge Yaklaşımı İleri Ölçüm Yaklaşımı Temel İçsel Derecelendirme Yaklaşımı Gelişmişİçsel Derecelendirme Yaklaşımı Standart Yaklaşım İçsel Model Yaklaşımı

2.2.2. Basel II Sermaye Yeterliliği Uzlaşısı’nın Temel Amaçları ve Uzlaşı’dan

Benzer Belgeler