• Sonuç bulunamadı

ÜSÂME ORDUSU

Belgede Hazreti Ebû Bekir BEKİR BURAK (sayfa 153-158)

Halife tayin edilmiþti ama diðer tarafta da, kendisin-den emir bekleyen bir ordu hazýr bekliyordu. Bu ordu-yu, bizzat Allah Resûlü hazýrlamýþ ve baþlarýna da, henüz yirmi sekiz yaþlarýndaki genç Üsâme’yi kumandan tayin etmiþti. Belli ki, dünyaya veda ederken bile, Allah’ýn vadini verdiði hedefi gerçekleþtirme adýna fiili bir dua-da bulunuyor, Allah dua-davasýnýn sancaðýný dört bir yana ulaþtýrma ve güneþin ulaþtýðý her yere ulaþma adýna ye-ni bir ordu daha hazýrlýyordu. Bu ordunun baþýna tayin ettiði isme bakýlýnca anlaþýlýyor ki, O’nun bu hedefini an-cak, Üsâme gibi fütüvvet ruhunu temsil eden civanmertler gerçekleþtirecekti.

Ordunun hedefi de belliydi; babasý Zeyd ibn Hârise’yi Mûte’de þehid edenlere karþýydý bütün bu hazýrlýklar.

Kendisine yaklaþýp, ‘Resûlullah’ýn ayrýlýðýyla insanlar mah murken bu ordunun hareketini geciktirmesinin daha uy gun olacaðýný; zira dinden dönmelerin yaþandýðýný ve bu

gücün Medine’de lâzým olacaðýný’111 söyleyenler, hatta bazý-larý itibariyle ‘Üsâme’nin yaþýnýn gençliði ve azatlý bir köle-nin oðlu olmasýný ileri sürenler’112 olsa da o, Resûlullah’ýn teþkil ettiði ve hazýrladýðý bir orduyu geri býrakamayacaðýný ifade ederek bütün teklifleri geri çevirecekti. Þunlarý söylü-yordu onlara;

– Üsâme ordusuna yol verin! Allah’a yemin olsun ki, þayet kurtlar gelip beni burada parçalasa bile yine de ben, Resûlullah’ýn tayin ettiði orduyu gönderir, O’nun hüküm verdiði hususta asla geri adým atmam,113 diyordu.

Evet, Allah Resûlü’nün hazýrladýðý bir ordu, hazýrlandýðý veçhile mutlaka sefere gitmeli ve böylelikle O’nun istekleri mutlaka yerine getirmeliydi.

Hz. Ömer’i ikna etmiþler ve onun vesilesiyle Üsâme ko-nusundaki endiþelerini dile getirmek istemiþlerdi. Onlara göre Üsâme, genç ve tecrübesizdi ve askerleri arasýnda tecrübe sahibi olgun sahabîler de vardý.

Daha Hz. Ömer sözünü bitirmemiþti ki, o halim ve se-lim Ebû Bekir, bir arslan çevikliðiyle ayaða sýçrayýverdi.

Sakalýndan tutup çektiði Hz. Ömer’e þöyle haykýrýyordu;

– Yazýklar olsun sana ey Hattab oðlu! Onu Resûlullah tayin edip görevlendirdiði halde sen benden, nasýl olur da onu azletmemi talep edebiliyorsun?114

Onun bu kararlýlýðý sayesinde bir fitnenin daha kapýsý kapatýlmýþ, Hz. Ömer de sükûn bulmuþtu.

111 Taberî, Târîhu't-Taberî, 2/246

112 Taberî, Târîhu't-Taberî, 2/246

113 Taberî, Târîhu't-Taberî, 2/246

114 Taberî, Târîhu't-Taberî, 2/246

ÜSÂME ORDUSU

HAZRETİ EBÛ BEKİR

Ordusuyla birlikte Üsâme’yi uðurlarken Hz. Ebû Bekir

(radıyallahu anh), yaya olarak onlarý teþyi’ ediyordu. Onun bu hali karþýsýnda genç Üsâme de, mahcubiyetten ayrý bir þaþkýnlýk yaþýyordu; zira atýna binmesi için ýsrar etmiþ, ancak Hz. Ebû Bekir bunu kabul etmemiþti. Eliyle iþaret etmiþ ve;

– Vallahi de ne sen ineceksin ne de ben binerim. Býrak da Allah yolunda bir müddet benim ayaklarým da toz ol-sun’ demiþti.115

Evet, sýrtýna böylesine aðýr bir mesuliyet yüklenmiþ olmasaydý, o da Resûlullah’ýn gösterdiði hedefte bu or-dunun bir neferi olarak gidecek ve cephede göðüs göðse çarpýþacaktý. Bizzat gidemiyorsa en azýndan, Allah yolunda ayaklarýnýn toz ve topraða bulaþmasýný teselli kaynaðý ola-rak telâkki ediyor ve böylelikle, gönlünün, ordu ile birlikte olduðu mesajýný veriyordu.

Bir de ricasý vardý genç kumandandan: kendine yardýmcý olmasý için Ömer’i yanýnda tutmak istiyordu. Bunun için izin istedi Üsâme’den;

– Eðer uygun görürsen, Hattab oðlu Ömer’i bana yardýmcý olarak býrakmaný talep ediyorum. Þu þartlarda onun benimle olmasýnda büyük maslahat ve hayýr görü-yorum’ diyordu. Hâlbuki o gün o, ordunun da, baþtaki kumandanýn da halifesiydi. İsteseydi, istediðini yapar ve buna da kimse karþý çýkýp bir þey diyemezdi. Ancak o, bu kadar çetin þartlar altýnda kendisine yardýmcý olmasý için, yanýnda kalmasýný istediði Hz. Ömer’i bile talep ederken, kendi komutaný genç Üsâme’den izin istiyordu! Ve bunu

115 Taberî, Târîhu't-Taberî, 2/246

yaparken de, hücrelerine kadar ciddiyet içindeydi. Þayet Üsâme, bu talebe karþýlýk olumsuz cevap vermiþ olsaydý, belli ki mesele orada kapanacak ve Hz. Ömer de Üsâme ordusuyla birlikte savaþa gidecekti.

Ancak Üsâme de, saadet tüten bir hanede terbiye gör-müþtü ve halifenin talebine, yine hayâ içinde müspet ce-vap verecekti.

Artýk, ayrýlýk vaktiydi. Ancak insanlarýn, hedef ve stra-tejileri itibariyle mesajlarýný, bizzat halifeden alma beklen-tileri vardý. Bu noktada durdu ve bütün askerlere þöyle seslendi;

– Ey insanlar! Olduðunuz yerde durun ve benden on nasihat dinleyin;

Hiyanet etmeyin.

Kimseyi aldatmayýn.

Kimseye gadretmeyin.

Ölülere iþkence edip uzuvlarýný kesmeyin.

Ne küçük çocuklarý, ne yaþlý ve ihtiyarý ve ne de kadýnlarý öldürün.

Aðaçlarý kesip yakmayýn.

Meyveli aðaçlara zarar vermeyin.

Yeme ihtiyacýnýz dýþýnda ne bir koyun, ne bir sýðýr ne de bir deveyi boðazlayýn.

Umulur ki, kendilerini ibadethanelerde uzlete vermiþ kimselerle karþýlaþacaksýnýz; onlarý kendi hallerine býrakýn ve asla rahatsýz etmeyin.

Yine öyle insanlarla karþýlaþacaksýnýz ki, onlar size,

kâse-ÜSÂME ORDUSU

HAZRETİ EBÛ BEKİR

ler içinde çeþit çeþit yemekler ikram edecekler; Allah’ýn adýný anmadan sakýn onlardan yemeyin.

Bunlarý talim eden Hz. Ebû Bekir (radıyallahu anh), ardýndan þu tembihte bulundu;

– Karþýlaþacaðýnýz öyle insanlar olacak ki onlar, bakýþla-rýyla sizin aranýzda gibi olacaklar ama derûnlarýnda sizi nasýl alt edeceklerinin planlarýný saklayacaklar; iþte siz, bunlara yönelin ve kökünden kazýrcasýna savaþýn onlarla!

Artýk, nasihat de tamamdý ve zaman, vedalaþma zama-nýydý. Önce;

– Haydi, Allah’ýn adýyla düþün yollara! dedi ve arkasýn-dan da;

– Allah sizi, düþmanýn þerrinden ve tâundan muhafaza buyursun! diye dua ederek uðurladý onlarý.116

Resûlullah’ýn dizinin dibinde talimini tamamlamýþ bir müslümanýn diðer insanlardan farkýydý bu. Savaþ þartlarý bile olsa, insanlara insanca muamele etmek gerekiyordu.

Er meydanýnda bile prensipleri, insanlarýn benlik, nefis ve nefretleri deðil, insanlýk zemininde dinin ortaya koyduðu kriterler belirlemeliydi. Bugün, dünyaya medeniyet taþýma iddialarýyla ortaya çýkanlarýn izlerini biraz takip eden her-kes, insanlýðýn hâlâ Hz. Ebû Bekir ufkundan ne kadar uzak-ta olduðunu anlamakuzak-ta hiç güçlük çekmeyecektir.

Ve Hz. Ebû Bekir, Efendiler Efendisi’nin teþkil ettiði son orduya el sallayarak veda edip Hicaz’da yaþanan çalkantýlarý durdurmak için yeniden Medine’ye döndü.

116 Taberî, Târîhu't-Taberî, 2/246

Belgede Hazreti Ebû Bekir BEKİR BURAK (sayfa 153-158)