• Sonuç bulunamadı

ULUSLARARASI FİNANSAL KRİZLER

2.1. Uluslararası Finansal Krizleri Açıklamaya Yönelik Yaklaşımlar

2.1.1. Finansal Kriz Türler

2.1.1.2. Bankacılık Krizler

Bankacılık krizleri genelde banka bilânçolarının kötüleşmesinden; bilânço aktif yapılarının bozulmasından kaynaklanmaktadır. Daha açıkçası, geri dönmeyen kredilerin artması, menkul değerler piyasasındaki dalgalanmalar, reel sektörün küçülmesi nedeniyle bankaların aktif yapılarının bozulması bankacılık krizlerinin temel nedenleri olmaktadır. Bankacılık sektörünün krize girmesi sonucunda mevduat sahipleri bankalardan mevduatlarını çekmeye başlayacakları için, bankaların likidite sıkıntısı had safhaya ulaşmaktadır213. Bankacılık krizlerinin bir başka tanımı da, bir ya da birden fazla bankaya güvenin sarsılması, halkın birden bire ve yaygın olarak mevduatlarını çekmek için hücum etmesi olarak tanımlanmaktadır214. Ancak bir bankacılık krizini teşhis ederken sorunun bir tek bankaya mı yoksa az sayıda bankaya mı ilişkin olduğunu, yoksa sorunun sistematik denilen bütün piyasayı ilgilendiren bir sorun mu olduğunu belirlemek son derece önemlidir215. Tek bir bankanın başarısızlığı her zaman tüm bankacılık sistemini sarsmayabilir; ancak krizdeki bankanın, bankacılık sistemi içindeki payının büyüklüğü oranında, tekil banka krizinin tüm

211 Kibritçioğlu, Aykut (2001), s. 175. 212 Kibritçioğlu, Aykut (2001), s. 176.

213 Eren, Aslan ve Bora Süslü (2001), a.g.m.,s. 664.

214 Parasız, İlker (1999), Modern Ansiklopedik Ekonomi Sözlüğü, Ezgi Kitabevi, Bursa, s. 53. 215 Ateş, Koray (2004), a.g.e., s. 204.

finansal sisteme ve ekonomiye yansıması ve sistemik bir krize dönüşmesi olasılığı oldukça yüksektir216. Bu durumda bir bankacılık paniği ve bankacılık krizi var demektir.

Bankacılık krizine yol açan nedenler farklılıklar göstermektedir. Bankaların sorumsuzluğu, bankacılık sisteminin zayıflığı, finansal piyasaların kırılganlığı, ülkelerin izlediği ulusal kur politikaları ve ahlaki tehlikeler bankacılık krizlerine davetiye çıkarmaktadır. Ayrıca, bankacılık sektörünün ülkelerarası farklılığı, kurumsal ilişkiler, mülkiyet yapısı, ölçek farklılıkları, sektörel yoğunlaşma, sistemsel denetim, uluslararası finansal standartların varlığı, teknolojik altyapı gibi özelliklerden kaynaklanmaktadır.

Döviz krizleri bankacılık krizlerine neden olmaktadır. Şöyle ki217; (1) Kriz öncesi dönemde uygulanan sabit döviz kuru rejimi terk edilmeden önce spekülatif saldırılar sonucu uluslararası rezervlerin büyük ölçüde kaybolması ve bunun para stokunda ve kredi arzında ani düşüşlere yol açabilmesidir. Azalan kredi hacmi üretim üzerinde olumsuz etki yaratabilecek ve geri dönmeyen kredilerin artması bankacılık krizleriyle sonuçlanabilmektedir. (2) Döviz krizi ile birlikte gelen ulusal paranın aşırı değer kaybı sonucunda, bankalar arasında büyük miktarlarda olan ve kur riskine karşı korunmamış döviz cinsinden borçların geri ödenme problemleri ortaya çıkmaktadır. Bankaların kendi döviz pozisyonları küçük olsa bile, uluslararası sermaye girişine açık olan bir ekonomide bazı sektörlerin (ticarete konu olmayan emlak sektörü gibi) döviz cinsinden borçları muhtemelen yüksek olmaktadır. Banka kredilerinin büyük ölçüde bu sektörlerce kullanılması ve borçluların yaygın olarak küçülen ekonomide ödeme güçlüğü ile karşılaşmaları, bankacılık sisteminin zayıflamasına yol açabilmektedir.

Bankacılık krizleri, para krizlerinden daha uzun süreli olma eğilimi taşımakta ve ekonomik faaliyet hacmi üzerinde daha şiddetli etkiler doğurmaktadır218. 1970’lerden 2000’lere uzanan dönemde yapılan araştırmaların sonuçları, 1970-1985 arasında daha çok para krizleri, 1985’lerden günümüze dek daha çok bankacılık krizleri olmak üzere para ve bankacılık krizlerinin birlikte gerçekleştiğini göstermektedir219. Bu tür krizler, ikiz kriz (twin

216 Yay, Turan ve diğerleri (2001), a.g.e., s. 140.

217 Coşkun, M. Necat (2001), “Gelişmekte Olan Ekonomilerde Bankacılık Krizleri”, Gazi Üniversitesi İ.İ.B.F

Dergisi, Cilt: 3, Sayı: 2, Güz, Ankara, s. 41.

218Delice, Güven (2003), a.g.m., s. 61.

219 Yay, Gülsüm Gürkan (2001), “1990’lı Yıllardaki Finansal Krizler ve Türkiye Krizi”, Yeni Türkiye Dergisi

crises) olarak adlandırılmaktadır. Bu krizlerin nedeni finansal entegrasyonun artması olarak da ifade edilmektedir220.

Bankacılık krizleriyle ilgili çalışmaların çoğu, bankaların kriz esnasında kredi hacimlerindeki, kriz sonrasında ise rezervlerdeki azalmaya işaret etmektedir. Kredi ve rezervlerdeki azalmayla sonuçlanan bu tür bankacılık krizlerine tarihsel bankacılık krizleri denilirken, son dönemlerde ortaya çıkan bankacılık krizlerine modern bankacılık krizleri denilmektedir. Aralarındaki farkı anlayabilmek için tarihsel bankacılık krizlerinde öne çıkan üç özelliği belirtmek gerekmektedir. Birincisi, tarihsel bankacılık krizlerinde, mevduat sahiplerinin ve muhabir bankaların tüm bankacılık sektöründeki mevduat rezervlerinde olası bir azalmayı göze alarak, nakit mevduatlarını hızla bankalardan çekmesidir. İkincisi rezervlerdeki bu hızlı erimeye rağmen çek ve kredi hizmetlerini devam ettirmesidir. Üçüncüsü ise, banka ödünçlerinin kriz esnasında önemli ölçüde azalmasıdır. Modern bankacılık krizlerinde ise banka rezervleri azalmadığı gibi mevduat sahiplerinin kredilerini bankalardan çekmesi söz konusu olmamaktadır221.

Döviz krizleri ile bankacılık krizleri arasında birçok karşılıklı etkileşim bulunmaktadır. Döviz kurunun sabitlenmesi veya reel değerinin altında tutulmaya çalışılması, bankacılık sektörünü krize daha açık duruma getirirken, bankacılık krizlerinden korunma mekanizmalarında son durak borç mercii işlevinin yerine getirilmesi, döviz kuru üzerinde artan bir baskıya sebep olmaktadır. Ayrıca döviz kurunun baskılanması, bankaların açık pozisyonlarının artmasını teşvik edici bir unsur oluşturup, döviz risklerini arttırmaktadır. Bunun yanı sıra böyle bir politika, gelişmekte olan ülkelerde enflasyonist ortamda etkisiyle finans kurumları dışındaki işletmelerin döviz borçlarının, borç portföylerinde önemli bir yer tutmasına neden olmaktadır. Bu da, döviz krizleri ile bankacılık krizleri arasındaki mekanizmayı güçlendirmektedir222. Ayrıca bu ilişki tek yönlü değildir. Bankacılık krizleri de, döviz krizlerini tetikleyebilmektedir.

Finans sektöründe artan sorunlar krizi tetikleyen en önemli nedenler haline gelirken geri dönmeyen krediler ne kadar artarsa bilânçodaki vade uyumsuzluğu o denli çoğalmaktadır. Likidite riski yüksek, dövizde aşırı pozisyon açığı ile çalışan, özkaynakları

220 Kaminsky, G. L. ve Reinhard, C. M. (1999), “The Twin Crises: The Causes of Bankıng and Balance of

Payments Problems”, American Economic Review, Vol: 89, No: 3, June, s. 475.

221 Ateş, Koray (2004), a.g.e., s. 210.

222 Karabulut, Gökhan (2002), Gelişmekte Olan Ülkelerde Finansal Krizlerin Nedenleri, Der Yayınları, No:

yetersiz olan bir bankacılık sisteminin varlığı, kuşkusuz ekonomik kriz için uygun bir ortam yaratmaktadır223.