• Sonuç bulunamadı

2. ÖRGÜTSEL KİMLİK ALGISI

2.3. Örgütsel Kimlik Konusunda Geliştirilen Modeller

Örgütsel kimlik konusunda yukarıda açıkladığımız kavramlar ve bakış açılarının yanı sıra konuyla ilgili araştırmacılar tarafından bazı modeller de ortaya atılmıştır. Literatür taraması yapıldığında ulaşılabilen kaynaklar doğrultusunda aşağıdaki modellerin geliştirildiği görülmüştür. Bu modeller sırasıyla açıklanacaktır.

2.3.1. Örgütsel Kimlik Dinamikleri Modeli

Örgütsel kimlik konusunda çalışmalar yürüten Hatch ve Schultz (2002) örgütsel kimliğin örgüt içi ve örgüt dışı tanımlarının nasıl olduğunu anlayabilmek için örgütsel kimliğin kültür ve imaj ilişkisinin kuramsallaştırılması gerektiğini savunmuşlardır. Bu iki araştırmacı “Örgütsel Kimlik Dinamikleri” ismini verdikleri bir model ortaya atmışlardır. Hatch ve Schultz (2002:996), geliştirdikleri modelde örgüt kimliğinin bir örgütün kimliği, kültürü ve imajı arasındaki dinamik ve karşılıklı etkileşimlerin ürünü olduğunu savunmuşlardır. Bu modelde, kimliğin örgütün dışındakilerin imajları ile etkileştiğini önerir, örgüte ilişkin diğerlerinin sahip olduğu imaj örgüt kimliğine yansır. Araştırmacılar yürüttükleri çalışmalarında kimliği, kültür ve imaj ile bağdaştırarak açıklamaya çalışmış ve dört süreçten söz etmiştir. Örgütsel Kimlik Dinamikleri modelinde söz edilen dört süreç şöyle açıklanabilir Tobin (2002:53):

Aksetme (mirroring): Diğerlerinin yargıları ve düşünceleri sayesinde bir

örgütün yansımasıdır. Diğerlerinin tepkileri ve düşünceleri, kimliği etkiler. Kimlik, örgüt üyeleri ve örgüt hakkında geri bildirim verenler arasındaki etkileşim sayesinde yapılandırılır.

Yansıtma (reflecting): Örgüt üyelerinin kendilerini bir örgüt olarak

anladıkları süreç; örgüt üyelerinin kendilerini nasıl algıladıklarının sonucudur. İlişkiler, bir örgütün tarihinde kendini belli eder. Bir örgütteki varsayımları ve değerleri belirgin hale getirir.

İfade (expressing): Bir örgüt kendisi hakkında nasıl konuşur.

Reklamlar, mimari yapı, giyim gibi semboller örgütler için kendilerini ifade etmenin öncelikli araçlarıdır.

Etkileme (impressing): Stratejik olarak bileşenlere yansıtılan örgütün

imajından söz eder. Amaçlı iletişim, çeşitli şekillerdeki halkla ilişkilerle ve topluma açılmayla yürütülür.

Bu model bağlamında yine Hatch ve Schultz (2002:996), bir örgütün üyelerinin örgütün kültürünü bir referans noktası olarak kullanarak örgütün kimliğini değerlendirdiklerini ve değerlendirmelerini kültürün sözsüz anlayışları içine yerleştirildiğini tartışmaktadır. Diğer taraftan, örgütsel kimlik farkındalık düzeyinin altında kalan kültürel anlayışları daha açık ifade etmede kullanılır. Konuyla ilgili çalışmalar yapan diğer yazarlardan ikisi Dutton ve Dukerich (1991) konuyu şöyle ifade etmiştir “örgüt üyelerinin dışarıdan görünümleri hakkındaki inançları ile diğerlerinin kendilerini nasıl gördükleri konusundaki düşünceleri arasında fark olduğuna inanırlarsa, kendi imaj ve kimliklerini değiştirmeleri konusunda kendilerini motive ettiklerini belirtmiştir”. Örgütte üyeler, kimliklerinin salt başkaları tarafından kendisi için neler söyledikleri çerçevesinde değil, başkaları tarafından kendileri kim olduğunu düşündüklerine bakarak geliştirmektedirler(Hatch ve Schultz, 2002:997). Bu modelde örgütsel kimliğe etkileşimli bir bakış açısıyla yaklaşılmıştır.

2.3.2. Algılanan Örgütsel Kimlik

Örgütsel kimliğe farklı bir bakış açısı da algılanan örgütsel kimlik olmuştur. Örgütsel kimliğin öznel niteliğinin, örgütsel kimliği anlaşılması güç, fazlasıyla karmaşık ve değişken hale getirmesine karşın, örgütsel kimliğin doğası gereği öznel, duygusal olduğu gerçektir ve örgüt üyelerinin farklı kimlik görüşleri mevcuttur. “Örgütsel kimlik” kuramcıları çoğunlukla Albert ve Whetten’in (1985) yaptığı

örgütsel kimlikle alakalı tanımı kaynak almaktadır. Örgütsel kimlik; “örgüt üyelerinin, örgütün kimliğinin farklılığına, merkeziliğine olan inançlarıyla oluştuğunu” belirtmektedirler. Örgütün üyeleri örgüt özellikleri ile alakalı öznel algılamalar taşırlar. Yine Dutton, Dukerich ve Harquail (1994) “Algılanan örgütsel kimlik” kavramından bahsetmiş ve “Örgüt üyelerinin örgüt kimliğinin ne olduğu hakkındaki öznel inançları” veya “Üyenin örgütünden farklı ya da tanımlanan nitelikleri hakkındaki inancı” şeklinde tanımlamışlardır (Tüzün ve Çağlar, 2007: 525).

Dutton, Dukerich ve Harquail (1994:243)’a göre örgüt kimliği iki farklı şekilde algılanmaktadır. Algıdaki bu iki farkın arasındaki ayrımın yapılmasının önemli olduğunu ileri sürmektedirler. İlk algı farkı, üyelerin kendilerince o örgütün özde, sürekli ve diğerlerinden farklı olan özellikleri konusunda neye inandıklarını açıklayan örgütsel kimliktir. İkinci algı farkı örgüt üyelerinin, dışarıdakilerin o örgütün özde, sürekli ve diğerlerine göre farklılık yaratan özellikleri konusunda neye inandıklarına ilişkin görüşlerini ifade eden anlamlandırılmış dış imajlarıdır. Örgütsel kimliğin öznel özellikleri örgütün kimliğini belirsiz ve oldukça karmaşık bir hale getirdiği için her örgüt üyesinin örgütünün kimliğine yönelik çeşitli bakış açılarına sahip olduğu söylenebilir. Bireylerin bilişsel düzeyleri algıdaki bakış açıları önemlidir.

Algılanan örgütsel kimlik Whetten ve Godfrey (1998; 110)’a göre “Örgütsel kimlik denildiğinde örgütün kim olduğu hakkında örgüt üyelerinin oluşturduğu kuramdır. Örgütsel kimliğin bu tanımıyla, örgütsel kimliğin içeriğine yönelik varsayımlarda bulunmayacağız. Örgüt üyeleri “Biz kimiz?” sorusunu farklı şekillerde yanıtlayabilirler. Ancak bu hala kimlik tanımıdır demişlerdir. Algılanan örgütsel kimlik kavramı, örgüt üyelerinin örgütlerinin kimliği olarak neye inandıkları hakkındaki öznel inançları ya da örgütlerinin ayırt edici veya tanımlayan özelliklerine yönelik inançlarını tanımlar. Bireyin bir imajı çekici bulması, bireyin o imajla özdeşleşme derecesini etkiler. Bireyin zihninde oluşan ve bireyin algılanan kimlik imajını çekici bulmasına bağlı olan algılanan örgüt kimliği, bilişsel bir imaj olarak örgüt üyesinin örgütüyle özdeşleşme düzeyine etki edebilmektedir (Dutton vd., 1994:244). Bireyin aklında örgüt için oluşan imaj, örgütün kimliği ile özdeşleşir nitelikte olduğu zaman bir kimlik oluşur.

Örgütlerin “tarafsız” ve “teşhis edilebilir” ortaklaşa kimliğe sahip olup olmadıkları sorgulanırken “algılanan örgütsel kimlik” kavramı ortaya atılmıştır. Dutton, Dukerich ve Harquail (1994:245) bir örgütün üyelerinin örgütlerine yönelik neyin merkezde olduğuna, örgütlerinin sürekliliğine ve farklılık yaratan özelliklerine ilişkin öznel algılar geliştirdiklerini tartışırlar. Örgüt üyeleri, örgütlerinin kimliğinin diğerlerinden farklı ve paylaşılıyor olmasına ne kadar inanırlarsa örgütlerinin kimliği hakkındaki inançlarıyla tutarlı bir şekilde davranırlar. Yapılan çalışma da bunu destekler nitelikte olmuştur. Üyelerin bilişsel özellikleriyle tanımlayacakları örgütsel kimlik algıları ile algılanan örgüt kimliğinin tutarlılık göstereceği sonucuna ulaşılmıştır. Sonuç olarak örgüte ait kimliğin çerçevesinin oluşturulması, tanımlanması kişilerin bilişsel açıdan bakışlarına göredir; öznel özellikte ve inançlar sistemine bağlılık gösterir. Algılanan örgütsel kimlik, bireylerin örgütsel kimliği nasıl algıladıklarıdır.