• Sonuç bulunamadı

ULUSLARARASI FİNANSAL KRİZLER

2.2. Tarihsel Süreç İçerisinde Finansal Krizler

2.2.2. Finansal Krizde Ülke Örnekler

2.2.2.5. Arjantin Kriz

Bir zamanlar dünyanın yedinci en büyük ekonomisine sahip olan Arjantin’in deneyimi herkes için önemli dersler içermektedir. 1986-1995 döneminde reel milli gelir % 2.8 oranında artarken, bu dönemde enflasyon ortalaması % 212,2 oranında gerçekleşmiştir (Bkz. Tablo 13). Ancak, 1989 yılı enflasyon oranı % 5000 düzeyindeyken, Domingo Cavallo yönetiminde enflasyonu yenmek üzere para kurulu rejimine (ülkenin ulusal parası Peso, ABD Dolarına 1 Peso=1 Dolar paritesiyle sabitlenmiş, parasal tabanın genişlemesi sadece ülkeye dolar girişi sonucunda gerçekleşirken, dolar çıkışlarının para arzında bir daralmayla sonuçlanması şeklinde işleyen bir sisteme) geçmiştir. Uygulanan para kurulu rejimi, başlangıçta arzu edilen sonuçlar verirken 1996 yılında enflasyon % 0,2’ye düşürülmüştür. Arjantin, 1980’lerdeki durgunluktan çıkarak, 1991-1994 yıllarında ortalama % 7 büyümüştür376.

1991-1994 yılları arasında ortaya çıkan gelişmeler özetlenecek olursa; sabit kur uygulaması yüksek faiz ve yavaş düşen enflasyona bağlı olarak değerli reel döviz kuru, => rekâbet gücü kaybı, dış ticaret açığı ve yüksek miktarda sermaye girişi => tüketim artışı => hizmet ve içe dönük sektörlerde yatırım ve büyüme => reel sektörün rekabet gücünde azalma şeklinde özetlenebilecek bir döngü oluşturmaktadır377. Aslında bu noktaya kadar her şey istenildiği gibi gitmiştir. Ancak para kurulunun rolünün hiper enflasyondan çıkış için bir araç olduğu unutularak, bir amaç haline sokulduğu yanlışına düşüldüğü söylenebilir. Nitekim Arjantin Pesosunun birebir endekslendiği ABD Dolarının Avrupa paraları ve Japon Yeni karşısında değer kazanmasıyla başlayan ihracat yapamama sıkıntısı, Arjantin’de üretim düşüşlerine yol açarken, bu da iç talebin kısılması sonucunu getiren bir sarmala neden olmuştur378.

Yukarıda bahsedilen döngü ve dışsal faktörlerin etkisiyle oluşan devalüasyon beklentisi bir yandan yabancı sermfayeyi kaçırırken, diğer yandan dış borç servisinin yapılamaması olasılığı da aynı sonucu kuvvetlendirmiştir. Dış kaynak girişine sıkı sıkıya bağlı olan bu politikalar para kurulu uygulamasıyla da birleşince ekonomideki daralma süreci kaçınılmaz

375 Özatay, Fatih (2004), “Dört Ülkede Dört Kriz: Brezilya”,

http://www.ekorehber.com/sayfa.php?sayfa=16&ozet=var, 10.12.2004.

376 Toprak, Metin (2001b), a.g.e., s. 138. 377 Yentürk, Nurhan (2002), a.g.m., s. 59-61.

378 Apak, Sudi (2002), ”Arjantin Ekonomik Krizi ve Türkiye”, Muhasebe ve Finansman Dergisi, Sayı: 14, s.

olmuştur. Arjantin ekonomisindeki durgunluk belirtisi 1997 Asya Krizinden sonra daha da belirginleşmiştir. 1997 yılında Arjantin’in reel büyümesi % 8,1 iken, 1998’de % 55 oranında küçülerek % 3,8 olarak gerçekleşmiştir (Bkz. Tablo 13). 1999-2002 yılları Arjantin de negatif büyüme dönemleridir. 1997’de Güney Doğu Asya’da, 1998’de Rusya’da ve 1999’da Brezilya’da birbiri arkasından ortaya çıkan krizler Arjantin ekonomisini önemli oranda etkilemiştir. Asya ve Rusya Krizleri Meksika Krizinden farklı karakterdedir. Bu krizler bankacılık sistemini Tekila Krizindeki kadar etkilememiş ve reel ekonomi aynı türden bir çöküşe maruz kalmamıştır. Faiz oranlarında artışların ortaya çıkması ekonomide bir yavaşlama meydana getirmiş, ancak sermaye kaçışı yaşanmamıştır. Tekila Krizinin arkasından ortaya çıkan daha güçlü bir finansal sistemle Arjantin bankacılık sistemi Asya ve Rusya finansal krizlerini daha az zararla atlatabilmiştir379.

Tablo 13: Arjantin’in Makroekonomik Gelişmeleri

1986-95 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 Reel GSMH % 2.8 5.5 8.1 3.8 -3.4 -0.8 -4.4 -10.9 8.8 7.0 Cari Açık/GSYİH% - -2.5 -4.2 -4.9 -4.2 -3.2 -1.4 9.0 6.2 1.1 Enflasyon (TÜFE) % 212.8 0.2 0.5 0.9 -1.2 -0.9 -1.1 25.9 13.4 4.8 Kaynak: http://www.imf.org/external/pubs/ft/weo/2004/02/pdf/statappx.pdf, 12.01.2005 Tablo 14: Arjantin’in Dış Borç Göstergeleri

1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001

Toplam Dış Borç (Milyar $) 98.8 111.4 128.4 141.5 145.3 145.9 136.7

Kısa Vadeli Dış Borç

(Milyar $) 21.4 23.5 32.0 31.0 29.4 28.3 20.0 Toplam Dış Borçlardaki Artış % - 12.7 15.2 10.2 2.6 0.4 -6.3 Kısa Vadeli Dış Borç/Toplam Dış Borçlar % 21.6 21.1 24.9 21.9 20.2 19.3 14.6 Kaynak: http://siteresources.worldbank.org/INTRGDF/Resources/StatisticalAppxpart1and2.pdf, 01.01.2005.

Ocak 1999’da Brezilya’nın yaptığı devalüasyonun Arjantin’in ekonomik büyümesi üzerindeki etkisi daha şiddetli olmuştur. Ekonomi uzun bir durgunluğa girmiştir. Çünkü, Arjantin’in ihracatının yaklaşık % 30’u Brezilya’ya yapılmaktadır. Bu devalüasyon, ABD Dolarının Euro ve Yen karşısında değer kazanması ile birlikte olduğu için Arjantin’in

379 Delice, Güven (2002), “Arjantin’de Finansal Reformlar ve 2001 Krizi”, Dokuz Eylül Üniversitesi İşletme

uluslararası rekabetliliğinde bir azalma ortaya çıkarmıştır. Arjantin ekonomisinde 1998 sonunda başlayan olumsuz gidişat bu devalüasyonla şiddetlenmiştir. Ancak, mevduatlara hücum olmadığı ve 2000’in sonuna kadar rezervlerde bir kayıp ortaya çıkmadığı halde, faiz oranları ve menkul kıymetler üzerindeki marjlar sürekli artmıştır. Bunun sonucunda banka kredileri durma noktasına gelirken, sanayi üretimi önemli ölçüde azalmıştır380. Bu durum kısa süreli olmasına ve Arjantin hükümeti IMF desteğiyle piyasalara müdahale etmesine rağmen, dış finansman sorunu ortaya çıkmış ve reel milli gelir düşmüştür. 1999 yılında reel GSYİH % 3,4, 2000 yılında % 0,8, 2001’de % 4,4 ve 2002’de %10,9 oranında azalmalar ortaya çıkmıştır. 1995 yılında Arjantin’in 98.8 milyar dolar olan toplam dış borcu 2000 yılı sonunda 145.9 milyar dolara ulaşmıştır. Aynı dönemde toplam dış borçlar içerisindeki kısa vadeli dış borçların oranı ise % 20 gibi çok yüksek oranlarda gerçekleşmiştir (Bkz. Tablo 14). Borç servisi, yetersiz ekonomik büyüme ile önemli bir sorun haline gelmiştir. Bu da artan bütçe baskılarıyla sonuçlanmıştır. Hükümet borç ödemelerini kapatmak için vergileri artırmak ve ücretleri kısmak zorunda kalmış, bu politikalar da durgunluğu şiddetlendirmiştir.

Arjantin Ekonomisindeki kötü gidişat, 2001 yılının yaz ayları boyunca bankalardan mevduat çekişlerini hızlandırmıştır. Döviz rezervlerindeki erime ile birlikte ülke riski de artmıştır. Bu durum, para kurulu rejiminin mimarı olan Cavallo’nun Mart 2001’de göreve gelmesine rağmen değişmemiştir. İzlenen politikalarda ciddi bir değişim yaratamayan ve mevcut yapıyı ayakta tutmak için direnen Cavallo, borç faiz yükünü aşağıya çekebilmek, piyasanın güvenini kazanmak ve ekonomiyi yeniden toparlamak için işsizliğin önemli düzeylere çıktığı ortamda yeni kemer sıkma politikaları ve keskin finansal tasarruf tedbirleri uygulamak zorunda kalmıştır. 15 Haziran 2001’de hükümet döviz kuru paritesinde değişiklikler yapılmasını (ihracat ve ithalat -petrol dışındakiler- için farklılaştırılmış dalgalı bir döviz kuru sistemi benimsenmiştir) ve orta sınıflar için vergi indirimlerini içeren yeni bir ekonomik reform programını yürürlüğe koymuştur. Yeni programın amacı, ekonomik durgunluğun üstesinden gelmek için yurtiçi talebin artırılmasıdır381. Bu amaçla Cavallo, 11 Temmuz 2001’de “sıfır açık planı”nı açıklamış ve öncelikle kamu ücretleriyle, emekli maaşlarında % 13 oranında indirim yapmıştır. 2001 sonuna doğru piyasalar, Arjantin’in

380Mishkin, Frederic S. and Miguel A. Savastano (2002), “Monetary Polıcy Strategıes for Emergıng Market

Countrıes: Lessons From Latın Amerıca”, s. 5.

http://www0.gsb.columbia.edu/faculty/fmishkin/PDFpapers/01DUBROV.pdf, 12.01.2005.

borçlarını ödeyememe olasılığı karşısında çok yüksek faiz oranları talep etmeye başlamıştır. Faizlerin aşırı yükselmesi sonucunda, Arjantin’in iflası beklenen bir olgu haline gelmiştir382.

Zayıflayan bir finansal pozisyonla karşılaşan ve dış kredi bulamayan Arjantin hükümeti, bankaları büyük miktarlara varan kamu borcunu finanse etmeye zorlamıştır. Banka bilânçolarının kötüleşmesi Kasım-Aralık aylarında bir bankacılık paniğine yol açmıştır. Sonuçta halk mevduatlarını çekmek için bankalara hücum etmiş ve interbank faiz oranları hızla yükselmiştir. 1 Aralık’ta 8 milyar dolardan daha fazla bir mevduat çözülmesinin ardından bankacılık ve döviz işlemleri üzerine kontroller koyan ve aylık mevduat çekişlerini 1000 dolarla sınırlandıran hükümet, finansal durumun tamamen istikrarsızlaşması ve işsizlik oranının % 18’e ulaşması sonucunda halk ayaklanması ile istifa etmek zorunda kalmıştır383. Aynı dönemde IMF mevcut program çerçevesinde finansal yükümlülüklerini yerine getiremeyen Arjantin’e 1.3 milyar dolarlık son kredi diliminin serbest bırakılmayacağını açıklaması üzerine Dünya Bankası da 1.1 milyar dolarlık krediyi dondurmuştur. Bu gelişmeler 132 milyar doları aşkın dış borcu bulunan Arjantin için yeni bir yıkım olmuştur384. Kısaca, Arjantin krize girmiştir. Arjantin krizi üzerine araştırma yapan bir iktisatçı grubuna göre krizin nedenleri şunlardır385: Finansal disiplinin sağlanamaması, sabit döviz kuru sisteminde ücret ve fiyatların yarattığı tutarsızlık, büyük ölçekli negatif dışsal şoklar ve politik istikrarsızlıklardır. Ancak, olaya daha geniş bir bakış açısıyla yaklaşıldığında, diğer bazı önemli etkenlerinde hesaba katılması gerektiği ortaya çıkmaktadır. Bu çerçevede özelleştirme ilginç bir örnek olmaktadır.386. Arjantin dünya tarihinin en hızlı ve en geniş özelleştirmesini yaşamış, 1991–96 döneminde özelleştirme gelirleri 14.2 milyar dolara ulaşmış, bu gelirle finansal ve cari açıklar kapatılmış ve sabit döviz kuru sürdürülmüştür. Arjantin’de özelleştirilecek tüm varlıklar tükendiğinde iki önemli sonuçla karşılaşılmıştır; birincisi artık Arjantin için uzun vadeli doğrudan yabancı yatırım ihtimali büyük ölçüde ortadan kalkmıştır. Böyle bir ortamda sermaye hareketleri daha çok portföy yatırımları şeklinde olmuştur. İkinci olarak ise, özelleştirme gelirleri olmadan kamu kesimi dengesini sağlamasının olanaksız duruma gelmesi sonun başlangıcı olmuştur.

382 Rodrik, Dani (2002), “Arjantin: Çok Çalışmalı Çok”, İktisat, İşletme Ve Finans Dergisi, Yıl: 17, Sayı: 191,

Şubat, s. 17.

383Mishkin, Frederic S. ve Miguel A. Savastano (2002), a.g.m., s. 5. 384Apak, Sudi (2002), a.g.m., s. 42.

385 Murphy, R, Daniel Artana ve Fernando Navajas (2003), “The Argentine Economic Crisis” The Cato

Journal, Volume23, Number 1, Spring/Summer, Çev: Selahattin Togay, Piyasa Dergisi, Sayı 9, 2004, s. 151.

386 Öniş, Ziya (2003), “Neo Liberal Küreselleşmenin Sınırları: Türkiye Açısından Arjantin Krizi ve IMF ‘ye

Karşılaştırmalı Bir Bakış”, İktisadi Kalkınma, Kriz ve İstikrar II, , Der: A.H. Köse-F. Şenses- E. Yeldan, İletişim Yayınları 920, s. 512.

Arjantin Kriziyle ilgili bazı ekonomistler dolarizasyon önerisinde bulunurken Paul Krugman buna karşı çıkmaktadır. Krugman’a göre Arjantin’in sorununun aşırı değerlenmiş bir para birimi tarafından yüklenilmiş deflasyonist baskı olması, dolarizasyonu bir tedavi aracı olmaktan çıkarmaktadır. Aksine dolarizasyon ekonominin altındaki problemlere hiç dokunmamaktadır. Krugman, başlangıçta para kuruluna geçilerek pesonun dolara sabitlenmesinin yanlış bir politika olduğunu savunmaktadır. Zira “Arjantin ve ABD birbirleri ile güçlü ticari partner olmadıkları sürece” böyle bir kararın alınmasını yanlış olarak yorumlamıştır. Ayrıca Krugman, Arjantin gibi resesyonda ki ülkeler için daraltıcı para ve maliye politikalarına karşı çıkmaktadır387. Inter American Development Bank’ın baş ekonomisti Ricardo Hausmann ise tam tersine sıkı bir para ve maliye politikasını savunmaktadır. Arjantin’in enflasyon hedeflemesine geçmesini önermektedir. Çünkü ancak bu şekilde Meksika ve Şili’deki gibi kredibilitenin sağlanabileceği görüşündedir. Hausmann’a göre bu plan sıkı bir maliye politikasıyla desteklendiği takdirde IMF’den onay görebileceği için önem taşımaktadır388.