• Sonuç bulunamadı

Son yıllarda dünyadaki küreselleşme ve yerelleşme dinamiklerinin etkisiyle, ekonomik, toplumsal ve siyasal yapılanmalar büyük bir değişim içine girmesiyle bazı kavramlar ön plana çıkmıştır. Bunlar92;

- Sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçiş,

- Fordist üretimden esnek üretime (post-fordist) geçiş, - Ulus-devletlerin dünyasından küreselleşmiş dünyaya geçiş, - Modernist düşünceden post-modernist düşünceye geçiştir.

Geleneksel bölgesel politikalar, gelirin yeniden dağılımı yoluyla azgelişmiş bölgelerin mali yapısının, istihdam kaynaklarının ve altyapısının desteklenmesine ve bölgeler arası gelişmişlik farklılıklarının kaldırılmasına yönelik dengeli ekonomik kalkınma anlayışına dayalıdır93. Geleneksel bölgesel politika anlayışının hakim olduğu 1950’li ve 1960’lı yıllarda Keynesyen yaklaşımlar benimsenmiş olup, bölgesel kalkınma politikalarında uygulanan başlıca yöntem ise planlamadır. Talep artışı ile üretimin sürdürülmesi arasında bir denge kurma amaçlı planların uygulanabilmesi için de devlet müdahalesi gerekmektedir94.

1960’ların bölgesel politikalarında büyük ölçekli işletmeler çarpan etkisi açısından son derece öenmlidir. Keynesyen ulus-devlet anlayışı etkili olmuş, ekonominin sürükleyici faktörü olan piyasa ve devletin bir arada ele alındığı karma ekonomi yaklaşımı uygulanmıştır. Geleneksel bölge politikası anlayışına göre büyük ölçekli imalat sanayi, bölgenin ekonomisinde çarpan etkisi yaratmak ve gelişmeyi

92 Đlhan Tekeli, “Küreselleşmenin Dünyada Bölgesel Gelişme Kuramında Yaşanan Paradigmal

Değişmeleri”, Gülten Kazgan’a Armağan Türkiye Ekonomisi, 1.Baskı, Đstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları:79, Ekim 2004, s.367

93 Neşe Kumral, “Bölgesel Rekabet Gücünü Arttırmaya Yönelik Politikalar”, Ege Üniversitesi

Working Paper in Economics 2008, Working Paper No:08/02, 2008, iibf.ege.edu.tr /economics/papers/wp08-02.pdf(04.04.2009) , s.6

94 TÜSĐAD, Türkiye’de Bölgesel Farklar ve Politikalar, Yayın No: TÜSĐAD-T/2008-09/471, Eylül

bölgenin tamamına yaymak için büyüme kutupları oluşturan ekonominin motor gücü olarak kabul edilmiştir. Bu dönemdeki temel politika araçları:

- Finansal teşvikler - Altyapı yatırımları

- Devletin sahip olduğu veya devletin kontrolünde sanayi tesisleri - Đmalat sanayinin kontrolüdür.

Keynesyen politikalar, küreselleşmenin ortaya çıkardığı yeni koşullara uyum sağlamada yetersiz kalmıştır. Az gelişmiş bölgelerde istihdamı ve geliri artırmaya yardımcı olmasına rağmen gelişmiş bölgelere kıyasla verimliliği yükseltmekte başarısız olmuştur. 1970’lerin başında yaşanan Petrol Krizi nedeniyle yaşanan ekonomik bunalım, birçok ülkenin bölgesel planlama politikalarının devamlılığı için gereken finansman olanaklarını azaltmıştır95.

Krizle başlayan süreç sonucunda, 1980’li yıllarda devletin öncelikli olarak ekonomik alandaki rolü tartışılmıştır. Devlet yardımlarının bölgeleri pasifleştirdiği, girişimciliği baskıladığı, ekonomik yatırımı çekmiş olmasına rağmen yatırımın niteliğini artırmadığı yönünde eleştiriler gelmiştir. Bu nedenle piyasa ekonomisi çerçevesinde örgütlenmiş bir devlet ve yönetim anlayışı gündeme gelmiştir. Bu durum Neo-Klasik iktisat politikalarının yeniden canlanması, Keynesyen yaklaşımın terk edilmesi ve geleneksel bölgesel kalkınma yaklaşımının ortadan kalkması için bir faktör olmuştur. Bölgesel politikalarda yeni bir anlayış arayışına yol açarak, doğrudan devlet yardımları yerine işgücü, yaşam kalitesi, yatırım iklimi gibi mekanın niteliğini arttırıcı alternatif yatırımlara ve içsel gelişmeye daha çok önem veren, bölgelerin rekabet gücünü arttırmaya odaklanan yeni bir anlayış geliştirilmiştir96.

Devlet güdümünde bir kalkınma modeli yerine kendiliğinden ve bölgesel/yerel girişimlere dayalı bir kalkınma anlayışının esas alındığı bu yeni yaklaşım içsel bölgesel kalkınma yaklaşımıdır. Đçsel büyüme kuramına dayalı bu

95 Hatice Karaçay-Çakmak, Lütfi Erden, “Yeni Bölgesel Kalkınma Yaklaşımları ve Kamu Destekleme

Politikaları: Türkiye’den Bölgesel Panel Veri Setiyle Ampirik Bir Analiz”, Gazi Üniversitesi Đ.Đ.B.F. Dergisi, 6/3, 2004, s.81

96 Mario Pezzini, Cultivating Regional Development: Main Trends and Policy Challenges in

yeni anlayışa göre bölge ekonomik bir varlıktır ve kullanılmayan birçok kaynağı bulundurmaktadır. Bölgesel kalkınma ise, kurumsal bir altyapının oluşturulması ve bu altyapının kullanılmayan kaynakları harekete geçirmesi ile gerçekleşir. OECD kaynaklarında bölgesel politikalarda değişen yeni anlayışın strateji, amaç, araç ve aktörleri şunlardır97;

◦Strateji: Bölgesel kalkınma politikaları, mekansal özellikler göz önünde tutularak hazırlanmış entegre kalkınma stratejilerine dayalı olmalıdır. Yenilik yaratma kapasitesi belirlenerek, girişimcilik artırılarak, insan sermayesi ve sosyal sermaye geliştirilerek bölgelerin rekabet gücü artırılmalıdır.

◦Amaçlar: Bölgesel politikalar sadece geri kalmış bölgelere yönelik olmamalıdır. Bu bölgeler kadar gelişmiş bölgeler de politika amaçları içinde yer almalı ve bu bölgelerin rekabet avantajı korunmaya ve artırılmaya çalışılmalıdır.

◦Araçlar: Bölgeye uygulanan doğrudan yardımlar uzun süreli kalkınma etkilerini ortaya çıkaramayacağı hatta bu etkilerin gelişmesini de engelleyebileceği için yardımlar bölge kaynaklarını harekete geçirerek sürdürülebilir bir gelişme sürecini başlatacak ve rekabet gücünün artışını sağlayacak politikalarla uyumlu olmalıdır.

◦Aktörler: Đzlenen politikaların tasarımı, uygulanması, denetimi aşamalarına o bölgede yaşayanların katılımı ve şeffaflık/sorumluluk ilkeleriyle bütünleştiren yönetişim anlayışı sağlanıp yukarıdan aşağıya doğru yaklaşım terk edilmelidir.

Neo-klasik ekonomik kuramın varsayımlarının değişmesi ile gündeme gelen içsel büyüme kuramının bölgeye uyarlanması ile ortaya çıkan bu kavram bölgelerin kendine özgü bilgi kaynaklarının ve bölgedeki yığılmaların getirdiği dışsallıkların önemini gündeme getirmiştir. Bu çerçevede, bölgesel kalkınma 1960’lardaki yerel kalkınma kavramından oldukça farklıdır. Yerel kalkınma kavramında bölgeler bağımsız birimler olarak ve dış dünyadan oldukça soyut bir şekilde ele alınırken,

yeni kavramda bölgeler diğer bölgelerle etkileşim içinde bir sistemin parçası olarak ele alınmaktadır. Kademeli bir ilişki yoktur, bunun yerine karşılıklı etkileşim söz konusudur98.

Đçsel büyüme teorisi, sürdürülebilir kalkınmayı yaratmada ve devam

ettirmede içsel yerel faktörlerin önemini vurgulayarak ekonomik gelişmede önemli girdiler olarak kabul edilen öğrenme, liderlik, sosyal sermaye, fiziksel altyapı, kurumlar ve insan kaynakları gibi geleneksel olmayan ekonomik değişkenlerin dikkate alınmasına katkıda bulunmuştur. Bununla birlikte teknolojik gelişme, yenilik ve yaratıcılığa önem vererek bölgelerin rekabet gücünü arttırmaya odaklanmaktadır.

Günümüzde, bölgesel kalkınma alanında giderek karmaşıklaşan bölgesel ve yerel sorunların çözümüne uygun yaklaşımlar, geleneksel politika yaklaşımlarının yanı sıra, yeni bölgecilik, kurumsal katmanlaşma ve içsel kalkınma anlayışı çerçevesinde geliştirilmektedir. Bu nedenle, hem bölgesel/yerel kapasitenin geliştirilmesine hem de sosyo-kültürel ve ekonomik ortamın iyileştirilmesine yönelik daha kapsamlı yaklaşımlar geliştirilmiştir99.

Küreselleşme sürecinde yaşanan gelişmeler bölgeyi büyüme ve kalkınma süreçlerinde öne çıkarmıştır. Küreselleşmenin etkileri ile başa çıkabilmek ve küresel piyasada yarışabilmek için gerekli olan beceri, iletişim ağları ve kurumsal yetkinliğin bölgelerde gelişmesini sağlamak amacıyla Yeni Bölgecilik Paradigması gündeme gelmiştir. Yeni bölgecilik bölgesel kalkınma açısından başarısız olan, yukarıdan aşağı, devlet güdümlü ve emredici yaklaşım ile serbest piyasaya dayalı yaklaşıma alternatif olarak gelişmiştir. Yeni bölgecilik, ekonomik gelişmeyi desteklemek için gerekli olan mekanizmaların devlet yerine, bölgelerin bizzat kendileri tarafından geliştirilmesinin gerekliliğini vurgulamaktadır.

98

Ayda Eraydın, a.g.m., s.132-133

99 Rasim Akpınar, “Bölgesel Gelişme Politikalarında Yaşanan Değişim: Yeni Bölgeselleşme

Paradigması ve Uygulamaları”, DPT Bölgesel Gelişme ve Yapısal Uyum Genel Müdürlüğü http://www.kentli.org/makale.akpinar.htm (24.11.2008)

Yeni yaklaşımda bölge altyapısının iyileştirilmesi, tabandan tavana yaklaşım ve bölgeye has uzun dönemli politikalara bir yöneliş söz konusudur. Bölgesel kalkınma için insan sermayesi, yerel iş kültürü, bilgi transfer ağları, üretim faktörlerinin ve sistemlerinin kalitesi, bölgesel tecrübelerden öğrenme konularına önem verilmektedir100. Sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçiş sürecinde bölgesel kalkınma anlayışının geçirmiş olduğu üç farklı evre Tablo 5’de özetlenmektedir.

100 Murat Kara, Bölgesel Rekabet Edebilirlik Kavramı ve Bölgesel Kalkınma Politikalarına

Yansıması, DPT Uzmanlık Tezi, Yayın No:2774, Ekonomik Modeller ve Stratejik Araştırmalar Genel Müdürlüğü, Ankara, 2008, s.51-52

Tablo 5: Bölgesel Kalkınma Anlayışının Geçirdiği Evreler

1950-1970 1970-1990 1990+

Birikim Biçimi Fordist birikim Esnek birikim Bilgi toplumunda birikim

Üretim Türü Kitlesel üretim Esnek üretim

Farklılaşmış kitlesel üretim+esnek üretim+yenilik

Ekonomi Kuramı

Keynezyen talep yönetimi Neo-klasik sanayi yer seçimi teorisi

Neo-liberal monetarist teori Arz yönlü ekonomi

Kurumsal, evrimsel ekonomi

Bölgesel Büyümenin Kaynağı

Dış talep, devletin yeniden dağıtıcı kararları,ulusaşırı firmaların dış kararları

Tabandan kalkınma Teknik ve

organizasyonel yenilik

Bölgesel Gelişme Dinamiğinin Öğeleri

-Kapital birikimi • yatırım dinamiği -Düşey olarak bütünleşmiş ekonomi

-Ticaret konusunda karşılıklı bağımlılıklar(girdi-çıktı ilişkileri) -Đnsan sermayesinin gelişimi -Düşey çözülme -Yatay olarak bütünleşmiş ekonomi -Kolektif girişimcilik ticaret konusu olmayan karşılıklı bağımlılıklar -Teknik ve organizasyonel yeniliklerce yönlendirilmesi -Yarı-düşey bütünleşme •Sosyal kapital yaratılması -Ekonomik ilişkilerin toplumsala gömülü oluşu -Ticaret konusunda olmayan karşılıklı bağımlılıklar Yönetişim Biçimi

Güçlü ulus-devlet refah devleti -Eşitsizliğe duyarlı

-Yeniden dağıtıcı işlevler

Refah devletinin krizi -Yerel hükümetin artan rolü

Küresel yönetişimin ortağı olarak ulus- devlet

-Kamu alanının yeni aktörleri(STK’lar)

Devletin Politika Araçları

-Üretici faaliyetlere doğrudan yatırımlar

-Altyapı gelişmesi -Düzenleyici önlemler -Akımlar üzerinde

denetim(kapital, mallar, emek)

-Arz yönlü politikaların merkezi olarak yönetilmesinin gerekmeyişi -Altyapı gelişmesi -Düzenleyici önlemler -Yerel kurumlara verilen önem

-Ulusüstü ağ oluşumu (küresel/yerel) -Yerel ağ oluşumu -Yenilik sisteminin oluşumu

-Kurumsal yeniliğe açık

Kaynak: Đlhan Tekeli, a.g.m., s.378-379

Tablo 5’de bölgesel kalkınma anlayışının geçirdiği evreler gösterilmektedir. Dünyada değişen koşullar ve bölgesel gelişmenin dinamiklerinin etkisi 1950’lerden günümüze bölgesel politika kapsamında öne çıkan kavramlar ve yaklaşımların önemli değişiklikler geçirmiştir. 1950-1970 dönemlerini kapsayan geleneksel politikalar evresinde Keynesyen politikalar benimsenmiş olup fordist üretim gerçekleştirilmiştir. Devlet, büyüme sürecine doğrudan bir aktör olarak müdahale etmekte ve refah devleti anlayışı hakim olmaktadır. Dış talep, devletin yeniden

dağıtıcı kararları, ulusaşırı firmaların dış kararları bölgesel büyümenin kaynağı olmuştur. Kapital birikimi ve ticaret konusunda karşılıklı bağımlılıklar söz konusu olmuştur.

1970-1990 dönemleri ikinci evreyi oluşturmaktadır. 1970’lerde yaşanan kriz sonucunda Keynesyen politikalar yetersiz kalmış olup güçlü devlet müdahalesi anlayışı zayıflamış ve içsel büyüme dinamiklerinin önem kazanmıştır. Fordist üretimden esnek üretime geçiş yaşanmıştır. 1990 yılından günümüze devam etmekte olan üçüncü evrede ise yenilik ve bilgi toplumuna dayalı küresel bir rekabet öne çıkmıştır. Kitlesel ve esnek üretim yanında yenilik üretimi de gerçekleştirilmiştir. Ulus devletin yanı sıra sivil toplum kuruluşları da önem kazanmaktadır. Bu evrede bölgesel kümelerin ve ağların oluşu, yenilik oluşumu, bölgesel uzmanlaşma konularına ağırlık verilmiştir.

Geçtiğimiz bölümde, küreselleşme, bilgi toplumu ve bölgesel kalkınma olguları ele alınmıştır. Küreselleşme ile teknolojinin gelişmesi, ulaşım, iletişim ve bilişim sektörlerinde ilerlemeler yaşanmış ve sanayi toplumu yerini bilgi toplumuna bırakmıştır. Küreselleşme ve bilgi toplumu kavramlarının gündeme gelmesiyle, bölgenin ve bölgesel kalkınma politikalarının önem kazandığı görülmektedir. Küreselleşme, bölgelerarası dengesizlikleri giderme önceliğini devletlerin sorumluluk alanından giderek çıkarmaya başlamış, ülkelerden çok bölgeleri ön plana çıkararak, bölgeleri küresel rekabetin temel unsuru haline getirmiştir. Geleneksel bölgesel politikaların gelişen ve değişen dünya karşısında yetersiz kalması nedeniyle bilgiye ve bilgi üretiminin gerçekleşmesine, teknolojik gelişmenin sağlanmasına ve yeniliklerin yaratılmasına önem gösteren yeni bölgesel politikalar benimsenmektedir. Bilgi toplumu olma yolunda ilerleyen ülkeler bölgesel kalkınma kavramları içerisinde yer alan, bilgiye ve bilgi üretiminin gerçekleşmesine, teknolojik gelişmenin sağlanmasına ve yeniliklerin yaratılmasına özel bir önem vermektedirler.

ĐKĐNCĐ BÖLÜM

BÖLGESEL KALKINMA YAKLAŞIMLARI

Bölgesel kalkınma yaklaşımları geleneksel ve yeni yaklaşımlar olarak iki bölüme ayrılmıştır. Sanayi toplumundan bilgi toplumuna geçiş olarak nitelendirilen küreselleşme sürecinde bölge kavramı ve bölgesel kalkınma yaklaşımlarında değişimler yaşanmıştır. Bu bölümde geleneksel ve yeni bölgesel kalkınma yaklaşımları açıklanarak gerçekleşen değişimler vurgulanacaktır.

I. BÖLGESEL KALKINMA YAKLAŞIMLARI

Bölgesel ekonomi ile 1930’lu yıllardan itibaren ilgi duyulmasına rağmen bölgesel ekonomik kalkınmaya yönelik çalışmalar 1950’lerin sonlarına doğru yapılmaya başlamıştır. Bölgesel kalkınma teorisinin gelişmesinde ekonomi biliminde makro ekonomik büyüme ve kalkınma teorilerinin gelişimi ve mekan ekonomisi veya bölgesel ekonomi teorilerinin önemli rolü olmuştur. Bu bölümde geleneksel ve yeni bölgesel kalkınma yaklaşımları incelenecektir.