• Sonuç bulunamadı

12. Ebû Hâmid: Bu şârihe ait bir şerhin olduğunu Habeşî (2004:I, 56) ve Kâtip Çelebi

1.3. Şerhu Âdâbi’s-Semerkandî

1.3.2. Şerhu Âdâbi’s-Semerkandî’nin Önemi

Bu şerh Şirvânî’nin en çok bilinen eseridir. Münâzara ilmi alanında yapılmış şerhler içerisinde de en önemlisidir. Zira eserin yaygınlığı da bunu göstermektedir. Ülkemizde 170 civarında nüshası bulunmaktadır. Bunun yanı sıra ülkemiz dışında da Amerika3, Suriye4, Irak5, Suudi Arabistan6, Tunus7, Hollanda8, Mısır, Lübnan, Fransa ve İngiltere’de de9 nüshaları bulunmaktadır.

Şirvânî’nin bu eseri nerede ve ne zaman yazdığına dair bilgi bulunmamaktadır. Osmanlı topraklarında kısa sürede yaygınlaşması ve hatta bazı Osmanlı âlimleri tarafından hâşiye yazılması sebebiyle şârihin, bu şerhi Anadolu’da bulunduğu

1

Süleymaniye Kütüphanesi Süleymaniye bölümü, nr. 915, v. 3-41. 2

Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi Burdur İl Halk Kütüphanesi koleksiyonu, nr. 15 Hk 9/3, v. 19-62; Ankara Milli Kütüphane Ankara Adnan Ötüken İl Halk Kütüphanesi koleksiyonu, nr. 06 Hk 1162, v. 1-48 ve nr. 06 Hk 3077/1, v. 1-27.

3

Bak. Mach, 1977:286. Bu kataloğa göre Princeton Üniversitesi Kütüphanesinde Şirvânî’nin şerhinden 6 adet nüsha bulunmaktadır. En erken tarihli olanı hicri 956 yılına aittir. Ayrıca hâşiyelerine ait nüshalarda bulunmaktadır. Ayrıca Princeton Üniversitesi Kütüphanesi’nin diğer kataloğunda da iki nüshası daha görünmektedir (Hitti ve diğ., 1938:281). Bununla birlikte Michigan Üniversitesi Kütüphanesi kataloğunda da bir adet nüshası bulunduğu ifade edilmektedir (Michigan, 2009:35). 4

Bak. Hasan, 1970:193. Bu katalogta, şârihin ismi zikredilmemiş olarak belirtilen şerhin başlangıç ifadeleri Mes‘ûd Şirvânî’nin şerhi olduğunu göstermektedir. Tek nüshası görünmektedir. Yine bu katalogta hâşiyelerine ait nüshaların da bulunduğu belirtilmektedir.

5

Bak. Bekrî, 1977:VI/4, 432. Bu kataloğa göre Bağdat’ta üç adet nüshası bulunmaktadır. Ayrıca Musul’da da bir adet nüshası bulunmaktadır (Sâlim, 1975:I, 277).

6

Kral Suud Üniversitesi Kütüphânesi’nin dijital kayıtlarına göre burada altı adet nüsha bulunmaktadır. Bunlardan biri için bak. http://makhtota.ksu.edu.sa/makhtota/6479/5. 15.02.2010. Ayrıca Karabulut’ların belirttiğine göre Riyâd Üniversitesi’nde de nüshası bulunmaktadır Bak. (Karabulut ve Karabulut, tsz.:V, 3657).

7

Tunus’ta nüshasının bulunduğunu Karabulut’lar söylemektedir. Bak. (Karabulut ve Karabulut, tsz.:V, 3657).

8

Bak. Witkam, 2007:137, 286. Bu kataloğa göre Leiden Üniversitesi Kütüphanesi’nde iki nüshası bulunmaktadır.

43

zamanlarda yazdığını tahmin ediyoruz. Yine bize göre şârihin bu eseri Anadolu’da ders olarak okuttuğunu da düşünüyoruz. Tarih olarak ise tespit edebildiğimiz en erken nüsha ülkemizde yer almakta olup Süleymaniye Kütüphanesi, Ayasofya bölümü, 4433 numara ve 1b-24b varakları arasındadır. Bu nüshanın istinsah tarihi 826/1422 yılına aittir.1 Müstensihi Muhammed el-Hüsâmî’dir. Nüshanın müellif nüshası olmaması şerhin erken bir dönemde yazıldığını göstermektedir. Buna göre şerh, 826/1422 yılından önce kaleme alınmıştır. Ayrıca Kâtip Çelebi (1941.I, 39), Musannifek Alâeddin Ali b. Muhammed Bistâmî’nin (ö. 875/1471) Şerhu Âdâbi’s-Semerkandî’ye yazdığı hâşiyeyi 826/1423 yılında yazdığını söylemektedir. Eğer tespit ettiğimiz ilk nüshayla beraber bu bilgiyi de doğru kabul edersek Şerhu Âdâbü’s-Semerkandî’nin şârihimizin kaleme aldığı ilk eserlerden biri olduğunu söyleyebiliriz.

Yazma nüshaları incelememiz neticesinde, 13. yüzyılda yaşayan Şemseddin Semerkandî tarafından yazılan Âdâbü’s-Semerkandî, 15. yüzyılda yaşayan Şirvânî tarafından bu esere yazılan şerhi ve bunun hâşiyelerinin medreselerde yedi asır okutulduğunu gördük. Yazma nüshalardaki taliklere göre kimi zaman bu üç kuşak eser beraber takip edilmiş, kimi zaman da ayrı ayrı takip edilmiştir. Şerhu

Âdâbi’s-Semerkandî nüshalarının tarihlerine baktığımızda ise en çok 15. ve 18. yüzyıl arasında

istinsah edildiğini müşahede ettik. Buna göre bu şerh, medreselerde yoğun olarak dört asır okutulmuştur. Ancak 18. yüzyıldan sonra Saçaklızâde (ö. 1145/1698) ve İsmâil Gelenbevî’nin (ö. 1204/1790) bu alanda yazmış oldukları eserlerin ardından yaygınlığı azalsa da yer yer bazı medreselerde cumhuriyet dönemine kadar okutulmuştur. Bunlardan biri de 1270/1852 tarihli Çorum Hasan Paşa İl Halk Kütüphanesi 19 Hk 2293/1 numara 2b-19b varakları arasında yer alan nüshadır.

1

Diğer nüshalarından bazısı için bak. Beyazıt Devlet Ktp. nr. 369, v. 1b-38b; nr. 370, v. 1-52; nr. 5904, v. 1-36; nr. 5932, v. 1-42; nr. 5903, v. 1-22; nr. 5993, v. 1-42; nr. 5934, v. 1-44; nr. 5935, v. 1-30; Veliyyüddin Efendi bölümü, nr. 2883; v. 46b-71a, tarih:985/1578; Süleymaniye Ktp. Amcazade Hüseyin bölümü, n. 301, v. 86b-134a, tarih: 938/1532; nr. 398, v. 1b-45b, tarih: 942/1536; Carullah bölümü, nr. 1875, v. 1-23, tarih: 1090/1679; Fatih bölümü, nr. 4735, v. 1-38, tarih: 941/1535; Lala İsmanil bölümü, nr. 706, v. 46-99, tarih: 1109/1698; Mehmed Ağa Cami bölümü, nr. 163, v. 1-36, tarih: 938/1532; Serez bölümü, v. 2296, v. 6-40; tarih: 952/1546; Şehid Ali Paşa bölümü, nr. 2725, v. 162-176, tarih: 1050/1641; Yusuf Ağa bölümü, nr. 275, v. 147-181, tarih: 986/1579; Ayasofya bölümü, nr. 4434, v. 1-33; Carullah bölümü, nr. 1868, v. 47-87, tarih: 900/1494; Köprülü Ktp. Mehmed Asım Bey bölümü, nr. 538, v. 1-47, tarih: 926/1520; nr. 537, v. 1-25, tarih: 983/1576; Millet Ktp, Feyzullah Efendi bölümü, nr. 1863, v. 7-39; Kayseri Raşid Efendi Ktp. nr. 26659, v. 75b-140b; Amasya İl Halk Ktp. nr. 1535, v. 40b-63a, tarih: 1074/1664; nr. 1832, v. 1-48, tarih: 909/1503; Adana il Halk Ktp. nr. 639, v. 110b-137b, tarih: 111/1700; nr. 898, v. 1a-38a, tarih: 1026/1617; nr. 1092, v. 70a-96a, tarih: 1262/1846.

44

Şerhin Osmanlı medreselerindeki önemini, bu konuyla ilgili yazılmış bütün eserleri bir araya getirdiği çalışmasında İzgi ve yine aynı kaynakları kullanan Özyılmaz ortaya koymuştur (İzgi, 1997:I, 51, 69-117, 163-183; Özyılmaz, 2001: 17-136)1. Kevâkib-i

Seb‘a’ya göre2 medreselerde eğitim gören ilk seviyedeki öğrenciler yani diğer adıyla

suhteler, ilk eğitim dönemini yani Sibyan Mektebi’ni bitirdikten sonra Hâşiye-i Tecrid medreselerinde sarf, nahiv, mantık ve âdâbü’l-bahs gibi muhtasarât derslerini görürdü. Âdâbü’l-bahs derslerinde ise iktisar/başlangıç rütbesinde Taşköprî Şerhi’ni okurdu. Ardından da iktisâd/orta rütbesinde Şerhu Âdâbi’s-Semerkandî’yi okurdu. (İzgi, 1997:I, 51, 72; Özyılmaz, 2001:41). Yine Nebî Efendîzâde’nin (ö. 1200/1785) Kasîde

fî el-Kutub fî el-Meşhûre fî el-Ulûm isimli manzum eserine göre de âdâb ilminde

okutulan eserler arasında Şerhu Âdâbi’s-Semerkandî ile meşhur hâşiyesi Kara Hâşiye de vardır. Nebî Efendîzâde mısralarında bunu şöyle belirtmektedir (Fazlıoğlu, 2003: 196; Özyılmaz, 2001:35):

Oku âdâb’dan Huseyniye ile Âdâb Mîr’in

Şâh Hüseyn ile Kara Hâşiye, Mesûd her birin

Yakuboğlu’nun verdiği bilgiye göre de Fâtih devrinde okutulan ders kitaplarının listesinin verildiği bir yazma nüshaya göre âdâb derslerinde şârihimizin şerhi ders kitabı olarak okutulmuştur. Nüshada şerhin adı Âdâb-ı Mes‘ûdî olarak geçmektedir (Yakuboğlu, 2006:145).

Osmanlı’nın yetiştirdiği önemli âlimlerden biri olan ve âdâb ilmi konusunda risâlesi ve şerhi bulunan Taşköprülüzâde, kendi otobiyografisini de yazdığı

eş-Şekâikü’n-Numânîye’de âdab dersinde Şerhu Âdâbi’s-Semerkandî’yi okuduğunu belirtmektedir

(Taşköprülüzâde, 1985a:554; İzgi, 1997:I, 98).

Görüldüğü üzere yukarıda da belirttiğimiz gibi bu şerh daha çok 15.-18. yüzyıllar arası takip edilmiş ve temel derslerden kabul edilen âdâb’ül-bahs derslerinde orta seviyede okutulmuştur. Yine yaygınlığı sebebiyle Şirvânî’nin adı ve şerhi, asıl metnin sahibi

1

Bu konuda İzgi’nin çalışması daha kapsamlıdır. Zira İzgi bu konuyla ilgili bütün kaynakları bir araya getirmiş ve böylece on altı kaynaktan yararlanmıştır. Özyılmaz ise çalışmasında daha çok 17. ve 18. yüzyılı ele aldığı için beş kaynaktan yararlanmıştır. Özyılmaz’ın kaynaklarının çoğunluğu İzgi’nin çalışmasında da yer aldığı için biz bu konuda daha çok İzgi’nin çalışmasından yararlandık.

2

Bu eser 1155/1741 yılında Fransız hükümetinin İstanbul’daki elçiliğinin isteği üzerine kaleme alınmıştır. Yazarı belli değildir (İzgi, 1997:I, 68-69).

45

olan Semerkandî’nin önüne geçmiş ve eser zamanla Kitâb-ı Mes‘ûd, Âdâb-ı Mes‘ûd ve

Âdâb-ı Rûmî şeklinde yaygınlık kazanmıştır.

Böylece öğrenci bu eser sayesinde öncesinde öğrendiği mantık ilmini pekiştirmiş, kelâm ve felsefenin temel meselelerini ve aklî ilimler öncesinde de eleştirel düşünmeyi öğrenmiş ve hem ilim dünyasında yaygın olan tartışma metoduyla ilgili teoriği öğrenmiş hem de bu konuda pratikler yaparak yetkinlik kazanmıştır.