• Sonuç bulunamadı

1.3. AKTİF VATANDAŞLIK

1.3.4. Aktif Vatandaş Olmanın Unsurları

Her toplumun ve toplum üyeleri olarak her bireyin kendine, topluma veya toplum üstü kurumlara katkıda bulunması ve bu katkı konusunda toplum ve toplum üstü kurumlar tarafından teşvik edilmesi gerekir. Devletin belirlediği politikalar

86 kapsamından öteye geçerek yapılan bu katkı, ancak aşağıdan yukarı gerçekleştirilen faaliyetlerle gerçekleştirilebilir. Örneğin, devlet eğitim ve sağlık hizmetleri için imkânlar sunabilir veya kanunlar çıkarabilir, fakat toplumun bunlara ek olarak gönüllü hizmetlerde bulunması ekstra faydalar sağlanmasına yol açmaktadır. Yapılan bu gönüllü hizmetlerin daha sonra kartopu gibi büyüyerek yüksek refah seviyesine neden olacağı kesindir. Bunun yanında bireyin kendi toplumları kadar diğer toplumların yaşamına da etki etme cesareti gösterdiklerinde çerçeve daha da genişlemiş olur ve tüm dünya barış ve huzur ortamına ulaşmış olur. Tabi bu etkinliklerin yapılmasına yönetimlerin ve üst yapının vereceği destek, faaliyetlerin daha etkin olmasına yardımcı olacaktır. Güvenliğin sağlanması, kamu kurumlarının ve hizmetlerinin bu faaliyetleri gerçekleştirilecek şekilde kapsamlı hâle getirilmesi ve yeni düzenlemeler bu destekler arasında sayılabilmektedir. Verimliliğin artırılmasına yönelik bu çabalar, daha iyi ve aktif toplumların oluşumu için şarttır. Aktif vatandaşlık bu faaliyetlerin içinde merkezi konumdadır.

Sosyal devletlerde vatandaşlığın yeni formları, modernleşmenin bir gereği olarak önemli bir yer tutmaktadır. İdari ve siyasi temelde gerçekleştirilen projeler, vatandaşlığı ön plana çıkarmak üzerine olmaktadır: ulusal kimliğin düzenlenmesi, küreselleşen dünyada sosyal uyumu sağlamak için mücadeleler ve devlet-toplum arası ilişkiyi yeniden gözlemleme çabaları bu teşebbüsler arasındadır. Bu mücadelelerin kökeninde aktif vatandaş kavramı yatmaktadır. Aktif vatandaş kendi sorumluluklarının bilincinde olmak, diğerlerini önemsemek ve toplulukların refahını düşünmek için faaliyetlere davet edilir, bu konuda teşvik edilir veya bazen de zorlanır. Kendini geliştirmesi için fırsatları yakalaması ve küreselleşen dünyada ulusal başarı ve yaşam projelerine katkıda bulunması için emek harcaması beklenir.

Etzioni ise toplumsal yaşam biçiminin aktif bir toplumla insanlar tarafından değiştirilebileceği düşüncesinden hareketle aktif faaliyetlerde bulunmak için temel üç unsurdan bahseder (Etzioni, 1968: 4): öz bilince sahip ve bilen aktörler, aktörlerin gerçekleştirmeye kararlı oldukları amaçlar ve toplumsal düzeni geliştirme gücüne ulaşılabilirlik. Yani aktif bir birey olmak için toplumsal veya bilimsel bilgiye sahip olmak, aktiflik konusunda kararlı olmak ve ekonomik, siyasi veya sosyal çerçevede bir güce sahip olmak gerekir. Bilgi aktif bir toplumda, toplumsal bilinç ve eylemi mümkün kılmaktadır. Bilinçsiz bir bireyin aktif olması mümkün değildir. Bir diğer unsur olan karar alma, bilinç ve güç arasında bir bağ olarak karşımıza çıkar. Aktif bir bireyin birkaç seçenek arasından bilinçli bir seçim yapmasını ifade eder. Son olarak

87 gücü ortaya koyabilme kapasitesi, aktif olmanın harekete geçme aşamasıdır. Örneğin kültürel amaçlar için eğitim, toplumsallaşma ve eğlence güç olarak kullanılabilir.

Üretim araçları da diğer bir güç kaynağıdır (Etzioni, 1968: 370-373).

Aktif vatandaş sosyal-siyasi-ekonomik konularda karar alma süreçlerine katılan, içinde bulunduğu toplumun kurallarını ve değerlerini etkileyen faaliyetler gösteren ama bunları yaparken de bireysel değil toplumsal faydayı düşünen vatandaştır (Sancaktar, 2015: 318). Ancak tüm vatandaşlar bu niteliklere sahip olmayabilmektedir. Aktif vatandaşlığı ahlaki, özgürlük, eşitlik ve bağımsızlıktan ziyade siyasi standartlara uyma zorunluluğu çerçevesine yerleştiren Pascoe (2015:

342), pasif vatandaşların devlete olan bağımlılıklarından yola çıkarak aktif olanların kendi efendileri olduğu konusuna vurgu yapar. Aktif vatandaşlar bağımsızdır:

kurumsal düzen içindeki konumları pasif vatandaşlara göre daha etkindir. Bu tipi bir statü olarak düşünmemek gerekliliğinden yola çıkarak, herkesin gerekli becerileri edinerek etkinliğini gösterebileceği fikrine inanmaktadır. Böylece eylemselliğe doğru bir dönüşüm gerçekleşebilmektedir. Bu dönüşüm devlet bağımlılığının üstesinden gelmek, genci yaşlısı tüm bireylerin toplumda aktif rol oynayabilme inancının yerleşmesi ve böylece sağlıklı ve düzgün bir sistemin oluşumuna yardımcı olmak olarak ortaya çıkmaktadır. Buradan hareketle toplumda aktif rol alabilen bireyler için aktif vatandaş olmanın unsurlarını11 şöyle sıralayabiliriz (Matituta, 2007: 3-4):

1- Geleneksel siyasi eylemler (oy verme, partiye katılma, siyasi bir konuma aday olma)

2- Gönüllü toplum eylemleri (toplumla ilgilenen kurumlarla birlikte çalışma, iyi bir amaç için para toplama vs.)

3- Siyasi ve sosyal yönü değiştirme yolları arama (gazetelere yazı yazma veya imza kampanyasına katılma gibi legal faaliyetler; trafiğe engel olma, duvarlara yazı yazma, bir yeri işgal etme gibi illegal faaliyetler) 4- Kendi kendine planlanan eylemler (finansal olarak destekte bulunmak,

kendi kendini yönlendiren bir öğrenci olmak, yaratıcı bir sorun çözücü olmak, girişimci değerleri benimsemek)

Bu unsurların gerçekleşmesi için öncelikle vatandaşların devlet hizmetleriyle ilgili uzun soluklu taleplerini içeren seçme şansı için uygun mekanizmalar ve ortam gereklidir. Özel ve kamu mallarına katılım esnek olmalıdır ve vatandaş aktör olarak

11 Bu unsurları Westwood ve Williams (2005: 99) mekânsal hareketlilik, ekonomik durum, siyasi katılım ve sosyal görünürlük şeklinde değerlendirmektedir.

88 tercih hakkına sahiptir. Eğer gerçekçi seçim imkânı sunulmazsa veya çekici tercihler olmazsa özgür bir seçim hakkından bahsetmek mümkün değildir.

Refah düzeyi ve sosyal imkânlar için aktif vatandaşlığın kendileri ve birbirlerinin huzuru için sorumluluk almasına vurgu yapılması eğilimi önemli bir unsurdur. Toplumun kendi kendine organize olması, yakın bölgelerde katılımın özendirilmesi faaliyetleri aktif vatandaşlığın genel eğilimidir. Ücret beklemeden yapılan bu sorumluluk süreçleri ile yeni kişisel ve toplumsal sorumlulukların da yolu açılmaktadır. Yeni bir yönetim şekli olarak bu vatandaş tipi politika seçenekleri ve hizmet gelişimine teşvik edilir ve toplum tabanlı, politikayla ilgili hizmet veya idari kararlara katılım fırsatıyla meşgul olmaya özendirilir. Paneller, jüriler, hizmet kullanım danışmanlığı, idari kurullar ve değerlendirme projeleri bunlardan bazılarıdır. Ayrıca web tabanlı katılım fırsatları da günümüz hükümetlerinin önde gelen uygulamalarıdır. Bu işbirlikçi yönetim biçimine doğru ilerleyiş aslında sağlıklı sivil toplumlara ulaşımı sağlamakta, hükümet ve birey arasındaki güven kaybını ortadan kaldırmakta ve sosyal dışlanma problemlerini gidererek, hizmet performansını da artırmaktadır (Newman & Tonkens, 2011: 13-15).

İnsanların kendilerini aktif vatandaşlar olarak görmeleri, toplum yaşamında bir etkiye sahip olmaları için gönüllü, istekli, yetenekli ve donanımlı olmaları için kendi aralarında yeni katılım ve eylem biçimleri bulma konusunda bireysel olarak güvende olmalarını sağlamak (Heater, 2004: 100) temel hedef olmaktadır. Hükümet politikaları sosyal hareketler sonucu ortaya çıkan seçim hakkını bir göreve dönüştürme çabası içindedir; vatandaşlar mal ve servisleri vatandaşlık görevlerini yerine getirmek temelinde seçebilir, kötü ve kusurlu eşya ve hizmeti cezalandırabilir veya iyi hizmetleri ödüllendirebilir. Hükümetin aktif vatandaşlığı özendirmesi sosyal hareketlerin ve diğer mücadelelerin başarısına bağlıdır. Hiçbir maddi kaygı beklemeden, insanlığa ve çevresine faydalı olma inancı ile gerçekleşen gönüllülük, toplumsal temelde bireysel egolarından uzaklaşarak ve yine toplumsal düzene katkıda bulunmaya yönelik sorumluluk alma ve son olarak diğer vatandaşlarla ortak çalışmanın bir gereği olarak katılım ve işbirliği. Bu dört unsur, son dönemlerde vatandaşlığa yüklenmek istenen yeni anlamlara katkı sağlayan önemli kavramlar olarak göze çarpmaktadır.

89 1.3.4.1. Gönüllülük

Gönüllülük, bir bireyin herhangi bir çıkar gözetmeden toplumun yararına olacak bir girişime veya bir sivil toplum kuruluşunun, derneğin etkinliğine katılmasıdır. Bir başka deyişle ekonomik fayda beklemeden sosyal ve siyasi temelde destek veya zorlama olmadan manevi fayda ağırlıklı olan faaliyetlerdir. Genel olarak dayanışma, karşılıklılık, aidiyet, güven ve güç kazanma gibi değerleri içinde barındırır (Şentürk ve ark., 2016: 17). İnsanların genel manada yaşam kalitesini artırmalarına ve kamu yararını sağlamalarına imkân veren bu bireysel veya toplumsal girişim, hukuki ve kurumsal yapılar bünyesinde gelişen faaliyetlerle gerçekleşir. Bu tür faaliyetlerin refah düzeyine ve devletlerin gelişimine katkısı ve yüz yüze ilişkilerin güçlenmesine faydası, toplumsal gelişim açısından son derece kritik bir role sahiptir. Sadece siyasi açıdan değil, kültürel ve sosyal açıdan da gerçekleşebilen bu unsur kültürel ve sosyal sermaye birikiminin güçlü kalmasında etkili olmaktadır ve bu yüzden de son yıllarda birçok ülkede gönüllülük çalışmalarının arttığı görülmektedir.

Modern refah devletinin kökenlerinin, kısmen on dokuzuncu yüzyılın gönüllü ve karşılıklı yardımlaşma toplumlarında yer aldığı kabul edilmektedir (Egerton &

Mullan, 2008: 146). Buradan hareketle “iyi” ve “aktif vatandaşlığı” teşvik etmek için gönüllü olmanın rolü yadsınamaz bir gerçektir. 1990'ların sonlarından bu yana gönüllülük ve genel olarak üçüncü sektöre yönelik sürdürülebilir bir politika ve finansman desteği devam etmektedir. 1997 ve 2010 yılları arasında başlatılan çok sayıda üst düzey çalışmalarda inceleme, politika, program ve girişimin üç kilit sonucu olduğu belirtilmiştir (Collin, 2015: 65):

1) Gönüllülük için olumlu bir iklim oluşturmak,

2) Hem ulusal hem de yerel düzeyde altyapının rasyonelleştirilmesi ve iyileştirilmesi,

3) Gönüllülüğü kamu hizmeti ve sosyal yardım düzenlemeleri içindeki kurumsal düzenlemelere dâhil etmek.

Böylece son yıllarda gönüllülük, prensip ve uygulama olarak teşvik edilen bir politika haline getirilmeye çalışılmaktadır. Toplumsal ve mesleki deneyimi artıracağına yönelik inanç, insanlara yardım etme ve bilgilenme temelli kişisel hazların elde edilmesi gibi faydalar özellikle hükümetlerin sosyal, eğitimsel ve çevresel hedefleri başarmak için bu tür gönüllülük organizasyonlarını destekledikleri

90 görünmektedir (Packham, 2008: 2-3). Fakat burada dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, bu işin gönül işi olarak görülmesi ve parayla veya tek başına yapmakla elde edemeyeceğin duygusunun her zaman canlı tutulması üzerinedir.

Gönüllülük genel olarak mesleki yapı, ekonomik faaliyet ve sosyal yapıyla doğrudan ilişkilidir. Beceri ve iş tecrübesi gönüllü çalışma faaliyetlerinde etkilidir.

Yüksek eğitimli kişilerin örgütler aracılığıyla gönüllü olma olasılıklarının daha yüksek olduğu, daha az eğitimli kişilerin de gayrı resmi olarak gönüllü olma olasılıklarının daha yüksek olduğu bilinmektedir. Genel olarak, uygun zaman, yaş ve eğitim için ayarlama yaptıktan sonra, kadınlar erkeklerden daha fazla gönüllü işler yaptığı da çalışmalarda ortaya çıkmıştır (Egerton & Mullan, 2008: 159). Gönüllülük, kültürel ve çevresel derneklere aktif katılım, ilgili kişilerin refahını iyileştirmektedir.

Siyasi ve sendikalara katılım, yaşamlarının tatmininde önemli bir iyileşme sağlamakta ve diğerlerine duyulan güveni artırmaktadır.

Gönüllü vatandaş, bir ücret beklentisi içinde olmadan öncelikle görevleri seçme özgürlüğüne sahiptir ve o görevi benimsemesi gerekmektedir. Yalnız dikkat çekilmesi gereken husus, profesyonel bir çalışan olmamasına rağmen üstlendiği görev ne kadar basit olursa olsun bu görevi profesyonelce yerine getirebilmelidir.

Bunun yanında STK’ların da gönüllülere profesyonelce muamele ederek toplumsal ve kurumsal faydanın gözetilmesi gerekmektedir (Şentürk ve ark., 2016: 21-23).

İçinde yaşadıkları toplumun ve dünyanın bir parçası olma bilinciyle her daim kendilerini sorumlu hisseden, bu tür faaliyetlere her zaman emek harcayan ve bunu bir yaşam tarzı haline getiren kişiler gönüllü olabilir. Gönüllülük sivil toplumun ana bileşeni olarak kabul edilmektedir. Burada hedeflenen, komşuluklar ve toplumların sosyal dokusu ve yaşam koşullarıdır. Gönüllülükte odak nokta, topluma katkıda bulunmak için gerçekleştirilen faaliyetler üzerine olduğu için güçlü komşuluk anlayışı ve aile bağları yüksek düzeyde gönüllülük faaliyetleri için önem arz etmektedir. Ayrıca eğitim rolünü de gözden kaçırmamak gerekir.

Gönüllülüğün topluluk oluşturma, sivil ruh ve demokratik hükümet için önemi birçok kez ortaya kondu ve tekrarlama gerektirmiyor.

Gönüllülük mümkün olan her durumda, hizmet öğrenme şeklinde gerçekleştirilir. Hizmet içi öğrenme, hizmet edenlerin kendi deneyimlerinden eğitsel ve sosyal olarak yararlandıklarını kabul ettikleri bir gönüllülük biçimidir. Her türlü gönüllülük biçimleri saf araç-temelli ilişkilerde tercih edilmekle birlikte, özellikle insanları eğitme idealiyle uyumludur. (Etzioni, 2000: 21)

91 Bütün bu açıklamalardan yola çıkarak gönüllü olmanın çerçevesi belirlenebilmektedir. Şentürk ve arkadaşları gönüllülüğü uygulama alanlarına göre altı bölümde incelemektedir (Şentürk ve ark., 2016: 310-315):

1. Çevrimiçi gönüllülük: Özellikle 70-80’li yıllarla birlikte teknolojik