• Sonuç bulunamadı

Amerika ve Diğer Kıta Ülkelerinde Kentli Aktif Vatandaşlık

DÜNYADA VE TÜRKİYE’DE KENTLİ AKTİF VATANDAŞLIK

3) Vatandaşlar arasındaki farklılıklar: Sadece kent mekânı, nüfus büyüklüğü veya belediyelerin yönetim hamleleri değil ayrıca vatandaşlar arasındaki

2.2. DÜNYADA KENTLİ AKTİF VATANDAŞLIK GÖRÜNÜMLERİ

2.2.2. Amerika ve Diğer Kıta Ülkelerinde Kentli Aktif Vatandaşlık

Kentleşme tüm dünyada olduğu gibi Amerika’da da sanayi devrimi sonrası ekonomik ve demografik dönüşümün önemli bir etkeni olarak görülmektedir. 20.yy.

ile birlikte çalışma ve yaşam düzenlerinde dönüşümler, öncelikle kentlere göç ve sonrasında banliyölere hareket imkânı tanıdı ve giderek daha büyük ve yoğun

169 metropol kentlerinin gelişimi kaçınılmaz oldu. Fakat bu gelişimde devletlerin ve küresel ekonominin rolü kadar kent ve kentlinin de rolü olduğu asla unutulmamalıdır. Amerika Birleşik Devletlerinde kentsel alanlar, özel mülkiyete ve sermaye birikimine dayalı serbest piyasa ekonomisinde gelişmiştir. Kapitalizm, sosyal ilişkilerde ve onunla temasa geçtiği siyasi sistemlerde değişiklik yapan dinamik bir sistem olduğu için kentsel gelişim aşamalarını ABD’de görebiliriz. Bu aşamalar ticari, endüstriyel ve küresel kapitalizm aşamaları olarak Amerika’yı büyük ölçüde diğer devletlerde olduğu gibi etkilemiştir (Gottdiener & Hutchison, 2010:

100).

Amerika’da kentlerin büyümesi ve gelişmesi, fiziksel mekânın değişmesi de dâhil olmak üzere geniş bir perspektifte gerçekleşmiştir. Bu değişim sadece büyümeyi değil kentlileşme düzeyinde de etkili olmuş, farklı görevlerin nerede gerçekleştiğini ve kimin kimin komşusu olarak yaşadığını da düzenleme ihtiyacını ön plana çıkarmaktadır (Kleniewski & Thomas, 2011: 93). Komşuluk seçimleri ve mekân değişimleri kentlerin içinde bulunduğu siyasi ve ekonomik bağlamdaki değişmelerin yansımalarıdır. Kentliler kendilerine sunulan ekonomik fırsatlardan yararlanmak için toplum düzenini sürekli olarak yeniden inşa etmeye devam etmektedir.

Avrupa’da olduğu gibi Amerika’da da 1950’ler sonrasında önemli değişimler yaşanmıştır. Bunların içinde en önemli olanı yukarıda da ifade edildiği gibi kentlerin özel sektör, devlet mekanizmaları ve tüketici olarak kentlilerin kararları neticesinde kent mekânın sürekli gelişim göstermesidir. Kent merkezlerinden çeperlere doğru yönelim süreklilik arz etse de savaş sonrası daha da hızlı bir yoğunluk kazanmıştır.

Çeperlerde meydana gelen bu yoğunlaşma siyasi olarak bağımsızlık kazanmaya başlamış ve sonuç olarak bu bölgelerle kent merkezleri arasında sınıfsal bölünmelere engel olunamamıştır. Diğer bir önemli gelişim ise kent merkezlerinin yeniden yapılandırılması olmuştur (Kleniewski & Thomas, 2011: 117). Diğer kıta ülkelerinde olduğu gibi ulusal ve küresel ekonomide meydana gelen değişiklikler, yerel ekonomilerin de değişimine sebep olmuştur. Gerek çeperlerin yoğunlaşması ve gerekse merkezin yeniden yapılandırmasıyla özel sektör merkezde yeniden yapılanma faaliyetlerine girişmiştir. Kentler mavi yakalılar yerine beyaz yakalı profesyonellerin ağırlıkta olduğu bir toplumsal düzene sahne olmaya başlamıştır.

Sonuç olarak bu değişimler hem sosyal sınıf hem de fiziksel değişimlerine sebep olmaktadır. Bu değişimler diğer dünya devletlerinde de aynı çerçevede

170 meydana gelmektedir. Gelişmiş ülkelerde aynı zaman diliminde yaşanan bu değişimler gelişmekte veya az gelişmiş olan ülkelerde daha geç meydana gelmektedir. Bunun temel sebebi ise gelişmekte veya az gelişmiş ülkelerde ekonomik faaliyetlerin yavaş ilerlemesinden kaynaklanabilmektedir. Amerika ile kıyaslandığında diğer ülkelerin yerel ekonomileri uluslararası rekabetle baş edemeyecek kadar güçsüzken Amerika ekonomisinin küresel ekonomiyi yönlendiren konumda olmasıdır.

Ekonomik çerçevede elde edilen bu güç, kentlerin gelişimine olumlu yönde etki ettiği gibi kentlileşme düzeyine de etki etmektedir. Aktif vatandaşlığın Avrupa’dan sonra diğer bir uygulama alanı olarak Amerika’da ve diğer kıta ülkelerinde yapılan bilimsel çalışmalar, kentler, kentliler ve aktif vatandaşlıkla ilgili önemli sonuçlar ortaya koymaktadır. Vatandaşlık ve performans arasında bağlantıyı açıklamaya çalışan toplum gelişimi üzerine yapılan bir çalışmada (Pine, 2010), vatandaşlıkla performans arasında açık bir ilişki olduğu rapor edilmiştir. Mahallede fiziksel olarak var olmanın toplum geliştirme projeleri hakkında söz sahibi olmak için yeterli olmadığı sonucu çıkarılmıştır. Bunun yerine toplum üyeliği, yeniden yapılanma sürecine katılımı gerektirmekte, topluma aidiyet duygusu hissetmek için katılımın şart olduğu ifade edilmektedir. Sivil katılımın veya toplumda var olduğunun ifadesi olarak aktif vatandaşlığın kent mekânında önemli bir yere sahip olduğu vurgulanmaktadır. Bu çerçevede, kente yeni göç edenlerin kentsel toplulukların üyeleri olarak yaptıkları eylemler, toplum normlarını anlamalarını temsil eden kentli vatandaşlık performansları olarak anlaşılabilmekte fakat aidiyet duygusuyla gerçekleşmediği de bilinmektedir (Pine, 2010: 1105-1106).

Aktif vatandaşlık için eğitim programlarının dönüşümü gerekliliğini ifade etmek gerekir. Aktif vatandaşlıkla ilgili unsurları barındıran eğitim programlarının geçerliliği ve yararlarını değerlendirmeye yönelik yapılan bir çalışmada, çocuk jürilerin mahkemelerde aktif katılım süreçleri analiz edilmiştir (Gal & Duramy, 2015). Eğitim programının bir parçası olan bu çalışma ile bir genç mahkemesi programına katılım yoluyla, gençlerin vatandaşlık yeteneklerini ve toplumsal becerilerini geliştirmeleri ve genellikle programa jüri üyesi olarak katılarak karar alma süreçlerini geliştirmeleri beklenmektedir. Böylece hukuk devleti bağlamında akran desteğinin etkinliğini zorlayan ve cezalandırmayı doğrulayan ve akran sistemine ilişkin pratik bilgi ve saygı kazanmaları sağlayan bir durum ortaya çıkmaktadır (Gal & Duramy, 2015: 284).

171 Genç mahkemelerin merkezi bir avantajı, gençlerin vatandaşlık yeteneklerini ve toplumsal becerilerini geliştirmeleri ve genellikle jüri üyeliği yaparak karar alma süreçlerini geliştirmeleridir. Genç jüri üyeleri, katılımları sayesinde yargı sistemi hakkında da pratik bilgi edinmekte ve saygı duymaktadır; bu, akabinde hukuk devleti bağlamında akran desteğinin etkinliğini ve cezalandırılmasını doğrulamaktadır. Genç mahkemeler, bir çocuğun akran jürisine dayanan güvenilir bir hukuk devleti bağlamında karar alma sürecini geliştirir. Gençler ayrıca savcı veya savunma avukatı olarak hizmet vererek sözlü ve iletişim becerilerini geliştirebilirler (Gal & Duramy, 2015: 298).

Ayrıca Chicago gibi birçok kentte konut projelerinin kentli vatandaş katılımı ile ilgili bağlantılarından söz eden Sennet (2005: 19-27), II. Dünya Savaşı sonrası 1940-50’li yıllarda Cabrini Toplu Konut projeleriyle insanların kent yaşamına müdahale ederek insanlar arasında saygının yitirildiği bir dönemden bahsetmektedir.

Bu toplu konut projesi II. Dünya savaşı sonrası kente göç eden siyahlara karşı ırk ayrımcılığı yaparak Chicago’nun merkezinde beyazların baskınlığını artırmaya yönelik siyasi bir proje olarak değerlendirir. Bu proje insanlardan kendi yaşamları üzerinde kontrole sahip olmayı esirgemesine sebep oldu. İnsanlar kendi ihtiyaçlarına seyirci kılınarak, onlara sağlanan hizmetin sadece tüketicilik boyutlu olması sağlanmıştır.

Bir diğer kıta kenti olan Kanada’da aktif vatandaşlık görünümlerinin ileri düzeyde olduğuna yönelik kanıtlar, yapılan çalışmalar neticesinde anlaşılmaktadır.

Aktif vatandaşlığın kentli olma düzeyiyle ilişkisi üzerine yapılan bir çalışmada (Landry & Bianchini, 1995), Kanada’nın Qubec kentinde etkili bir vatandaş katılımı faaliyetlerinin geliştiği ifade edilmektedir. Bu bölgede yerel otoritenin yönetimi konusunda bağlayıcı kararlar sunma hakkına sahip vatandaş grupları yine yerel halk tarafından seçilerek, politika üretmede vatandaş katılımı etkin hâle gelmektedir.

Amerikan kentlerinde de buna benzer uygulamalar görülebilmektedir. Veto etme, geri bildirim sağlama gibi yönetimlerin denetimi ve kontrolüne imkân sağlayan bu uygulamalar, aktif vatandaşlar tarafından oluşturulan jüri heyetleri tarafından sağlanmaktadır. Siyasi erk tarafından alınan kararlara itiraz etme, artı ve eksilerini belirleme, tartışmalı konsey kararları hakkında halk oylamasına gitme gibi önemli adımların gerçekleştirilmesinde yaptırım gücü olan bir mekanizmadır. Ayrıca toplumun ihtiyaçlarına uygun düzenlemelerin de gündeme getirilmesi söz konusu

172 olduğundan genel olarak etkin bir faaliyet olarak görülmektedir (Landry &

Bianchini, 1995: 53).

Bir diğer çalışmada Kanada’da ikamet etmeye başlayan göçmenlerin gönüllülük faaliyetlerine katılım düzeyleri ölçülmeye çalışılmıştır. Bazı göçmenler için gönüllü olmak, büyük ölçüde refahın bir faaliyeti olabilir. Diğerleri için din tarafından teşvik edilebilir veya sınırlandırılabilir. Gönüllülüğe karşı tutumlar, aynı zamanda kendi ülkelerinde böyle bir sistemin bulunmamasından veya sivil toplumun bağımsızlığının olmamasından da etkilenebilir. Bu, özellikle göç öncesi bazı sosyal ilişkilerle ilgili deneyimi olmayan göçmen kadınlar için geçerli olabilir. Ancak gönüllülük, çoğunlukla göçmenlerin yaşadığı zaman ve maddi kısıtlamalardan da etkilenmiş gibi görünmektedir. Kanadalı göçmenlerin sosyal katılımı da çalışmada irdelenmekte, özellikle yeni göçmenlerin daha düşük bir katılım düzeyi gösterdiği ifade edilmektedir (Couton & Gaudet, 2008: 39).

Kanada’daki göçmenlerle ilgili bir diğer çalışmada ise göçmenlerle kentlerin fiziksel koşullarındaki dönüşümler değerlendirilmektedir (İsin & Siemiatycki, 1999).

Bilindiği gibi modern kentsel planlama ekonomik, teknolojik ve siyasi açıdan değerlendirilmektedir. Arazi kullanım kararlarına öncülük eden baskın düşüncede kentlilerin farklı ihtiyaçlarını tespit ederek onları karşılamak üzerine değil, kurumsal yapıların özellikle özel sektörün baskılarına ve belediyelerin vergiler şeklinde maddi ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde gelişmektedir. Fakat son yıllarda Kanada’da göçmenlerin farklılıklarına saygı gösterilmesi ve yer taleplerinin karşılanması konusunda taleplerde bulunmaktadırlar. Yeni gelenler kentli vatandaşlık haklarını mekânsal olarak talep etmeye çalışmaktadırlar. En önemli çatışmalar göçmen ve azınlık gruplarının kimlikleri için ibadet yerleri, ticari ortamlar, dinlenme tesisleri ve toplum merkezleri şeklinde toplu kültürel ifadeleri oluşturma girişimleri nedeniyle ortaya çıkmıştır. Bu nedenle kentsel alan ve planlama, bir grubun kimliğini ve ihtiyaçlarını, tipik olarak bireysel sakinlere veya müşterilere yönelik olan diğer belediye hizmetlerinin yapmadığı şekillerde somutlaştırabilir. Bütün bu nedenlerden dolayı kentsel mekân Toronto'da vatandaşlık haklarının test alanı haline gelmiştir (İsin & Siemiatycki, 1999: 13).

Kanada ve Çin arasındaki karşılaştırmalı analizde vatandaşların yerel yönetişime katılımının dereceleri ölçülmeye çalışılmıştır (Sancton & Zhenming, 2015). Kanada yerel yönetişimin etkin olduğu ama vatandaşların katılım uygulamaları, yerel yönetimler ve hizmet ettikleri vatandaşlar arasında giderek daha

173 karmaşık ve çeşitlenen ilişkilerin oluşmaya başladığı düşünülmektedir. Belediyelerin müşteri olarak değerlendirdiği kentliler, hizmet alan ve bunun karşılığını maddi olarak ödeyen kişilerdir. Fakat son zamanlarda kentli vatandaşlık daha ön plana çıkmaya başlamış, katılım, hak ve sorumluluk temelli yönetişim anlayışı gelişmeye başlamıştır. Yapılan araştırmada son dönem vatandaşlık anlayışıyla katılımın özelliklerinin de değiştiği görülmektedir: konut sakinlerinin hizmet düzeylerine ilişkin kararlara katılımı, yerel arazi kullanım planlamasına katılımları ve toplum işleri ile ilgili hükümetler arası projelere katılım bunlar arasındadır. Çin’de durum farklıdır. Kanada’da olduğu gibi kentler arası geçişin mümkün olmadığı ve hatta devletten izin alınmadan kırdan kente göçün bile gerçekleşemediği belirtilmektedir.

Çin'deki yerel yönetimin işlevleri sadece lider ekonomik kalkınmayı değil aynı zamanda sosyal istikrarı korumayı ve sosyal güçleri ve vatandaşları halkla ilişkilere katılmaya aktif olarak desteklemeyi içermektedir (Sancton & Zhenming, 2015: 290).

Kanada ile Çin arasındaki kentli vatandaşlık karşılaştırılmasına bakıldığında ise birkaç husus dikkat çekmektedir. Bunlardan biri yukarıda da ifade ettiğimiz gibi kentli vatandaşların hareketliliği ile ilgilidir. Ülkenin hangi kentinde yaşamaları gerektiği konusunda bir kısıtlamanın olmadığı Kanada’da kentliler mesleki ve teknik uzmanlıklarına göre farklı mekânları kullanma özgürlüğüne sahiptir ve serbestçe dolaşabilmektedir. Çin’de vatandaşların istedikleri yerde yaşamaya hakkı yoktur.

Diğer bir önemli fark ise örgütsel davranışlarla ilgilidir. Kanada’da kentli vatandaşların bir araya gelmesi konusunda hükümetin zorlama veya sınırlamaları söz konusu değilken Çin’de bunun tam tersi bir durum söz konusudur (Sancton &

Zhenming, 2015: 3). Bu, vatandaş katılımı için çok önemlidir, çünkü Kanada dâhil çoğu Batı ülkesinde, aktif vatandaş katılımının hükümetin kendisinden ayrı bir tür gönüllü dernek gerektirdiği varsayılmaktadır. Çin'de, tüm derneklerin hükümete kayıtlı olmaları gerekir ve bunu ancak bir tür parti veya devlet kurumunun resmi himayesinde yapabilmektedirler.

Diğer bir kıta ülkesi olarak Meksika’da büyük bir kentte yapılan bir çalışmada Meksika’nın kent ve aktif vatandaşlık görünümünü ortaya konmaya çalışılmıştır. Düşük gelirli iki mahallede sosyo-mekânsal yaklaşımla gerçekleştirilen çalışma (Lombard, 2013) yerel yönetim, katılım ve vatandaş temelinde vatandaş katılımı ve sakinlerin bu deneyimi nasıl karşıladığını incelemektedir. Resmi katılım unsurları kentlilerin mahalle geliştirme faaliyetlerini etkilemektedir. Bu durum kentsel gelişim açısından önem arz etmektedir. Genel olarak bakıldığında

174 Meksika’nın Güney kentlerinde katılımcı geleneğin gerçekleşmesine yönelik daha çok yol alınması gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Kentsel yönetişime katılım mahalle ve komşuluk düzeyinde katılımın çekirdeği ve ateşleyici politikası olarak algılanabilir. Bu yüzden de Lombard çalışmasında Meksika’da demokratikleşme ve vatandaş katılımı bağlamında önemli değişiklikler ve yeni siyasi hamleler yapılması ve eğitim programları düzenlenmesi gerekliliğini rapor etmektedir (Lombard, 2013:

147).

Amerika kıtasındaki kentlileşme ve aktif vatandaşlık görünümleri genel olarak değerlendirildiğinde önemli sonuçlar ortaya çıkmaktadır. Genel olarak Kanada ve Amerika gibi ülkelerde yerel yönetimlerin kentli vatandaşların katılımıyla şekillendiği ifade edilebilir. Her ne kadar yerel seçimler 4-5 yılda gerçekleştirilse de yerel yönetimler haricinde kentliler tarafından seçilen kontrol ve denetim grupları olarak kentliler, kent yönetiminde söz sahibi olarak görünmektedir. Kent yönetimlerinin çoğunlukla, özel sektör ve siyasi erkler tarafından gerçekleştirildiği bir gerçektir, fakat sunulan hizmetlerin kentlinin sosyal, sivil ve siyasi faaliyetlerini de olumlu yönde etkileyecek konumda olmasını sağlayacak bu mekanizmalar aktif vatandaşlık için önemli unsurlardır. Kente yeni göç eden insanlara sağlanan imkânların geliştirilmesi gerekliliği de önemlidir. Çünkü yeni kentliler kentin sosyal, siyasi ve ekonomik yapısına etkide bulunabilmektedir ve bu kişilere sunulan hizmetin kalitesi ve kentin mekânsal dönüşümü bu açıdan önem arz etmektedir.

Sosyal yaşamın mekânla sıkı sıkıya ilişkili olması bu tür faaliyetlerin önemini artırmaktadır.