• Sonuç bulunamadı

III. MEVLANA VE ESERLERİ

2. MEVLANA ÖNCESİ FELSEFE VE TASAVVUF

3.3. Aşk Metafiziği

3.3.5. Aşkın Alanı ve Değeri

Tasavvuf anlayışında genel olarak, gerçeğe ancak gönül yöntemiyle erişilebileceği öğretisi hâkimdir. Arapçada sufilik olarak ifade edilen bu mistik akım İslam’ın içinden çıkan veya İslam felsefesine has bir yaşam biçimi değildir. Bu deneyimde amaç Ruh’un Tanrı ile bütünleşmesi ve O’nunla bir olmasıdır.644 Tasavvuf

felsefesine konu olan ve kişinin Tanrı’nın varlığında yok olması veya erimesi anlamına gelen fenaya ulaşma kavramı Hint kaynaklıdır. Mistik öğretinin sadece bir yönünü ifade eden fenaya ulaşma, bir olma gibi kavramlar İslam dünyasında gelişen tasavvuf felsefesiyle sınırlı olmayıp diğer bazı öğretilere mensup mistiklerle birlikte, doğasında dini ve mistik unsurları barındıran Yeni Platonculuk’ta da mevcuttur.645 Felsefi ve kültürel temaslar sonucunda Abbasiler devrinde Yunan filozoflarına ait eserlerin Arapçaya tercüme edilmesiyle Yunan felsefesinin ve özellikle de Yeni Platonculuğun İslam tasavvufu anlayışına etkisi olduğu görülmektedir. Nitekim tasavvufi öğretide ortaya konan kurgusal bilgilere, kuramlara ya da kavramlara bakıldığında mistik karakter taşıyan

642 Mesnevi, Cilt II, b. 2160-2164, Cilt III, b. 377, Cilt V, b. 2520,2521. 643 Mesnevi, Cilt V, b. 2343-2347.

644 Arkoun, M., İslam Üzerine Düşünceler, Metis Yayınları, İstanbul, 1999, s. 103,108. 645 O’leary, age., s. 182,183, Şahin, age., 1946, s. 115.

Yeni Platoncu akımın tesirlerini görmek mümkündür.646 Tasavvuf dünyasının önemli bir

ismi olan Mevlana’nın eserlerinde de Yunan felsefesinin ve özelliklede Yeni Platonculuğa ait felsefi görüşlerin izlerini görmek mümkündür.647 Platon öğretisinin yeni

bir yorumu olarak Yeni Platonculuk, İslam tasavvufuna derin etkiler bırakmış olmalı ki, Platon, Mevlana’nın eserlerindeki metaforik ifadelerinde de mucize yaratan büyük bir

doktor olarak yer almıştır.648

Hallac-ı Mansur gibi bazı İslam mutasavvıflarında olduğu gibi Mevlana’nın felsefesi, mistik bir aşk felsefesi üzerine kuruludur. Mevlana, şairliğiyle ve sahip olduğu aşk anlayışıyla tasavvuf geleneğinin zirvesinde yer almaktadır. Tasavvuf dünyasında önemli ölçüde söz sahibi olan ve fikirleriyle önemli etkiler bırakan Mevlana, bu yönüyle yaşadığı dönemden bugüne geçen yedi asırlık tarih içerisinde yerini almıştır. Mevlana’nın aşk felsefesi; kötülüğü emreden nefsin istek ve arzulardan arınarak olgunlaşmış bir ruh haline ulaşma anlayışına, Tanrı ile bütünleşme ve estetik mahiyete sahip bir dünya görüşüne sahiptir. Bunların aksine düşünceleri olan filozoflar ve mutasavvıflar eleştirilmektedir.649

Mevlana, Mesnevi’sinin giriş bölümünde aşkı; sayıya ve ölçüye sığmayan sevgi olarak tanımlamaktadır.650 Ona göre aşk, dil ile ifade edilebilen veya işitilerek

öğrenilebilen bir şey değildir, ancak ve ancak tecrübe ile yaşanılan bir deniz gibidir.651

Mevlana’ya göre, ruhun gıdası olan aşk652 ateşinin yanında cehennem ateşi sönük kalır

ve cehennem ateşi aşk ateşinin yanında ancak bir duman hükmündedir.653 Mevlana’nın

deyimiyle; “Aşk, öyle bir alevdir ki, onun alevi yükseldiğinde her şeyi yakar, aşkın

karşısında her şey yok olur ve geriye sadece Allah kalır.”654

Gönül yöntemini; akıl etmenin, düşünmenin, ilmin, mantığın ve dilin üstünde gören Mevlana, kınama, azarlama gibi duygularla hareket etmeyen bir şair olduğunu iddia etmesine rağmen eserlerinin birçok yerinde bu yetiler ya da yöntemleri hor görüp küçümsemektedir. Hatta akıl ve mantık ilmini yöntem olarak kullanan bazı filozoflar ve

646 Ülken, age., 1968, s. 121, O’leary, age., s.172,173. 647 Ülken, age., 2007, s. 274.

648 Schimmel, age, s. 17,18. 649 Ayan, agm., s. 162, s. 35. 650 Mesnevi, Cilt II, s. 5,6.

651 Mesnevi Cilt V, b. 2189, 2732, 2733, 3584, Mesnevi Cilt II, b. 3017, 3018, Mesnevi, Cilt II Giriş Bölümü, s. 5,6.

652 Mesnevi, Cilt III, b.3035. 653 Mesnevi, Cilt VI, b.4618.

kelamcılar da Mevlana’nın iğneleyici sözlerinden nasibini almışlardır. Çünkü Mevlana için önemli olan şey kişinin nihai varlığa ulaşmasını sağlayan hal bahsidir. Akıl, mantık, gibi yöntemler ise bu konuda sınırlı olduğu için sadece nesnel dünyaya ait şeyleri tanımamıza imkân vermektedir.655

Aşk, üstünlükte, bilgide, defterde, kâğıtlarda değildir; halk dedikoduya düşmüştür ya, o yol da âşıkların yolu değildir.

Aşkın dalı, bil ki ezel âlemindedir; kökü ebed âleminde; bu ağaç, ne Arş'a dayanır, ne yeryüzüne, ne de gövdesi vardır bu ağacın.

Aklı işten attık, hevesi de bir iyice dövdük; çünkü bu ululuk, şu akla, şu huylara layık değildir.656

Yarabbi, canıma bu dilden başka bir dil ver de birliğini söylerken zünnârım çözülmesin.

Gönlümden sabrı, kararı aldın beni sarhoş ettin, yerlere yıktın; nerde bilgim, nerde hilmim, nerde o her şeyi anlayan aklım?

Ey eşsiz güzelim, ey sözle anlatmama imkân bulunmayan, ey vasfı söze sığmayan dilberim, ey suçlarımı örten, söze bir güzellik ver, şu sözü bir beze.657

Ne vakit senden vazgeçeceğim de bilgi güneşiyle padişahın gölgesine geleceğim ey söz?

Yarabbi, ecelimden Önce beni ilimden de geçir, amelden de; hele şu ağızlara gelen, dillere düşen sözden büsbütün geçir beni.658

Söz söylemekten elimi yıkadım, mantıktan arındım; Ama günlük hayatın olayları birbiri üstüne gelince tövbe abdestini tekrar bozdum.659

Mevlana’ya göre, entelektüel çabalarla aşkın anlatılmaya çalışılması olanaksızdır. Akıl burada, aşk şehrinde çamura saplanan eşek gibidir. Ona göre aşk kavramının ne olduğunu anlamanın yolu ancak aşk hallerinin yaşanmasından geçer. Yani gönül

655 Ülken, age., 2007, s. 278.

656 Divan-ı Kebir, Cilt III, s. 469, b. 3884-3886. 657 Divan-ı Kebir, Cilt I, s. 133, b. 1236-1239.

658 Divan-ı Kebir, Cilt I, s. 175,176, b. 1658,1667,1668. 659 Divan-ı Kebir, Cilt V, s. 663, b. 6035.

yönteminin hayata tatbik edilerek bu duygu durumunun içinden geçilmesi gerekir.660

Mevlana, Mesnevi’sinin ikinci cildinin ön sözünde şu ifadeye yer vermektedir; “Birisi,

âşıklık nedir diye sordu; dedim ki: bize dönersen bilirsin”.661 Nitekim sübjektif bir

tecrübe sınıfına giren ve psikolojik bir içsel yaşam şekli olarak ifade edebileceğimiz mistik aşk halleri; aklın üstünde olan duygu durumlarını ifade etiği için bu tecrübenin içerikleri sözcüklerle ifade edilemediği gibi ne kavramsallaştırılabilir nede anlatılabilir bir tecrübedir. Başka bir ifadeyle, kısaca hiçbir dilsel sistemin uygulanamadığı bu tecrübede bir anlatılamazlık durumu söz konusudur.662 Akılsal alanın üzerinde yer alan

bu gizemli algılayışları anlamaktan yoksun olan kişilere mutasavvıflar tarafından manevi

körlük, mistik çevrelerce gören-kör yakıştırması yapılmaktadır.663

Mevlana düşüncesinde çok önemli bir yere sahip olan, yüce ve güçlü bir istek şeklinde kendini gösteren aşk; uçsuz bucaksız, akla hayale sığmayan, derin bir denize benzetilmektedir. Mevlana’ya göre aşkın yer almadığı bir dünyanın varlığını devam ettirmesi mümkün değildir. Ona göre evrendeki canlı veya cansız tüm varlıklar, var olma sebebini ilahi aşka borçludurlar. Yaşam içindeki tüm canlılık ve gökcisimlerinin belli bir yörüngede akması dahi aşk sayesindendir. Mevlana’ya göre yaratılışın sebebi olan aşk, ne anlatılabilen ne de işitilebilen bir duygudur, ona göre aşkın sayısı da ölçüsü de yoktur.

Aşk bir denizdir, gökyüzü bile bir köpüğüdür onun; aşk, Yusuf’un havasına kapılan Zeliha gibi şaşırtır-gider insanı.

Göklerin dönüşünü aşk dalgasından bil; aşk olmasaydı donardı dünya.

Aşk olmasaydı cansızlar, bitkiler yok olur muydu? Boy atıp gelişen, üreyip türeyen bitkiler, canlarını feda ederler miydi?

Esintisinden Meryem’in gebe kaldığı o soluğa can, nasıl olur da feda ederdi özünü?

Her şey yerinde buz gibi donar-kalırdı; her varlık, çekirge gibi uçar, aranır mıydı hiç?

660 Mesnevi, Cilt I, b. 111-116. 661 Mesnevi, Cilt II, s.5. 662 Tüzer, age., s. 48,240. 663 Tüzer, age., s. 215,216.

O olgunluğa âşık olanlar, boy atan fidan gibi zerre-zerre yüceliğe koşarlar, yücelirler.664

Aşk, söze sığmaz, işitmekle anlaşılmaz; aşk, bir denizdir ki dibi yoktur, görünmez.

Denizin katreleri sayılamaz, yedi deniz, aşk denizine karşı küçücük bir göldür.665

Aşk, denizi bile bir tencere gibi kaynatır; aşk, dağı ezer, kuma döndürür.

Aşk, göğü yüz yerden yarar; aşk, sebepsiz, illetsiz olarak yeryüzünü titretir.

Tertemiz aşk, Muhammed’e eş oldu da Tanrı, aşk yüzünden ona, “Sen olmasaydın” dedi.

İşin sonu-özü şu: O, aşkta tekti; o yüzden de Tanrı, onu, Peygamberler içinden seçti.

Tertemiz aşk olmasaydı dedi, gökleri nerden yaratırdım.

Ben dedi, yüce göğü, aşkın yüceliğini anlayasın diye yücelttim.666

Mevlana’ya göre aşk; korku, kaygı, öfke, hayal kırıklığı, üzüntü, depresyon, yalnızlık gibi duygu durumu ifade eden tüm olumsuzlukları, davranışsal ve duygusal bozuklukları sağlıklı bir davranışa dönüştüren bir ilaç; bireysel yaşamların iyileştirilmesine ve gelişmesine ön ayak olan psikolojik bir araçtır.667 Allah’ın sırlarının

usturlabı olan aşk,668 insanları Tanrı’ya ve hakikate ulaştıran yegâne güçtür. Dolayısıyla

Mevlana’ya göre hakikatin sırlarını elde etmek isteyen insan bu gücü arayıp bulmalıdır. Düşünürümüze göre akılcı yöntemlerle arayışa giren kişiler aşk yöntemini anlayabilecek durumda değildirler. Aşk yöntemini hayatına uygulamayan insanlar doğru yolu bulmuş sayılmazlar. Mevlana’ya göre gerçek bilgilere ulaşmayı başaranlar sadece aşk elbisesini giyebilen insanlardır.669 664 Mesnevi, Cilt V, b.3854-3859. 665 Mesnevi, Cilt V, b.2732,2733. 666 Mesnevi, Cilt V, b.2736-2741. 667 Arasteh, age., s. 114. 668 Mesnevi, Cilt I, b. 110.