• Sonuç bulunamadı

3.7. Başka Ülkelerde Metropoliten Yönetim Sistemleri ve Politikalarına Dair

3.7.1. Amerika Birleşik Devletleri’nde Metropoliten Yönetim

ABD, federal bir devlettir ve 50 eyaletten oluşmaktadır. Dillon Kuralı (Dillion’s Rule) olarak adlandırılan kavrama göre yerel yönetimler, eyaletlerin ürünüdürler (Eke, 1982: 66). ABD’de yerel yönetimler; il (county), belediye (municipality), kasaba (township/town) ve özel amaçlı yerel yönetimler olmak üzere dörde ayrılmaktadır. Özel amaçlı yerel yönetimlerde kendi aralarında “okul yönetimi” ve “özel amaçlı yönetim” olmak üzere ikiye ayrılmaktadır (Ömürgönülşen, 2013: 322). Özel amaçlı yerel yönetim türleri ise okul bölgesi yerel yönetimleri (school districts) ile diğer özel amaçlı yerel yönetim birimlerinden (“special-purpose districts” ya da “special district governments”) oluşmaktadır (Harrington, 1991: 156- 159; Morgan ve England, 1996: 41; Gül, 2013: 26).

ABD’de yerel yönetimler, eyalet meclisinin yasama işlemi ile kurulurlar ve aynı yöntemle kaldırılırlar. Amerikan federal sisteminde anayasal güç federal yönetim ile

eyalet yönetimleri arasında paylaşılmıştır; çünkü yerel yönetimler federal anayasa ile düzenlenmemiştir. ABD’de eyaletlerin büyük çoğunluğu yerel yönetimlere yerel anayasasını yapma (home rule) yetkisi vermiştir (Gül, 2013: 26). Bu nedenle de, ABD’de yerel yönetimlere, yerel hükümet anlamına gelen “local governments” denilmektedir (Gül, 2013: 19). Genel olarak eyalet yönetimleri eyaletle ilgili kanunların yapılmasının yanı sıra eğitim başta olmak üzere, kamu sağlığının korunması, iş yaşamının düzenlenmesi, tarım ve hayvancılığın yürütülmesi ve eyelet güvenliğinin sağlanması gibi temel görevlere sahiptirler (Parlak ve Ökmen, 2015: 120). 1950’li yılların başlarında 117 bin dolayında olan yerel yönetim birimi sayısı, birleştirmeler yoluyla 1970’li yılların başlarında 78 bine kadar düşmüş; 2012 yılında ise tekrar 89 bine ulaşmıştır (Ömürgönülşen, 2013: 321-322).

ABD Nüfus Bürosu tarafından metropoliten alan konusunda belirlenen kriterler; nüfus, iş-meşguliyet ve merkezi kent ile diğer kentlerin ilişkisi şeklindedir. Yani nüfus açısından belirli bir yoğunluğa ulaşmış bir merkezi kent ile iş ve ekonomik bağlantıları yoğun olan başka kentlerin bütünleşmesi suretiyle metropoliten alanın oluşacağı belirtilmektedir (Görmez, 1993: 20). ABD’de birçok büyük metropoliten alan ve kent bulunmaktadır. Bu metropoliten alanlar, genellikle bir merkez anakent ile onu çevreleyen ve onunla ekonomik olarak bütünleşik yörekentler (suburbs) ve ilçe yerel yönetimlerinden oluşmaktadır. Ancak, ABD’de bu tür metropoliten alanlarda kentsel bölgeye hizmet sunan genel bir metropoliten yönetim yapısı yoktur. 1980’lerden itibaren yaygınlaşan bir model olarak kamu tercihi yaklaşımı da metropoliten yönetimler oluşturulması amacıyla küçük yerel yönetimlerin birbirileriyle birleştirilmelerine karşı çıkmış ve adem-i merkeziyetçi metropoliten yerel yönetim yapılarının korunmasını savunmuştur (Gül, 2013: 36-37).

ABD’de anakentsel sorunlar için köklü çözümler içeren önerilerden, 1982 yılı itibariyle son 27 yıllık bir dönemde, kent ile “county” yönetimlerinin birleştirilmesini isteyenlerden sadece 11’i ve yerel federasyon kurulması önerilerinden ise yalnız biri halk oylamasında kabul görmüştür (Zimmerman, 1970: 133). Zimmerman’ın (1974: 133) araştırmasını yanıtlayan 2.248 kent yönetiminden %61’i birleşmeden ziyade yönetimlerarası hizmet anlaşmaları yaptıklarını belirtmişlerdir (Eke, 1982: 18).

ABD’deki toplam 50 eyaletin 42’si bölgesel sorunlara çözüm aramak üzere, yönetimlerarası planlama ve işbirliğini özendiren, bölgesel birlikler ve kurullar oluşturulmasını kolaylaştıran özel kanunlar yapmışlardır. Hatta 29 eyalet kendi yerel

yönetimlerinin çevre eyalet yerel yönetimleriyle anakentsel amaçlar için ortak girişimlerde bulunmalarına bile izin vermiş bulunmaktadır (Zimmerman, 1974: 138; Eke, 1982: 22). Gönüllü katılım ilkesine dayalı olan bölgesel kurullar ya da seyrekçe kullanılan deyimiyle “konferanslar” yönetimlerin temsilcilerinden oluşmakta, “anakentsel sorunlar konusunda görüş birliği sağlamak ve sorunları işbirliğine dayalı eylemlerle çözmeyi amaçlamaktadır (Humes, 1962: 106; Eke, 1982, 23). ABD’de 1965 yılında sadece 12 kentsel-bölgesel kurul varken, 1970 yılında bu sayı 159’a yükselmiştir. 1972 verilerine göre ise, anakentsel nitelikli işlevler yapan bölgesel birliklerin sayısı 600’ün üzerindedir (Scheiber, 1971: 44; Seyler, 1974: 163; Eke, 1982: 23).

Eleştirilere rağmen, bazı Amerikan metropoliten alanlarında metropoliten yönetim biçimlerinin denendiği ve geliştirildiği görülmektedir. 1990’lara kadar değişik eyaletlerde 30 kadar belediye ve ilçe yerel yönetimi birleşmeleri gerçekleşmiştir. Birçok birleşme girişimi ise yerel halk tarafından sandıkta oylama sonucu geri çevrilmiştir (Visser, 2002: 41-42; Gül, 2013: 38). Metropoliten alanlarda belediye ve ilçe yerel yönetimlerinin birleştirilmesiyle oluşturulmuş birleşik ya da bütünleşik metropoliten yönetimler ve ayrıştırılmasıyla oluşturulmuş az sayıda bağımsız kent yönetimleri (Missouri Eyaleti’nde St. Louis, Maryland Eyaleti’nin Baltimore ve Nevada Eyaleti’nde Carson kentleri) bulunmaktadır. Yerel yönetimler arasında bölgesel ölçekli sorunlara çözüm bulmak amacıyla gönüllülük temelinde oluşturulan yerel hükümet konseyleri (“Councils of Governments” ya da “COGs”) ve piyasa temelli yerel yönetimler arası hizmet birlikleri ve sözleşmeleri gibi yapılar ve düzenlemeler, diğer Amerikan metropoliten yönetim biçimlerine örnek olarak verilebilir (Gül, 2013: 38). ABD’de 1942 yılında mahalli idare birimlerinin sayısı 155.067 iken bu sayı 1977 yılında 81.299’a inmiştir (Nadaroğlu, 2001: 126).

ABD’de metropoliten alanlarda daha etkin, etkili ve ekonomik işleyecek yönetim modellerinin geliştirilmesi çabalarının kökeni 1850’lere kadar gitmektedir. ABD’de metropoliten alanlarda tek tip bir metropoliten uygulaması yoktur (Gül ve Batman, 2013: 20). Metropoliten alanlarda, belediye ve ilçe yerel yönetimlerinin birleşmesiyle oluşmuş birleşik ya da bütünleşik metropoliten yönetim biçimleri bulunmaktadır. Bu birleşme sonrasında hem belediye hem de ilçe yerel yönetim birimlerinin varlıkları genellikle devam etmektedir. ABD’de oldukça yaygın bir biçimde hizmet anlaşmaları yönteminden yararlanılmaktadır. Hizmet anlaşmaları

yöntemi kentsel hizmetler satan bir örgüt olarak gelişen Los Angeles County’de görülmektedir. 1950’lere kadar değişik kent ve yerleşim alanlarına hizmet satmak üzere her hizmet için ayrı anlaşmalar yapan County, 1954 yılında “Lakewood Planı” olarak adlandırılan bir yolla çok sayıda hizmeti içeren paket anlaşmalar uygulamasını başlatmıştır (Eke, 1982: 18-19). Bu modelde metropol alanda belediyeler varlıklarını sürdürmekte ancak aralarında birlikler kurarak ve/veya birbirilerinden hizmet satın alarak metropol ölçekte hizmet yürütümüne çözüm bulunmaya çalışılmaktadır. Model yerel yönetimler arasında yarışma yarattığı için daha ucuz hizmet üretilmesi sonucunu yaratabilmekte, hizmet yürütülüşünde esneklik sağlamaktadır (TÜSİAD, 1997: 54).

ABD’de San Francisco, Boston ve Philadelphia’da belediye/şehir-ilçe (city- county) birleşmesi görülmektedir. Bu modelde yönetsel alan tek olup hem city hem de county bağımsızdır, aralarında hiyererarşik bir ilişki bulunmamaktadır. Ancak herbir kamu hizmeti kent ve ilçe (city ve county) tarafından paylaşılmaktadır. 20. yüzyılın başlarından itibaren hızlı bir kentsel gelişme yaşayan Indiana’da 1940’lardan sonra Indianapolis kentinin yerleşim sınırları Marion ilçesine kadar dayanmıştır. 1969 yasama yılında Cumhuriyetçilerin ağırlıkta olduğu Indiana Eyalet Parlamentosu’nun kabul ettiği birleştirme kanunuyla 1 Ocak 1970’den itibaren Indianapolis kenti ve Morion ilçesi, Unified Governmental Structure (UNIGOV) adı altında birleşerek ortak bir yönetim çatısı oluşturmuşlardır. UNIGOV sisteminde, kent ve ilçe meclisleriyle üst yönetim birleştirilmiştir (Tuzcuoğlu, 2003: 101-102).

Philadelphia, Denver, Los Angeles, San Francisco, Jacksonville, Nashville, Indianapolis, Louisville, New Orleans, Kansas City, Broomfield ve Lexington gibi kentler bölgesel yerel yönetim niteliğinde, metropoliten belediye yönetimlerine sahiptir. Herhangi bir eyaletin parçası olmayıp ABD’nin başkenti olan ve Amerikan Federal Hükümeti’nin yetki alanında bulunan Washington D.C. iki bağımsız kent (Washington ve Georgetown) ile Washington ilçe yerel yönetiminin birleşiminden oluşmuş bir metropoliten belediye yönetimidir. Bu uygulamanın başka bir ilginç örneği de Miami’de oluşturulan iki düzeyli ya da federatif metropoliten yönetimidir. Burada ilçe yerel yönetimi kentsel bölge ölçeğindeki toplu taşım, kentsel planlama, sağlık, polis, itfaiye gibi yerel hizmetleri sunma görevini de üstlenerek, belediyeler üstü bir metropoliten yönetim birimi olmuştur (Gül ve Batman, 2013: 20-21).

Metropoliten Konsey Birliği türü metropoliten yönetimin tek örneğini ABD’nin Minessota eyaletindedir. 1960’lara kadar kent yöneticileri kentteki yetersiz

kanalizasyon sisteminden, okullarda kalabalıklaşan sınıflardan ve bu sorunları çözmeye yetmeyen bütçelerden yakınmaktaydılar. 1960’lı yıllarda kentteki saygın yerel liderler, çalışma gruplarında, düzenledikleri toplantılarda ve forumlarda metropoliten sorunları tespit ederek, bunların çözümünün metropoliten bir örgütlenme modeliyle gerçekleştirilebileceğini savunmuşlardır. Bu konuda Cumhuriyetçiler ve Demokratlar uzlaşmışlardır ve metropoliten yönetime geçilmesi hakkındaki kanun 25 Mayıs 1967’de onaylanarak yürürlüğe girmiştir. Nüfusu, 2000 yılı itibarıyle 2.642.056 olan ve büyük bir coğrafi alana yayılan metropoliten yönetimi Minneapolis ve St. Paul kent ikilisi oluşturmaktadır. ABD’nin California Eyaleti, San Francisco bölgesinde bulunan Körfez Belediyeler Birliği (The Association of Bay Area Governments - ABAG) kurulmuştur. Federal devlet ile eyalet Hükümetleri ABAG’ı bir bölgesel planlama kuruluşu olarak kabul etmektedirler (Tuzcuoğlu, 2003: 151).

İkiz Kentler Metropoliten Konseyi (The Twin Cities Metropolitan Council - TCMC) şeklinde örgütlenen metropoliten alan; 7 county (ilçe), 138 belediye, 50 township (kasaba), 49 okul bölgesi (school district), 6 metro hizmet ve planlama ajansı ile 22 özel amaçlı bölgeyi kapsamaktadır (Mattoon, 1995: 11’den Tuzcuoğlu, 2003: 142). Konsey üyeleri, iş dünyasının liderleri ve yerel yetkililer arasından Eyalet Meclisi tarafından atanmaktadır. Bu kişiler eyalet yönetimiyle uyumlu çalıştıkları için radikal kararlar alabilmişlerdir. Fakat hizmetlerin koordinasyonunda pek çok alt yerel birim ile ilişkilendirilmesi, hizmetlerin geç işlemesi ve yönetimde istikrarsızlıklar ortaya çıkarmıştır. Ayrıca, Konsey’in, halk ile hiçbir zaman güçlü bağları olmamıştır. Bu nedenle bölgedeki sosyal ve ekonomik eşitsizlikleri ortadan kaldırma konusundaki çalışmaları yetersiz kalmıştır. 1980’li yıllarda Konsey’in, eyalet yönetiminden aldığı destek giderek azalmıştır. Bunlara ilaveten kendi bürokrasisi de büyümüş ve kendi iç yönetiminde sıkıntılar yaşamaya başlamıştır. Minneapolis ve St. Paul’de metropoliten yönetimin kurulması, mevcut belediyelerin tüzel kişiliklerini sona erdirmemiştir. Bu metropoliten yönetim modeli nitelik itibariyle çok işlevli olduğu için, bölgenin bütününe yönelik olarak stratejik planlama (toplumsal, fiziksel ve ekonomik nitelikli) sorumluluğuna sahiptir (Tuzcuoğlu, 2003: 144).