• Sonuç bulunamadı

2.3. Biçim Açısından Sıfatlar

2.4.5. Ünvan Sıfatları

Banguoğlu Ayama (Lakap) ve San (Ünvan) adlarından bahseder. Bunların kişi adları ile bir araya gelerek isim veya sıfat tamlaması kuracağını belirtir (1995:284).

Ergin (1993:673), “Ünvan Grubu” adı altında bu konuya değinir. Ünvan ve akrabalık ismi başa geçerse birleşik isim olacağını belirtir. Ünvan, san, akrabalık bildiren kelimeleri isim olarak kabul eder. Görev olarak sıfat olarak kullanılabileceğini açıklar. Üniversite Hazırlık Kitapları

Fm: Ünvan Sıfatları: Kişilerin makam, rütbe, meslek ve sosyal statülerini bildiren sözcüklerdir.

Doktor Mustafa, Kasap Nemci, Kaptan Murat, Çavuş Osman, Ahmet Bey, Hayriye Teyze

Akrabalık ilişkilerinde sıfatlar küçük harfle başlar. Ahmet, dün Ayşe teyzesine gitmiş.

Kl: Ünvan Sıfatları: Kişilerin sosyal seviyelerini, makamlarını, rütbelerini belirtmek için isimlerle birlikte kullanılan tanıtıcı sözcüklerdir. Ünvan sıfatları, isimlerden önce ya da sonra getirilebilir. Ünvan sıfatlarının ilk harfi büyük olur.

Gazi Mustafa Kemal Paşa, Ali Paşa, Osman Gazi, Ayşe Hanım, Salih Çavuş, Doktor Ahmet…

Kr: San (Ünvan) Sıfatları: Đnsanların sosyal konumlarını, mevkilerini, rütbelerini belirtmek için isimlerine takılan saygı ve tanıtma sözcükleridir. Bunlar da bir çeşit niteleme sıfatıdır. Bu sıfatlar isimlere çeşitli şekillerde gelebilir.

Đsimlerden önce gelir: Mareşal Fevzi Çakmak, Doktor Ahmet Nar Đsimlerden sonra gelir: Osman Paşa, Salih Çavuş, Ahmet Bey

Hem isimlerden önce hem sonra gelir: Gazi Osman Paşa, Sultan Süleyman, Hafsa Sultan

Değerlendirme

Özel bu konuda bilgi vermemiştir. Ancak kaynaklarda bu konu geçtiği için ayrıca değerlendirilmiştir.

Fm, Kl, Kr ve S ünvan sıfatlarının isimden sonra da gelebileceğini söyler. Halbuki bir kelimenin sıfat olması için isimden önce kullanılması gerekir. Bu kelimeler tek başlarına sıfat değil isimdir. TDK Đmlâ Kılavuzu’nda akrabalık bildiren kelimeler ad olarak ifade edilmiştir.

BÖLÜM 3 : ZARF

Fiillerin, fiilimsilerin, sıfatların ya da görevce kendine benzeyen kelimelerin anlamlarını etkileyen, kimi kez güçlendirip kimi zaman kısıtlayan kelimelere zarf denir.

Türkçede zarflar addan ve sıfattan kesin olarak ayrılamaz. Ergin’e göre “zaman, yer, hal ve ölçü adları”dır. Tek başına sıfat olmadığı gibi tek başına zarf da yoktur. Sıfat da zarf da ismin kelime gruplarındaki fonksiyonlarına göre aldığı addır (Ergin, 1993:374). Fiillerin ve sıfatların önüne gelerek anlattıkları kılış, oluş veya vasıfları açıklayan ya da değiştiren kelimelere zarf denir (Banguoğlu 1995:322).

Sıfatların, eylemlerin ve görevce kendine benzeyen sözcüklerin anlamlarını berkiten ya da kısıp sınırlayan sözcüklere belirteç denir (Gencan, 1992:208).

Bir eylemin, bir eylemsinin, bir sıfatın yada başka bir belirtecin anlamını zaman, yer, gösterme, ölçü, nitelik, soru kavramlarıyla etkileyen sözcüklere belirteç denir (Koç, 1990:147).

Bir fiilin, bir sıfatın veya bir zarfın anlamını zaman, yer, ölçü, nitelik, soru kavramları bakımından etkileyen kelime, belirteç (TDK Türkçe Sözlük).

Ad, fiili etkilediği zaman zarf olur: Akşam geldi; Gece gidelim; Yıllar geçti gibi.

Zarflar iyelik ve ad durumu eklerini aldıklarında, ad gibi kullanılır: önceleri, sonraları, dahası, ilerisi, pek çokları; ileriye, ileride, önceden, erkenden, şimdiden, öylesine... gibi. Zaman, yer, yön ve durum bildiren kimi adlar, belirteç olarak kullanılır. Yalnız özel adlar, belirteç olarak kullanılmaz.

Tümcede, dolaylı tümleçler, eylemi etkilediklerinde belirteç olarak kullanılabilirler: “…kendisine çok uzak bulduğu manzaraları şimdi pek yakında görüyordu.”

Sıfatlar, yüklemi fiil olan tümcelerde, yüklemi etkilediklerinde zarftır. Hemen bütün niteleme sıfatları, zarf olabilir: kısa kezmek, güzel konuşmak, doğru söylemek gibi. Kimi kelimeler sıfat olarak kullanıldığı gibi zarf görevi de görürler: güzel kız (sıfat),

Zarflar, tümce içinde kullanışlarına göre, tümleç ve ekfiil alarak yüklem olurlar: Yarın çok önemlidir (özne). Biz erkenden gidelim (tümleç). Bu konunun örneği pek çoktur (yüklem) gibi.

Kimi zaman zarflar –ler çoğul ekiyle kullanıldıklarında anlatma abartma kavramı verir: şimdilerde, ilerlerde... gibi.

Zarfları:

1. Görev ve anlam bakımından 2. Biçim bakımından

olmak üzere iki bölümde inceleyebiliriz. Üniversite Hazırlık Kitapları

Fm: Belirteç (Zarf): Eylemleri, çeşitli yönlerden belirten sözcüklerdir. Belirteçler; eylemsileri, sıfatları, adlaşmış sıfatları ve zarfları de çeşitli yönlerden belirtir.

Müdür bey güzel konuştu. Yarın çok çalışmalıyız. Çocuk şimdi yukarı çıktı.

Ayvalık’a ne zaman gideceksiniz? Bize pek sıcak davrandı.

Fn: Zarf: Fiillerin, fiilimsilerin, sıfat ya da görevce kendine benzeyen öteki sözcüklerin (zarfların) anlamlarını; zaman, ölçü, yer-yön, durum veya soru yoluyla belirten (kısıp sınırlayan ya da pekiştiren) sözcüklerdir.

Yarın Ankara’ya gidecek (zaman)

Öğrenciler içeri girdi (yer – yön)

Sessizce yürüdüler (durum) Niçin dinlemiyorsunuz? (soru)

Daha güzel bir ev alabilirdin (ölçü)

Kl: Zarf (Belirteç) : Eylemlerin, eylemsilerin ve sıfatların anlamını kuvvetlendirerek belirgin hale getiren sözcüklere “zarf” denir. Zarflar, kendi türünden sözcüklerin de derecelerini belirtir.

Kr: Zarflar (Belirteçler) : Fiilleri çeşitli yönden niteleyen, sıfatların veya başka bir zarfın anlamını tamamlayan sözcüklere zarf denir.

Türkçe’de sözcüklerin kullanıldığı cümleye göre görevlerinin değiştiğini söylemiştik. Zarflar aslında isim soylu sözcüklerdir. Tek başına sıfat olmadığını gibi tek başına zarf da yoktur.

Zarflar; Fiilleri, sıfatları, diğer zarfları, fiilimsileri, adlaşmış sıfatları; durum, yer, yön, miktar ve soru yoluyla niteler.

Babası ona çok güzel bir araba aldı. (Sıfat) Dünkü törende en güzel o konuştu. (Zarf) O, bizden daha çalışkandı. (Adlaşmış sıfat)

Son günlerde işlerimiz iyi gitmemeye başladı. (Fiilimsi)

S: Zarf (Belirteç) : Eylemlerin, eylemsilerin, sıfatların ve görevce kendisine benzeyen sözcüklerin anlamını kısıp sınırlayan ya da güçlendiren sözcüklere zarf denir.

Öğrenciler bugün yorgun görünüyordu. zarf Eylem

Ağır konuşarak çevresindekileri üzdü.

zarf eylemsi

Oldukça güzel bir evde kalıyormuş.

zarf Sıfat

Onunla çok iyi konuştu. zarf zarf

Değerlendirme

Aksan, ad fiili etkilediği zaman zarf olur der ve “Akşam geldi.” örneğini verir. Ancak konu devamında zarfların cümle içinde özne, tümleç ve ek fiil alarak yüklem olacağını söyler. Buna uygun olarak “Yarın çok önemlidir.” örneğini verir. Bu cümlede özne olan

yarın kelimesi zarf değil isimdir.

Fm ve Kr, adlaşmış sıfatları etkileyen kelimelerin de zarf olabileceğine değinir.

Fm, Fn, Kl, Kr ve S fiilleri, eylemsileri, sıfatları, adlaşmış sıfatları ya da kendi türünden sözcükleri etkileyen kelimelerin zarf olduğu söylenmiştir. Oysa ölçü zarfları hariç bu kelime türlerinin tümünü etkileyen zarf çeşidi yoktur. Bu durumda yukarıdaki tanımların zarfların çeşitlerini tam olarak ifade edemediği görülür. Tanımda “fiilleri, eylemsileri bazen de sıfatları, adlaşmış sıfatları ve kendi türünden kelimeleri etkileyen kelimeler” şeklinde ifade etmek daha doğru olacaktır.