• Sonuç bulunamadı

2.3. Sosyal Bir Olgu Olarak Arkadaşlık

2.3.2. Arkadaş Belirleme Kriterleri

Arkadaşlığın; bireyin, özellikle de ergenin, hayatındaki konumu kadar, arkadaşlığın belirlenmesinde bilinçli bilinçsiz kullanılan ölçütler de üzerinde durulması gereken bir konudur. Çünkü paylaşımın her türlüsünün yaşandığı bir ilişkinin hangi kıstaslar ekseninde başlayıp hangi prensipler çerçevesinde sürdürüldüğü de en az iletişimin kendisi kadar önemlidir. Yaşam boyunca bireyin en önemli sosyal ihtiyaçlarından biri olan arkadaşlığın önemi; hayatı algılama ve anlamlandırma sürecinde son derece aktif bir biçimde ortaya çıkmaktadır. Çocuklar arkadaşlığa sadece doyum sağlama değil aynı zamanda deneyim kazanmak için de ihtiyaç duyarlar (Özyılmaz, 2003: 205). Kazanılan deneyimler yaşam süreci içerisinde kullanılacak pratik bilgiye dönüşecektir.

Max Weber otorite figürlerini açıklarken karizmatik liderliği örnek verir (Marshall, 1999: 387). Bu noktadan hareketle karizmatik liderlik özelliği olan biriyle

arkadaşlık yapma arzusu kendi kararlarını kendisi vermeyen ya da veremeyen biri için istenen bir durumdur. Bu aynı zamanda liderin karizmasından kendine pay çıkarma arzusunu da beraberinde getiren bir yaklaşımdır. Tavır ve hareketleriyle, giyim – kuşam ve alışkanlıklarıyla ve de fiziksel özellikleriyle diğerlerinden farklı bir duruşa sahip ve buna bağlı olarak da popülaritesi yüksek bir ismin arkadaşlığını kazanmak, aynı popülariteye ortak olmak anlamına geleceği için tercih edilen bir arkadaşlık türüdür.

Güç de bir başka arkadaşlık kriteridir. Güç seven, ya da zayıf özelliklerinden dolayı güce ihtiyaç duyan birinin fiziksel güce sahip biri ile arkadaş ilişkisi kurması sonucunda güç etrafında şekillenen bir arkadaşlık oluşur. Akademik başarısı yüksek biri ile sırf bu yüzden arkadaşlık kurmak isteyenler olabilir. Böylelikle kendisine derslerinde yardımcı olacak birinin varlığı sağlanmış olunur. Para ya da maddi avantajlar da bir diğer arkadaşlık kriteridir. Sürekli çevresine bir şeyler ısmarlayan, ikramda bulunan ve parasını arkadaşları için kullanan biriyle arkadaşlık etme arzusunda olanlar haliyle çok olacaktır.

Buraya kadar sözü edilen arkadaşlık biçimleri aslında pragmatist kabul edilebilecek arkadaş edinme kriterleridir. Elbette daha samimi kriterler üzerinden örnekler vermek de mümkündür. “Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilir” sözü; Mevlana Celaleddin Rumi’nin insanlar arası iletişimin kaynağına dair yaptığı çarpıcı bir tespittir (Vakkasoğlu, 2005: 321). Bu ifadelerde paylaşma ve anlaşma kavramları yorumlanmıştır. Açıkçası bu da arkadaşlığı başlatan en önemli ortak noktadır. Her şeyden önce duygusal bir arka planı olan arkadaşlığın ortak duyguların etrafında şekillenmesi de son derece doğaldır. Aynı olaylara aynı tepkilerin verildiği, duygularla kurulan başarılı iletişimin yer aldığı bir arkadaşlık, taraflara kazanımları olan bir arkadaşlıktır. Ortak noktaların belirlenerek, bunun etrafında birleşerek kurulan arkadaşlık ilişkileri, arkadaşlığın niteliği, boyutu ve işlevi konusunda da fikir verici olmaktadır. Örneğin pragmatist olarak tanımlanan arkadaşlık biçimlerinde akademik başarı, ya da güç odaklı bir birliktelik hem geçici hem de yoğunluktan uzak sığ bir arkadaşlık modelidir. Halbuki daha samimi, özellikle düşünsel anlamda daha fonksiyonel ortak noktalar, arkadaşlığı da daha güçlü ve anlamlı kılacaktır.

İdeal birlikteliği, içinde samimiyet barındıran önemli bir arkadaşlık türüdür. Aynı hedef ve aynı inanç peşinde koşanların kurduğu arkadaşlıklar beraberinde fedakârlığı da getireceğinden uzun soluklu ve taraflara tatminlik duygusu yaşatan ilişkilerdir. İnançların özellikle dini inançların oldukça belirleyici olduğu bu birliktelik ile ilgili Hz. Muhammed’in (sav) “Kişi arkadaşının dini üzeredir. Öyleyse her biriniz kiminle arkadaşlık ettiğine dikkat etsin” hadis-i şerifi (Oruç, 2007: 242) bu konuda söylenmiş en eski ve etkili sözlerden biridir. Gençlerin inanç konusundaki fikirlerinin genelde söze dayalı kulaktan dolma, araştırma ihtiyacı hissetmeksizin aileden ve çevreden edindiği bilgilerle oluştuğunu görülmektedir. İnanışlar ve inançlar konusunda okuyan, araştıran ve akıl yürüten genç kesimin azınlıkta olduğu bir ortamda arkadaşın herhangi bir konu ya da inanış üzerine sahip olduğu fikirler önem kazanmaktadır. Bir inanç, ideal ve davaya gönül vermek, bu uğurda türlü zorlukları göğüslemeyi ve birçok fedakârlığı göze almayı gerektirmektedir. Bu göğüs germenin insanları birbirine yaklaştırması ya da bir başka deyişle birbirine yakın olan insanların fedakârlıkta bulunma konusunda zorlanmaması birbirini tetikleyen iki unsurdur. Özellikle İslam dini kendi inananlarını birbiriyle kardeş ilan etmiştir (Hucurat: 10). Sahip olunan idealler uğruna yapılan mücadele de yine insanlar arasındaki muhabbeti artırmaktadır. Bu eksende ortak inançlar da uzun soluklu arkadaşlıklara vesile olmaktadır.

Ortak mekân kullanımı, iletişimin kanallarını açan temel unsurlardandır. Aynı mahalle, aynı bina, aynı okul, aynı iş ortamı, aynı sınıf hatta aynı şehir gibi ortak mekânlar, insanlar arasında fiziksel yakınlaşma ve ortak bir payda sağlamaktadır. Aynı okuldan mezun olmak, farklı bir şehirde aynı şehirde doğup büyüyen insanlara rastlayıp hemşerilikte buluşmak, eğitim hayatını geçirdiği sınıftaki öğrencilerle bir dönemi beraber yaşamak, bina ve mahalledeki komşuluk ilişkileri gibi mekâna birlikteliğine dayalı arkadaşlıklar da, sık görülen arkadaşlık türüdür. Özellikle birçok gencin farklı okul hayatlarında edindikleri arkadaşlık tecrübeleri kalıcı, etkili ve sürekli olmaktadır.

Yakınlık duygusu insanın sosyalleşme sürecinde önemli bir boyuttur. Hemcins arkadaşlığı da yakınlık duygusu boyutunun arkadaşlıkta tezahür etmesidir. Erkeklerin erkeklerle, kızların da kızlarla arkadaşlık kurması son derece sık görülen ve doğal karşılanan arkadaşlık türleridir. Nitekim R.G. Serrano arkadaşı gereksinim

duyulduğunda ulaşılabilen, güvenilir, genellikle aynı cinsten ve yaştan kişi olarak ifade etmiştir. (Dinçer, 2008: 32) Aynı fıtri özelliklere sahip olmaları birbirlerinin dilinden anlamaları ve derinlemesine paylaşımda bulunmalarına zemin hazırlamaktadır. Bu durum sadece gençler için değil yetişkinler için de geçerlidir. Ortak cinsiyetin sağladığı ortak muhabbet imkânları da başka bir unsur olarak değerlendirilebilir.

Arkadaşların arasında yaş farkının az olması yahut olmaması arkadaş belirleme unsurlarındandır. Akran arkadaşlığı denilen yaş birlikteliğinde hayata aynı pencereden baktığını hisseden iki kişinin paylaşımı söz konusudur. Gelişim dönemlerine ait birtakım değişiklikler, belki de problemler konusunda fikir alınıp, istişare edilecek arkadaşlar; sosyalleşme sürecinde her bireye aynı zamanda psikolojik destek de sağlayabilecektir. İnsan hayatının başında, sosyalleşme sürecinin ilk adımlarında sıklıkla görülen akran arkadaşlığı, zaman içinde insanın hayatına yön veren unsurlardan biri bazen en önemlisi haline gelebilir. Özellikle aile iletişimi zayıf olan genç bireylerin, akran arkadaşlığı ilişkilerine ağırlık vererek hayata dair bir takım tercihler yapması söz konusu olabilmektedir. Bu tercihlerin bazen olumlu bazen de olumsuz olduğu, birçok kazanımların yanında birçok kayıpların da müsebbibi olabileceği hatırlanmalıdır.

İlk insan Hz. Âdem’in (a.s.) oğulları Habil ile Kabil arasında yaşanan tartışma ve buna mukabil dökülen ilk kan, paylaşmanın çatışması üzerine dökülmüştür. Bir başka deyişle de paylaşım ilk insanların arasını açma konusunda ne kadar güçlü bir duygu ise; aslında tüm insanların arasında köprüler ve sımsıkı bağlar kurma konusunda da o kadar güçlüdür. Paylaşım gibi, sevgi ve saygı ekseninde de birtakım arkadaşlık ilişkilerinden bahsedilebilir. Bu duyguların karşılıklı olması, herhangi bir çıkar beklentisi olmaksızın insanlar arasında muhabbet sağlamakta, ortak alanlar açmaktadır. Gazali, insanlar arasında benzerlik ve uyuşmanın bulunmasıyla kaynaşmanın arttığını söyler ki ona göre bu durum mizaç uyumudur (Gazali, 2006: 28). Tabii ki insanlar arası ilişkilerde en önemli unsur, samimiyet ve içtenliktir. Samimi duygulara dayanan davranışlar insanları üzmeden iletişim kurmayı ve bu iletişimden zevk almayı sağlamaktadır. Çevresinde de saygın bir toplumsal statüye kavuşma imkânı veren samimiyet; insanın kendisiyle ve başkalarıyla sosyal hayatın içinde birtakım ufak sıkıntılar yaşamasını da engelleyecektir. Karşılık beklemeksizin

birini sevmenin İslam literatüründeki karşılığı “Allah için sevmek”tir. Bununla ilgili Hz. Muhammed’den (sav) rivayet edilen hadisler, karşılık ve çıkar gözetmeksizin yapılan arkadaşlık ilişkisine dinin verdiği önemi ortaya koymaktadır (Gazali, 2006: 14). Modern dünyanın her şeyden bir fayda bekleyen, arkadaşlıkları bile çıkar eksenli belirleyen pragmatist söylemine karşı, hiçbir karşılık beklemeksizin daha doğrusu karşılığı sadece Allah’tan bekleyerek aşkın motivasyonlu bir insani ilişki biçimi, evrensel bir iletişimin kodlarını vermektedir.

Arkadaşlığın kızların ve erkeklerin sosyal gelişimlerine sağladığı ortak katkının yanı sıra, kızlara ve erkeklere farklı katkılarından söz etmek mümkündür. Dahası arkadaşlık kızların ve erkeklerin pencerelerinden farklı görünmektedir. Çünkü aynı etkilere karşı birbirinden oldukça farklı tepkiler verilmesi sözkonusudur. Bu; her ne kadar karakterle ilgili olsa da cinsiyet farklılığının dinamikleri ayrıdır. Bununla beraber erkek ve kızların birbirleriyle olan arkadaşlığının sebep, süreç ve sonuçları da hemcins arkadaşlığından ayrı değerlendirilmelidir. Arkadaşlık algısını cinsiyetlere göre farklılaştıran etkenlerin arasında hiç şüphesiz yaratılıştan gelen fiziksel ve duygusal farklılıkların yanında bireysel farklılıklar da yer almaktadır. Öte yandan ebeveyn tutumları ve yetiştirilme tarzı ile toplumun geleneksel tavırları ve değer yargılarının da etkisini yok saymak mümkün değildir. Kızların ve erkeklerin arkadaşlık algısındaki farklılıkları bu çerçevede ele alındığında sağlıklı bir değerlendirme yapma imkanına sahip olunacaktır. Tüm bu etkenler hem arkadaşlık algısını oluşturmak hem de arkadaşlar arası davranışları kontrol edebilme gücüne sahiptir.

Arkadaşın ilk tanımlarında kelimenin kökenine inerek arkadaşın “arka” yani “sırt” tan geldiğini ve anlamlarından birinin de birbirine sırtını dayamak olduğundan bahsedilmişti. Aslında erkekler için arkadaşlık özünde bu tanıma karşılık gelmektedir. Halk arasında kullanılan “delikanlılık” tabiri, erkeklerdeki heyecanlı ve duygusal temelli tavır ve davranışlara işaret eder. Bu tepkilerin de arkadaşlar arasındaki birliktelik duygusunu harekete geçirmesi erkek arkadaşlar arasında sık görülen bir durumdur. Arkadaşlığa duyulan ihtiyaçlar içinde değinilen özdeşim kurmanın doğal bir sonucu olan etkileşimin grup dinamiğini hareket geçirme özelliği erkekler arasındaki yaygın bir durumdur. Toplumun genç kız ve genç erkeklere bakış farklılığının da bu algının yerleşmesinde önemli rol olduğunu da

söylemek gerekir. Bu noktada toplumsal cinsiyetle ilgili kalıpyargılar devreye girmektedir. Örneğin bir erkeğin arkadaş grubuyla gerçekleştirebileceği faaliyetlerin birçoğunu kızların gerçekleştirmesine sıcak bakılmamaktadır. Şehir dışı geziler veya toplu spor organizasyonları özellikle erkeklerin arkadaşlığı geniş katılımlı bir biçimde yaşamayı tercih ettikleri alanlardır.

Güven ve sır tutabilme becerileri de kızların vazgeçilemez gerekçelerin- dendir. Ama tüm bu özelliklerin ötesinde; konuştuğunda kendini dinleyebilen dahası anlayabilen ve onaylama konusunda cömert davranabilen kişilerle arkadaşlık kurmaları daha kolaydır. Çünkü bir anlamda bu dönemde ihtiyaç duydukları her şeye bu arkadaşlık sayesinde ulaşabileceklerini düşünmektedirler. Grup arkadaşlığına nazaran bireysel arkadaşlıklar kızlar için daha çok tercih edilmektedir. Elbette ki bu tespitlerde genelleme yapmak söz konusu değildir. Şüphesiz istisnalar ve farklılıklar olacaktır. Ancak fıtri ve duygusal özelliklerinden ve kişisel gözlemlerden hareketle değerlendirme yapmak da büsbütün temelsiz değildir.